46. DÖNEM OLAĞAN GENEL KURULU ŞEKER FABRİKALARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİNE KARŞI BİR DEKLERASYON YAYINLANDI

GENEL MERKEZ ( )
12.03.2018 (Son Güncelleme: 18.10.2018 16:55:17)

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 46. Dönem Olağan Genel Kurulu`nda, oy birliği ile şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı bir deklarasyon yayınlanmasına karar verildi.

 

ŞEKER FABRİKALARI HALKINDIR SATILAMAZ

Ülkemizde kurulu 33 şeker fabrikasının 25’i devlete ait olup,  Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (Türkşeker) bünyesinde faaliyet göstermektedir. Daha önce yapılmak istenen özelleştirme girişimleri yargı kararlarıyla iptal edilmesine karşın, bu fabrikalardan 14’ü özelleştirilmek amacıyla Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca ihaleye çıkarıldı. 

2001 yılında çıkarılan Şeker Kanunu çerçevesinde kurulan Şeker Kurumu şirketlere şeker üretim kotaları tahsis etmiş, şirketler de ihtiyaçları çerçevesinde sözleşmeli üretimle çiftçilere taahhütleri karşılığında üretim yaptırmıştır. Kotalar ve dış kaynaklı tarım politikaları, şeker pancarı üreten çiftçimizi doğrudan etkilemiş ve 2003 yılında pancar eken çiftçi sayısı 460 binden 2016 yılında 105 bine gerilemiştir. Tarlalar boşalmış ve tarım dışı amaçlı arazi kullanımları artmıştır.

Şeker Kanunu ile yurtiçi pancar şekeri üretimimizin %10’u kadar mısırdan elde edilen nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotası belirlenmiştir. Bu kota 28 üye devlete sahip AB’de %5 ile sınırlandırılmıştır. Diğer yandan Şeker Kanunu çerçevesinde NBŞ üretiminde Bakanlar Kuruluna kotayı %50 artırma ve eksiltme yetkisi verilmiştir. Bakanlar Kurulu bu yetkisini hemen her yıl %35 civarında NBŞ kotasını arttırma yönünde kullanmıştır. Bu çerçevede Türkiye, AB’nin ürettiği NBŞ’in neredeyse yarısına yakın bir miktarı tek başına üretmektedir. Piyasaya yüksek miktarda NBŞ girişi şeker fabrikalarımızın üretim ve satışlarını olumsuz etkilemiştir. Türkşeker 2005 yılına kadar üretimini karlı bir şekilde sürdürürken 2006 yılında zarar etmiş, 2009 yılından itibaren ise sürekli zarar eden bir kurum haline gelmiştir

Türkşeker fabrikalarının işleme kapasitelerini karşılayacak şeker pancarı bulamamaları dört tanesinin hiç çalışamaması, diğerlerinin ise düşük kapasiteyle çalışması nedeniyle sürekli zarar ediyor hale gelmeleri personel istihdamını da önemli düzeyde etkilemiştir. 2001/2002 yılları döneminde fabrikalarda istihdam edilen memur ve işçi sayısı yaklaşık 19 bin kişiden 2016/2017 yıllarında 8 bin kişiye gerileyerek yaklaşık %60 azalmıştır.

Türkşeker’in kamuoyuna açıklanan en son 2016 yılı faaliyet raporunda, 25 şeker fabrikasının 28,2 milyon TL, şeker enstitüsünün de 2,7 milyon TL olmak üzere toplamda 31,9 milyon TL zarar ettiği belirtilmektedir. Bu zararda çalıştırılmayan Ağrı, Alpullu, Çarşamba ve Susurluk fabrikalarının payı çok büyük olup, toplam 90,5 milyon TL’dir.

Çalıştırılmayan bu 4 fabrika hesabın dışında tutulduğunda şeker enstitüsü dahil 21 fabrikanın karı 103,3 milyon TL, zararı ise 44,7 milyon TL’dir. Sonuçta, sadece çalışan fabrikalar ve şeker enstitüsü üzerinden yapılan hesapta Türkşeker’e ait şeker fabrikaları 2016 yılında 58,6 milyon TL kar etmiştir.

Diğer taraftan ülkemizdeki şeker fabrikalarını kapattıracak ve bir sanayi kolunu çökertecek kadar sıkıntı yaratan bir ürün olan şeker pancarı, hala havza bazlı destekleme modelinde desteklenecek ürünler içerisinde yer almamaktadır.

Bölgeler arası ekonomik dengelerin oluşmasına büyük katkı sağlayan şeker fabrikalarımızın, üretime yönelik ulusal tarım politikasının tesis edilmesiyle karlı hale getirilmesinin önünde hiçbir engel bulunmamaktadır.

Türk Şeker’in Yönetim kurulunda, özelleştirme işleriyle ilgili kamu kurumu olan Özelleştirme İdaresi Başkan ve Başkan Yardımcısı ile üst düzey kamu yöneticileri yer almaktadır. Bu nedenle Türkşeker’e ait fabrikalar bir yandan özelleştirilip diğer yandan Türkşekerin yönetim kadrolarında özelleştirme işlemlerini yürütecek kurumun yönetici kadrolarının bulunması ülkemiz kamu düzeninin içinde bulunduğu karmaşayı gözler önüne sermektedir.

Şeker pancarı yalnız sanayi ham maddesi değil, aynı zamanda hayvan için çok kıymetli gıda olan yaprak, baş ve posası ile bir yem bitkisidir. Bu ürünün üretiminin gelişmesi, sorunları her geçen gün artan hayvancılığımız için de büyük önem taşımaktadır. Bir dekar pancardan 50 kg et veya 500 lt süt üretimini sağlayacak hayvan yemi sağlanır. Şeker pancarı tarımı Gayri Safi Milli Hasıla’ya (GSMH) buğdaya göre 6, ayçiçeğine göre 3,5 kat daha fazla katkı sağlar. Endüstri bitkileri içinde sağladığı katma değer bakımından ikinci sırada gelmektedir. Şeker pancarı bitkisi, münavebede kendinden sonraki bitkiye verimli bir tarla bırakır. Şeker pancarı tarımı taşıma sektörü için büyük bir pazar oluşturur. Tarımsal mekanizasyon, gübre ve tarım ilacı sanayine pazar yaratır. Ekim nöbeti gerektirmesi nedeniyle tarımsal yapının arzu edilen polikültür yapıya dönüşmesini teşvik eder. Üreticiler arasında kooperatifleşmeyi teşvik etmiştir. Şeker pancarı tarımı, aynı büyüklükteki bir ormana göre 3 kat daha fazla oksijen sağlar. Bir dekar pancar tarlası 6 kişinin yıllık oksijen ihtiyacını karşılayabilmektedir. Şeker pancarından elde edilen melas, bazı kimya sanayi kolları ile özellikle alkol ve maya üretiminde kullanılmaktadır. Pancar tarımı, alternatif ürünlerden buğdaya kıyasla 13, mısıra göre 8 ve ayçiçeğine kıyasla 5 kat daha fazla istihdam yaratmaktadır. Bu özelliği ile nüfusun kırsal kesimde tutulmasına, göçün yavaşlatılmasına ve bölgesel kalkınmışlık farklılıklarının azaltılmasına en büyük katkıyı sağlayan ürünlerin başında gelmektedir. Şeker pancarı ayrıca, biyoetanolün de en verimli hammaddelerinden biridir.

Şeker pancarı özetle; ülke tarımının gelişmesinin, modern tarım tekniklerinin uygulanmasının, tarım sanayinin ve kırsal kalkınmanın temel direğidir. Dünyada olduğu gibi ülkemiz şartlarında da katma değeri en yüksek ürünlerin başında gelmektedir. Yetiştirildiği alanlarda diğer ürünlere göre dört kat daha fazla katma değer sağlar. Şeker pancarı ve pancar şekeri sanayi ülkemizde yılda yaklaşık 3 milyar dolar katma değer yaratmaktadır.

Asıl hedefi yalnız ülkemizin şeker gereksinimini karşılamak değil, tarımı ve dolayısıyla çiftçiyi kalkındırmak olan Şeker Fabrikalarının özelleştirilmek istenmesinin, pancar şekeri ile nişasta bazlı şeker arasındaki tercihi gösteren bir politikanın yansıması olarak görülmesi gerekmektedir. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi halkımızın sağlığı ile oynanması anlamına gelmektedir. AB içinde 14 ülke hiç, bir kısmı ise sadece gıda dışı sektörlere yönelik nişasta bazlı şeker üretmektedir.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 46. Olağan Genel Kurulu olarak, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinden vaz geçilmesini, şeker pancarı tarımının desteklenmesi talebimizi kamuoyu ile paylaşıyor ve Ziraat Mühendisleri Odası olarak bu sürecin takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.

 

Okunma Sayısı: 1068
Fotoğraf Galerisi