BASIN AÇIKLAMASI: SÜT ÜRETİCİSİNİN KARTELLER KARŞISINDAKİ ÇARESİZLİĞİ…

SAMSUN ŞUBE ( )
02.03.2011 (Son Güncelleme: 02.03.2011 16:06:04)

SÜT  ÜRETİCİSİNİN  KARTELLER  KARŞISINDAKİ ÇARESİZLİĞİ...

Süt; bildiğiniz gibi başta gelişme çağındaki çocuklar olmak üzere, yediden yetmişe  hepimiz için önemli olanbütün besinleri dengeli olarak içinde bulunduran vazgeçilmez tek besin kaynağıdır.          

Ancak  Türkiye‘de süt  tüketimi Batıya göre çok düşüktür. Finlandiya‘da  bir kişi  günde  2 bardak  süt tüketirken, İngiltere‘de 1,5 bardak, İspanya‘da 1,25 bardak süt tüketmektedir. Türkiye‘de  ise 1 kişi günde ancak  0,25 bardak süt tüketmektedir.

Bu durum, sanayicinin  arz fazlası  bahanesine  sığınarak  süt  fiyatlarını  aşağıya  çekmesinde  önemli  rol  oynamaktadır.

2010  yılı  sonunda   yapılan  üç  aylık  ihalede Mart  ayı  sonuna  kadar  çiğ  sütün  litre  fiyatı  73,5 kuruş olacaktı.Ancak  süt  sanayicileri , Mart  ayı  sonunda  yapılacak  ihaleyi  beklemeden  çiğ  süt  fiyatlarını  73,5 kuruştan  65  kuruşa  düşürdü.Sanayiciler  geriye  dönük  olarak  1 Şubat  2011  den geçerli  olmak  üzere , üreticilere çiğ  sütün  litre fiyatını  65 kuruşa, Mart ayı için ise 60 kuruşa düşürdüklerini resmen bildirdiler.

2008  yılında da aynı oyun sahneye konulmuş ve çiğ sütün  fiyatı  80 kuruştan 35 kuruşa  kadar  gerilemişti.Bunun  sonucunda   800 bin damızlık  hayvanın  mezbahaya kesime götürülmesi  bugün  yaşanan  et  krizinin de tetikleyicisi  olmuştu. Süt  fiyatlarının  düşük  olması , et krizini de kronik hale  getirmektedir.

Sütün litresine geçen yıl 4 kuruş prim veren Devlet , bu sene  primi 6 kuruşa çıkartırken ,süt tozu üreten sanayiciye 24,5 kuruş destek vermektedir.Böylece  süt tozu  üreten sanayici ; hem sütü ucuza almakta , hem de süt tozu desteği almaktadır.Devlet  desteği  ile  üretilen  süt tozunun  ihraç edilecek ürünlerde kullanılması  gerektiğinden süt tozu üreten ve mamullerini  ihraç  eden  sanayici  ile  iç  piyasaya  ürün satan sanayici aynı olunca  sütün  fiyatının  düşmesi  kaçınılmaz  olmaktadır. 

Bu  durum  karşısında  süt üreticilerinin , süt  kartellerinin  karşısında  savunmasız  ve  çaresiz   onların  dayattığı  fiyatı  kabul  etmekten başka  çaresi  kalmamaktadır.

Dünyanın  gelişmiş  pek çok  ülkesi  süt  ve  ürünleri  piyasasının  yönetiminde  liberal  politikalardan  çok, korumacı  ve müdahaleci politikaları  tercih etmektedir.

Türkiye‘de  süt  piyasası , dünyada  gelişmiş  pek çok ülkenin aksine , serbest piyasa koşullarına  göre  yönetilmektedir.

24 Ocak Kararları  ile  başlayan  özelleştirme  politikaları  sonucu , 1985  yılında  KİT  ler  özelleştirilmeye başlanmıştır.Türkiye‘de  ki  süt  politikasının  tarihsel  gelişim  sürecinde  önemli  kabul  edilebilecek   uygulamalardan  birisi  de bu  dönemde  EBK,SEK ve Yem Sanayi A.Ş.(YEM-SAN) nin  özelleştirilmesidir.

SEK ‘in  1992  yılında  başlayan özelleştirilme  çalışmaları , 38 tesisin 6 yıl  içerisinde elden çıkartılarak 1998  yılında  tamamlanmıştır.    SEK‘in özelleştirilmesi  süt  piyasası  açısından yeni  bir  dönemin başlangıcı  kabul  edilebilir.Bu tarihten sonra      süt  piyasasında  fiyat  kontrolünde  kamunun  etkinliği  kalmamıştır.

SEK‘in  özelleştirilmesinden  sonra  özellikle  faaliyeti  durdurulan  işletmelerin  yakın  çevresi  başta  olmak  üzere  , süt  piyasası  olumsuz  etkilenmiştir. Özelleştirmeyi  izleyen  dönemde  çiğ  süt  fiyatlarında  düşüş , tüketici  fiyatlarında ise artış  saptanmıştır.Bu değişim çiğ süt fiyatı / karma yem paritesinin de süt fiyatı aleyhine gelişmesine sebep olmuştur.1997  yılından  sonra  parite  hiç 1,5 e ulaşamamıştır. Ekonomik  olarak  1 litre  süt  ile  1,5 kg yem alması  gerekirken, bugün 1 litre süt satarak 1 kg yem bile  alamayan  üreticinin  alım gücü her geçen gün daha kötüye gitmektedir.

 Sonraki dönemde kurulan Ulusal Süt Konseyi ise ne yazık ki soruna çözüm getirmekten uzak bir yapı sergilemiştir.  Dahası, 6 Ekim 2010 tarihinde Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren bir kararla , sanayiciye kotasız ve gümrük vergisiz süt tozu ithalatı olanağı sağlanmıştır. Bu durum, başta yoğurt ve dondurma gibi ürünlerde hammadde olarak kullanılan süt tozunun, kansorejen içerikli melanin ile üretimde bulunduğu gerekçesiyle sicili bozuk olan Çin gibi ülkelerden ithal edilebileceği ve halk sağlığı bakımından önemli riskleri gündeme taşıyabileceği endişesini doğurmaktadır.  

Bugün  yaşanan  süt  fiyatlarındaki  düşüşün    2008 deki  krize  dönüşmemesi  için ;

Ziraat  Mühendisleri  Odası    olarak  diyoruz ki ;

• Süt  piyasasını  düzenleyici, regüle edici, fiyat dalgalanmalarını önleyerek süt  üreticisini  koruyan, SEK veya benzeri  bir  kuruma mutlaka  işlerlik  kazandırılmalıdır.

• Okullarda öğrencilere  süt  dağıtımı gibi  süt içme alışkanlığı ve süt tüketimini artırıcı önlemler,  derhal  yaşama geçirilmedir.

• Türkiye‘de üreticinin gücü  yoktur. Süt  üreticileri  örgütlenmeli    ve bu  örgütler  bağımsız  olmalıdır.

• Üreticinin  ucuz yem üretmesi  için  mazot, elektrik, tohum gibi  girdileri  Devlet  sübvanse  etmelidir. Özellikle mazottaki ÖTV konusunda üreticilerin mağduriyetini önleyici yaklaşımlar ortaya konulmalıdır.

• Süt ve süt ürünlerinde KDV  oranları  kaldırılmalıdır.

• Her türlü  et , süt ve süt ürünü, canlı yada gebe hayvan ithalatı  durdurulmalı, "stratejik" olarak değerlendirdiğimiz bu ürünlerin tamamıyla iç piyasadan karşılanmasını sağlayacak yaklaşımlar sergilenmelidir.                                                                                     

                                                                                                                     2.03.2011

 

 

                                                                                                            Yönetim Kurulu Adına

                                                                                                                      Murat  Akar

                                                                                                                     Şube Başkanı

Okunma Sayısı: 1520
Fotoğraf Galerisi