"14 MAYIS DÜNYA ÇİFTÇİLER GÜNÜ" BASIN AÇIKLAMASI

DENİZLİ
16.05.2011

Şube Başkanımız, Denizli Ziraat Odası Başkanı ve HAYKOOP Bölge Birlik Başkanı ile birlikte basın açıklaması yaptı.

 

 

Şube Başkanımız, Denizli Ziraat Odası Başkanı ve HAYKOOP Bölge Birlik Başkanı ile birlikte, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle bir basın açıklaması yaptı.

          Söz konusu açıklama metni aşağıdadır :

BASIN DUYURUSU

15 Mayıs 2011    DÜNYA ÇİFTÇİLER GÜNÜ

Bugün için ülkemizde çalışan nüfusun %24 ünü istihdam eden tarım sektörünün ve bu sektörün asil unsuru olan çiftçilerimizin içinde bulundukları koşulları göz önüne aldığımızda, aslında bugün bir sorgulama günüdür. Peki neden?

-Bugün Türkiye enerji,protein ve giyinme gereksinimlerimizi karşılayan temel tarım ürünleri açısından mutlak olarak dışa bağımlı hale gelmiştir.

Buna göre:

Hayvan varlığımızda kullandığımız 5 milyon ton karma yemin 4 milyon tonunu dışarıdan alır duruma geldik.Bunun bedeli her yıl için 1 milyar doları geçiyor. ABD‘de yıllık 80 Kğ et tüketirken bizde 7 kğ civarındadır.

Hayvan varlığımız 1980 yılında 82 milyon baştan bugün 38 milyona başa düşmüştür.

Koyun sayısı  % 50 azalarak 24 milyon

Keçi sayısı   19 milyondan 5.5 milyona

Manda sayısı 1 milyondan 86 bine

Sığır sayısı 16 milyondan 11 milyona düşmüştür.

Cumhuriyet tarihimizde 2010 yılında ilk defa kurbanlık hayvan ithalatı yapıldı.

-Yine süttozu ve buzağı maması adı altında yine süttozu ithal ederek,milyarlarca TL ödedik.

Bundan 8-10 yıl önce pamukta ihracatçı bir ülke iken şimdi bu üründe dünyanın üçüncü büyük ithalatçısı olduk.

Sadece mevcut Hükümetin 2003-2009 yılları arasında 4.9 milyon ton  pamuk ithalatı yaptık ve karşılığında 6.7 milyar TL para ödedik.

Bu süre zarfında buğday üretimimizde düşüşler yaşandı fakat hiçbir artış olmadı.

Yine 2003-2009 yılları arasında ithal edilen 12 milyon ton buğdaya 3.5 milyar TL ödedik.

Sadece 2009 yılında bakliyat ithalatı için 210 milyon TL dışarıya aktardık.

Bu süre zarfında şeker pancarı üretimi 9.4 milyon hektardan 8 milyon hektara geriledi.

Aynı yıllar içerisinde nüfusunun her yıl için yaklaşık 1 milyon artış gösterirken,kendi ülkemizde rahatlıkla yetiştirebildiğimiz temel ürünlerde tamamen ithalatçı konuma düştük.Tarımsal üretim sürekli geriledi.

Artık ülkemiz tarımsal egemenliğini yitirmiş,tüketicimizde çok daha pahalı tüketmek zorunda bırakılmıştır.

Başta küçük üreticilerimiz olmak üzere üreticimiz para kazanamamakta.Niye?Tarımda kullandığı mazot,gübre,ilaç,elektrikte dünyanın en pahalı girdilerini kullanır duruma düşürülmüştür.

2010 yılında ABD çiftçisi 1 lt mazota 65 cent,Fransız çiftçisi 130 cent öderken buna karşılık Türk çiftçisi 1 lt mazota en az 265 cent ödemek zorunda bırakılmıştır.

2003 yılında süt üreticisi sattığı 1 kğ sütte yaklaşık 2 kğ yem alırken,2009 yılında 1 kğ yem dahi alamaz duruma düşürülmüştür.

Çiftçimiz, bazı Tarımsal Kamu İktisadi Kuruluşlarının satılması,satılamayanlarında işlevsizleştirilmesi sonucunda,  serbest piyasada tefeci ve şirketler karşısında yalnız kalmış,ürünlerini değerlerinin çok altında pazarlamak zorunda bırakılmıştır.Bura  da Türk tüketicisi de  kaybetmiş,üreticiden alınan ürün tüketiciye %300-400 artışla satılmıştır.Kazanan hep aracı,tefeci,süper marketler ile tarım ve gıda şirketleri olmuştur.

-Mevcut Hükümetin iktidarı boyunca tarıma verilen destekler hep yetersiz kalmıştır.Zaten AKP‘nin sadece mazota koyduğu yüksek ÖTV ile fazlası ile tekrar geri almaktadır.

Örnek;

Türkiye‘de 2009 yılında tüketilen 11 milyar litre mazotun 3.5 milyar TL‘sini çiftçi kullanmış olup,2009 yılında tarım ayırdığı GSMH‘dan 5.9 milyar desteği uyguladığı mazota yüksek ÖTV oranı ile tekrar geri almıştır.

-AKP döneminde zaten yetersiz ve  istikrarsız olan destekler,küçük ve orta üreticilerden ziyade büyük üreticilere ve şirketlere gitmektedir.

AKP döneminde tarımda hızlı bir şirketleşme yaşanmakta,kazanamayan küçük üretici,üretim süreçlerinden kopartılarak,kentlere göçe zorlanmakta,hızla tasfiye edilmektedir.

-2010 yılında çiftçilerimizin sadece elektrik borcu,900 milyon TL olup,1.6 milyar TL faiz borcu ile birlikte bu rakam 2.5 milyar TL‘ye yükselmiştir.

Bugün en az 125 bin tarımsal sulama abonesi olan çiftçimizin borcu vardır.Bunların yaklaşık %30‘nun elektriği de kesiktir.

2010 yılının 9 aylık rakamlarında GSYK % 8.9 büyürken,tarım sektörü % 0.1 oranında küçülmüştür.

2003-2009 Döneminde;

İthalata dayalı ve istihdam hedeflemeyen bir ekonomik yapıda GSMH artış ortalaması %4.8 düzeyinde olurken,aynı zaman diliminde tarım sektörünün yıllık büyüme oranı % 1.28 düzeyinde kalmıştır.

Özetle,Türk tarımı,AKP döneminde Cumhuriyet tarihinin en düşük büyüme değerlerinde kalmıştır.

AKP İktidarı döneminde 2.5 milyon üreticimiz tarımdan kopartılmış,2.5 milyon hektar alanda boş bırakılmıştır.

Bugün kırsal kesimde yoksulluk  %40 ‘a ulaşmıştır.

1980 yılında nüfusumuz 40 milyon civarında iken bugün 73 milyona çıkmıştır.

2010 yılı ilk yarısında tüm sektörlerdeki fiyat artışı % 6.4 iken,tarım ürünlerinde % 15 olmuştur.

Türkiye yılda 11 milyar dolarlık tarım ürünü ihraç ediyor. Ama Konya İlimizin 1/3 kadar tarım toprağına sahip olan Hollanda ise 52 milyar dolar tarımsal ürün satıyor.

AB‘de hayvancılığın tarımdaki payı % 50 ,bizde ise %15 düzeyindedir.

Yaşanan krizde sanayi sektörüne değişik destek paketleri açıklanırken tarıma ayrıca bir destek aktarılmamıştır.

Çiftçimizin kullandığı gübrede yaklaşık %25 düşüş var.

AKP hükümeti,2011 yılında ayırdığı destek miktarının %90‘nını Hazirana kadar çiftçiye aktararak , seçim ekonomisi uygulayacağını beyan etmiştir.

-Son anayasa değişikliği ile kamu yararı kavramı ortadan kaldırıldı.

2003 yılında süt üreticisi sattığı 1 kğ süte yaklaşık 2kğ yem alırken,2009 yılında ise 1 kğ yem dahi alamamaktadır.

-AKP,2010 yılında dışarıya:

Hububat ithalatı için 1 milyar dolar

Bitkisel yağ ve yağlı tohumlar için 2.5 milyar dolar

Hatta tütün için bile 400 milyon dolar ödemiştir.

-Bugün Avrupa Birliği bütçesinin yaklaşık % 50‘sini (yaklaşık 50 milyar euro)sadece tarıma destek olarak aktarmaktadır.

Bu rakam,ABD‘de 100 milyar dolar,ABD,sadec kendi 25 bin pamuk üreticisine Türkiye‘nin tüm tarıma aktardığı(2011 yılı için) miktarı  kadar destek aktarıyor.

-Bugün Türk çiftçisi tarıma ayrılan desteğin 3 katı kadar bankalardan kredi kullanmakta olup,bunun 1.5 milyar TL‘si icra takibindedir.

-2011 yılı bütçesinde tarım ayrılan destek borç faizlerine ayrılan miktarın onda biri kadar bile değildir.

Artık bu yapı sürdürülebilir değildir. Bu çark böyle dönmemeli, bu bu kervan böylr gitmemelidir. Bugün izlenen tarım politikalarının ülkemizi getirdiği nokta bellidir. Eğer bu politikalara devam edilecek olursa götüreceği nokta da bellidir. O noktada da yatırım, üretim ve istihdam süreçlerinden kopartılmış, her yönü ile ipotek altına alınmış, dışarıya kaynak aktaran, her geçen gün yoksullaşan, insanı aç ve işsiz bir Türkiye gerçeği olacaktır.

Unutmayalım ki dün verdiğimiz kararlar nasıl ki bugünümüzü belirliyorsa, bu seçim sürecinde vereceğimiz kararlarda geleceğimizi belirleyecektir.  Gelecekte yaşanacakların suç ortağı olmamak adına, geleceğimizi karartmamak adına, bugünkü küçük çıkar ve beklentilerimizi aşarak, üreten, ürettiğini hakça paylaşan, insanı mutlu bir Türkiye yaratmak bizim bugün vereceğimiz kararlara bağlıdır. Yine unutmayalım ki en büyük güç biz üreticiler ve tüketicileriz. Gücümüzün farkında olalım.

Bu dileklerimizle, tüm çiftçilerimizin, üreticilerimizin ve tüketicilerimizin bu günü yeni ve güzel bir başlangıcı olsun. 14.05.2011

 

 

 

İbrahim GÜR                                             Hamdi GEMİCİ              Mehmet VAROL

TMMOB Ziraat Müh.Odası                     Denizli Ziraat                   Hay-Kop Bölge

Denizli Şb.Bşk.                                           Odası   Bşk.                      Üst Bir. Yön.Kur. Bşk.

Okunma Sayısı: 572