ÇİFTÇİLER ARASINDA HAKSIZ REKABETİ YARATILMAMALI
Hibeler Kapsayıcı Olmalı
Gübre ve zirai ilaç fiyatlarındaki artışın tarımsal üretim yapan çiftçileri olumsuz etkilediğini belirten ZMO Diyarbakır Şube Başkanı Samed Ucaman, Tarım Bakanlığı’nın sadece 21 kentte çiftçiye yüzde 75 tohum desteği vermesini kabul etmediklerini söyledi.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sadece 21 ilde çiftçilere yüzde 75 tohum desteği vermesine tepkiler artıyor. Bakanlığın destek programına bir tepki de Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Diyarbakır Şube Başkanı Samed Ucaman’dan geldi. Ucaman, açıklanan desteğin çiftçiler arasından haksız rekabete yol açacağı uyarısında bulundu.
Koronavirüs salgının hayatın her alanında olduğu gibi tarımı da olumsuz etkilediğini aktaran Ucaman, “Bu kaos döneminin başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere yoksulların, mültecilerin, işçilerin ve işsizlerin bu süreçlerden en çok etkilenen kesimler olduğunu ve maalesef bir çözüm geliştirilmediğini görmekteyiz. Salgın durumlarında salgınla mücadele ile birlikte toplumsal, sosyal, psikolojik, sağlık ve beslenme durumları ile ilgili önlemlerin geliştirilmesi ile başat olarak tarım politikaları da aynı minvalde sürdürülmesi gerekmektedir ki, toplumun beslenme ve gıda ihtiyaçları karşılanabilsin. Ancak sürdürüle gelen durumun çiftçinin, mevsimlik işçilerin çalışma koşulları, kırsaldaki tarımsal faaliyetler, kısmi olması ve bazı illerde değerlendirmeye alınması, bazı illerde ise sadece resmi kurumlar üzerinden yürütülmesi, genel anlamda tarımsal üretim durumunun geçiştirilmek istendiği görülmektedir” dedi.
‘DESTEKLEMELER ERKEN ÖDENSİN’
Salgının tarım üretiminden kopuşa neden olabileceğini vurgulayan Ucaman, “Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası olarak, gıdaya ulaşma ancak tarım sektörüne verilecek önemle gelişir diye değerlendiriyoruz. Tarım sektöründe çalışan emekçilerin tarlaya gidebilmeleri kolaylaştırılmalı, aksi durum tarımdan kopuştur ve tarımdan uzaklaşacak kesimi sonradan tarım üretimine döndürmek çok zordur. Stratejik bir durumu olan tarım sektörünün şu an aciliyeti söz konusu olduğunu, tarım ile ilgili kesimlerin tümünü katarak kolektif bir şekilde yürütülmesi acil ve elzem bir durum şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Yine döviz artışı ile birlikte yem hammaddelerindeki fiyat artışı ve tedarik sıkıntısı, fiyatlardaki yüksek dalgalanmalar, yem fiyatlarının çok fazla artmasına ve hayvansal üretimle ilgilenen çiftçilerin ciddi sıkıntılara girmesine yol açmaktadır. Aynı şekilde gübre ve zirai ilaç fiyatlarındaki artışın da tarımsal üretim yapan çiftçileri olumsuz etkileyen başat faktörlerdendir. Çiftçilerin 2019 desteklemelerinin daha yeni ödendiği 2020 yılının desteklemelerinin verilmediği bilinmektedir. Bir an önce bu desteklemelerinin erkene alınıp çiftçileri rahatlatmalarını dillendirmekteyiz” diye konuştu.
‘HİBE TÜM İLLERİ KAPSAMALI’
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bazı illere yüzde 75’e varan oranda tohum hibe etmesi bazı illeri de bundan yoksun bırakmasının vicdani ve adil olmadığını dile getiren Ucaman, şöyle devam etti: “Tarım Bakanlığının projelendirdiği 21 ilde tohumların yüzde 75 kapsamında hibe verilmesi bazı illere bu desteğin verilmemesi kabul edilemez. Elbette yüzde 75 tohum hibesi çok makul olan bir durumdur. Ancak bu hibenin sadece 21 ilde değerlendirmesi, hibe verilmeyen diğer illerdeki çiftçilerin haksız rekabete uğrayacağı malumunuzdur. Çiftçiler arasındaki bu haksız rekabeti reddediyoruz. Vicdani ve adil değildir. Diyarbakır’da, Batman’da, Mardin’de, Urfa’da çiftçinin, ekilen mısır, buğday, mercimek alacağı tohuma, bakanlığın hibe kapsamına aldığı 21 ilden yüzde 75 fazla ödeme yapmış olacaktır. Bu kapsam dışı kalan tüm iller için geçerlidir. Bir an önce bu yanlıştan vazgeçilmeli tüm illeri kapsam içine alacak düzenlemeler yapılmalıdır.”
‘SORUN KOLEKTİF RUHLA ÇÖZÜLÜR’
“Tarımsal politikaların çözümü üretimde sürekliliktir” diyen Ucaman, şunları söyledi: “Ciddi bir tarımsal arazi kullanım planlaması, ürün çeşitliliğini ve üretim planlamasının yapılması gerektiğini koşuluyor. Her koşulda üretimi ve üreten emekçiyi, çiftçiyi desteklemek gerektiğini değerlendirerek, sadece salgının değil, her türlü krizin ortak akılla kolektif bir ruhla çözülebileceğini düşünüyoruz. Bu salgın musibetini ancak her kesimi kapsayan adil, vicdani, insani yaklaşımlarla aşılacağını, aksi taktirde toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesinden başka bir şeye hizmet etmeyeceğini belirtmek istiyoruz.”
Okunma Sayısı: 326