MERA YÖNETMELİĞİNDEKİ DEĞİŞİKLİĞE KARŞI DAVA AÇTIK

GENEL MERKEZ ( )
14.12.2015 (Son Güncelleme: 14.12.2015 16:47:42)

 

DANIŞTAY 17.DAİRESİ BAŞKANLIĞI`NA

 

DOSYA NO: E.2015/14469

 

DAVACI                 : TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 

                                   Karanfil Sk.No:28/12 Kızılay/ANKARA

 

VEKİLİ                  : Av.Zühal SİRKECİOĞLU DÖNMEZ-41998670172 

 

DAVALI                 : Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı – ANKARA 

 

Y.TARİHİ                  : 30/10/2015 

 

KONUSU                   : 30/10/2015 tarih 29517 Sayılı RG`de yayınlanarak yürürlüğe giren Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1.maddesi ile eklenen Mera Yönetmeliğinin 8.maddesinin 5.fıkrasının (a) bendi (10) alt bendinin  Yürütülmesinin Durdurulmasına ve devamında İptaline karar verilmesi talebidir.

 

AÇIKLAMALAR     : Dava konusu değişiklik ile, 31/7/1998 tarihli ve 23419 sayılı Resmî Gazete`de yayımlanan Mera Yönetmeliğinin 8.maddesinin 5.fıkrasının (a) bendine aşağıdaki alt bent eklenmiştir.

 

"10) Bakanlar Kurulunca kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilen alanlardan Kanun kapsamındaki mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri bu amaçla kullanılan arazilerin tahsis amacı değişiklik işlemleri Kanunun 14 üncü maddesi ve bu Yönetmeliğin 8 inci maddesi genel hükümlerine tabidir. Durumu ve sınıfı çok iyi veya iyi olan mera, yaylak ve kışlaklarda tahsis amacı değişikliği yapılamadığından, Bakanlar Kurulu kararı alınmadan önce oluşabilecek kamu zararını önlemek için öncelikle kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilmesi düşünülen alanın 1/5000 ölçekli haritası ile Mera Komisyonuna başvurularak uygun görüş alınmalıdır.

 

Tahsis amacı değişiklikleri müracaatlarında, Bakanlar Kurulu kararı ve ilgili kentsel dönüşüm ve gelişim alanı krokisi, belediye meclis kararı, kentsel dönüşüm ve gelişim alanı içerisinde kalan Kanun kapsamındaki taşınmazların, çevre parsellerini de gösterir kadastro tekniğine uygun 1/5000 ölçekli haritası ile komisyonca talep edilen diğer bilgi ve belgeler müracaat dosyasına eklenir.

 

Tahsis amacının valilikçe değiştirilmesini müteakip yirmi yıllık ot gelirinin yatırılması sağlanır. Ot bedeli yatırıldıktan sonra iki yıllık süre zarfında kesinleşmiş uygulama imar planının komisyona sunulması gerekmektedir. Bu süre zarfında söz konusu planların sunulmaması durumunda tahsis amacı değişikliği iptal edilir. İmar planlarının tahsis amacı değişikliğine uygun olarak kesinleşmesi durumunda söz konusu yerlerin tescilleri Hazine adına, vakıf meralarının tescilleri  ise vakıf adına yaptırılır."

 

            Davalı İdare, kanunlarla yapamadığı değişikliği, Yönetmelikle yaparak Anayasayı, kanunları ihlal etmiş ve Anayasa Mahkemesi kararlarını da hiçe saymıştır.

 

İPTAL NEDENLERİ                       : Mera Yönetmeliği 31.07.1998 tarih ve 23419 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmeliğin amacı, Mera Kanunu`nun uygulanmasına yönelik usul ve esasların düzenlenmesidir. 4342 sayılı Mera Kanunu`nun amacı ise 1. maddesinde, daha önce çeşitli kanunlarla tahsis edilmiş veya kadimden beri kullanılmakta olan mera, yaylak, kışlak ve kamuya ait otlak ve çayırların tespiti, tahdidi ile köy veya belediye tüzel kişilikleri adına tahsislerinin yapılmasını, belirlenecek kurallara uygun bir şekilde kullandırılmasını, bakım ve ıslahının yapılarak verimliliklerinin artırılmasını ve sürdürülmesini, kullanımlarının sürekli olarak denetlenmesini, korunmasını ve gerektiğinde kullanım amacının değiştirilmesini sağlamak, olarak belirtilmiştir.

 

1-) Anayasal hükümler : T.C. Anayasası Devlete, 44. maddesi ile "toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek...", 45. maddesi ile de "tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek..." görevlerini yüklemiştir. Anayasamızın 45. maddesinin gerekçesinde; "Madde, Devlete tarım arazilerinin ve çayırlarla meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi vermektedir. Devlet, bu amaçla yasal düzenlemeler yapmalıdır" ifadesi yer almaktadır. 

 

            İptalini talep ettiğimiz, dava konusu işlemin Anayasaya aykırı olduğu açıktır. 

 

            4342 Sayılı Mera Kanununun 14.maddesinde, tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaktan bu Kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamayacağı, belirtilerek, tahsis amacının hangi durumlarda değiştirilebileceği gösterilmiştir. Maddede sayılan durumların varlığı halinde ilgili müdürlüğün talebi, komisyonun ve defterdarlığın uygun görüşü üzerine, valilikçe tahsis amacı değiştirilebilir. 

 

14.maddenin 4.fıkrasında Durumu ve sınıfı çok iyi veya iyi olan mera, yaylak ve kışlaklarda birinci fıkranın (a), (f), (g), (ğ) ve (h) bentleri hariç, tahsis amacı değişikliği yapılamaz, denilmiştir.  Buna  rağmen iptale konu değişiklikte Durumu ve sınıfı çok iyi veya iyi olan mera, yaylak ve kışlaklarda tahsis amacı değişikliği yapılamadığından, Bakanlar Kurulu kararı alınmadan önce oluşabilecek kamu zararını önlemek için öncelikle kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilmesi düşünülen alanın 1/5000 ölçekli haritası ile Mera Komisyonuna başvurularak uygun görüş alınmalıdır. denilerek uygulamada bu engel aşılmak istenmektedir.

 

2-) Yönetmelik değişikliğinin amacı, Bakanlar Kurulunca kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilen alanlar içinde kalan meraların, kentsel imara açılmasıdır. Oysa Meralar, 6306 sayılı Kanunun kapsamı dışındadır. 6306 sayılı kanunun 9.md.nin 2.fıkrasında uygulanmayacak kanunlar listesi yer almaktaydı. Bu Kanun kapsamındaki alanlarda bu Kanunun öngördüğü uygulamaların zaruri kılması hâlinde, bu uygulamaların gerektirdiği iş ve işlemler hakkında;….

 

 ğ) 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanununun,

 

bu Kanunun uygulanmasını engelleyici hükümleri ve diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.

 

denilmekteydi. Anayasa Mahkemesi, 27/02/2014 tarih E.2012/87 K.2014/41 sayılı kararı ile bu hükmü iptal etti. İptal gerekçesi şöyledir:

 

"Anayasa`nın 43. maddesinde "kıyılar"; 44. maddesinde "toprak"; 45. maddesinde "tarım arazileri ile çayır ve meralar"; 63. maddesinde "tarih, kültür ve tabiat varlıkları"; 169. maddesinde "ormanlar" yönünden güvenceler öngörülmüştür. Ayrıca Anayasa`nın 56. maddesinde "sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı" düzenlenmiştir.

 

…..Dava konusu kuralda, "Ancak, bu Kanunun öngördüğü uygulamalar sırasında, bahsedilen kanunların amaçları ayrıca gözetilir. …. denilmiş olması da bu durumu değiştirmemektedir. Çünkü anılan hüküm, Anayasa`da koruma altına alınan yerlerin anayasal güvenceler dikkate alınarak ne şekilde kullanılacağına ilişkin usul ve esasları değil, idarenin takdirine bağlı olarak gerçekleşecek kullanımın sonuçlarının nasıl giderileceğini düzenlemektedir. Kaldı ki kullanımın sonuçlarının giderilmesi de kural kapsamına giren ve anayasal koruma altında bulunan tüm yerlere ilişkin değildir…"

 

İptal kararına rağmen, meraları geçici tahsis kararı ile değil de kalıcı olarak mera olmaktan çıkaran dava konusu hüküm Anayasaya aykırıdır. 

                   3) Mera Kanununun 14.maddesinin 2.fıkrası "Bu madde kapsamında başvuruda bulunan kamu kurumları ile işletmeciler, faaliyetlerini çevreye ve kalan mera alanlarına zarar vermeyecek şekilde yürütmek ve kendilerine tahsis edilen yerleri tahsis süresi bitiminde eski vasfına getirmekle yükümlüdürler. Bu yerler, tahsis süresi bitiminde özel sicile kaydedilir." şeklindedir. Dolayısıyla tahsis geçici bir durumdur. Oysa 6306 sayılı kanun kapsamında alınan kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı belirlenmesi, bir daha meraya dönüşemeyecek kalıcı sonuçları olan, bu alanı kentsel imara açan işlemlerdir. Aslında uzun uzun yazmaya gerek yok, mera denilen alanı kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak belirliyorsanız mera üzerine konutlar inşa edeceksiniz demektir.  

   Belediye Kanununun 73.md.nde bir alanın kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak ilan edilebilmesi için gerekli koşullar gösterilmiş olup, bu alanın belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde bulunması şarttır, denilmiştir. 73.md. değişikliği 2010 yılında 5998 sayılı kanun ile yapılmıştır. O tarihte belediye ve mücavir alan sınırları il sınırları ile çakışmıyordu, nitekim maddenin iptali için AYM`ye başvurulmuş ve AYM kentsel dönüşüm ve gelişim kavramının tanımını yapmıştır (18/10/2012 t. E.2010/82 K.2012/159):

 

"Kentsel dönüşüm, farklı nedenlerden ötürü zaman içerisinde eskimiş, köhneleşmiş, yıpranmış ya da kimi durumlarda terk edilmiş, vazgeçilmiş kent dokusunun, günün sosyo-ekonomik ve fiziksel koşulları göz önünde tutularak değiştirilmesi, dönüştürülmesi, ıslah edilmesi ve yeniden canlandırılarak kente kazandırılmasıdır. Kentsel dönüşüm ve gelişim uygulamaları, kullanılmayan kent arazisinin yeniden değerlendirilmesini, bu arazinin tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve yenilenerek kullanılmasına yönelik fiziksel müdahaleler yapılmasını ayrıca, yapılacak fiziksel değişikliklerin yanında, kentin ekonomik olarak canlanmasını, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının gerçekleştirilmesini ve kentlerde yeni kullanım ve oturma alanları oluşturmak sureti ile konut ihtiyacının giderilmesini amaçlamaktadır. Bu bakımdan, bu uygulamaların amaçlarını ifade etmede, Kanun`un genel gerekçesinde de belirtildiği üzere, "kentsel dönüşüm ve gelişim" kavramı, "kentsel dönüşüm" kavramına göre daha kapsayıcı bir tanımdır.

 

Kentsel dönüşüm ve gelişim projelerine ilişkin planlar, kentleşmeye yönelik yaklaşımların yeniden gözden geçirildiği, düzenli, sağlıklı ve sürdürülebilir kent mekânlarının oluşturulmasını amaçlayan, bu bağlamda mevcut imar planlarının ve uygulamalarının sorgulanarak yeniden içerik kazandırıldığı planlardır. Bu itibarla bu planlar, tanımlarında yer alan özel amaçlar ya da özel alanlar için yapılmalarına rağmen, nitelikleri itibariyle ya her türlü ölçekte bir il çevre düzeni planı ya bir nazım imar planı ya da bir uygulama imar planıdırlar. Bu nedenle, kentsel dönüşüm ve gelişim projelerine ilişkin planların imar hukukunun kapsamı dışında, imar mevzuatından bağımsız ve kopuk olduğu söylenemez."

 

Görüldüğü gibi tamamen kentsel planlamayla ilgilidir ve Anayasanın koruma altına aldığı Meraları kapsamamaktadır. Ancak daha sonra kabul edilen 6360 sayılı kanun ile 30 büyükşehir belediyesi sınırı il sınırı olmuş ve tüm köyleri, meraları içine almıştır. Dolayısıyla 73.maddenin kapsamı kendiliğinden genişlemiş AYM kararının gerekçesini de ortadan kaldırır bir içeriğe bürünmüştür. Anayasada koruma altına alınan meraları koruma zırhından çıkaran bu ‘yasal dönüşüm` Anayasayı dolanmaktır. 

 

Anayasa Mahkemesi, 6306 sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle, Belediye Kanununun 73.md.nin 1.fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan "yapılabilmesi Bakanlar Kurulu kararına bağlıdır." ibaresi "yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde karar alınması şarttır." şeklinde değiştirildiğinden, bu cümleye ilişkin konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. 

 

Oysa bu cümle, 6360 sayılı Kanundan önce belediye sınırları içinde kalan alanları kapsamaktaydı. Bu nedenle 5393 sayılı Kanunun 73.maddesinin 1.fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan "Ancak, kamunun mülkiyetinde veya kullanımında olan yerlerde kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilebilmesi ve uygulama yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde karar alınması şarttır." hükmünün, Devlete, çayır ve mer‘aların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek görevini veren Anayasanın 45.md.ne aykırı olduğu açıktır.  AYM`nin bir çok kararında ‘Anayasa‘nın 45. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği gibi bu kuralla Devlete, tarım arazilerinin sanayi ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesini, tarım arazileri ile çayırlar ve meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi yüklenmiştir.` cümlesi yer almaktadır (12/05/2011 t.E.2009/30 K.2011/76). Aykırılık iddiamızın ciddiye alınarak hükmün iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine gönderilmesini talep ediyoruz. 

            4-) Müvekkil Oda, kaynağını Anayasadan alan, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olup, üyelerinin tüm toplumsal, ekonomik ve mesleki sorunları ile doğrudan ilgilenmekle yükümlüdür. Ayrıca ülkemizin tarımsal kaynaklarının, topraklarının korunması için gereken her türlü girişimde bulunmakla yükümlüdür.  

7472 Sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun, Ziraat Yüksek Mühendislerinin toprak muhafazasına ilişkin hizmet ve faaliyetlerde bulunmaya yetkili olduklarını düzenlemiştir. Ziraat Mühendislerinin Görev Ve Yetkilerine İlişkin Tüzükte, toprak ve su muhafazasının toprak bilimi alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri tarafından yapılacağı, hükmü yer almaktadır. 06.04.2005 Tarih, 25778 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinin 6.maddesine göre de; Ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmak, Odanın amaç ve görevleri arasında  sayılmıştır. Bu bağlamda müvekkil ODA toprakların kaybına neden olacak her türlü düzenlemenin karşısındadır. 

             5) İptale konu karar ile birlikte söz konusu meraların tahsis amacının değiştirilmesi ile telafisi imkansız zararların ortaya çıkacağı muhakkaktır. Dünya Kara alanlarının pek çok global felaketi (erozyon,bitki örtüsü yangınları,seller,..vb) önleme açısından, en değerli bitki örtülerini içeren bölümlerinin meralar olduğu genellikle kabul gören yaygın bir görüştür (Ek-1). Günümüzde toprak ve su kaynaklarının önemi, korunması gerekliliği, kaybının küresel ısınmaya etkileri konusunda dünya devlerinin dahi bir araya gelip toplantılar düzenlediği bir konuda ülkemiz meralarının göz göre göre kaybı üzücüdür. Davalı Bakanlık tarafından hazırlanan Ekli tablodan da görüleceği gibi 1970 yılında 21.698.400 (ha) olan mera alanı 10.348.169 (ha) a düşmüştür (Ek-2). Tüm bölgelerde Anayasal korumaya rağmen mera alanları yok olmuştur.  O nedenle; ‘zaten Mera Kanununda belli koşulları var, idare elbette bu koşullara uyarak kamu yararı için…` gibi gerekçelere sığınılarak bu konuyu geçiştirmeye çalışmak ülkemize, çocuklarımızın geleceğine haksızlıktır. Hepimiz biliyoruz ki idareler bu tür değişiklikleri kamu yararı için değil, bu alanları ranta açmak için yapmaktadırlar. Aksi halde neden kentsel dönüşüm için Meralara ihtiyaç olsun. AYM kararında belirtildiği gibi, kentsel dönüşüm ve gelişim düzenli, sağlıklı ve sürdürülebilir kent mekânlarının oluşturulması ise bunun için Mera arazilerine mi ihtiyacımız var. 1923 yılından itibaren %70 azalmış bu son kalan meraların kurtuluşu için Yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep ediyoruz. Aksi halde, genetiği değiştirilmiş bitkilerden oluşan yemlerle beslenen, antibiyotiklerle şişirilmiş etlere mahkum olacağız. 

HUKUKİ SEBEPLER            : Anayasa, İYUK, 4342, 5393, 6306 sayılı yasalar. 

 

SONUÇ                                 : 30/10/2015 tarih 29517 Sayılı RG`de yayınlanarak yürürlüğe giren Mera Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1.maddesi ile eklenen Mera Yönetmeliğinin 8.maddesinin 5.fıkrasının (a) bendi (10) alt bendinin  Yürütülmesinin Durdurulmasına ve devamında İptaline; 5393 sayılı Kanunun 73.maddesinin 1.fıkrasının 3.cümlesinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederim. 11/12/2015 

Av.Zühal SİRKECİOĞLU DÖNMEZ 

Davacı Vekili

Okunma Sayısı: 554