KANAL B- “GÜNCEL” PROGRAMI

GENEL MERKEZ ( )
03.01.2020 (Son Güncelleme: 03.01.2020 12:25:03)

 

Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR, 2 Ocak 2020 Perşembe günü saat 16.30 da, Kanal B de Selim BAKAL tarafından hazırlanılıp sunulan "Güncel" adlı programın canlı yayın konuğu oldu.

Programda “Tarımda 2019 değerlendirmesi ve 2020 beklentileri” ele alındı.

Başkanımız konuşmasında özetle: “Türkiye için tarım sektörü 2019 yılında sorunlarla geçti. Yerel seçim, 15 yıl sonra yapılan 3. Tarım ve Orman Şûrası, ithalat kararnameleri, gıda fiyatları, destekler ve daha birçok konu gündem oluşturdu.

Tarımda 2019 da ki gelişmeleri konu başlıkları ile şöyle değerlendirebiliriz.

2007 yılından itibaren çiftçiye 317 milyar TL tarımsal destek verilmesi gerekirken, 140 milyar verildi. Çiftçinin devletten 177 milyar alacağı vardır.

Çiftçinin ödeyemediği için icralık olduğu kredi miktarı, bir önceki yılın aynı ayına göre Ekim 2019 da ciddi bir artışla %54,9 oldu.

Çiftçi kayıt sistemindeki çiftçi sayısı 2002 yılında 2.8 milyon iken bu sene 2.1 milyon kişiye düştü yani 700 bin kişi üretimden koptu.

Çiftçi mazot, gübre, ilaç gibi girdilerin yüksekliğinden şikâyet ederken bu senenin zam şampiyonu %100 artış ile elektrik oldu.

Son 16-17 yılda tarım arazileri 26,5 milyon hektardan 23 milyon hektara, mera alanlarımız ise 16,5 milyon hektardan 11 milyon hektara düştü.

Çiftçi 2017 yılında canlı danasının 1 kg ortalama satış fiyatı ile 15.8 kg besi yemi alırken, 2018 yılında %17 gerilemeyle ancak 13.2 kg, 2019 yılında 10-11 kg alabildi.

Türkiye 2018 yılında 5,8 milyon ton, 2019 yılında ise 7,6 milyon ton buğday ithal ederek, ithalat rekorları kırdı. Oysa 1990’lı yıllardan bu yana buğday üreticisinin emeğinin karşılığını alamadığı için terk ettiği 2,5 milyon hektarlık alan tekrar buğday üretiminde kullanılsa yaklaşık 6,8 milyon ton ilave buğday üretmek mümkün olabilecek ve ithalata gerek kalmayacaktı.

Yıl boyunca gıda fiyatlarının yüksekliği hep gündemde ki yerini korudu. Seçim öncesi gıda fiyatlarını düşürmek amacıyla kurulan “tanzim satış noktaları” seçim sonrasında kapatılırken, yapılan ithalatların gerekçesi yeteri kadar üretim olmadığı için gıda fiyatlarının yüksekliği gösterildi. Gıda fiyatları 2019’un ilk 11 aylık döneminde %36.3, son bir yıllık dönemde ise yüzde 38.9 arttı. Gıda fiyatlarını düşürmenin tek yolu yerli üretimi artırmak ve bunun sağlanması için ise üreticinin gerçek anlamda desteklenmesidir.

2019 yılında bir yandan canlı hayvan ve et ithal edilirken, Et ve Süt Kurumu depolarında oluşan 60 bin tondan fazla kırmızı eti ihraç etmeye çalıştı.

Hükümet, geçen yıl Türkşeker’e ait 25 şeker fabrikasından 14’ünü özelleştirme kapsamında ihaleye çıkardı ve 10’unu sattı. Ziraat Mühendisleri Odası olarak, özelleştirmeler sonucunda çiftçinin pancar üretiminden vazgeçeceğini, Türkiye’nin şekerde ithalatçı konumuna geleceğini belirttik. Fabrikaların satışından yaklaşık bir yıl sonra Türkiye Rusya’dan şeker ithal etti. Kasımda Rusya’dan 1400 ton şeker geldi.

2018 yılında hazırladığımız raporların sonucunda 2019 yılında gıda fiyatlarının yükseleceğini açıklamıştık. 2019 yılında patates ve soğan fiyatları 10 liraya kadar yükseldi. Elimizde ki veriler ise 2020 yılında gıda fiyatlarının daha da yükseleceğini göstermektedir. Üretici yüksek tarımsal girdiler sonucunda, ürününü maliyetinde veya çok az bir kârla satabilirken, tüketici ise gelir seviyesinin düşmesi nedeniyle ihtiyacı kadar ürün alamamaktadır.

2020 yılında tarımdan beklentilerimiz ise; Tarım alanlarımız, meralarımız, ormanlarımız, doğal kaynaklarımızın her gün yeni bir saldırının hedefi halindedir. Ülkemizin önceliği ayağı yere basmayan, üretimi göz ardı eden projeler değil; tarımsal kaynakları, üreticiyi, tüketiciyi ve kırsal kalkınmayı öncelikleyen planlı bir tarım politikası olmalıdır. Bakandan Bakana, ortaya çıkan her soruna göre değişen, üreticilerin hiçbir şekilde geleceğe dönük planlamalarını yapamadığı bir tarım politikasıyla sorunlara çözüm getirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle tarımsal kamu yönetimi ülke gereksinimlerine uygun şekilde yeniden düzenlenmeli, sulama, arazi toplulaştırması gibi tarımsal altyapı hizmetleri ivedilikle bitirilmelidir. Tarım topraklarının amaç dışı kullanımı, hızla el değiştirmesi ve köylünün mahalleli yapılıp üretim süreçlerinden koparılarak şehir merkezlerine göçmesi ya da kendi toprağında işçi hale getirilmesi önlenmelidir. Bu amaçla üreticilerin piyasaya karşı menfaatlerini korumak amacıyla kooperatifler şeklinde örgütlenmesinin özendirilmesi, etkin ve verimli çalışmalarının önündeki engellerin kaldırması, güçlenmelerinin sağlaması önemli ve gereklidir.

Tarımsal üretimimizin artırılması, gıda güvenliğinin sağlanması ve kırsal alanın sorunlarının çözümü için gerekli adımların atılması daha fazla ihmal edilemeyecek öncelikli bir zorunluluktur. Bunlar bilinmeyen, çözülemeyecek sorunlar değildir. Ancak bu sorunların çözümüne odaklanılması yerine, bir öncekinin sonucu alınmadan, bir yenisinin uygulamaya konulduğu, tarım teşkilatının enerjisini ve motivasyonunu düşüren, kurumsal yıkıma yol açan yeni yapılanma denemelerinden artık vazgeçilmelidir.

Tarımım sektörünün içinde bulunduğu sorunları çözmekten uzak, tarımsal üretimimizde gıda güvencesini ve güvenliğini değil, piyasanın kar amacını öne çıkaracak, ithalatçı politikaların artmasına yol açacak girişimlerden vazgeçilmelidir. Tarımsal kaynaklarımızın korunmasını, üreticilerimizin çıkarlarını, halkımızın gıda güvencesi ve güvenliği ile ülkemizin kendi kendine yeterliliğini sağlayacak, konuyla ilgili tüm tarafların işbirliği ile hazırlanarak hayata geçirilmelidir.

Türkiye’de tarımsal yükseköğretim yapan fakülte sayısı 44 dür. Bu fakültelerden her yıl yaklaşık olarak 5000 kişi mezun olmaktadır. Ancak meslektaşlarımızın istihdam sorunu bulunmaktadır.  Tarımın teknik kadrosu olan ziraat mühendislerinin, tarımın gelişmesinde ki katkısı göz ardı edilmeden istihdamı artırılmalıdır.

 

Okunma Sayısı: 1124
Fotoğraf Galerisi