TRAKYA GAZETESİ / ÇOK VERİMLİ TARIM ARAZİLERİ GÖZ GÖRE GÖRE YOK EDİLİYOR

TEKİRDAĞ ŞUBE ( )
30.06.2017 (Son Güncelleme: 05.07.2017 14:52:21)

Trakya Bölgesi Tarım Alanlarında Yaşanan Sorunlar

Şube Başkanımızın Trakya Gazetesi Röportajı;

ÇOK VERİMLİ TARIM ARAZİLERİ GÖZ GÖRE GÖRE YOK EDİLİYOR

  "Bir Tekirdağ sevdalısı, bir Trakya sevdalısı, bir tarım sevdalısı olarak Türkiye tarım topraklarına dikkatle baktığmızda Trakya‘nın sadece ülke bazında değil, dünyada sayılı önemli tarım merkezi ve toprak zenginlğine sahip olduğu görüyoruz. Bugün Avrupa‘da sulu koşullarda elde edilen ürünü biz Trakya‘da kuru koşullarda ediyoruz. Bu kadar zengin ve verimli tarım arazilerine sahibiz. 600 yıl Osmanlı‘yı besleyen bu toprakların kısa vadeli getiriler için göz göre göre yok edilmesine seyirci kalamayız. 

ERGENE NEHRİ ARTIK TAMAMEN ELDEN ÇIKTI

  Trakya‘da sanayi, 1970‘lerde Çerkezköy odaklı olmak üzere çarpık bir şekilde gelişmeye başladı. Ve tabii bu gelişmeyle beraber özellikle 1980‘li yıllarda artan tekstil ve deri sektörü ile kimyasal ve suya dayalı sanayilerin burada yoğunlaşması Trakya‘da özellikle Ergene Nehri‘nin tamamen elden çıkmasına neden olmuştur. Çünkü Ergene‘nin kirli ve pis suları, o ağır kimyasallar ve ağır metallerle yüklü olan bütün atıklar Ergene Nehri‘ne verilerek Ergene‘de mikrop yaşayamamasına neden olmuştur. 

TOPRAK VE YERALTI SULARI AŞIRI DERECEDE KİRLİ 

  Diğer taraftan da yeraltı sularının aşırı tüketilmesi nedeniyle Trakya‘nın en büyük su havzaları yok edilmekte ve su havzalarında su bırakılmamaktadır. 1980‘lerde 25-50 metreden su çıkarken şu anda 400-450 metrelerden su çıkıyor. Su, kullanılan bir su da değil. O kadar kirlenmiş ki... Bir de biliyorsunuz Trakya‘da özellikle tarımsal faaliyetler bakımından çok yoğun gübre ve ilaç kullanımı var. Bir yandan da sanayi atıklarının oluşması Trakya‘nın hem toprağının hem yeraltı sularının aşırı derecede kirlenmesine neden olmaktadır. 

İSTANBUL İL ÇEVRE DÜZENİ PLANI 

Trakya Üniversitesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Yıldız Teknik Üniversitesi‘nin de partneri olduğu Çevre Düzen Üst Planı hazırlanarak Trakya için korumacı bir plan oluşturuldu ve 2004 yılında onaylandı. Ama 2004‘ten sonra özellikle İstanbul‘daki kötü sanayinin desantralizasyonu için komşu illere ve bölgelere aktarılması suretiyle Tekirdağ, ikinci bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Dolayısıyla 2004‘te onaylanan Çevre Düzen Üst Planı değiştirilerek yeni bir bölgesel plan oluşturuldu.  1/100 000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden BİMTAŞ A.Ş. bünyesinde oluşturulmuş olan ve bu planı yapma  konusunda hiçbir yasal yetkisi olmayan İMP (İstanbul Metropoliten Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi) tarafından hazırlandı. Biz bunu yargıya taşıyarak iptal etirdik. 

TRAKYA HALEN  BİR TALAN İÇİNDE

  Bu konuda açılmış 26 davayı tamamen reddeden Danıştay, bu bölgenin tarım ve turizm ağırlıklı olduğuna, çevreyi kirletici sanayinin burada kurulamayacağına, termeik santraller ve benzeri santrallerin bu bölgede kurulamacağına karar verdi. Danıştay‘ın söz konusu kararlarına rağmen ne yazık ki siyasiler; bu konuda toplumun, bu bölgede yaşayan insanları yaşam alanlarına karşı olan duyarlılığını hep kulak tıkayıp dikkate almamışlardırmışlardır. Ve Trakya halen bir talan içerisindedir. Bugün çevre yolu bağlantıları, havalimanı, artı Çanakkale ve İpsala‘ya bağlanacak yollar, demir yolları, Çerkezköy ve Vize‘de kurulan termik santraller, nükleer yapımı için planlanan tarlalar, Rusya-Avrupa Doğalgaz Boru Hattı‘nın, yine Şarköy‘den geçip Avrupa‘ya giden doğalgaz boru hattının, Nato Yolu ve benzeri kara yollarının yeni bağlantıları ile Trakya toprakları göz göre göre yok ediliyor. on yapılacak olan projelerle en az 350-400 kilometrekarelik bir alan tarım dışına çıkacak. 

ENERJİ, SU VE GIDA STRATEJİK ÜRÜNLERDİR  

Günümüzün stratejik ürünleri enerji, su ve gıdadır. Bugün Ortadoğu ve Kuzey Kafkaslar‘daki savaşların kaynağı enreji ve sudur. Su savaşları başlamıştır. Suyun özelleştirilmesi, HES‘lerin çıkarılması, su kaynaklarının belli kişilerin tahakkümüne verilerek o bölgede yaşayan insanların doğa ve hayvan haklarının tamamen kontrallanması İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ve Anayasa‘nın 55 ve 56. maddelerine tamamen aykırıdır. Bugün bölgeye yapılması planlanan termik santralleri düşündüğümüz zaman korkunç bir görüntü ortaya çıkacaktır. 

BİTKİ VE HAYVAN TÜRLERİ TAMAMEN YOK OLACAK

 EPDK, Trakya bölgesinde 30‘a yakın termik santral yapılmasının planlandığını açıkladı. Bunların kurulduğunu düşündüğünüzde insanlar burada nefes alamayacak, buradaki bitki örtüsü ve hayvan türleri tamamen yok olacak. Dünyanın en zengin bitki ve hayvan türlerine sahip olan bölgemizde Istrancalar ve Ganos Dağları başta olmak üzere buralarda bitki yetiştirilmeyecek. Neticede insanlar burayı terk etmek zorunda kalacak. Bir insan göz göre göre nasıl böyle bir şeye ‘evet‘ diyebilir, nasıl burada ‘ÇED Raporu Gerekli Değildir‘ diyerek böyle bir uygulmaya gidebilir. İnsanların geleceği açısından bu son derece tehlikeli. Bunları düşündüğünüzde insanoğlu bindiği dalı keser, anlayamıyorum. En stratejik ürün olarak tarımsal ve hayvansal ürünler varken, bunları ön plana çıkarıp dünyada söz sahibi olmak varken; fındıktan zeytinyağında; incirinden üzümüne, portakal ve narenciyeye kadar tüm sebze ve meyvelerimiz var. Biz bunlarla ön plana çıkıp dünyaya satış yapmalıyız. Biz bir tarım ve hayvancılık ülkesi iken şu anda her şeyi yurtdışından ithal eder hale geldik. Bir yurttaş ve çevreci olarak bunları içime sindiremiyorum ve bunlara karşı mücadelemi de elimden geldiği kadar sürdüreceğim. 

BİZ SANAYİYE KARŞI DEĞİLİZ

 Biz sanayiye karşı değiliz. Trakya‘nın su sorunu çoktur. Yazın içme suyumuz yok. Istranaca‘daki suyumuzu İstanbul Büyükşehir Belediyesi alıp İstanbul‘a getirdi. Kendi suyumuzu da kullanamıyoruz. Her geçen gün göç alan ve nüfusu sürekli artan bir yerde su sorunun yaşanmaması zordur. Türkiye nüfusunun yüzde 20‘si Trakya‘da yaşıyor. Bu büyük bir orandır. Bu insanları nasıl besleyip içme suyu ihtiyaçlarını karşılayacaksın? Bu bölge, tarımsal üretim ve özellikle kültürel miraslar bakımından geçiş bölgesindedir. Bölgenin bu şekilde ön plana çıkartılması gerekirken Anadolu‘ya neden bu yatırımlar yapılmıyor? İnsanlar yatırım yaparlar. Hem kırsal kesimden büyük şehirlere göç olmaz hem de insanlar yaşadıkları yerde mutlu olurlar. O bölgelerde yatırım yapılsın. Trakya deniz ve Avrpa‘ya yakın, herkes buraya akın etsin diye bir şey yok. Bugün dünyadaki ülkelerin sanayilerini bir araştırın... Her yere ulaşım ağı dediğimiz temel altyapıları yapılmış. Biz tam tersini yapıyoruz. Bu yüzden ben diyorum ki, suya dayanmayan, çevreyi kirletmeyen, doğayla barışık, yüksek teknoloji içeren sanayiye ‘evet‘. Bilişim ve otomotiv sektörü gibi sektörler gelsin ama tamamen suya dayalı, çevreyi kirletici sanayinin bu bölgede kurulması bir ihanettir. Bunu da insanlık suça olarak dğerlendiririm. 

TORSAB İÇİN SEÇİLEN YER, BU ŞEHRE İHANETTİR

  TORSAB projesi gündeme geldiğin şu anda Gaziantep Valisi olan Sayın Ali Yerlikaya ile konuştuk. Poreje için seçilen yer doğru değil dedik. Bizim planlı alan içerisinde 9 bin hektarlık bir sanayi alanımız var. Bunun 4 bin 500 hektarı boş. Muratlı demiryolu ile de bağlantılı. Muratlı‘daki bu planlı alan içerisinde bu projeyi yapın dedik. Malkara ve Hayrabolu‘da da var. O dönemde Sayın Ali Yerlikaya‘nın, yerel gazetelere verdiği demeçlerde ‘Asyaport olmasaydı ben burada TORSAB‘ı kurmazdım‘ fikri var. Bu ne demek? Birincisi; Asyaport ile bağlantılı hale getirilmesi bu bölgede bir lojistik alan olarak değerlendirilmesi anlamına gelir. İşadamı fabrikasını başka yerden taşıyıp buraya getirecek, paketleme veya ambalajlama işlerini burada yapacak. Kendi çalışan elemanını da buraya getireceği için buradan yeni işçi alımı yapabilir mi? 

Bunlar inandırıcı değil, geçin bu hikayeleri. Bu bölgede şehrin ana alteri gelişimi üzerinde böyle bir yerin yapılması bu şehire ihanettir.          

 Haber Vİdeosu : https://www.youtube.com/watch?v=Gj7yZqUetBQ#action=share

Okunma Sayısı: 527