BİYOYAKITLAR VE BİYOYAKIT TEKNOLOJİLERİ SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ

GENEL MERKEZ ( )
06.02.2008 (Son Güncelleme: 08.07.2008 17:07:37)

"BİYOYAKITLAR VE BİYOYAKIT TEKNOLOJİLERİ SEMPOZYUMU"

SONUÇ BİLDİRGESİ

 

Kimya Mühendisleri Odası (KMO) Ankara Şubesi ve Ziraat Mühendisleri Odası tarafından 12-13 Aralık 2007 tarihlerinde Ankara‘da, "Biyoyakıtlar ve Biyoyakıt Teknolojileri Sempozyumu" gerçekleştirildi.

Sempozyuma iki gün boyunca toplam 428 katılımcı kayıt yaptırmış, enerji ve özellikle biyoyakıtlar konusu ile ilgili 80‘e yakın kurum, kuruluş ve üniversite temsilcisi katılmıştır.

TMMOB‘ye bağlı Ziraat ve Kimya Mühendisleri Odaları olarak gerçekleştirdiğimiz bu Sempozyumda elde ettiğimiz sonuçları kamuoyu ile paylaşıyoruz;

•-         Türkiye‘nin enerji alanında dışa bağımlılık oranı %73‘ler seviyesinde olup, enerji ihtiyacı hızla artmaktadır. Yerli kaynaklara dayalı yatırımlar ve alternatif kaynakların değerlendirilmesine yönelik önlemler alınmaz ise, bu oranın yakın vadede daha yüksek oranlara yükseleceği bilinmelidir.

•-         Ülkemizde, enerji arz güvenliğinin sağlanması, enerji açısından dışa bağımlılığının kontrol edilebilir düzeylerde olması, bu amaçlara  yönelik olarak, kendi öz kaynaklarımızın minimum çevresel zarar ve maksimum ekonomik fayda yaratacak şekilde kullanılması enerji politikalarının temel hedefleri arasında yer almalıdır.

•-         Bu amaçlara hizmet edecek en önemli politika bileşenlerinden biri enerjinin verimli ve etkin kullanımı olup, bunun yanı sıra rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının, teknolojik gelişmeler dikkate alınarak enerji arzı içinde daha etkin bir şekilde yer alması yönündeki politikalar ve stratejiler oluşturulmalı, bu doğrultuda gerçekleşebilir/uygulanabilir programlar tasarımlanmalı ve sonuçlar takip edilmelidir.

•-         Ülkemiz açısından önemli potansiyel vadeden yenilenebilir enerji kaynaklarından biri biyoykıtlardır. Türkiye‘de 2 milyon hektar alan tarım dışı, yine her iki yılda bir buğday nadas ikilemine bırakılan yaklaşık 3,5 milyon hektar ekilebilir alan olduğu unutulmamalıdır. Bu alanlarda, yağ bitkileri, nişasta, şeker bitkileri, lif bitkileri, tahıllar, bitkisel protein kaynağı olarak yine tane baklagiller yetiştirmek, bunları hammadde olarak kullanabilmek önemli bir seçenektir.

•-         İnsan, çevre ve hayvan sağlığını öncelik kabul etmek, gıda ve yem güvenliğini sağlamak koşuluyla, biyoyakıt enerjisinin bir alternatif oluşturacağını düşünüyoruz.

•-         Yine değerlendirmemiz gereken, saf saman, kabuklu çekirdek, odun gibi bitkisel artıklar, hayvansal atıklar, evsel, kentsel ve sanayi atıkları da önemsenecek bir potansiyel oluşturmaktadır.

•-         İlgili odalar olarak; tarım, sanayi, bilim ve teknolojide entegrasyonu sağladığı, biyoyakıt yan ürünlerinin kullanımı kırsal kalkınmayı desteklediği, tarımda güvenle kullanılabileceği, tarımsal faaliyette önemli bir girdi olan yakıt masraflarını azaltacağı ve çevre duyarlılığını artırdığı için biyoyakıt ve biyoyakıt teknolojilerini destekliyoruz.

Ülkemiz enerji politikaları kapsamında, alternatif enerji kaynaklarından olan biyoyakıtlarla ilgili olarak hükümetlerin ve ilgili kamu kurum ve kuruşlarının;

•a.       Gerçekçi hedefler doğrultusunda stratejilerini belirlemeleri ve planlama yapmaları,

•b.      Hammadde olarak yerli tarımsal ürün kullanımına, yerli ekipman üretimi ve istihdama öncelik vermeleri,

•c.       Teknoloji üretimine yönelik ulusal politikalar oluşturmaları ve AR-GE çalışmalarını özendirmeleri,

•d.      Her türlü evsel, tarımsal ve ormancılık atık ve artıklarını değerlendirecek enerji eldesine yönelik çalışmaları teşvik etmeleri,

gerekmektedir.

•ü      Türkiye‘de biyoyakıtlar konusundaki politikaların, makro planların bir parçası olarak, tarım, sanayi, çevre, orman, bilim ve teknoloji politikaları ile entegre olarak ele alınmasının zorunlu olduğunun bir kez daha altını çiziyoruz. Aksi durumda, belirlenecek uzun ve kısa erimli planlama, öngörü ve atılacak stratejik adımlar eksik ve anlamsız olacaktır.

•ü      Biyoyakıt üretim zincirinde yatırımcılar tarafından yatırımın iyi planlanması, yatırımın maliyeti, ürün stok desteği, az alandan çok ürün alınması, ürün kalitesi, biyoyakıt piyasası, tesisin yeri, tesiste kullanılacak teknoloji konularında ilgili teknik kişiler ile işbirliği yapılması, hükümet politikaları açısından sabit ve açık düzenlemelerin yapılması, teknik destek sağlanması, yatırımcıların ürünün kullanımının sağlanması açısından desteklenmesi gerekmektedir.

•ü      Yine biyoyakıtların enerji arzı içindeki payının ülkemizde gerçekçi bir şekilde saptanması gerekliliğini ve gelişmiş ülkelerin dahi uzun erimli stratejilerinde %10-15‘ i geçmediğini hatırlatmak istiyoruz.

•ü      Ayrıca dünyada biyoyakıt üretimine yönelik politikalar sonucunda, Brezilya, Endonezya ve Malezya gibi ülkelerde yağmur ormanlarının yok olduğuna dair çok önemli eleştiriler vardır. Bu yönleri de dikkate alınarak, biyoyakıtlara yönelik programlar, yukarıda da belirtildiği gibi, canlıların yaşamını, gıda ve yem güvenliğini, çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasını öne alan bir şekilde uygulanmalıdır.

•ü      Biyoyakıtlar,  ülkemizde, diğer yenilenebilir enerji kaynakları ve enerjinin verimli ve etkin kullanımına yönelik programlarla birlikte enerji sektöründe dışa bağımlılığımızı azaltacak ve arz güvenliğini arttıracak bir enerji kaynağı olarak düşünülmeli, bu konularda uygulanabilirliği olan düzenlemeler yaşama geçirilmeli ve sonuçlar takip edilmelidir.     

Bu alanda kamu yönetiminin, düzenleme yapma, denetim, izleme ve gerektiğinde öncülük yapma görevleri olduğu unutulmamalı, bu doğrultuda ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının kapasitesi ile işbirliği anlayışı geliştirilmelidir.

Okunma Sayısı: 4861