ÖYK’NİN ARALARINDA TARIM ARAZİLERİ, DERE KORUMA ALANI, PARK VE YEŞİL ALANLARIN DA BULUNDUĞU PEK ÇOK TAŞINMAZIN SATIŞINA YÖNELİK KARARINA KARŞI DAVA AÇTIK

GENEL MERKEZ ( )
05.06.2014 (Son Güncelleme: 12.06.2014 17:49:43)

Yürütmenin Durdurulması Taleplidir


DANIŞTAY 13.DAİRE BAŞKANLIĞINA

DOSYA NO: E.2014/1940

DAVACILAR: 1-TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
Karanfil Sk.No:28/12 Kızılay/ANKARA

2-Ahmet ATALIK-40882503336
Caferağa Mh. Neşet Ömer Sk.No-19/8 Kadıköy/İSTANBUL.

VEKİLİ : Av.Zühal SİRKECİOĞLU DÖNMEZ-41998670172

DAVALILAR : T.C.Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
Ziya Gökalp cd.No:80 Kurtuluş/ANKARA

İLAN TARİHİ : 08.05.2014 tarih ve 28994 Sayılı RG`de yayınlanmıştır.

KONUSU : Özelleştirme Yüksek Kurulu`nun 02.05.2014 tarih 2014/40 sayılı 
kararının Yürütülmesinin Durdurulması ve İptali talebidir.

AÇIKLAMALAR : 08.05.2014 tarih ve 28994 Sayılı RG`de yayınlanan Özelleştirme Yüksek Kurulu`nun 02.05.2014 tarih 2014/40 sayılı kararı ile Maliye Hazinesine ait bazı taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına karar verilmiştir. Buna gore İstanbul, Antalya, Eskişehir ve Gaziantep illerinde Maliye Hazinesi`ne ait 85 adet taşınmaz satış yöntemi ile özelleştirilecek, işlemler 2 yıl içerisinde tamamlanacaktır. Karar, hukuka ve kamu yararına aykırı olup iptali gerekir. 

İPTAL NEDENLERİ: Anayasanın 47.maddesinde, Devletin, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği belirtilmiş ve bu amaçla 4046 sayılı Kanun çıkarılmıştır. Bu kanunda da, ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak amacıyla özelleştirme yapılacağı gösterilmiştir. Hal böyle iken Kanunun özü ve amacı bozulmuş ve özelleştirme amacı kısa vadede borçların ödenmesine dönüşmüştür. Bu ise Anayasanın 47.ve 166.maddelerine aykırıdır. Ekonomik kalkınmayı sağlamak, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir. Ancak bu görev yapılmamakta, eldeki mallar satılarak borçlar ödenmektedir. 

Satılmasına karar verilen taşınmazların satış gerekçesi bulunmamaktadır. Yalnızca hazineye gelir elde etmek içinse bu güne kadar yapılan özelleştirmelerin sonucuna bakmak yeterlidir. Gerek Sayıştay Raporları gerek Yüksek Denetleme Kurulu (ki artık Sayıştay olmuştur) raporları, özelleştirmeden elde edilen gelirlerin büyük kısmının giderlere harcandığını, satılan varlıkların gerçek değerinden satılmadığı ve alıcının başkasına satışında özelleştirme idaresinin elde ettiği gelirin çok üstünde kazanç sağladığını ortaya koymaktadır. Üstelik bu arazilerin satışından sonra yapılacak imar planı değişiklikleri sonrasında konut ve işyeri alanına dönüşeceği de kesindir. Oysa büyük şehirlerin tümünde geniş ve yeşil kalan yerler yalnızca hazineye ait yerlerdir. Bunları da satıp bitirdiğimizde örneğin İstanbul`da artık adım atacak, nefes alınalacak bir yer kalmayacaktır. Bugüne kadar zaten bir çok alan bu şekilde satılmış ve alıcısını zengin etmiştir. Geriye ise ‘rant` konuşmalarından başka bir şey kalmamış ve kamunun yararlanamadığı alanlar haline dönüşmüştür. Örneğin Meteorolojinin alanı, örneğin, Karayollarının alanı. Kamunun buraları halka açık alanlar haline dönüştürmesi hiç bir zaman düşünülmemektedir. 

Dava konusu karar idari işlemdir ve bütün idari işlemler kamu yararı için yapılır (Ş.Gözübüyük-T.Tan, İdare Hukuku, C.2. 2003, s.499). Bu işlemler ile kamu yararı amacının gerçekleştirilmediği aksine kamu zararı sonucunu doğuracakları çok açıktır. Bu nedenle amaç unsuru yönünden işlemin iptali gerekir.

Satışına karar verilen taşınmazlar içerisinde Fay Hattı dahi bulunmaktadır. Eskişehir, Odunpazarı İlçesi, Yıldıztepe Mahallesi`ndeki 1531 ada, 17 parsel numaralı taşınmazdır. ÖYK kararının eki listede bu taşınmazın imar durumu "Konut, yeşil, yol, ağaçlandırılacak ve üniversite alanı ile fay hattı" olarak geçmektedir. Ülkemizde gelir getiren kurumların satışından sonra şimdi sıra imar durumu "Fay Hattı" olan taşınmazların satışına gelmiş durumdadır.

İstanbul İli`nde ise toplam 1.796.479 metrekare yüzölçüme sahip 71 adet taşınmaz satışa çıkarılmıştır. Bu taşınmazlar arasında imar durumu tarım alanı, tarımsal üretim teknoloji geliştirme parkı alanı, dere koruma alanı, park ve yeşil alanlar, arkeolojik alanlar, askeri alanlar, yol, refüjler, enerji nakil hattı koruma kuşağı olan alanlar da yer almaktadır.

Dünyada arkeolojik değerleri muhafaza altına almak, gün yüzüne çıkarmak ve sergilemek için devlet özel mülkiyeti satın almak suretiyle kamulaştırırken, ülkemizde ise bunun tam tersi olarak Fatih İlçesi`nin Binbirdirek Mahallesi`nde (Sultanahmet) "Arkeolojik Sergileme-Park, Turizm+Kültür alanı ve park" imar durumlu 12 adet taşınmaz satışa çıkarılmış durumdadır.

Satışına karar verilen Sarıyer, Gümüşdere Köyü`nün tek tarım arazisi olan 764 parsel numaralı 590.343 metrekare yüzölçümlü taşınmaz da özelleştirme kapsamında satışa çıkarılmıştır. İl toprak Koruma Kurulu Kararı ile daha önce bu arazinin bir bölümü "biyolojik arıtma tesisi" yapılmak üzere İSKİ Genel Müdürlüğü`ne tahsis edilmiş, ancak tarım arazisi olduğundan bahisle müvekkil ODA, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`na itirazda bulunmuş ve yapılan incelemede söz konusu alanın "sulu özel ürün arazisi" olduğu saptanmış ve daha önce verilen tarım dışı amaçlı kullanım kararı iptal edilmiştir. Gümüşdere Köyü tarım arazisinden başka İstanbul genelinde üzerinde tarımsal üretim yapılan, düz ve hafif eğime sahip daha pek çok mutlak tarım arazisi satışa çıkarılmıştır.

Satışa çıkarılan ve imar durumu "askeri alan" olan yerleri alan bir kişinin buraları askeri tesis amaçlı kullanmayacağı gün gibi açıktır. Dere yatağını ya da refüjü kim, ne için alacaktır? Pek çok kişi imar planında yeşil alan lejandında kalan arazisine konut amaçlı imar çıkartmaya çalışırken, park ve yeşil alanları bir insan neden alır? Fatih, Binbirdirek Mahallesi`nde (Sultanahmet) arkeolojik ve kültür alanında kalan ve üzerinden İmran Öktem Caddesi geçen taşınmazlar ne amaçla satışa çıkarılmıştır, kim niye alacaktır? Bu soruların iki yanıtı olabilir; birincisi, son derece düşük fiyatlarla elden çıkarılacak bu taşınmazların derhal imar durumları değiştirilecektir. İkinci durumda ise imar planı değiştirilemeyecek özellikte olan araziler satılan kişilerden çok daha yüksek bedelle geri alınarak bazı kişilere rant sağlanmış olacaktır.

Kamu spotları ile toprakları koruduğunu sanan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, ne üzücüdür ki kendi arazilerine de sahip çıkamamaktadır. Ekli listed yer alan arazilerden biri de İstanbul Tarım İl Müdürlüğü arazisidir. Bu arazi daha önce de, konut ve ticari büro inşa edilmek üzere 23 Ağustos 2004 günü ihaleye çıkarılmış, müvekkil ODA, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ve Kadıköy Kent Konseyi ile birlikte bu ihaleye dava açmıştı. Ancak, ihale işleminin gerçekleşmemesi nedeniyle dava sonuçsuz kalmıştı.

Kadıköy, Erenköy`deki 21.440 metrekare yüzölçümlü İstanbul Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü`nün bulunduğu taşınmaz, yine satış listesine girmiş bulunmaktadır.

Kanuni Sultan Süleyman`ın kızı Mihrimah Sultan tarafından tarımsal amaçlı kullanılmak üzere vakfedilmiş olan bu taşınmazın, günümüzde yasalarda birbiri ardına yapılan değişiklikler sonucu koruyucu şerhi kaldırılmış ve "Yönetim merkezi alanı, ilköğretim tesisi alanı ve yol" imar durumlu bir hazine arazisine dönüştürülmüştür. Vakfedilmiş böyle bir arazinin amacı dışında kullanılması öncelikle ahlaki bir davranış olarak değerlendirilemez.

İstanbul Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, resmi nüfusu 13,5 milyon, gayri resmi nüfusu 20 milyonu bulan, bu özelliği dolayısıyla dünyada pek çok ülkeden fazla nüfusa sahip İstanbul kentinin tarımsal üretimini yönlendirici görevinin yanında gıda güvenliği kapsamında kontrol ve denetimler konusunda çok önemli bir işleve sahiptir. Bundan başka tarım ve gıda ürünleri ihracat ve ithalat işlemleri kapsamında bu kurumda her gün binlerce evrak akışı gerçekleşmektedir. İstanbul`un 39 İlçe Müdürlüğü`nün merkezinde yer alan İstanbul Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü`nün son derece stratejik mevcut yerleşkesinden çıkarılarak, bir ucundan diğerine yaklaşık 210 km mesafe bulunan ve son derece yoğun bir trafiğe sahip olan bir kentte şehir çeperinde herhangi bir yere taşınması gıda denetim ve kontrollerinin yanında firmaların binlerle ölçülebilen evrak akışında da aksamaya yol açacaktır. Her yanı rant amaçlı inşaata açılmış, alışveriş merkezleri ve gökdelenlerle donatılan İstanbul`da bırakın İstanbul Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü için merkezi boş bir arazi bulmayı, deprem anında halkımızın sığınılabileceği boş bir arazi dahi kalmamıştır.
Soma faciası daha yeni yaşanmışken, ülkemizin yarısı bugünlerde depremlerle sarsılırken, yaşamsal değerlerimiz ile doğal ve tarihi miraslarımız ranta kurban edilmemeli, yanlıştan yol yakınken dönülmelidir.

Davacı Ziraat Mühendisleri Odası Bu Davada Taraftır

Müvekkil Oda, kaynağını Anayasadan alan kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olup, üyelerinin tüm toplumsal, ekonomik ve mesleki sorunları ile doğrudan ilgilenmekle yükümlüdür. Ayrıca ülkemizin tarımsal kaynaklarının, topraklarının korunması için gereken her türlü girişimde bulunmakla yükümlüdür. 

7472 Sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun, Ziraat Yüksek Mühendislerinin mesleki iştigal veya ihtısas sahaları dahilinde olmak üzere araştırma, ıslah, yetiştirme, toprak muhafaza,zirai mücadele, ziraat alet ve makinaları, bahçe mimarisi, toprak tasnifi, toprak, su, gıda, yem, kimyevi gübre, nebat tahlilleri, teknoloji, zootekni, zirai ekonomi gibi bilumum zirai hizmet ve faaliyetlerde bulunmaya, lisans aldıkları veya ihtısas yaptıkları sahalara ait keşif, plan ve projeleri hazırlamaya ve tatbik etmeye,bütün bu sahalarda gerekli kontrol, muayane, ekspertiz, ehlivukuf işlerini görmeye, raporlar tanzim etmeye, zirai danışma büroları ve laboratuvarları açmaya, hususi müessese ve işletmeler kurmaya ve idare etmeye veya bunların mesul müdürlüğünü ifaya salahiyetli olduklarını düzenlemiştir. Ziraat Mühendislerinin Görev Ve Yetkilerine İlişkin Tüzükte, Ziraat Mühendislerinin Genel Çalışma Alanları, Görev ve Yetkileri gösterilmiş olup tütün tarımı ve üretimi de bu kapsamdadır. Müvekkil Oda, mülga 1177 Sayılı Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu uyarınca oluşturulan Milli Tütün Komitesinde temsilcisi bulunan bir örgüttür. Halen yürürlükte bulunan 4733 Sayılı Tütün Ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanunun 4.maddesine göre de Meslek personeli; başuzman, uzman ve uzman yardımcılarından oluşur. Uzman yardımcılığına atanabileceklerde aranan şartlar arasında ziraat fakültesinden mezun olmak koşulu da bulunmaktadır. Dolayısıyla özelleştirilen kuruluş bünyesinde çalışan çok sayıda ziraat mühendisi bulunmaktadır. 

06.04.2005 Tarih, 25778 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinin 6.maddesine göre de; Ülke tarımı ve tarımsal üretim kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, işletilmesi ve verimli kılınması, kırsal nüfusun toplumsal ve ekonomik kalkınmasının sağlanması, kırsal ve tarımsal gelişime yönelik strateji, politika, program ve proje oluşturulması çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla her türlü girişim ve etkinlikte bulunmak, Odanın amaç ve görevleri arasında sayılmıştır. Bu bağlamda müvekkil ODA tarım topraklarının kaybına neden olacak her türlü düzenlemenin karşısındadır. Dava konusu özelleştirme ile tütün tarımı yapılan bir çok alanda artık tütün ekilemeyecektir. Hatta bu alanlar için alternatif ürün önerileri yapılmaktadır ki, bu konu ile ilgili ODA tarafından araştırmalar ve yayınlar yapılmıştır. Tüm bu nedenlerle müvekkil ODA bu davada taraftır.

Diğer davacı Ahmet Atalık ise İstanbul`da yaşamakta ve her gün yeni bir gökdelen dikilen az sayıdaki boş arazinin yok olup gittiğini görmektedir. Yaşadığı kentin tarım arazilerinin, temiz hava ve su ihtiyacının karşılanabileceği alanların, tarihinin korunmasını istemektedir. Bir vatandaş olarak Anayasal hakkını kullanarak ÖYK kararının iptalini talep etmektedir. 

Yürütmenin Durdurulmasına Karar Verilmelidir.

Sayın Yüksek Mahkemeniz ve Hakimlerinin ülkemizde yaşanan vahim durumu gördüklerine inancımız tamdır. Bütün büyük kentlerimizde kamu arazilerinin neye dönüştüğünü hepimiz görüyoruz. Ne yapabiliriz ki değil, çok şey yapabiliriz. İhaleye çıkmadan bu kararın iptali büyük bir kazanç olacaktır. Dava konusu işlemler hukuka aykırı olduğu ve uygulandığı takdirde telafisi güç ve imkansız zararlar ortaya çıkacağından Yürütmenin Durdurulmasına karar verilmesini talep ediyoruz.

HUKUKİ NEDENLER :Anayasa, İYUK, 4046 Sayılı Kanun, ÖYK kararı ve ekleri, tüm mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER :Ekler, tüm diğer yasal deliller.

SONUÇ :Açıklanan ve Yüksek Mahkemenizce de re`sen dikkate alınacak nedenlerle davanın kabulü ile Özelleştirme Yüksek Kurulu`nun 02.05.2014 tarih 2014/40 sayılı kararının Yürütülmesinin Durdurulması ve İptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederim.

Av.Zühal S.DÖNMEZ
Davacılar Vekili
EKİ: Vekaletname
Ek`ler

Okunma Sayısı: 297