KTV “EMPATİ” PROGRAMI

KONYA ŞUBE ( )
18.01.2011 (Son Güncelleme: 19.01.2011 13:29:50)

Konya Şube Başkanımız Özkan TAŞPINAR, KTV’ de canlı yayından“EMPATİ” programına katıldı

Şube Başkanımız Özkan TAŞPINAR, KTV‘de Fahrettin ŞANAL tarafından sunulan ve canlı yayından "EMPATİ" programına katıldı. Başkanımız Özkan TAŞPINAR, 7.Olağan Genel Kurul ile ZMO Konya Şubesi Yönetimine gelmelerinin ardından geçen 1 yıl içerisinde yapılan çalışmalar ve ülkemiz ve Konya tarım ve hayvancılığında Türkiye gündemi hakkında Fahrettin ŞANAL‘ın sorularını cevapladı.

Başkan Özkan TAŞPINAR şunları kaydetti;

ZMO Konya Şubesinin Yönetimine geldikten bugüne kadar geçen bir yıl içerisinde mesleğimizi daha ilerilere taşıyabilmek amacıyla üyelerimize verdiğimiz bütün sözlerimizi yerine getirdik. Konya Ticaret Borsasında Ziraat Mühendislerine ve çiftçilere yönelik "İyi Tarım Uygulamaları Eğitim" semineri ve Konya merkez başta olmak üzere İlçelerde Çiftçi ve Ziraat Mühendislerine yönelik "Hububatta Gübreleme ve Hastalıklarla Mücadele" konulu eğitim seminerleri düzenlendik. İki kurs dönemi olmak üzere Tarımsal Yayım ve Danışmanlık eğitimi düzenleyerek 46 Ziraat Mühendisi sertifikalandırdık.

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğrencilerine yönelik seminer ve toplantılar düzenleyerek öğrencilerin bölüm seçimi ve okuldan mezun olduktan sonra kamu kurum ve kuruluşlarında ve özelde çalışabilecekleri alanlar ve Ziraat Mühendisi olarak vasıflarını nasıl geliştirebilecekleri konularında bilgi verdik. İki kurs dönemi olmak üzere Tarımsal Yayım ve Danışmanlık eğitimi düzenleyerek 46 Ziraat Mühendisi sertifikalandırdık.

Eğitim salonumuz olmadığından yapmayı planladığımız seminer ve eğitimlerde sıkıntı yaşıyorduk. ZMO Konya Şube olarak yeni hizmet ve sosyal tesis binası aldık. 6-8 Mayıs 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan ZMO Genel Merkez 42. Dönem 3. Danışma Kurulu Toplantısının birinci günü yani 6 Mayıs 2011 Cuma sabahı hizmet yeri, lokali ve toplantı salonu olan yeni binamızın açılışını yapacağız.

Tarımsal üretimin çeşidi gerek sebzecilik ve meyvecilik olsun,  gerekse hayvancılık olsun üretimi planlamamız gerekmektedir. Örneğin, Türkiye gündeminde olan meyve ve sebzelerde görülen fiyat dalgalanmalarının birçok sebebi bulunuyor. Bunların en başında ürün planlaması sisteminin Türkiye‘de yeterince yerleşmemiş olması geliyor. Bu sistemin ülkemize yeterince uygulanmamasından dolayı hangi çiftçinin hangi ürünü ektiği tam olarak bilinmiyor. Bu nedenle ürünlerde yıllara göre rekolte değişikliği oluşuyor. Bu ürün fiyatlarına doğal olarak yansıyor. Türkiye 30 havzaya bölündü, bu yeterli değildir. Gerekirse 300 havzaya bölünerek hangi ürün nerede daha kaliteli yetişir, bölge bölge belirlenerek ürünün o bölgede yetiştirilmesine destek olunması gerekir. Bu şekilde hangi ürünün nerde ve tahminen ne kadar üretileceği belirlenmiş olacaktır. Böylece ürünlerdeki fiyat dalgalanmalarının çok olması engellenecektir. İklim şartları ve ürün hastalıkları da meyve ve sebze rekoltesini etkilemektedir. Bu yıl domates ürününde görülen ‘Domates Güvesi‘ hastalığından dolayı domates fiyatları aşırı derecede arttı. İklim şartları da üretimi etkiliyor..

Hayvancılıkta da üretim planlanmalı öncelikle çiftçi kayıt sistemi bütün çiftçileri kapsayacak şekilde geliştirilmelidir. Et sorunu için; "Et meselesi Ot meselesidir." sorununun  çözümü çayır-mera alanlarına sahip çıkmamız, doğru kullanmamız ve yem bitkileri ekim alanlarının arttırılmasına bağlıdır. Türkiye de ve Konya‘mızda mera varlığı alan bakımından çok fazla olmasına rağmen, meraların ıslahının yetersiz olmasından, verim ve kalite düşüktür. Ülkemizde devlet eliyle mera ıslahı istenilen seviyede yapılmamakta, şahıs ve işletmeler ise kendilerine ait bir mera alanı olmamasından herhangi bir mera ıslahına yönelmemektedirler. Hayvan beslemenin, olmazsa olmazlarından biri kaba yemdir. Ota dayalı hayvan besleme yapmayan işletmelerin para kazanmaları mümkün değildir. Süt ve et maliyetinin %60-80 arasındaki girdisi yemdir. Bu maliyet kaba yemlerle karşılanması halinde %10-30‘a düşürülebilmektedir. Dolayısıyla et maliyetini %50 oranında düşürmüş oluruz. Bunun için Tarım Bakanlığımızın girişimiyle mera ve kullanılmayan hazine arazilerinin tespit edilerek hayvancılık yapan işletmelere kanunen var olan bir maddeye işlerlik kazandırılarak kiralama yoluyla verilmesi gerekmektedir. Bu uygulama;  turizm alanları ve  kıyı şeritleri haricinde uygulamaya acilen gerçekleştirilmelidir. Türkiye de yaşanan ET MESELESİNİN çözümü OT MESELESİ‘ dir. Satın alınan yemle sürdürülmeye çalışılan hayvancılık, her gün lokantada yemek yemeye benzer.

Konya ili önemli bir küçükbaş hayvan üretim merkezi durumunda ve önemli bir potansiyele sahiptir. Avrupa Birliği ülkelerinde ise küçükbaş hayvandan elde edilen ürünler talebi karşılayamamaktadır. Özellikle kuzu ve oğlak eti üretiminde kapatılamaz bir açık vardır. Türkiye bu açığı kapatabilecek potansiyele sahiptir. Avrupa birliği ülkeleri bu açığı Avustralya ve Yeni Zellenda  gibi ülkelerden karşılamaktadır. Bu noktada AB standartlarına uygun üretim yapılmasına yönelik gerekli düzenlemeler yapıldığı takdirde, Türkiye önemli düzeyde bir ihracat gerçekleştirebilir. Konya‘nın bu konuda sahip olduğu potansiyeli değerlendirmek üzere girişimlerde bulunması gerekmektedir.

Tarım ve Hayvancılıkta Dünya standartlarını yakalamaya çalışmalıyız. Biliyorsunuz neden ithal tohum kullanıyoruz, tohumda neden dışa bağımlıyız diye çok konuşulmakta. İhracat yapacağımız Dünya Ülkeleri ürünün kokusu, rengi, dayanıklılığı vs özelliklerin de belirli kriterleri şart koşuyor. Bizim ülkemizde onların taleplerini karşılayan tohumlar olmadığı için üretici dışarıdan alıyor. Yapmamız gereken bu kriterleri taşıyan kaliteli tohumlar geliştirmektir. Bu sayede ithal edilen tohumlardan elde edilen ürünlerde istenen renk, koku, tat gibi özelliklerde yarışabiliriz.

Konya‘da tarım yapılabilecek arazi miktarı ise 2 milyon 200 bin hektarla sınırlıdır. 1 milyon 700 bin hektar arazide kıraç tarım yapılmaktadır. Mavi Tünel projesiyle 414 milyon metreküp su ovaya akacak. Bu suyla sadece 50-60 bin hektar arazi daha sulanabilecek. Buna rağmen hala Konya‘da 1 milyon 650 bin hektar arazi sulanamayacaktır. Ancak, yetiştirilen ürünün çeşidine göre basınçlı sulama sistemleri kullanılarak Ova da 1 milyar metreküp su tasarrufu yapılabilir. Konya Ovası‘ndaki mevcut yer altı ve yer üstü suların tasarruflu kullanılmasının, Mavi Tünel kadar önemlidir. Bunlardan ziyade yeni projelere imza atmamız gerekiyor. Konya ovasının bir çanak şeklinde olması nedeniyle dışarıdan hiçbir su kaynağıyla beslenememektedir. Artık biz Göksu yu değil, Kızılırmak suyunu Konya Ovasına nasıl getiririz onun hesabını yapmalıyız. Erzincan‘ dan çıkan Karasuyu Kızılırmak vasıtasıyla Hirfanlı Barajına aktarabilir ve böylelikle KOP tan faydalanamayan Kulu, Cihanbeyli ve Altınekin‘i bu sayede sulanması ile sulu tarıma dönüşmesi tamamen sağlanır ve Göksu‘ nun iki buçuk katı olan bir milyar metreküp gibi bir suyun yine Konya Ovasına gelmesi sağlanmış olur.

ZMO Konya Şubesi olarak Çiftçiyi ve Ziraat Mühendisi arkadaşlarımızı bilgilendirmek amacıyla Tarım İl Müdürlüğü, Tarım Kredi Kooperatifleri, Ziraat Odaları ve diğer tüm Tarım kuruşları ile işbirliği içinde çalışmalar yapmaya çalışıyoruz.

Tarım sektöründe gelişimini sürdüren Türkiye, tarım ürünleri rekoltelerinin nüfusuna yetmemesi nedeniyle diğer ülkelerden ithal ürün almak zorunda kalıyor. Tarım sektörü hep hükümet ve bakan politikası olmuştur. Bu da tarımın sektörünün gelişmesine engel olmuştur. Dünyadaki gelişmiş ülkelere bakınız, devletler kalkınmalarını tarımla başlamış ihtiyaçlarını gidermiş, belirli bir ekonomik seviyeyi yakalamış ve gerekli ağır sanayiye geçmişlerdir. Ekonomilerinin yüzde 50‘den fazlasını tarım sektöründen oluşturan devletler de bulunmakta mesela Hollanda gibi. Ülkemiz tam anlamıyla tarım sektöründe gelişmesini tamamlayamamıştır. Bu nedenle Tarım Politikaları Devlet Politikaları olmalıdır.

Tarımın ülkemizde ve şehrimizde en iyi şekilde ilerlemesi ve insan sağlığı açısından en doğal ürünün yetiştirilmesi için Ziraat Mühendislerine büyük görevler düşüyor. Çiftçinin ürünün kalitesini ve verimini arttırması Ziraat Mühendislerine inanması ile gerçekleşebilir. 2050 yılındaki tahmin edilen %50 nüfus artışı sonucunda insanlarımızı doyurmak için aynı tarım alanlarına sahip olsak dahi birim alanda elde edilen verimin %50 daha artırılması gerekmektedir. Bunun için devletimizin ve milletimizin; toprağın, suyun, ziraat mühendisinin, çiftçinin ve tarımın kıymetini bilmesi gerekiyor. 

Okunma Sayısı: 1119
Fotoğraf Galerisi