SUNİ TOHUMLAMA, OVUM VE EMBRİYO TRANSFERİ FAALİYETLERİNİN USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİĞİN İPTALİ İÇİN AÇILAN DAVAYA YÖNELİK, İDARE'NİN VERDİĞİ YANITA YANIT

GENEL MERKEZ ( )
13.03.2004 (Son Güncelleme: 13.03.2004 12:46:48)

DANIŞTAY 10. DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA

Dosya No: 2003 / 3517

CEVABA CEVAP VEREN (DAVACI) : Gökhan GÜNAYDIN
 TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı
Karanfil Sokak No: 28/12
06640 Kızılay / ANKARA

KARŞI TARAF (DAVALI) : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Bakanlıklar / ANKARA

DAVANIN TÜRÜ : İptal Davası

DAVA ve İSTEM KONUSU : Davalı idare tarafından hazırlanan ve 1 Temmuz 2003 tarih, 25155 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Suni Tohumlama, Tabi Tohumlama, Ovum ve Embriyo Transferi Faaliyetlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”in, “Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük” hükümlerine aykırı düzenlemeler içeren kimi hükümlerinin iptali ve öncelikle yürütmelerinin durdurulması istemi ile ODA’mız tarafından Sayın Mahkemenize sunulan 5.8.2003 tarihli dilekçemiz sonrasında, 27.8.2003 tarihli ara karar ile yürütmenin durdurulması isteminin davalı idarenin savunması alındıktan sonra incelenmesine karar verilmiş, davalı idarenin 14.11.2003 tarihli savunması aşağıda belirtilen tarihte ODA’mızca tebellüğ edilmiş ve incelenmiştir. İşbu “cevaba cevap” dilekçemizde, davalı idarenin savunması değerlendirilmekte ve 5.8.2003 tarihli dilekçemizde belirtilen haklı istemlerimizin tümü sürdürülmektedir.

TEBELLÜĞ TARİHİ : 20 Ocak 2004 (30 gün ek süre verilmiştir).

DAVA KONUSUNA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:

1 Temmuz 2003 tarih, 25155 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Suni Tohumlama, Tabi Tohumlama, Ovum ve Embriyo Transferi Faaliyetlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”in, 7472 sayılı Yasa ve ona dayanılarak çıkarılan “Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük”ün kimi hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle açtığımız iptal davasında;

1. Yönetmeliğin hukuki dayanağının Hayvan Islahı Kanunu yanında veteriner mevzuatına dayandırılması,

2. Yönetmeliğe konu iş ve işlemlerde “hayvancılıkla ilgili konularda eğitim veren meslek lisesi, yüksekokul ve fakülte mezunları” yerine veteriner hekimlerin yetkilendirilmesi,

3. İş sözleşmelerinin onaylanmasında, veteriner hekimler meslek odasının yetkilendirilmesi

konularında Yönetmeliğin “Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük” hükümlerine aykırı düzenlemeler içerdiğini, bu bağlamda Yönetmelik değiştirme amacının ve usulünün hukuka aykırı olduğunu, gerekçeleri ile belirtmiş idik.

Davalı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan alınan cevap dilekçesinin tarafımızdan incelenmesi sonucunda, ODA’mızın iptal dilekçesinde belirtilen hususların ya cevaplanmadığı ya da cevabın dava konusu edilen düzenlemeler ile uyarsız olduğu görülmüştür.

Aşağıda, dava konusunun somutlaşmasına olanak tanıyacak bir biçimde olmak üzere, iptal dilekçemizde ileri sürdüğümüz hususlar ile bunların karşısında davalı idarenin cevapları, cevapların sıralamasına göre, değerlendirilmektedir.

I – DAVALI İDARENİN, “İDARİ İŞLEYİŞ”
BAŞLIĞI ALTINDA YAPTIĞI AÇIKLAMALAR :

Davalı İdare, bu başlık altında yaptığı açıklamalara, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının veteriner hekimlerine özel suni tohumlama yetkisi verme prosedürünü anlatarak başlamaktadır. Devamında, “Bakanlık olarak, potansiyel olan yerlerde Bakanlık İl Müdürlükleri suni tohumlama ekipleri suni tohumlama faaliyetlerinden çekilerek, suni tohumlama faaliyetleri serbest veteriner hekimlere devredilmektedir...”, “İllerde suni tohumlama faaliyetlerinin denetlenmesini İl Müdürlükleri yürütmektedir. Ancak denetleme ile ilgili etkili bir organizasyondan bahsetmek mümkün değildir. Hal böyle iken veteriner hekimliği mesleği dışındaki meslek gruplarını bilim ve kamu yararını hiçe sayarak suni tohumlama faaliyetleri içine çekmeye çalışmak idari işleyişi tam bir kaosa çevirecek, denetlemeleri mümkün kılmayacaktır”, “Davacının ifade ettiği gibi suni tohumlama konusunda hayvan sağlığı ile ilgisi olmayan yüzeysel bir eğitim gören hayvancılıkla ilgili ders gören bu meslek gruplarını yetkili kılmak idari işleyişi içinden çıkılmaz hale getirecektir”, “Hayvan sahibinden fazla ücret alan, hayvana zarar veren, faaliyetlerini sürdürürken salgın ve bulaşıcı hastalıkları bu bilgilerden yoksun oldukları için bir ahırdan diğerine taşıyanlar hangi kanun ve yönetmelikler dahilinde denetlenecek ve cezalandırılacaktır”.. denilmektedir.

DEĞERLENDİRMELERİMİZ:

Davalı İdare’nin bu başlık altında yaptığı açıklamalar, “Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki 441 sayılı Kanun Hükmünde Kararname” ile açıkça çelişmektedir. KHK’nin, davalı idarenin cevap dilekçesine konu ettiği hayvan hastalıkları ve hayvan ıslahı konuları ile ilgili hükümleri aşağıya çıkartılmıştır.

9.8.1991 gün, 20955 sayılı resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 441 sayılı KHK, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na, “Hayvanların sağlığına zarar veren her türlü salgın ve paraziter hastalıklar ile ilgili teşhis, tedavi ve koruma tedbir ve şartlarını tespit etmek, tedavilerini yapmak, gerekli tesisleri kurmak, kurulmalarına izin vermek, iç ve dış karantina şartlarını belirlemek, duyurmak, uygulatmak, hayvan hareketlerini takip etmek, hayvan park, pazar, panayır ve sergilerinde sağlık kontrollerini yürütmek, tahaffuzhaneler açmak ve gerektiğinde diğer metodlarla sınırlayıcı ve yasaklayıcı tedbirler almak, denetlemelerde bulunmak(madde 2, m fıkrası), “Hayvanların verimlerini ve üretimini artırmak amacı ile ıslah, tabii, suni tohumlama ve embriyo transferi tekniklerini uygulamak ve geliştirme programlarını hazırlamak, uygulamak, uygulatmak,.....” (madde 2, r fıkrası) görevlerini yüklemektedir. Bu çerçeve içinde;

Sözü edilen KHK’nin ilgili hükümleri uyarınca, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, hayvan hastalıklarının önlenmesi ve hayvanların ıslahı için gerekli tedbirleri alacak, denetlemelerde bulunacaktır. İdare’nin, KHK ile kendisine verilmiş görevleri, uygulama - denetleme boyutu ile birlikte olmak üzere, başka bir kurum – kuruluşa devretmesi yasal değildir.

Uygulama evresi ile ilgili olarak, 441 sayılı KHK 2. madde (r) fıkrasının “ıslah, tabii, suni tohumlama ve embriyo transferi tekniklerini uygulamak ve geliştirme programlarını hazırlamak, uygulamak, uygulatmak” hükmü uyarınca, davalı idare, sayılan işleri, konu ile ilgili yasal yetkisi bulunan meslek gruplarına gördürebilir, bu alanda yetki devri yapabilir. Yanlış olan, davalı İdare’nin, yasal çerçeveye aykırı olarak, bu faaliyetleri yalnızca veterinerlik mesleğine özgülemeye çalışmasıdır. Şöyle ki;

İptal dilekçemizde ayrıntısı ile belirtildiği üzere, 10.3.2001 gün, 24338 sayılı RG’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4631 sayılı Hayvan Islahı kanunu’nun 10. maddesi, “... tabii tohumlama, suni tohumlama, embriyo transferi, döl kontrolü ve yetiştirmeye yönelik biyoteknolojik faaliyetlerin kamu kurum ve kuruluşları ile suni tohumlama yapmak üzere Bakanlıktan izin alan gerçek ve tüzel kişiler tarafından..” yapılacağı, 11. maddesi ise bu faaliyetlerin “Bakanlığın iznine ve kontrolüne tabi olduğu” hükmüne amirdir. Görüldüğü gibi, 4631 sayılı Yasa, bu alanda bir meslek grubunu işaret etmiş ya da herhangi bir meslek grubuna yönelik bir sınırlama getirmiş değildir.

Bunun yanında, yine iptal dilekçemizde belirttiğimiz gibi, 24.1.1992 gün, 21121 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük’ün ‘Zootekni’ başlıklı 21. maddesi; “zootekni alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri(ni), hayvan neslinin ıslahı, geliştirilmesi, çoğaltılması ... ” konularında yetkili kılmakta, geçici birinci maddesi ise, “Bu Tüzük’ün yürürlüğe girdiği tarihten önce diploma aldıkları lisans dalları dışındaki konularda mesleki faaliyette bulunmuş olan ziraat mühendisleri (nin), durumlarını belgelemeleri koşuluyla, bu alandaki yetkileri(ni) kullanma hakları(nı)..” saklı tutmaktadır.

Görüldüğü gibi, ziraat mühendisleri, “hayvan neslinin ıslahı, geliştirilmesi, çoğaltılması ..” kapsamında, suni tohumlama, tabii tohumlama, ovum ve embriyo transferi faaliyetleri konularında Tüzük gereği yetki sahibidirler; Davalı İdare’nin Yönetmelik değişikliği ile faaliyet alanında yalnızca veteriner hekimleri yetkilendirmeye çalışması ve alanı sayılan ziraat mühendislerine kapatması yasal değildir.

Bu bağlamda, Bakanlık’ın cevap dilekçesinde belirttiği gibi, suni tohumlama faaliyetlerinin yalnızca serbest veteriner hekimlere devredilmesi mümkün değildir.

Ayrıca, davalı İdare’nin, “veteriner hekimliği mesleği dışındaki meslek gruplarını bilim ve kamu yararını hiçe sayarak suni tohumlama faaliyetleri içine çekmeye çalışmanın idari işleyişi kaosa çevireceği”, “suni tohumlama konusunda hayvan sağlığı ile ilgisi olmayan yüzeysel bir eğitim gören hayvancılıkla ilgili ders gören bu meslek gruplarını yetkili kılmanın idari işleyişi içinden çıkılmaz hale getireceği”, “Hayvan sahibinden fazla ücret alan, hayvana zarar veren, faaliyetlerini sürdürürken salgın ve bulaşıcı hastalıkları bu bilgilerden yoksun oldukları için bir ahırdan diğerine taşıyanların hangi kanun ve yönetmelikler dahilinde denetleneceği ve cezalandırılacağı” yolundaki savları ve soruları da, yine anlaşılır değildir.

Daha önce de belirtildiği gibi, Ziraat Mühendisleri, 7472 sayılı Yasa ve Türk Veteriner Hekimler Birliği’nin itirazı nedeniyle Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun incelemesinden geçmiş Yetki Tüzüğü uyarınca, sözü edilen faaliyet alanlarında yetkilidirler. Bu yasal çerçeveyi, davalı İdare’nin,“bilim ve kamu yararı dışı” olarak nitelemesi, Anayasa’nın belirlediği “hukuk devleti” ilkesine aykırıdır.

Davalı idare ‘idari işleyiş’ başlığı altında yaptığı açıklamalarda “yıllardan beri gerek kanunlara gerekse yönetmeliklere bağlı kalarak idari işleyiş olarak, bakanlığımızca veteriner hekimlere özel suni tohumlama yapma yetkisi verilmektedir” ifadesini kullanmakta ve bu uygulamanın değişmesini, yani dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi, düzenlenecek bir kursu tamamlayan üretici veya zootekni eğitimi almış ziraat mühendisleri ve benzer meslek mensuplarının da suni tohumlama yapabilecek hale gelmesini idari işleyişin bozulması olarak değerlendirmektedir. Suni tohumlamayı sadece veteriner hekimlerinin yapabileceği ve mevcut düzenlemelerin değiştirilemeyeceği anlayışına dayalı olan bu yaklaşım yanlı olup, doğru değildir.

Ayrıca, 15.11.2002 tarih ve 24937 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Yönetmeliğin aksaklıklara neden olduğunu ileri sürmek vehimden öte bir anlam taşımamalıdır. Çünkü davalı idare bu dönemde veteriner hekimleri dışında herhangi bir kişiyi kursa almamış ve tohumlama yetkisi vermemiştir.. Böyle bir durumda söz konusu yönetmeliğe dayalı aksaklıklardan söz etmek ve ve bu “aksaklıkları” çözmek için bir meslek grubuna münhasır yetki tanımak, ne kadar doğru olabilir.

Yine aynı şekilde, “dolayısıyla var olan idari işleyiş bozularak tam bir kaos içinde kamuya verilen zararla beraber idari işleyişi içinden çıkılmaz hale getirecektir” ifadesine bir anlam yüklemek oldukça zordur. Çünkü suni tohumlama yetkisi alabilmek için, dünyanın her tarafında olduğu gibi, bu konuda açılacak kurslardan birini- ki bunların kapsamı ve işleyişi davalı idare tarafından belirlenecektir- başarıyla tamamlama zorunluluğu vardır. Bu durum halen veteriner hekimleri için de geçerlidir. Daha önceki yönetmelik bu kurslara lise ve üstü eğitime sahip üreticiler ile zootekni eğitimi almış ziraat mühendisleri vb meslek mensuplarının da katılabilmesini mümkün kılarken, yapılan değişiklikle kursa katılabilme hakkı belirli bir meslek grubuna bırakılmıştır. Kısaca davalı idare suni tohumlama yetkisi ile veteriner hekimliğini bir tutma, dünyadaki uygulamaların aksine suni tohumlamayı hekimlik faaliyeti olarak görme gayretindedir. Oysa dünyanın gelişmiş pek çok ülkesinde yapay tohumlama becerisi kazandıracak kurslara katılabilmek için veteriner hekim olma zorunluluğu yoktur.

Suni tohumlama konusunun gerektirdiği bilimsel bilgi ve bunun veteriner hekimlik – ziraat mühendisliği meslekleri açısından irdelenmesi, aşağıda yapılacaktır. Şimdilik şu kadarını söylemekle yetinelim, sözü edilen suni tohumlama faaliyetlerinin, yukarıda da ifade edildiği gibi, birçok ülkede kısa süreli kurslar gören yetiştiriciler tarafından yapılıyor olması, davalı idarenin “suni tohumlama konusunda hayvan sağlığı ile ilgisi olmayan yüzeysel bir eğitim gören hayvancılıkla ilgili ders gören bu meslek gruplarını yetkili kılmanın idari işleyişi içinden çıkılmaz hale getireceği” iddiasının temelsizliğini ortaya koymaktadır.

Yine davalı İdare’nin, veteriner hekimler dışındaki meslek gruplarını “Hayvan sahibinden fazla ücret alan, hayvana zarar veren, faaliyetlerini sürdürürken salgın ve bulaşıcı hastalıkları bu bilgilerden yoksun oldukları için bir ahırdan diğerine taşıyanlar” olarak suçlaması ve dolaylı olarak, bunları denetlemek ve cezalandırmak için veteriner mevzuatı dışında mevzuat bulunmadığını öne sürmesi, davalı İdare’nin gerçek niyetini olanca açıklığı ile ortaya koymaktadır. Gerçekten bu tür olumsuz durumlar Türkiye’de vardır, ancak bunların sorumluluları, davalı İdare’nin göstermeye çalıştığı meslek grupları değil, tam tersine bugüne değin alanda ekonomik çıkarı kamu yararının üzerinde görerek “iş yapan” kişilerdir. Davalı İdare’nin, bunları denetleyip cezalandırmak için gerekli hukuki ve idari altyapıyı kurmak – geliştirmek yerine, suçlamalara girişmesi doğru değildir.

Denetleme evresi ile ilgili olarak ise, yukarıda belirtildiği gibi, gerek 441 sayılı KHK (2. madde, m fıkrası), gerekse 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu (11.madde), Yönetmelik’e konu faaliyetlerin denetleme-izin-kontrolünde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na münhasır yetki vermiştir. Bu çerçevede, Bakanlık’ın, denetim yetkisini, başka bir kurum ya da kuruluşa devretmesi yasal değildir.

Kaldı ki, söz konusu faaliyetlerin, yukarıda açıklandığı şekilde, ziraat mühendisleri gibi veterinerlik dışındaki meslek alanlarına da açık olması gereken yapısı, denetimin bir meslek odası tarafından yapılamayacağını ortaya koymaktadır.

Bu çerçevede, davalı İdare’nin, “İllerde suni tohumlama faaliyetlerinin denetlenmesini İl Müdürlükleri yürütmektedir. Ancak denetleme ile ilgili etkili bir organizasyondan bahsetmek mümkün değildir” diyerek, konu ile ilgili zaafını ortaya koyması ve bunu da bir başka hukuk dışı uygulamaya gerekçe yapmaya çalışması, anlaşılır değildir.

II – DAVALI İDARENİN, “KAMU YARARI”
BAŞLIĞI ALTINDA YAPTIĞI AÇIKLAMALAR
:

Davalı İdare, bu başlık altında yaptığı açıklamalar ile suni tohumlamanın veteriner hekim ve veteriner sağlık teknisyenleri tarafından yapılmasının kamu yararını doğuracağını açıklamaya çalışmaktadır.

Bu bağlamda, suni tohumlama faaliyetinin ön koşulları olarak ebeveyn seçilmesi, hijyen koşullarına uyulması .. sayılmakta; uygulama sırasında döl verimi, gebelik teşhisi ve diğer hastalıkların – anomalilerin saptanması gerektiği ileri sürülmekte ve bu ve benzeri gerekliliklere uyulmazsa gebeliğin oluşmayacağı, salgın hastalıkların hayvan ve insan sağlığını tehdit edeceği iddia edilmektedir. Bekleneceği gibi, konu sonuçta veteriner hekimlere bağlanmaktadır.

Davalı İdare, konu ile ilgili olarak, “suni tohumlama faaliyetleri, anatomi – fizyoloji – histoloji – jinekoloji – androloji – mikrobiyoloji vb. hayvan biyolojisi ve sağlığını inceleyen dersleri öğrenmiş veteriner hekimler tarafından yapılabilir; nitekim dünyada ve özellikle gelişmiş ülkelerde, hayvan sağlığı ve koruyucu önlemlerin uygulanmasında veteriner hekimler görevlendirilmişlerdir ... Hayvanların üreme ve diğer biyolojik uygulamalarının uzman veteriner hekimler tarafından izlendiği ve kontrol altında tutulduğu gelişmiş ülkerde, salgın ve bulaşıcı hastalıklar büyük ölçüde elemine edilmiş ve kontrol altına alınmıştır” iddialarında bulunmaktadır.

İptal dilekçemizde örnekleriyle ortaya koyduğumuz üzere, dünyada birçok ülkede yetiştiricilerin kısa süreli eğitim aldıktan sonra suni tohumlama yapmak için yetkilendirilmeleri gerçeği, davalı İdarenin iddialarını çürütmektedir. Bu çelişkiyi örtbas etmek için, İdare, konuyu kendi görüşü doğrultusunda çarpıtarak açıklamaya çalışmaktadır.

Buna göre, yetiştiricileri suni tohumlama yapan ülkeler işletme başına sığır sayısı yüksek, denetimi kolay, salgın ve bulaşıcı hastalıklarla ilgili sorunlarını halletmiş ülkeler olmakla birlikte, yine de, döl verimi düşüklüğü ve diğer birçok sorunları da yaşamaktadırlar.

Buradan Tükiye’ye bağlantı kurulmakta ve salgın ve bulaşıcı hastalıklarla devamlı mücadele yapıldığı belirtilerek “hayvan sağlığı ve suni tohumlama tekniği konusunda gerek nazari ve gerekse uygulamalı olarak yeterli eğitimi almamış kişilerin suni tohumlama faaliyetleri içine çekilmeye çalışılmasının kamu yararı açısından faydası olmayacağı, ortadan kaldırılması zor sıkıntılara ve ekonomik kayıplara neden olacağı, .. Bakanlık arşivlerinde, bu grupların suni tohumlama alanında sahaya yönelik yapılmış çalışmasının bulunmadığı..” iddia edilmektedir.

DEĞERLENDİRMELERİMİZ :

Davalı İdare’nin “kamu yararı” başlığı altında yaptığı açıklamalar, iki ana amaca yönelmektedir; a) Suni tohumlama uygulamaları, öncesi ve sonrası ile çok komplike uygulamalardır, b) Bu doğrultuda, ancak veteriner hekimler tarafından yapılabilir. Aksi hastalıkların yayılması, döl veriminin düşüklüğü gibi olumsuz sonuçlar yaratır, dolayısıyla da kamu yararına aykırıdır !..

Davalı İdare’nin yukarıda çerçevesi çizilen iddiayı ileri sürmesinin nedeni, buradan veterinerlik mesleği için bir çıkarım yapmaya çalışmasıdır. Buna göre, komplike faaliyetler olan suni tohumlama faaliyetlerinin salgın ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önleyici bir tarzda gerçekleştirilebilmesi, ancak dilekçede sayılan dersleri almış veteriner hekimlik uygulamaları ile mümkündür!..

Türkiye hayvan yetiştiriciliğinde en önemli sorunlardan birisinin “bulaşıcı hayvan hastalıklarının halen yaygın olması” tezi doğru; fakat, bunun yapay tohumlamayla doğrudan ilişkilendirilmesi yanlıştır. Çünkü; ıslah programı kapsamında yetiştirilen ve damızlık olarak seçilen sağlıklı boğaların spermaları hijyenik ortamlarda ve uzman Veteriner Hekimlerin denetiminde elde edilmekte, işlenmekte ve depolanmaktadır. Başka bir değişle, boğadan dişiye hastalık bulaştırma riski en alt seviyeye indirilmektedir. Geriye, tohumlayıcının hijyen kurallarına uyması kalmaktadır. Hijyen kurallarına uygun tohumlama yapılması halinde, yapay tohumlama aracılığıyla bir işletmeden diğer bir işletmeye hastalık bulaştırma riski ortadan kaldırılabilir.

Salgın ve bulaşıcı hastalıklarla sürekli mücadele ediliyor olması, bu sorunun sürdüğünü gösterir. Bir başka ifadeyle örgütlenme ve sağlık hizmetlerinde bir yetersizlik olduğu davalı idare tarafından kabul edilmektedir. İdare ortadan kaldırmakla görevli olduğu bu konulardaki eksiklikleri yapay tohumlama uygulamasını veteriner hekimlerinden başkası yapamaz tezine gerekçe yapmak yerine, salgın ve bulaşıcı hastalıklar bakımından yaşanan sorunların ortadan kaldırılmasında veteriner hekimlerinden daha etkin yararlanmanın yolları aramalıdır.

Günümüz suni tohumlama uygulamalarında uyulması gereken hijyen kuralları ortalama eğitim almış herkesin öğrenip uygulayabileceği bir iştir. Bu nedenle tohumlamacı veteriner hekimi olmazsa suni tohumlamanın bulaşıcı hastalıkların yayılmasına neden olacağını ileri sürmek gerçekleri çarpıtmaktan öte bir anlam taşımaz. Hayvanlara uygun koşullar sağlanması uygulamaları ile hayvan sağlığını koruma, teşhis ve tedavi kasıtlı olarak birbirine karıştırılmakta ve bu konular suni tohumlama ile ilişkilendirilmektedir. Oysa bu davanın konusu döl verimi düşüklüğüne neden olan hastalıkların kim tarafından tedavi edileceği değildir. Konu sağlıklı erkeklerden alınmış ve uygun koşullarda depolanmış spermanın dişiye aktarılması işini öğrenmek üzere açılacak kurslara katılabilmek için veteriner hekimi olma zorunluluğu olmadığının tespitidir.

Diğer taraftan, gerek Ziraat Fakültelerindeki Zootekni programlarında, gerekse hayvancılık ile ilgili yüksek okul programlarında “hayvan sağlığı”, “anatomi ve fizyoloji”, “mikrobiyoloji”, “doğum bilgisi”, “üreme biyolojisi ve yapay tohumlama”, “üreme biyoteknolojisi”, “”hayvan sağlığı ve koruma kontrol” gibi konularda dersler işlenmektedir. Bu bağlamda, ziraat mühendislerinin hijyen kurallarına uyma konusunda kuramsal bir yetkinliğe sahiptirler. Kaldı ki, bugün gerek kamu sektöründe (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı) ve gerek Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleri gibi özel sektörde çalışan Zooteknist Ziraat Mühendisleri ve Ziraat Teknisyenleri hayvancılık işletmelerini düzenli olarak ziyaret etmekte, hayvanlarla ilgili numaralama, verim kontrolleri vb işlemleri yapmakta, yetiştiricilere yönelik yayım çalışmaları sunmaktadır. Bu meslek gruplarına mensup kişilerin hijyen kurallarına uymamaları halinde, bugün de, yani yapay tohumlama yapmamalarına rağmen, hastalıkları yaymada rol oynamaları söz konusudur. Bu meslek gruplarını, yukarıda anılan görevlerle sorumlu tutan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın böyle bir iddiada bulunması söz konusu dahi olmamalıdır; aksi takdirde, bu işin sorumluluğunun öncelikle Bakanlığa ait olacağı açıktır.

Bu gerçeklere karşın, Davalı İdare’nin, hukuki çekişmeye konu yetki alanında, ziraat mühendislerini kast ederek; “hayvan sağlığı ve suni tohumlama tekniği konusunda gerek nazari ve gerekse uygulamalı olarak yeterli eğitimi almamış kişilerin suni tohumlama faaliyetleri içine çekilmeye çalışılmasının kamu yararı açısından faydası olmayacağı, ortadan kaldırılması zor sıkıntılara ve ekonomik kayıplara neden olacağı” iddiası, gerçeklere aykırıdır.

Bünyesinde hem ziraat mühendisi, hem de veteriner hekim çalıştıran Davalı İdare Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın, cevap dilekçesinde, ziraat mühendislerinin konu ile ilgili ders almadıklarını iddia etmesi, başka bir deyişle gerçek dışı beyanda bulunması, gerçekten düşündürücüdür.

Bundan da öte, iptal dilekçemizde örneklerini Sayın Mahkemenize sunduğumuz gibi, birçok ülkede kısa süreli kurslara katılan çiftçiler, kendi hayvanlarına suni tohumlama yapabilmektedirler. Bu durum, suni tohumlama uygulamasının, ileri sürüldüğü kadar karmaşık bir iş olmadığını da ortaya koymaktadır.

Ekteki belge, Almanya’da bir yetiştiricinin 25 saatlik bir eğitim programına katılarak, kendi sürüsünde tohumlama yapma yetkisi alabildiğini açıklamaktadır. Almanca ve Türkçe sunulan belge (Ek – 1); 22 Kasım 1989 gün ve 2493 sayılı Alman Resmi Gazetesin’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Alman Hayvan Islah Yasası’na dayanarak 15 Kasım 1992’de çıkarılan “Hayvan Islah Yasasına Göre Düzenlenecek Eğitim Programları Yönetmeliği” ile ilgilidir. Bu yönetmelik sahada veya kendi işletmesinde tohumlama yapmak isteyen kişilerin başvurma koşullarını, düzenlenecek kursun kapsamını ve kurs sonunda yapılacak sınavı düzenlemektedir.

Buradan anlaşılacağı üzere, en az 18 yaşında olan ve hayvan yetiştirmeyle ilgili bir yüksek okulun diploma sınavını başarmış olan her birey, sahada tohumlama yapma belgesi almak üzere yapay tohumlama kursuna başvurma hakkına sahiptir. Uygulamalı ve kuramsal olarak yapılan bu kursun en az 6 hafta süreli olması, yalnızca bir hayvan türüne yönelik yapılıyorsa, kursun 4 haftaya kısaltılabileceği hükme bağlanmıştır. Kurs sonunda, biri uzman Veteriner Hekim olmak üzere en az 3 kişilik sınav jürisi tarafından kuramsal ve uygulamalı sınav yapılmakta, bunu başaranlara Tohumlama Görevlisi (Besamungs-beauftragte) ünvanı altında tohumlama yetki belgesi verilmektedir. Kendi işletmesinde tohumlama yapmak isteyen yetiştiricilerin ise en az 16 yaşında olması şartı aranmakta; 25 saatten az olmayan kursu, yukarıda açıklanan yapıdaki bir jüri tarafından yapılacak sınav sonunda başarıyla tamamlayan yetiştiricilere yapay tohumlama yetkisi verilmektedir

1994 tarihinde yenilenerek yayınlanan Alman Islah Yasası’nın 9. maddesinin 8. paragrafının 2. fıkrasında da, sahada yapılacak tohumlamada kullanılacak sperma payetlerinin, yalnızca veteriner hekimlerine, yapay tohumlama bölümü mezunu ziraat teknisyenlerine, yapay tohumlama görevlilerine (Besamungsbeauftragte) ve kendi işletmelerinde tohumlamada kullanmak üzere yetiştiricilere verilebileceği hükme bağlanmıştır.

Yukarıdaki açıklamalardan açıkça görüleceği üzere; Almanya’da, 18 yaşındaki, hatta 16 yaşındaki gençlere yapay tohumlama yetkisinin verilmesi, yapay tohumlama uygulamasının ileri sürüldüğü gibi karmaşık bir işlem olmadığını kanıtlamaktadır.

Almanya’da yayınlanan istatistikler (Arbeitsgemeinschaft Deutscher Rinderzüchter (ADR), Rinderproduktion in der Bundesrepublik Deutschland 1999; sayfa: 42 ve 43) göstermektedir ki, yapay tohumlama kursunu başarıyla bitiren Tohumlama Görevlileri (Besamungsbeauftragte) Veteriner Hekimlere kıyasla çok daha fazla tohumlama yapmaktadır. Konu ile ilgili istatistiklere göre, tohumlama görevlileri yılda ortalama 2.063-2.924 baş dişiyi tohumlarken, bir Veteriner Hekimin ortalama tohumladığı dişi sayısı 306-840 baş arasında değişmektedir. Ayrıca; tohumlama kursunu başarıyla tamamlayan görevlilerin tohumlamadaki payı %57,6, Veteriner Hekimlerin payı ise %31,1 dolayındadır. Bu değerler göstermektedir ki, tohumlama görevlilerinin Almanya’daki yapay tohumlama çalışmalarına katkısı çok daha yüksektir. Tohumlamada %11,2 paya sahip olan kendi işletmesinde tohumlama yapan yetiştiricilerin payı da küçümsenecek düzeyde değildir.

İptal dilekçemizde birçok ülke için örneklerini verdiğimiz ve yukarıda da Almanya örneğini açıkladığımız üzere, dünyada birçok ülkede yetiştiriciler, kısa süreli eğitim aldıktan sonra suni tohumlama yapmak üzere yetkilendirilmektedirler. Bu gerçek, idarenin savını baştan çürütmektedir. Bununla birlikte, savını destekleyebilmek için, İdare, bu tip izinlerin verildiği ülkeleri, ‘işletme başına düşen sığır sayısı yüksek, hayvan hastalıkları elemine edilmiş/kontrol altına alınmış, etkili organizasyonlarla suni tohumlama faaliyetleri denetlenen” ülkeler olarak tanımlamaktadır.

Yetiştiricilerin suni tohumlama yapma yetkisine haiz olduğu tüm ülkelerin bu ölçütlere uyduğunu söylemenin güçlüğünü bir tarafa bırakıp, bir an için İdare’nin savının tümüyle doğru olduğunu kabul etsek bile, İdare’nin neden-sonuç ilişkisinin analizinde yanlışa düştüğünü söylemek durumundayız. Hayvancılık alanında gelişmiş ülkeler, doğru hayvancılık politikalarını, etkin Tarım Bakanlığı organizasyonları altında yürüttükleri için gelişmişlerdir. Başka bir deyişle, “işletme başına hayvan sayısını artırmak, hastalıkları elemine etmek, suni tohumlama faaliyetlerini etkin olarak uygulayıp denetlemek” aşaması, doğru organizasyon – doğru politika birlikteliği sonucunda ortaya çıkmıştır.

Tersine bir anlatımla, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, suni tohumlamanın bir meslek mensuplarına özgülenmesi gibi çarpık ve yasal olmayan çalışmalar yerine, doğru tarım politikaları uygulayarak hayvancılığı geliştirmeli, yetki sahibi olan tüm meslek grupları tarafından bilimsel ölçütlerle yapılan yaygın suni tohumlama faaliyetlerini etkin olarak denetlemeli ve bu şekilde gerçek kamu yararını sağlamalıdır.

Ülkemizde 1925 yılında başlayan suni tohumlama çalışmaları ile, günümüzde, tohumlanabilir dişi sayısının ancak % 15 kadarı tohumlanabilmektedir. Hayvancılığı gelişmiş olan ülkelerde bu oran, süt sığırcılığı için % 95’in üzerindedir. Uygulama, çiftçileri ve hayvancılık konusunda yükseköğrenim görmüş meslek mensuplarını işin içine çekerek yaygınlaştıırlmalıdır, gerçek kamu yararı buradadır.

Türkiye’de işlemelerin küçük ve dağınık olmasını suni tohumlamanın sadece veteriner hekimleri tarafından yapılması isteğine gerekçe yapmak, son derecede yanlıştır. Gerçekten de kamu, suni tohumlamayı yaygınlaştırmak için yıllardır çaba harcamakta ve bu amaçla çeşitli destekler vermektedir. Eğer bu amacın gerçekleştirilmesi, yani suni tohumlamadan yeterince yararlanmak isteniyorsa ve bizim ülkemizde olduğu gibi işletmeler küçük ve dağınık ise bu durum idarenin savunduğu gibi yapay tohumlamanın bir mesleğe özgülenmesini değil, aksine yapay tohumlama yapabilenlerin sayısının artırılması, özellikle de üreticilerin yapay tohumlama kursuna katılmasının özendirilmesi için bir gerekçe sayılmalıdır.

III – YÖNETMELİĞİN HUKUKİ DAYANAĞINA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

15. 11 2002 gün, 24937 sayılı RG’de yayımlanan ve değişikliğe konu Yönetmelik’in Hukuki dayanağı 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu iken, 1.7.2003 gün, 25155 sayılı RG’de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile 6343 sayılı “Veteriner Hekimlik Mesleğinin İcrasına, Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odalarının Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun” ve 3285 sayılı “hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu” da hukuki dayanak bölümüne ilave edilmiştir.

İptal dilekçemizde bu değişikliğin hukuka aykırılığı, gerekçesi ile ortaya konulmuştur.

Buna karşılık davalı İdare, bir kez daha, suni tohumlama faaliyetinin veteriner hekimler dışındakiler tarafından yapılmasının olanaksız olduğunu (!) iddia ederek, bu çerçevede, suni tohumlama faaliyetlerinin kontrolü açısından, “suni tohumlama yapma izni almak isteyen serbest veteriner hekimlerden Odaya kayıtlı olduklarının belgelenmesini istemek”, “.. Veteriner Hekimler Odasınca iş sözleşmelerinin onaylanmasının istenmesi” ni gerekli görmektedir.

Davalı İdare’nin bu başlık altında yaptığı bir başka açıklama ise, oldukça ilginçtir. Bu noktada, davalı İdare, bir önceki Yönetmelik değişikliği (RG tarih: 15.11.2002, sayı: 24937) hazırlık süreçlerini ayrıntısı ile anlatmakta ve konuyu şöyle bağlamaktadır; “İptal edilen Yönetmelik, yukarıda açıklanan uzman kuruluşların büyük çoğunluğunun görüş ve önerileri aksine, Genel Müdürlüğümüzün görüşü ve onayı alınmadan, 4631 sayılı Yasa’nın yayımından sonra 1 yılı çok aşkın bir zamanda aceleci bir tavırla ve teamüllere uygun olmayan biçimde yayımlanmıştır. Yazımız ekinde gönderilen Ziraat Fakültesi görüşlerine noktasına-virgülüne kadar tam uyularak bir noktada toplantılara katılan tüm kuruluşların görüşleri bir anda atılmış ve iptal edilen ve davacı tarafından savunulan 15 Kasım 2002 tarih ve 24937 sayılı Resmi Gazete’de çıkan Yönetmelik teamüllere aykırı olarak çıkarılmıştır.”

DEĞERLENDİRMELERİMİZ :

Konu ile ilgili yasal çerçeve ve işin niteliği açısından, suni tohumlama faaliyetlerinin kimler tarafından yapılabileceğine ilişkin tartışmalar dilekçenin önceki bölümlerinde yapılmış olduğundan, burada bu tartışmalara bir kez daha girmenin yararı bulunmamaktadır. Ancak şu kadarı söylenmelidir ki, faaliyet alanı ziraat mühendislerine açık olmak durumundadır, bu bağlamda da veteriner hekimler odasına kayıt ve iş sözleşmesinin söz konusu oda tarafından onaylanması gibi yaptırımlar, geçerli olamaz. TMMOB Yasası, mühendislerin ancak kendi ihtisas odalarına kayıtlı olarak faaliyette bulunabileceklerini öngörür. Başka bir deyişle, 6343 sayılı Yasa’nın Yönetmelik’e konu faaliyetleri uygulayacak olanlar yönünden hukuki dayanak olarak kabul edilmesi halinde, diğer tüm ilgili meslek mensuplarının mevzuatının da kapsama alınması gerekmektedir ki, böyle bir “sayma” yönteminin doğru olmayacağı ortadadır.

İptal dilekçemizde belirttiğimiz gibi, bir önceki Yönetmelik (RG tarih: 15.11.2002, sayı: 24937) uyarınca, “Hayvancılıkla ilgili konularda eğitim veren ... fakülte mezunları” niteliği ile ODA’mız üyesi ziraat mühendisleri, değiştirilen Yönetmeliğe konu iş ve işlemleri yapabilmekte idiler.

Yine iptal dilekçemizde konu edildiği üzere, Davalı İdare, Yönetmelik değişikliği Taslağı’nı 30.4.2003 tarihinde bazı kurum ve kuruluşlara göndermiş ve 10.5.2003 tarihine kadar görüş istemiştir. Yönetmelik değişikliği gibi ciddi bir konunun, içlerinde Anayasal bir meslek kuruluşu olan ODA’mız da dahil olmak üzere birçok kuruma hiç gönderilmemesi, diğer bazı kurumlara ise, yazının yazıldığı tarihten itibaren 10 günlük sürede görüşe sunulması, Davalı İdare’nin gerçek niyetini ortaya koymaktadır.

Yazının geliş ve gidiş zamanı için gereken sürenin bile görüş için verilmemiş olması ve görüş sorulan – sorulmayan kuruluşların nitelikleri dikkate alındığında, Davalı İdare’nin, ilgili tarafların görüşünden kaçırarak, acele bir yetki göçertmesi ile bir meslek mensuplarına yönelik kayırmacılık faaliyetine giriştiği ortaya çıkmaktadır.

Davalı İdare, ODA’mızın yukarıda özetlenen ve “Yönetmeliğin şekil açısından sakatlanmasına neden olan hukuka aykırı hazırlık süreci”ne ilişkin savına yanıt vermek yerine, değiştirdiği Yönetmelik’in hazırlık sürecine ilişkin ayrıntılı açıklamalar yapmakta ve “Genel Müdürlüğü’müzün görüşü ve onayı alınmadan”, “aceleci bir tavırla ve teamüllere uygun olmayan biçimde” gibi nitelemelerle bir önceki Yönetmeliğin çıkarılma sürecini eleştirmektedir.

Davalı İdare’nin konuyla ilgili açıklamaları, “anlaşılır” değildir. Öncelikle, bir önceki Yönetmelik’in çıkarılma sürecinin, hukuki çekişme ile bir ilgisi bulunmamaktadır, ODA’mızın bu konu ile ilgili herhangi bir olumlu – olumsuz savı yoktur. Ancak daha da önemlisi, Davalı İdare’nin, kendi çıkarttığı Yönetmelik’i eleştirmesi, “Genel Müdürlüğü’müzün görüş ve onayı alınmadan” diyerek sıfat karıştırmasında bulunmasıdır. Burada kast edilen Genel Müdürlük, Tarım Bakanlığı’nın idari bir birimidir, tüzel kişiliği de bulunmamaktadır. Dava edilen Bakanlıktır, dolayısıyla muhatap ta Bakanlıktır. Bir Genel Müdürlüğün, “bana görüş sormadan, onay almadan Yönetmelik çıkarttı” diyerek kendi Bakanlığı’nı bir dava dilekçesinde eleştirmesi, hem idarenin devamlılığı hem de idarenin hiyerarşik yapısı açısından “anlaşılır” olmamakla birlikte, kamu yönetiminin içinde bulunduğu durumu olanca açıklığı ile ortaya koymaktadır.

IV – YÖNETMELİĞİN VETERİNERLİK MESLEĞİNE
 MÜNHASIR YETKİ VERMESİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

Yönetmelik’in 5. maddesinin (a) fıkrası, 15.11.2002 günlü Yönetmeliğin (a) ve (b) fıkralarını değiştirmekte ve önceki Yönetmeliğin “Bakanlığın izni ile gerçek ve tüzel kişilerin suni tohumlama yapabileceği” hükmü yerine suni tohumlama konusunda yetkiyi ikiye ayırarak faaliyet alanını ziraat mühendislerine kapatmaktadır.

İptal dilekçemizde belirtilen gerekçelerle, çift tırnaklı – tek tırnaklı ve diğer memeli hayvanlarda suni tohumlama faaliyetlerini bilime, yürürlükteki mevzuata ve hayvancılıkta gelişmiş ülkelerdeki rutin uygulamalara aykırı olarak veteriner hekimlik mesleğine hasretmeye yönelik olarak düzenlenen beşinci maddenin (a) fıkrasının tümüyle iptali istenilmiştir.

Davalı İdare, bir kez daha suni tohumlamanın komplike, insan ve hayvan sağlığı ile yakından ilgili bir uygulama olduğunu öne sürdükten sonra, “Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzükte belirtilen maddede de ‘zootekni alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri, hayvan neslinin ıslahı, çoğaltılması, ithal ve ihracı, hayvan ürünleri üretimi ve pazarlanmasıyla ilgili konularda faaliyette bulunmaya yetkilidirler’ denmektedir. Ancak bu maddede de yer alan uygulama esasları içinde suni tohumlama, embriyo transferi ve diğer sağlıkla ilgili uygulamalar yer almamıştır. Hayvan ıslahında alınan önlem ve uygulamalar bir zincir gibi birbirini takip eder. Bunun içinde suni tohumlama, embriyo transferi gibi uygulamaların sağlıkla ilgili olan bölümlerine diğer meslek grupları girmemelidir”, “... Nitekim davacının dava dilekçesinin ekinde sunduğu Kanada ve ABD’ye ilişkin uygulamaların aslında, dava için genel uygulamalar olmayıp, aksine özel kişi ve kuruluşların uygulama yönergelerini içermektedir. Ayrıca söz konusu ülkelerin koşulları ile ülkemiz koşulları çok farklılık arzetmektedir. Bu konuda dikkat edilecek bir hususta, Avrupa AB ilkeleri, uygulamalarda veteriner hekim zorunluluğunu dikkate aldığıdır. Şu anda AB’ye uyum yasaları çerçevesinde yapılan çalışmalarda bu hususlar dikkate alınmaktadır”, “veteriner hekim olmayanların bir iğne vurması bile olası değilken suni tohumlama gibi çok daha geniş ve komplike bir olguda görev almaları mevcut kanun ve yasalarla mümkün görülmemektedir.”

DEĞERLENDİRMELERİMİZ :

Davalı İdare, “Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük” hükümlerini, “suni tohumlama uygulamalarında veterinerlik mesleğine münhasır yetki tanımak” amacı doğrultusunda, yanlış yorumlamaktadır.

Daha önce de belirtildiği gibi, sözü edilen Tüzük, Türk Veteriner Hekimler Birliği’nin itirazı nedeniyle Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun incelemesinden geçmiş ve kesinleşmiştir. Bu bağlamda, yetki tüzüğünün zootekni alanında öğrenim görmüş ziraat mühendislerine “hayvan neslinin ıslahı, çoğaltılması .. konularında verdiği yetkinin, suni tohumlama ve embriyo transferini kapsamadığı iddiaları, hukuka ve bilime aykırıdır.

Günümüzde çiftlik hayvanları, başlıca üç yolla çoğaltılırlar: 1) Doğal çiftleştirme, 2) Suni tohumlama, 3) Embriyo transferi. Dolayısıyla, suni tohumlama ve embriyo transferi uygulamaları, hayvan neslinin ıslahı ve çoğaltılmasına ilişkin uygulamalar olup, Tüzük gereği zootekni alanında öğrenim görmüş ziraat mühendisleri bu alanda açık yetki sahibidirler.

Kanada ve ABD uygulamalarına ilişkin davalı İdare iddialarına gelince; ODA’mızın Kanada ve ABD uygulamalarını dava dilekçesi kapsamına almaktaki amacı, bu ülkelerde şirketlerin açtığı ve katılımcılarda meslek koşulu aranmadığı kurslarda suni tohumlama yapma yetkisinin verilebildiğini açıklamaya yöneliktir. Bu da, “suni tohumlama işi veteriner hekimi işidir” diyen davalı idarenin savının ne denli temelsiz olduğunu ortaya koymaktadır.

Bütün bunların yanında, İdare’nin, “bizim ülkemizin koşulları farklı” diyerek dünya üzerinde olmayan kendi uygulamasını savunmaya çalışması, son yıllarda kamu yönetiminde sıkça görülen kolaycılık anlayışının bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. Dilekçemizin önceki bölümlerinde belirtildiği gibi, Türkiye’nin koşulları, davalı idarenin yapmaya çalıştığının tersine, denetim altında olmak üzere daha yaygın suni tohumlama çalışmaları gerektirmektedir.

Davalı idare, son olarak, Avrupa Birliği uygulamalarını tanık göstererek, AB’de veteriner hekimlerin dışındakilerin suni tohumlama yapamadığı gibi bir izlenim yaratmaya çalışmaktadır. Oysa gerçekler farklıdır.

AB ülkelerinde suni tohumlamada kullanılacak boğaların seçimi, boğalardan sperma toplama, dondurma, sulandırma ve dağıtma kuralları, “Council Directive 88/407/EEC” hükümlerine göre düzenlenmektedir.

Daha önce açıklandığı ve ekteki belgelerde sunulduğu üzere, Almanya’da kısa süreli kurslar ile suni tohumlama yetkisi verilmektedir.

Yine bir Avrupa Birliği ülkesi olan İngiltere’de suni tohumlama uygulaması, “Artifical Insemination of Cattle” hükümleri uyarınca yürütülmektedir. Buna göre, suni tohumlama, çiftçilerin kendi hayvanlarına uyguladıkları ve ticari olan olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Çiftçiler, aldıkları kısa süreli kurslar sonrasında, kendi hayvanlarına suni tohumlama yapabilmektedirler. Ticari suni tohumlama işlemi de, yine veterinerlere münhasır bir çalışma alanı değildir. Kişiler yanında kuruluşlar da, suni tohumlama ve sperm depolama için Tarım Bakanlığı’ndan lisans alarak faaliyet gösterebilimektedirler.

Son olarak, davalı İdare’nin, enjeksiyon – veteriner hekim arasında kurmaya çalıştığı bağlantıya değinelim. “... bir enjeksiyonun bile hekim kontrolü olmaksızın, canlıya uygulanabilmesi yasalar karşısında olası değilken …..” ve “suni tohumlama gibi komplike bir olgunun…” ifadeleri dünya gerçeklerini göz ardı eden ve gerçekle ilişkisi olmayan ifadelerdir. Enjeksiyonda uygulama açısından değil enjekte edilen ilaç açısından hekim bilgisine ihtiyaç duyulur. Bu sav, insanlara enjeksiyonun mutlaka hekimler tarafından yapıldığını, hekimler dışındaki kimsenin enjeksiyon yapamayacağını ileri sürmekle eştir ki, böyle bir akıl yürütmenin sonucu, otomobil şoförlüğünün sadece makine mühendisleri tarafından yapılabileceğine (!) varır.

V – YÖNETMELİĞİN SPERMA – EMBRİYO VE OVUM İTHALATI

DÜZENLEMELERİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

Yönetmeliğin 24 ve 26. maddelerinde getirilen düzenlemelerle sperma, embriyo ve ovum ithalatının ilkeleri Yönetmelik yerine talimatla belirlenir hale getirilmiştir.

İptal dilekçemizde, “bu düzenleme ile yönetmelikte zaman içinde değişiklik yapma zorluğu aşılarak talimat ile istenildiği şekilde uygulama yapılmasının yolu açılmak istenilmektedir. Bu değişiklik; ülke damızlıkçılığının gelişmesini sınırlayacak, ithalatı oldukça kolaylaştıracak ve keyfi uygulamalara imkan verecektir” düşüncesini ifade etmiş ve ilgili maddelerin tümüyle iptali talep edilmiştir.

Davalı İdare, cevap dilekçesinde, değişlikliğin gerekçesini, “söz konusu maddeler ile her gün değişen şartlara cevap verebilmek, değişen şartlara göre sağlık açısından ve gerekse kalite yönünden iyileştirmeye yönelik müdahalelerin anında yapılabilmesi amaçlanmıştır” ifadeleri ile açıklamakta ve CVM hastalığı için gerçekleştirilen uygulamayı örnek göstermektedir. Devamla, “talimat ile ilke belirlemenin keyfi uygulamalara imkan vereceği” düşüncemiz eleştirilmekte ve “bilimsel değerlendirmeler içinde kamu yararı düşünülerek değişikliğe gidilmiştir” denilmektedir.

DEĞERLENDİRMELERİMİZ :

İdarenin, ithalat ilkelerini talimat ile belirlenir hale dönüştürmekte kullandığı “değişen şartlara cevap verebilmek” gerekçesi, tersine bir anlatımla, “Yönetmeliğe bağlı uygulamaların değişen şartlara cevap veremeyeceği” yorumunun çıkarılmasına neden olur.

Genel düzenleyici işlemler hiyerarşisinde “ilke” belirlemeye yönelik düzenlemelerin Yasa-Tüzük-Yönetmelik gibi üst hiyerarşi kademesindeki mevzuatla gerçekleştirilmesi, uygulamanın bu ilkelere uyarlı olarak yürütülmesin sağlanabilmesi için ise talimatların kullanılması uygun olarak değerlendirilmektedir.

Ovum – embriyo – sperm ithalatı gibi ülke hayvancılığını doğrudan etkileyen uygulamalara esas olacak ilkelerinin, kolayca değiştirilebilen ve çoğu zaman hukuki denetimden uzak olan talimatlar ile yönlendirilmesi, verili kamu yönetimi yapısı içinde, yararlı sonuçlar üretmeyecektir.

İlkeler Yönetmelik ile belirlenmeli, şartlar değiştiğinde İdare Yönetmeliği, ilgili tüm tarafların ve kamuoyunun değerlendirmesine ve bu itibarla hukuki denetime açık olmak üzere, süratle değiştirmelidir. Böylesine şeffaf ve katılımcı süreçlerin kamu yararına yönelik sonuçlar üretmesi, tersi süreçlere oranla çok daha olasıdır.

VI – DAVALI İDARE’NİN, İPTAL DİLEKÇEMİZ EKİNE KONULAN
DÜNYA UYGULAMALARI İLE İLGİLİ AÇIKLAMALARI :

Davalı İdare, iptal dilekçemiz ekinde sunduğumuz dünya uygulamalarına ilişkin kimi sorular yöneltmekte ve bazı değerlendirmelerde bulunmaktadır.

DEĞERLENDİRMELERİMİZ :

Yöneltilen sorulara ilişkin açıklamalarımız, aşağıda yapılmaktadır;

1 – Keçilerde Yapay Tohumlama Staj Kliniği : Oklahoma’da bulunan klinikte, düzenlenen dört günlük kurslar sonunda katılımcılara suni tohumlama yapma yetkisi verilmektedir.

Davalı İdare, “bunun ABD için son derece doğal” olduğunu söyledikten sonra, devamla, katılımcıların eğitim geçmişi ile ilgili herhangi bir bilgi verilmediğini ileri sürmektedir.

Kurslar, belgede de görüleceği üzere, talep eden yetiştirici grupları için düzenlenmektedir. Dolayısıyla, kurslara katılmak için, yetiştirici olmak dışında herhangi bir eğitim koşulu aranmadığı açıktır.

Davalı İdare’nin tüm cevap dilekçesi boyunca, hayvan hastalıkları ile bağlantı kurarak suni tohumlamanın ancak veteriner hekimler tarafından yapılabileceğini ileri sürdükten sonra, ABD’de 4 günlük kurs ile suni tohumlama yetkisi verilmesini, ABD’nin işletme büyüklüğü/tarımsal istihdam göstergelerine atıf yaparak, “doğal” karşılaması, gerçeklerin itiraf edilmesi olarak not edilmelidir.

2 – Embriyo Transferi ve Yapay Tohumlama Kooperatifleri Ulusal Birliği : Davalı İdare’nin cevap dilekçesinde, “Fransızca bir metinden elde edilen, hangi ülkeye ait olduğu saptanamamış, yürürlükte olduğu belli olmayan, tohumlayıcı lisansına sahip olanların ziraat mühendisi / teknisyeni olduğuna yönelik izlenim oluşturulmaya çalışılan” gibi iddialar ileri sürdüğü metin;

Dava başında , Fransa Embriyo Transferi ve Yapay Tohumlama Kooperatifleri Ulusal Birliği (UNCEIA)’dan istenilmiş ve posta yolu ile getirtilmiştir. Fransa’da 28.12.1966 tarihinde çıkartılmış olan Hayvan Yetiştiriciliği Kanunu, izleyen yıllarda çeşitli maddelerinde bazı değişiklikler yapılmakla birlikte, temel yapısını korumaktadır. Sayın Mahkemenize sunulan metin, Haziran 2001’da yapılan son değişiklik sonucunda nihai halini almış, yürürlükte olan bir metin niteliğindedir.

ODA’mız, tohumlayıcı lisansına sahip olanların ziraat mühendisi-ziraat teknisyeni olduğuna yönelik bir izlenim oluşturmaya çalışmamakta, tam tersine, bu işlemin kısa süreli kurslara katılan üreticiler tarafından dahi yapıldığını ortaya koymaktadır.

3 – Sığır Embriyoları Transferi : Sözü edilen metinle ilgili olarak, davalı idare, tohumlayıcıların kimliğini sormaktadır.

Sayın Mahkemenize sunulan belge, cerrahi yolla yapılan embriyo transferinin veteriner hekimce yapılacağını ifade etmekte, cerrahi olmayan yöntemlerle yapılan embriyo transferi için ise veteriner hekim koşulunu aramamaktadır.

4 – Ramboullet Ulusal Hayvancılık Okulu Tohumlama Merkezi: Ramboullet Ulusal Hayvancılık Okulu geçmişte çobanlık okulu olarak kullanılmakta iken, günümüzde, Türkiye’deki ziraat teknisyenliği eğitimine karşılık gelen bir eğitim vermektedir.

Bu anlamda,Tohumlama Kursu katılımcısı olmaya yönelik Başvuru için talep edilen düzey olarak belirtilen “Bac Technique Agricole”, lise sonrası iki yıllık tarımsal mesleki eğitim sonucu elde edilen diploma olarak açıklanmaktadır. Bunun yanında, diğer iki yıllık mesleki eğitimlerde, başvuru için yeterli görülmektedir.

5) Kanada Shorthon Şirketi Yapay Döllenme Hakkında Yönetmelik : Davalı idare, bir şirketin uygulama esaslarının, Kanada’ya ilişkin bir genel uygulama olarak sunulduğunu ileri sürmektedir.

Söz konusu belgenin Sayın Mahkemenize sunulmasının nedeni, Kanada’da, bir yetiştiricinin, yapay tohumlama merkezi veya özel bir yetiştiriciden aldığı dondurulmuş sperma ile kendi sürüsündeki hayvanları tohumlayabildiği gerçeğini ortaya koymaktır.

Davalı idare yapay tohumlama uygulaması yapabilmek için veteriner hekim olma zorunluluğu bulunmadığını ifade etmek için sunulan belgeleri anlaşılmaz kılmak yolunda çaba harcamak yerine, kamu yönetiminin olanaklarını kullanarak, gelişmiş ülkelerde bu işlerin nasıl yapıldığına ilişkin bilgi toplamalı ve Sayın Mahkemenize sunmalıdır.

Sonuç olarak;

Dilekçemizde gerekçeleriyle ortaya koyduğumuz gibi;

Suni tohumlama bir sağlık hizmeti değildir, dünyanın pek çok ülkesinde üreticiler de suni tohumlama yapabilmektedir.

Türkiye gibi işletmelerin küçük ve dağınık olduğu ülkelerde yapay tohumlamanın öğretilmesine yönelik kursların açılması ülke hayvancılığının gelişmesine önemli katkılar sağlayacaktır.

Mühendislik eğitimi boyunca aldıkları bilgiler ve Yetki Tüzükleri gereği, ziraat mühendisleri, suni tohumlama yapma konusunda yetkilidirler.

Bu gerçeklere karşın, davalı İdare’nin, suni tohumlama hizmetlerini yalnızca veterinerlik mesleğine özgülemeye yönelik olarak yaptığı Yönetmelik değişikliği, bilimsel ve hukuki gereklere ve kamu yararı ilkesine aykırıdır.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan ve 1 Temmuz 2003 tarih, 25155 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Suni Tohumlama, Tabii Tohumlama, Ovum ve Embriyo Transferi Faaliyetlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” in üçüncü maddesinin, 4631 sayılı Hayvan Islahı kanunu dışında diğer kanunların sayıldığı bölümlerinin; beşinci maddesinin a fıkrasının tümüyle; altıncı maddesinin c fıkrasının tümüyle; yedinci maddesinin ilk paragrafının sonundaki “.. veteriner hekimin adına..” ibaresinin; yedinci maddesinin b fıkrasının ikinci bendindeki “.. veteriner hekime ait meslek odası onaylı iş sözleşmesi..” ibaresinin; yedinci maddesinin c fıkrasının ikinci bendindeki “.. veteriner hekime ait meslek odası onaylı iş sözleşmesi..” ibaresinin; yedinci maddesinin d fıkrasının birinci bendindeki “.. veteriner hekime ait meslek odası onaylı iş sözleşmesi..” ibaresinin; yirmidört ve yirmialtıncı maddelerinin tümüyle ve yirmiyedinci maddenin a ve c fıkralarının tümüyle iptali yanında, öncelikle yürütmelerinin durdurulmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 11.3.2004

Gökhan GÜNAYDIN
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı

EK

Almanya Gıda Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan,
“Hayvan Islahı Yasasına Göre Düzenlenecek Eğitim Programları Yönetmeliği”
Almanca ve Türkçe

Okunma Sayısı: 4835