EROZYONLA MÜCADELE HAFTASI

GENEL MERKEZ ( )
21.11.2014 (Son Güncelleme: 24.11.2014 16:31:07)

Her yıl kasım ayının üçüncü haftası  "Erozyonla Mücadele" haftası olarak kutlanmaktadır.  Erozyon, su ve rüzgâr gibi dış kuvvetlerin aşındırıcı etkisi karşısında toprakların parçalanarak bulunduğu yerden başka bir yere taşınmasıdır. Resmi verilere göre, ülkemizin topraklarının % 14`ünde hafif, % 20`sinde orta ve % 63`ünde şiddetli ve çok şiddetli erozyon vakaları ortaya çıkarken; her hangi bir erozyon sorununun görülmediği alanlarımızın oranı ise sadece %3tür.

Arazinin yapısı, toprak özellikleri, iklim özellikleri, bitki örtüsü, ormanların bozulması gibi doğal nedenlerin yanında, hatalı tarım teknikleri, çeşitli sanayi uygulamaları gibi insan etkileriyle atmosfere salınan sera gazları yerküre sıcaklığını arttırarak hidrolojik döngüyü önemli düzeyde etkileyerek, düzensiz ve şiddetli yağışlara neden olmakta ve sonuç olarak erozyon tehdidi çok daha geniş alanlarda daha yoğun hissedilmektedir. Ülke topraklarımızın topografik yapısı da bu tehditlerin etkisini artırmaktadır. Toplam arazi varlığımızın, %62`sinde eğim dikliği %12`den, %48`inde ise %20`den daha fazladır. Eğim diklikleri ve uzunluklarının artması parçalanan toprak agregatlarının daha uzun mesafelere daha kısa sürede taşınmasına sebep olmaktadır. Ülkemizde her yıl tarım alanlarından 500 milyon ton, tüm ülke yüzeyinden 1,4 milyar ton verimli üst toprak, erozyonla yok olmaktadır. Kaybedilen bu topraklar, 25 cm kalınlığında, yaklaşık 400 bin hektar genişliğinde bir araziye eşdeğerdir.


Erozyonuyla mücadelede atılacak adımların başında olası erozyon tehditlerinin doğru tahmin edilmesi ve değerlendirmelerin mühendislik çalışmaları ile bölgesel ölçeklerde yapılması gerekmektedir. Potansiyel erozyon riskinin doğru bir şekilde ortaya konulması ile topraklar; özellikle rüzgârın etkisiyle taşınmanın daha fazla olduğu kurak bölgelerde, kontrollü otlatma, mekanizasyonun minimuma indirilmesi, baskın rüzgâr yönlerinde konumlandırılacak rüzgâr perdeleriyle korunabilecektir.


Erozyonla toprak kayıplarını önlemenin bir yolu da toprak işlemeyi azaltan, değiştiren ve ortadan kaldıran yöntemlerden birini içeren korumalı tarım uygulamalarıdır. Bu yöntemlerin en önemli hedefi, su ve rüzgârın aşındırıcı etkisine karşı, toprak yüzeyinde ürün artıklarının (anız) bırakılması ve yıl boyunca düzgün bir toprak üstü atık dağılımının sağlanmasıdır. Bunun yanı sıra, malçlı, azaltılmış ve doğrudan ekim (sıfır toprak işleme) gibi yöntemlerinin uygulanması ile hem enerji ve iş gücü tüketimi azaltılır, hem de toprağın mekanizasyon ile erozyona duyarlı hale gelmesinin önüne geçilebilir.


Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı ve son zamanlarda örneklerine sıkça rastladığımız bir kişi ya da şirketin satın alarak bir arazideki ağaçları katletmesi, toplumun yararına olmayan, insan ve canlıların sağlığını ve geleceğini tehdit eden bir yatırımın yapması olarak tanımlanan toprak gaspının da; kıt bir kaynak olan toprağın yok edilmesinde yukarıda açıklanan doğal faktörlerden daha etkili olduğunu bilinmektedir.


Doğayı ve çevreyi koruyarak gelecek kuşaklara bırakma sorumluluğuyla, erozyonla mücadele haftasını kutluyoruz.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

Toprak Komisyonu 

 

Okunma Sayısı: 1236