AMAÇ DIŞI ARAZİ KULLANIMI VE BÜYÜK OVALARIN KORUNMASI PANELİ SONUÇ BİLDİRGESİ

SAMSUN ŞUBE ( )
26.01.2011 (Son Güncelleme: 26.01.2011 15:53:40)

Samsun Şubemiz, TEMA Samsun İl Temsilciliği ile birlikte basın açıklaması yaptı.

Samsun Şubemizin, TEMA Samsun İl Temsilciliği ile birlikte 11 Ocak 2011 tarihinde düzenlediği "Amaç Dışı Arazi Kullanımı ve Büyük Ovaların Korunması" konulu panelin sonuç bildirgesi, basın açıklaması ile kamuoyuna duyuruldu.

Söz konusu bildirge aşağıdadır:

"AMAÇ DIŞI  ARAZİ  KULLANIMI  VE  BÜYÜK  OVALARIN  KORUNMASI "  PANELİ    SONUÇ  BİLDİRGESİ

TESPİTLER :

Anayasamızda da belirtildiği gibi (168. ve 44. maddeler ) devlet doğal varlıkları ve tarım arazisini korur. Bundan hareketle bir ülkenin varoluşunun  temel kaynağı toprakları korumak ve tarımın ana kaynağı olan toprağın sürdürülebilirliğini sağlayarak tarım yapabilmek her T.C. vatandaşının temel görevleri arasındadır. Uzun yıllar TEMA Vakfının gayretleri ile hazırlanarak Meclise getirilen ve 2005 yılında 5403 sayılı madde "Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu " ‘ nun yürürlüğe girmesi olumlu yönde atılmış önemli bir adımdır.

Ancak; yasa içeriğindeki yetersizlikler, bu yasanın uygulanmasını sağlayacak ek mevzuatın tam olarak yürürlüğe girmemesi, hepsinden önemlisi bu yasanın uygulanmasını sağlayacak bir uzman kuruluşun oluşturulmaması nedeni ile uygulamada yasa  amacına ulaşamamaktadır.

Yasanın 13. maddesinde yer alan, tarım  arazilerinin  amaç dışı  kullanılmasına  olanak  veren   istisnalar, yasanın amacı ile çelişmektedir. Yasanın adı ve amacı; toprağın ve özellikle tarım toprağının korunması olduğu halde, 13. madde ile olası her durumda tarım arazileri amaç dışı  kullanıma  açılmaktadır. 

Sanayi kuruluşları genellikle su kaynaklarına yakın, ulaşımı kolay ve zemini düz yerleri  tercih  etmektedir. Bu nedenle  ovaların yakınında tarımı ilgilendirmeyen sanayi kuruluşları kurulmakta , sanayilerin atık yönetimini uygun yapmaması nedeniyle de ovalar atık sulardan ve emisyonlardan kaynaklanan kirlenmeye maruz kalmaktadır.   TUİK verilerine göre;   2008 yılında Samsun, Türkiye genelinde hava kirliliği sıralamasında ilk sırada yer almaktadır. Bu nedenle kirliliğe diğer illere nazaran daha hassas yaklaşmak gerekmektedir.Kirlilik noktasal düzeyde değil bölgesel düzeyde değerlendirilmelidir. Çünkü noktasal düzeyde bir işletmenin atık değeri sınırlar altında iken bölgede sanayi tesisi sayısı ve toplam kirletici değeri dikkate alındığında sınırları aşmakta çevre ve insan sağlığına zararlı olabilmektedir.  Bu gerçekçi gözle değerlendirildiğinde Çarşamba Ovasının artık yeni bir tesisi kaldıramayacak düzeyde ulaştığı ifade edilmektedir. Bu nedenle de bölgede tarım arazilerine yapılacak yatırımlara fırsat vermek sadece tarım topraklarını kaybetmek değil aynı zamanda kirlilik problemi nedeniyle de bir başka boyut kazanmaktadır.

Belediyelerin sık sık ilave imar alanları açmak suretiyle, mevcut sahaların kabul edilebilir değerleri aşması sonucu tarım alanlarının kaybı artmaktadır.

Son dönemlerde Toprak Koruma Kurul‘u tarafından ret edilen bazı taleplerin kentlerin imar alanlarına dahil edilmek suretiyle aşıldığı görülmektedir. Bu durumda kayıp alan, talep edilenden daha fazla olmaktadır.

Kırsal alanda yapılaşmanın belirli bir plan dâhilinde yapılmaması nitelikli tarım alanları üzerinde kaçak yapılaşmaya neden olabilmektedir.

Yerleşim alanlarının çoğalması ve tarımsal gelişmeye bağlı olarak kıyı bölgelerinde içme, kullanma ve endüstriyel faaliyetlerin artması ile Bafra ve Çarşamba ovalarında yer altı suyu kullanımı da artmıştır. Buna yanlış sulama da eklenince yer altı suları kapasitesinin üzerinde kullanılmış ve sahil kesimlerinde yer altı sularına tuzlu su girişimi olmuştur. Tarım arazilerinin bu sularla sulanması sonucunda da toprakta tuzlanma meydana gelmektedir.

Bafra Ovasında önemli sorunlardan bir tanesi de kıyı erozyonudur.  Karadeniz yıllar itibariyle kıyıyı oymakta ve yavaş yavaş içeri girmektedir.

Çarşamba Ovası, Yeşilırmak‘ın yıllar  boyu taşıyıp biriktirdiği alüvyonlardan oluşmuş bir delta ovasıdır. Araziler miras v.b. nedenlerle parçalanmış olduğundan ekonomik olarak işletilmeleri mümkün olmamaktadır. Devamlı olarak parçalanmaya uğrayan bu arazilerin sınırlarına dikilen söğüt ağaçları, son otuz yılda yaygınlaşan fındık ve kavaklar ile ova adeta bir "orman" görünümünü almıştır. Ağaçlar tarafından kaplanan alanın hiç de küçümsenemeyecek boyutta olduğu, en az % 17 oranında bir tarım arazisinin tarla sınırlarında bulunan ağaçlar tarafından işgal edildiği KTAE tarafından yapılan çalışmalar ile tespit edilmiş hatta günümüzde uydu fotoğraflarından da görülebilmektedir. Bunlar sadece alan kaplamak dışında gölgeleme suretiyle de çevreledikleri tarlalarda bulunan ürünlere önemli ölçüde zarar verdikleri gözlenmektedir. Ayrıca ovada yapılmış bulunan yeraltı ve yerüstü drenaj tesisleri de bu ağaçlardan, köklerinden, atıklarından zarar görmekte ve  işlevlerini tam olarak yerine getirememektedirler.

Çiftçiyi bilinçlendirme ve organik tarıma özendirme çalışmaları olmasına rağmen hala bazı çiftçiler fazla gübre ve zirai ilaç kullanımı ile toprağı ve yer altı sularını kirletmektedirler.

Son dönemlerde özellikle belediyelerce sulama alanları içerisinde düzenli katı atık depo alanları oluşturulmak istenmektedir. Her ne kadar sızdırmazlık önlemleri alınsa dahi bu faaliyetin sadece depolama ile kısıtlı kalmayacağı, çöplerin nakli ve depolanması esnasında tarımsal alanlara ve faaliyetlere yönelik bir takım kısıtlar oluşacağı düşünülmektedir.

Toprak-Su Genel Müdürlüğü tarafından geçmişte yapılan toprak haritalarında altlık harita olarak topoğrafik haritaların kullanılmış olması nedeniyle, özellikle düz-düze yakın tarımsal potansiyeli yüksek olan delta ovalarında toprak sınırları sağlıklı olarak belirlenememiştir. Bu hazırlanan haritalar günümüzde de tek kaynak olarak kullanılmakla birlikte artık tüm dünyada geçerliliğini kaybetmiş pedogenetik sistemine sahiptir. Bu nedenle yeniden yeni sistemler baz alınarak bilimsel ölçekte toprak haritalarının çıkarılmasına ihtiyaç vardır.

  Samsun da  tarım arazilerinin ; "Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu‘ndaki tanımlamalara göre ifadesel değil, güncel sayısal verilere göre gruplandırılması ve sürdürülebilir arazi yönetimleri ve planlamalarının hazırlanması için toprak serileri ve fazları düzeyinde yapılmış detaylı toprak etüt ve haritalama çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.

 

ÇÖZÜM  ÖNERİLERİ :

Çarşamba ve Bafra  Ovaları; sınırları   belirlenerek, 5403  sayılı  " Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu" nun  14. maddesinde  yer  alan   tarımsal  üretim potansiyeli  yüksek  büyük ova kapsamına  alınarak  korunmalıdır.  

Toprağın korunması için gerekli, bilimsel araştırma ve geliştirme çalışmalarını yapabilecek; gerek ülke çapında gerek yerel seviyede stratejik planlama yapacak ve yürütecek; koruma ve geliştirme konusunda yerel yönetimlere ve sivillere teknik ve mali destek verebilecek; yasal düzenlemeleri önerebilecek güçlü bir kamu kurumu veya sivil ve kamuyu içine alabilecek bir merkezin oluşturulması zorunlu görülmektedir.

•5403  sayılı  " Toprak  Koruma  ve  Arazi  Kullanımı Kanunu" nun  13.

maddesinde  yer  alan  istisnalar  daraltılmalı, tarım arazisinin  amaç dışı  kullanımına   olanak  tanıyan   "KAMU YARARI " kavramı açıklığa kavuşturulmalı ve ülke düzeyinde uygulama birlikteliği sağlanmalıdır.

Belediyelerin özellikle tarım alanlarına yönelik imar uygulama talepleri, kentlerin tarihsel gelişme süreçlerine bağlı olarak irdelenmeli, abartılı imar alanlarına kısıtlama ve denetim getirilmelidir.

Köy yerleşik alanı tespitlerinin en kısa sürede tamamlanmasıyla, köylerdeki yapılaşmanın kontrol altına alınması sağlanmalıdır.

Belediyeler tarafından kent imar planları hazırlanırken özellikle kamu yararına yönelik eğitim, sağlık, spor ve rekreasyon alanları titizlikle planlanmalıdır. Alternatif alanların doğru ve sıhhatli araştırılmaması sonucunda tarımsal alanların bu vasıflarının kaybettirilmemesi gerekmektedir.

Bu araştırmaların tüm Toprak Koruma Kurul üyelerinin katılımı ile yapılması daha sıhhatli kararların alınmasını sağlayacaktır.

Belediyeler tarafından artık çöpler kaynağında ayrıştırılmalı ve katı atık depolama sistemleri süratle terk edilmelidir.

Çevre Düzeni Planlarında yapıldığı gibi bir an önce tarımsal faaliyetlere yönelik yönetim planları hazırlanmalı, kentsel faaliyet alanları ile tarımsal faaliyet alanları ve sanayi alanları ovalar bazında tüm yatırımcı kurum ve kuruluşlar ile diğer paydaşların görüşlerine açılmalıdır.

5403 Sayılı Yasanın tarım arazilerinin yanlış kullanımlarında uygulanacak cezaları içeren 20. madde ile tarım dışı amaçlı arazi kullanımlarına ilişkin ceza ve yükümlülükleri içeren 21. maddenin uygulanmasında tereddüt edilmemelidir.

Geniş tarım alanının kullanılmasına engel teşkil eden tarla kenarlarındaki ağaçların yerine cansız çit materyalinin kullanılmasıyla tarım topraklarının kullanılabilir hale getirilmesi mümkün olabilecektir. Böylece Çarşamba ovası ormandan ovaya dönüşmüş olacağından istenilen bitki deseni, bitki çeşitliliği ve gerçek verimli ova kimliğine kavuşacaktır.

Yapılacak sanayi, ulaşım, enerji vb. yatırımlar doğru planlanmalı, tarım arazileri ve su kaynaklarına yakın yerler seçilmemelidir. Türkiye‘nin iki büyük ovası olan Çarşamba ve Bafra Ovaları korunmalı, yapılacak yatırımlar bu ovalardan uzakta nitelikli tarım arazisi olmayan yerlerde yapılmalıdır.   

Toprak Koruma Kurulu kararlarına erişim konusunda 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu hükümleri eksiksiz uygulanmalıdır.

Bakanlık, üniversiteler, ilgili meslek ve sivil toplum örgütleri Yasanın uygulanmasını kolaylaştırmak ve etkinleştirmek amacıyla kamuoyu oluşturmak üzere ortak çalışmalar yapmalıdır.

 

       MURAT AKAR                                            ÖMER FARUK SÖNMEZ

SAMSUN ZMO ŞB.BŞK.                          SAMSUN TEMA İL TEMSİLCİSİ

Okunma Sayısı: 2118
Fotoğraf Galerisi