“BİYOGÜVENLİK HEMEN ŞİMDİ, GIDA TOHUM HAKTIR KAMPANYASI”NA DAVET
"BİYOGÜVENLİK HEMEN ŞİMDİ, GIDA TOHUM HAKTIR KAMPANYASI"NA DAVET
MISIR BALONU TÜRKİYE TURUNA ÇIKIYOR !..
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ GIDA İSTEMİYORUZ !..
Canlı yaşamında gereksinim duyulan birincil madde gıda, gıda için gereksinim duyulan birincil üretim alanı tarım, tarım için gereksinim duyulan öğeler ise toprak, su ve tohumdur. Toprak, su ve tohumdan bir tanesi eksik ise gıda olmaz, gıda olmaz ise canlılar da olmaz. Bunun için "tohum yaşamdır", bunun için "toprak yaşamdır" ve bunun için "su yaşamdır". Gıda yoksa yaşam da yoktur, gıda egemenliği yoksa bize dayatılan özürlü gıdalar ile beslenmeye devam edeceğiz demektir.
Son yıllarda yürütülen gıda ve tarım politikaları yüzünden kendini besleyebilen tarım potansiyeline sahip bir ülke iken, her şeyini dışarıdan alan, ne verirlerse ne dayatırlarsa onu alan, yiyen ve kabullenen bir ülke durumuna düştük. Gıda ve Tarımın birbirinden ayrılamayacak ilişkisi, yurttaşların aleyhine işliyor. Geleneksel tarım ve tarımsal üretim köstekleniyor ama ithalat alabildiğine destekleniyor, Kırsal nüfusun gıda ürünleri yetiştirme olanakları yok ediliyor, bu nüfus kent varoşlarına göç ettiriliyor, tohum, çiftçiden ve kamudan tamamen alınıyor şirketlere devrediliyor. Çokuluslu biyoteknoloji şirketleri ve tohum tekelleri ülke topraklarına ve sofralarımıza el koymak için sırada bekliyor.
Bu ülkenin tarımı ve gıda egemenliğine büyük bir darbe indirecek olan Tohumculuk Yasası‘nın açtığı yaraları bir nebze olsun kapatabilmek için, yerel tohumlarımızı ve biyolojik çeşitliliğimizi koruyabilmek için, eşit ve adil paylaşımlı güvenli gıdaya ulaşabilmek için, gıda egemenliğimizi korumak için Ulusal Biyogüvenlik Yasası‘na ihtiyacımız vardır.
"Biyogüvenlik Yasası, Hemen Şimdi !" diyerek, tüm yurttaşları, tüketicileri ve tüm çiftçileri yani halkımızın tümünü, Biyogüvenlik Yasası‘nın çıkarılmasına taraf olmaya çağıran bir kampanyayı biz yaşam savunucuları bugün başlatıyoruz.
Türkiye‘de 1998 yılından 2008 yılına kadar, yani tam 10 sene Ulusal Biyogüvenlik Komitesi toplantıları yapılmıştır. Bu zaman zarfında GDO‘ların serbest dolaşımını düzenleyecek Biyogüvenlik Yasası‘nın çıkartılması sürüncemede bırakıldığı gibi; yasa, toplumun mağdur olacak kesimlerini muhatap alınarak da hazırlanmamıştır. Hükümetlerimiz Avrupa Birliği ve Amerika arasında süren GDO savaşının arasında kalmıştır. Amerika‘nın GDO dayatmalarına ve Avrupa‘nın mahçup politikasızlığına kulak kabartan hükümetlerimiz artık halkın, bilimin ve ekolojik gerçeklerin sesine kulak vermelidir. Tüm tüketiciler, çiftçiler ve ekolojiden yana bir Biyogüvenlik Yasası için "Hemen Şimdi" diyoruz. Biz onlarca demokratik kitle örgütü ve bilim insanının oluşturduğu GDO‘ya Hayır Platformu ve diğer kitle örgütleri ile Biyogüvenlik Yasa Tasarısında, geleceğimizi koruyacak düzenlemelere emek harcamaya hazırız. Bu nedenle 12 ve 19 Nisan 2008 tarihlerinde Ankara‘da Biyogüvenlik Çalıştayı düzenlenecektir.
Çalıştay sonucunda halktan, tarımdan, çiftçiden ve ekolojiden yana bir içerikle Biyogüvenlik Yasası hazırlanacak ve Meclise sunulacaktır.
10-11 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştireceğimiz Gıda Egemenliği ve Biyogüvenlik Forumu ile de tohumun ve gıdanın hakça paylaşılması, gıdanın demokratikleştirilmesinin ve halkın gıda üzerinde egemenlik hakkını nasıl kurabileceğini tartışacağız. Uluslararası bir katılımla gerçekleşecek çalışmanın ikinci gününde de tohum hakkı, halk sağlığı, gıda egemenliği ve biyogüvenlik konularında atölye çalışmaları yapılacaktır.
Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa illerinde gezdirilecek Mısır Balonu ile de ülkemize son yıllarda giren genetiği değiştirilmiş organizmalara ve Bursa‘da tarım arazisi üzerine kurulan Cargill işletmesinin hukuka aykırılığına dikkat çekilecektir. Ekolojik geleceğine ve ülke tarımına sahip çıkan tüm kurum ve kuruluşları kampanya sürecinde birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.