SOL / TARIM ALANLARI SINIRLANDIRILDI, VAR OLANLAR DA YAPILAŞMAYA AÇILIYOR / 7 ŞUBAT 2018

İSTANBUL ŞUBE ( )
07.02.2018 (Son Güncelleme: 13.02.2018 09:40:07)

 

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde ‘Tarım Arazilerinin Korunması Kollanması, Kullanılması ve Planlanmasına Dair Yönetmelik`te değişiklik yaptı.

Yeni düzenlemeye göre, her ilde vali başkanlığında toplanan Toprak Koruma Kurulu artık kararlarını dört üyenin katılımıyla da alabilecek. Düzenlemeden önce dokuz kişiden oluşan kurulun toplantılara katılımında tam sayı zorunluydu. Olağanüstü durumlarda bile katılım zorunluluğu altı kişiden oluşuyordu.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık’a göre, yapılan değişiklikle birlikte asıl görevi tarım arazilerini korumak olan dokuz kişilik Toprak Koruma Kurulu’nun artık istediği üye sayısıyla toplanacak oluşu, verimli toprakların enerji veya ulaştırma yatırımları için tümden bozulmasının önünü açacak… 

Yeni düzenlemeyle ne gibi bir değişiklik yaşandı?

Düzenlemeden önce kurul toplam dokuz kişiden oluşuyordu. Genellikle altı kişi vali de dahil olmak üzere kurul müdürleri, diğer üç üyeyse Ziraat Mühendisleri Odası başta olmak üzere diğer STK veya üniversite temsilcisinden oluşuyordu. Kurulda kritik bir konu olduğunda genellikle itiraz eden bu saydığım üç üye oluyor. Zorunlu hallerde minimum altı kişiyle toplanabiliyordu kurul. Dört kişinin bir yönde karar belirtmesiyle o yönde karar alınabiliyordu. Şimdi yapılan düzenlemeyle enerji ve ulaşım yatırımları için toplantıya katılanların oy çokluğuyla karar aldığı bir sisteme geçilmiş oldu. Demek ki ülkemizde bundan sonra özellikle de termik santraller ve nükleer santrallerin kurulması söz konusu.

Yani asgari sayıda katılımla alınacak kararlar kritik sonuçlar doğurabilir…

Tabi ki. Toplantıya es kaza üç kişi katılsa iki kişinin gösterdiği tutum çerçevesinde karar alınabilecek. Böyle bir değişiklik getirildiğine göre muhtemelen bu karar da hiçbir zaman "hayır" kararı olmayacak. Kurul yapısının değiştirilmesiyle birlikte enerji yatırımlarıyla yol yatırımlarına, ulaşım yatırımlarına tarım arazileri üzerinde yoğunlaşılacak projeler geliştirilecektir. Bu sadece o tarım arazisinin üzerine bir tehdit ya da bir yol geçirilmesi olayı da değil. Türkiye’de nereden yol geçmişse çevresi hemen yapılaşmaya başlıyor. Bunu seyahat ederken gözlemlemişsinizdir. Yani yalnızca yol yapılmış olmuyor, arazi miktarıyla yerleşimleri çevresine çekmeye başlıyor. O yüzden yolların tarım arazilerinin en azından kenarlarında olmasında fayda var.

Az önce termik santrallerin kurulması ihtimalinden bahsettiniz. Düzenlemenin tarım arazilerini bu amaçla kullanılacak alanlara dönüştürmesinin çok fazla zararı olmaz mı?

Elbette olur. Bir ovanın ortasından yol geçirdiğinizde ovanın ortası kasabaya dönüşüyor. Enerji yatırımları açısından baktığınızda da örneğin bir termik santral kurulduğunda sadece oradaki araziyi kaybetmiyorsunuz. Çevresine saçtığı gaz, çeşitli atıklar ve o atıkların taşıdığı ağır metaller, radyoaktif maddeler nedeniyle bölgede yetişen meyve ve sebzelerin tat ve kaliteleri kesinlikle bozulmaya başlıyor. Yani yapılan değişiklikle bu yatırımlara getirilen istisnalar sadece ve sadece tarım arazisi kaybı olarak görülmemeli. "Sadece bu kadar arazi kaybettik" değil zararımız. Çok daha fazlası. Öngöremediğimiz çok daha fazla zararlara neden oluyor.

Dünya genelinde nüfus giderek artıyor. Tarım arazilerininse yalnızca bizim ülkemizde değil birçok ülkede sınıra dayandığı biliniyor. Artan nüfusu besleyecek arazilerin yapılaşmaya açılması da sanırım bu sorunu besleyen faktörler arasında... 

Tabi ki. Örneğin Samsun’la Çarşamba arasında benim çocukluğumda şehirler arası yolda, alabildiğine uzanan ovalarda giderdik. Şimdi Samsun’dan Çarşamba’ya 30 km’lik mesafe gidiyorsunuz bir tane ova göremiyorsunuz. İşte ovanın ortasından yol geçince etrafı yapılaşmayla, iş yerleriyle, sanayi tesisleriyle işgal ediliyor. O yol tarıma daha az elverişli arazilerden geçseydi Çarşamba Ovası bu denli yapılaşmaya, betonlaşmaya maruz kalmayacaktı.

Enerji tesislerini de kurduğunuzda çıkardığı gazlar, radyoaktif atıklar nedeniyle etrafındaki tarım arazilerindeki üretimi de olumsuz etkiliyor. Yani çok geniş kapsamlı bir sıkıntı bu. Sadece bulunduğu, işgal ettiği yere bağlı bir sıkıntı değil.

Peki ne yapmak gerekiyor?

Özellikle termik santraller iklim değişikliğine de yol açıyor. O zaman mümkün olduğunca temiz enerji, verimli enerji kullanımını ön plana çıkartmak gerekiyor. Tabi ki enerji tesislerimizi yeşil enerji üretmek amacıyla kurmaya çalışalım. Ama bunları kurduğumuz yerlere de dikkat edelim. Gidip tarım arazilerine değil tarıma daha az elverişli arazilere kuralım. Nüfusumuz artıyor, bu nüfusu besleyecek besine ihtiyaç var. Zaten tarım ürünlerinde ithalat ülkesi olduk. Bakın bir yirmi otuz sene sonra, iklim değişikliğinin bariz etkileri iyice hissedilmeye başlandığında paramız olsa bile yurt dışından buğdayları, kuru baklagilleri, yağlı tohumlu bitkileri alamayacağız. Bunları düşünmeli ona göre kararlarımızı vermeliyiz.

 

Okunma Sayısı: 121
Bağlantılar

http://haber.sol.org.tr/emek-sermaye/tarim-alanlari-sinirlandirildi-var-olan-alanlar-da-yapilasmaya-aciliyor-227669