HASAT TÜRK: ÜRETİM...ÜRETİM...ÜRETİM- 1/31 MAYIS 2020

GENEL MERKEZ ( )
23.05.2020 (Son Güncelleme: 02.06.2020 11:19:24)

"Tarımsal Üretim Seferberliği” ilan edilmeli, girdi maliyetleri düşürülmeli, ucuz kredi olanakları oluşturulmalı, artırılacak ürün ve girdi destekleri üretime ve üretene verilmelidir."

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Üretmezsek beslenemeyiz. Üretemezsek tüketemeyiz. Üretemezsek kıtlık ve açlık yaşarız. Üreticilerin bir kez üretimden koptuktan sonra tekrar tarımsal üretime dönmeleri oldukça zor, hatta olanaksızdır. Dışalım, normal zamanlarla birlikte, özellikle salgının dünyayı tehdit ettiği günümüzde de çözüm değildir. Söylemler dışında somut adımlar atılarak ivedilikle kapsamlı ve planlı ‘tarımsal üretim seferliği’ ilan edilmeli, gıda arzının sürekliliği için ‘tarımsal ek ekonomik önlemler paketi’ açıklanmalıdır. Maalesef salgın sürecinde rutin işlemlerin yürütülmesi ve ciddi sorunları çözemeyecek pansuman niteliğindeki birkaç proje dışında özel önlemler alınmamıştır” dedi.

ZiraatMühendisleri Odası (ZMO)Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez ile Kovid-19 salgınının tarım sektörüne etkileri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik:

HT: İçinde bulunduğumuz Kovid- 19 salgını, tarım sektörünü nasıl etkilemektedir? Sektör salgından ne ölçüde zarar görmektedir?

BRS: Gıda ve su, insanlar için en temel ihtiyaç maddeleridir. Gıdanın kaynağı ise tarımdır. Bu anlamda baktığımızda her dönemde, her zaman tarım önemlidir, tarım bir ülkenin stratejik gücüdür. Salgının etkilerinin tarımsal üretimin ekim, dikim, bakım mevsimine rastlaması, boşalacak market raflarını gıda maddeleri ile doldurmanın yani gıda tedarikinin aksamamasının tek yolunun her koşulda tarımsal üretime devam etmek gerçeği karşısında, her koşulda üretmeye devam etmek için üretimin ve üretenlerin daha çok desteklenmesi gerekiyor. Şu an raflarda olan birçok ürün 2018 ve 2019’da üretilen ürünlerdir. Çiftçi tarlasını ekmekte zorlanırsa veya arazisini boş bırakırsa yakın dönemde birçok üründe ciddi sorunlar yaşamamız kaçınılmazdır. Salgın böyle devam ederse ve çiftçi bu yıl yeterince üretemezse gelecek dönemlerde bunun raflara olumsuz yansıması kaçınılmazdır. Bugün birçok ülke Kovid-19 salgını nedeniyle korumacı politikalara geçerek kendi ülkesinin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için dışsatım yasağı getirdi.Artık “paramız var ki dışalım yapıyoruz” mantığı geçerli olmayıp, paramız olsa da yurtdışından tarımsal ürün alabilme olanakları oldukça kısıtlandı. Bu aşamada kendimize yeterlilik durumu ve ürün stoklarımız önem kazanmaktadır.Meyve ve sebzelerde büyük ölçüde kendimize yeterli olsak da arz açığı verdiğimiz hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve girdilerde üretim açığımızı kapatmamızın tek yolu ülkemizdeki tarımsal üretim artışı ile sağlanabilir. Tarımsal üretimin istihdam aşamasında çok büyük oranda gezici mevsimlik tarım işçilerine bağımlı olmasına karşın, salgın nedeniyle işçilerinin üretim alanlarına gelememesi önemli bir sorun alanıdır. Eğer mevsimlik tarım işçilerin sorunları bir an önce çözülemezse tarımsal üretimde ciddi sıkıntılar yaşanacak, gerek sulu tarımı yapılan ürünlerin ekim dikim ve bakımı, gerekse hasat zamanı gelmiş ürünlerin hasadı yapılamayacaktır. Bu durumdan Ege Bölgesi’nde kiraz, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde çay, Ege ve Akdeniz
Bölgesi’nde özellikle çilek en çok etkilenecek ürünler arasındadır. Tarım sektörü reel, gerçek bir sektör olmasına karşın Kovid-19 salgınına karşı açıklanan “Ekonomik İstikrar Kalkanı” adlı ekonomik önlemler paketinde tarıma yer verilmedi. Eğer çiftçi yeterince desteklenmezse ve kazanç sağlayamayacağını düşünürse üretimden vazgeçecektir. Son yirmi yılda çiftçilerimizin 3,5 milyon hektar kendi arazisini ekmekten vazgeçtiği somut bir gerçekliktir. Henüz 2019 yılı desteklerinin yarısının ödendiği, 2020 yılı tarımsal desteklerinin ödenmesinin gündemde olmadığı günümüzde,2006 yılında çıkan Tarım Kanunu gereği 2021 bütçesinde tarımsal desteklerin Türkiye’nin gayrisafi milli hasılasının%1’inden az olamayacağı hükmünün yaşama geçirilmesi gerekmektedir.Aksi durumda önümüzdeki yıllarda üretim alanı ve üretim miktarı azalması sorunlarının yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Bu durum gerek üreticinin gelir kaybı gerekse tüketicinin daha pahalı ve yetersiz gıdaya ulaşması sorunlarına yol açabilecektir.

HT: GenelMerkezinizin salgın karşısında sektöre yönelik hayata geçirdiği uygulamalar nelerdir?

BRS: TMMOB ZiraatMühendisleri Odası olarak GenelMerkez, 28 Şube ve İl temsilciliklerimiz ile salgının tarıma etkilerini içeren basın açıklamaları yaparak, kamu yönetimi ile iletişime geçerek tarım sektörünün sorunlarına ve bu sorunların çözümüne yönelik gündem konuları oluşturmaya çalıştık. Sektöre yönelik olarak; tarımda üretim seferberliğinin ilan edilmesinin gerektiği, dışa bağımlı politikalar yerine bir an önce üretime odaklı ulusal çıkarlara dayalı kamucu tarım politikalarına dönülmesini, tarımın kronikleşmiş sorunlarının pansuman önlemler ile çözülemeyeceği, 65 yaş üstü çiftçilerimizin ve meslektaşlarımızın üretim alanlarına sağlıklı ulaşma imkanlarının sağlanması, hafta sonu sokağa çıkma yasağı uygulamasından bizzat üretimin içinde yer alan meslektaşlarımızın da muaf tutulması gerektiği, Tarım ve Orman Bakanlığı Kovid-19 Komisyonunda konu uzmanı en az bir ziraat mühendisinin yer alması gerektiği, İl Pandemi Tarım Kurulları’nda mutlaka Odamız birimlerinin temsiliyetinin aranmasını, mevsimlik tarım işçilerinin üretim alanlarına gitmeleri ve sağlıklı koşullarda yaşamaları için gerekli önlemlerin alınması gerektiği, tarımın artan sorunlarının çözümü için yeterli sayıda meslektaşlarımızın istihdamının arttırılması gerektiği yönünde açıklamalarımız oldu. Bu konudaki görüşlerimizi Tarım ve Orman Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli ile yaptığımız görüşmemizde de dile getirdik.

Ayrıca toprağımızın, suyumuzun, havamızın, çevremizin korunması ve kirlenmemesi yönündeki çalışmalar yürüttük. Bu kapsamda geçtiğimiz günlerdeAlpu ilçesi sınırlarında bulunan kömür rezerv alanının özelleştirme kapsam ve programına alınması yönünde EskişehirAlpu ÖzelleştirmeYüksek Kurulu’nun kararının Odamızın da müdahil olduğu dava sonucu iptal edilmesinin de mutluluğunu yaşadık.

HT: ZMO tarafından yapılan ‘Tarımsal ÜretimSeferberliği’nin yansımaları ve etkileri neler oldu?

BRS: TMMOB ZiraatMühendisleri Odası olarak 19 Mart ve 26Mart 2020 tarihinde yaptığımız basın açıklamalarımızla ülkemizde derhal “Tarımsal Üretim Seferberliği” ilan edilmesini istedik. Tarım ve Orman Bakanı, 5 Nisan 2020 tarihinde; üretimde bir aksama yaşanmaması için “bazı ürünlerde stok yapacağız” diyerek yazlık arpa, buğday ve kuru fasulye üretimini artırabilmek için bazı illerde hazine arazilerinin de tarıma açılacağını söyledi. 6 Nisan 2020 tarihinde ise Bakanlık internet sitesinde yer alan resmi açıklamasında; Bakanlık olarak “Bitkisel Üretimin Geliştirilmesi Programı”nı başlattıklarını, yazlık ekim yapılabilecek alanlarda ekilişlerin kesintiye uğramaması ve tüm ekilebilir arazilerin üretime katılması için bu proje kapsamında belirlenen 21 ilde 7 üründe üreticilere tohumların% 75’ini hibe edeceklerini, bu doğrultuda gerek Bakanlığın tüm birimleri gerekse diğer kamu kurum ve kuruluşları nezdinde girişimlerde bulunmak suretiyle tedbirler almaya devam edeceklerini açıkladı.

Odamız, tarımsal faaliyette bulunan üreticilere ve yetiştiricilere verilen her türlü desteği olumlu karşılamaktadır. Bu aşamada yerelde özellikle büyükşehir belediyelerinin başlattıkları tarımsal üretim seferberliği çabalarını olumlu bulmaktayız. Bakanlıkça bütüncül önlemler alınmadığı süreçte gerek ek hazine arazilerinin tarıma açılması, gerekse 21 ilde 7 ürüne yönelik%75 tohum hibe desteği yaşanabilecek sorunları çözebilecek projeler olmayıp geçici pansuman önlemlerdir. Oysa tarım ve gıda sektörümüzün kalıcı sorunları pansuman önlemlerle çözülemez. Bu konudaki görüş ve önerilerimizi kamuoyu ile paylaştık. Ancak merkezi kamu yönetiminin gerek seferberliği başlatmadığı, gerekse ek tarımsal ekonomik önlemler paketi açıklamadığı ortadadır. Bu nedenle önümüzdeki yıllara yönelik kaygılarımız sürmektedir.

HT: Kovid-19 salgını ve benzerlerinden en az hasarla kurtulmak için sektörün alması gereken tedbirler nelerdir?

BRS: Üretmezsek beslenemeyiz.Üretemezsek tüketemeyiz. Üretemezsek kıtlık ve açlık yaşarız. Üreticilerin bir kez üretimden koptuktan sonra tekrar tarımsal üretime dönmeleri oldukça zor, hatta olanaksızdır. Dışalım, normal zamanlarla birlikte, özellikle salgının dünyayı tehdit ettiği günümüzde de çözüm değildir. Söylemler dışında somut adımlar atılarak ivedilikle kapsamlı ve planlı “tarımsal üretim
seferliği” ilan edilmeli, gıda arzının sürekliliği için “tarımsal ek ekonomik önlemler paketi” açıklanmalıdır.Maalesef salgın sürecinde rutin işlemlerin yürütülmesi ve ciddi sorunları çözemeyecek pansuman niteliğindeki birkaç proje dışında özel önlemler alınmamıştır. Ülkemizde yaşadığımız ekonomik, siyasal, yönetim ve de sağlık krizi ortamında tarım sektörümüzün tüm bileşenlerinin ortak mücadele etmesi bir zorunluluktur. Öncelikle, tarım sektörünün üreten, reel, gerçek bir sektör olduğunun farkına varılması ve ciddi önlemlerin alınması bir zorunluluktur. Bu aşamada, gündeme getirilen kamunun geri çekilip özel sektörün öne çıkarıldığı Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) ile DSİ-TOKİ SulamaAlanında İşbirliği Protokolü gibi bazı projeler, son derece olumsuz sonuçlar doğuracak
içerikte olup, mutlaka yeniden değerlendirilmeli ve geri çekilmelidir.

HT: Önümüzdeki günlerde sektörün dengeli ve planlı gelişip büyümesi için ne  tür adımlar atılabilir?

BRS: Ülkemizi yönetenlerin özellikle bu dönemde dışlayıcı değil, tarım ve gıda sektörünün tüm bileşenlerini sürece katarak, bütüncül yaklaşımlarla alınacak ekonomik ve bilimsel önlemlerle yaşanan krizi ve kriz sonrasını doğru yönetmeleri gerekmektedir. Kovid-19 salgını sürecinde ülkeler sınırları kapatmakta, üretim azalmakta, dış ticaret hacmi daralmakta ve korumacılık önlemleri artmaktadır.

Dünya ölçeğinde yeniden gündeme gelen korumacı tercihlerden ders çıkararak, ülkemizdeki dışa bağımlı neoliberal politikalar yerine bir anönce ulusal çıkarlara yönelik “kamucu tarım politikası” değişikliğine gidilmelidir. Öncelikle tarım arazilerimizi koruyacak şekilde ülke düzeyinde “Arazi Kullanım
Planlaması” yapılmalıdır. Ülke ve bölgeler düzeyinde büyük ova koruma alanları başta olmak üzere korunan ve sulanan tarım arazilerimizde üretim miktarı artışı, ürün çeşitliliği, üretim sürekliliğini sağlayacak ve Tarım Kanunu’na göre belirlenen zamanında ödenecek somut desteklerle yönlendirilecek “Tarımsal Üretim Planlaması”na geçilmelidir.

“Tarımsal Üretim Seferberliği” ilan edilmeli, girdi maliyetleri düşürülmeli, ucuz kredi olanakları oluşturulmalı, artırılacak ürün ve girdi destekleri üretime ve üretene verilmelidir. Ar-Ge çalışmalarına ciddi yatırım yapılarak yerli girdi ve teknoloji üretimine yönelik çalışmalar hızlandırılmalıdır. Tarımsal hammadde ve ürün dışalımı kısıtlanmalı, dışsatım olanakları artırılmalıdır. Kooperatifçilik desteklenmeli, gıda tedarik zincirinin tüm aşamaları yeniden düzenlenmelidir. Kırsal alanları geliştirecek, ülkemiz gerçeği olan küçük aile işletmeciliğini destekleyecek, çiftçilerimizin refah düzeyini artırma kadar sosyal hayatın daha fazla içinde yer almasını sağlayacak önlemler alınmalıdır. Belki de en önemlisi tüm tüketicileri fedakarca doyurmasına karşın önünü görmekte zorlanan üreticilerimize hak ettiği değer verilmeli, çiftçilerimizin morali yükseltilmeli ve kamu yönetimine olan güveni tazelenmelidir.

Okunma Sayısı: 79
Fotoğraf Galerisi