16 EKİM DÜNYA GIDA GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
PANDEMİ SÜRECİNDE BİR KEZ DAHA ÖĞRENİLEN : “GIDANIN VAZGEÇİLEMEZ ÖNEMİ ”
Dünyamızda yaşayan ve yetersiz beslenen, açlıkla mücadele eden milyonlarca insanın bu içler acısı durumuna dikkat çekmek , farkındalığı yaymak ve açlık felaketine karşı insanları harekete geçirmek amacı ile 16 Ekim “Dünya Gıda Günü “ olarak her yıl Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) nun 1945 teki kuruluşunun yıldönümü olarak 150 den fazla ülkede Dünya Gıda Günü çerçevesinde kutlanmaktadır.
FAO nun 75. kuruluş yıldönümünde bu yıl Dünya Gıda Günü teması; “Büyütelim, Besleyelim ; Hep Birlikte Sürdürelim “ olarak belirlendi.
Gıda insan hayatı için vazgeçilmez bir ihtiyaç, gıdaya ulaşım ise bir insanlık hakkıdır. İçinden geçtiğimiz pandemi süreci bir kez daha gıdanın vazgeçilemez önemini bizlere hatırlatmıştır.
Gıdanın hammaddesinin Bitkisel ve Hayvansal Tarım Ürünlerin den oluştuğu gerçeğinden hareket ederek;
“ Büyütelim EVET !”
“Besleyelim EVET!”
Ancak hangi koşullarda ? Tarımı dışa bağımlı kılınmış bir ülkede bu söylemler havada kalmaktadır. Ülkemizde her yıl 1 milyon artan nüfusa artı olarak 5 milyon Suriyeli göçmeni de ilave edersek , her yıl üretilen buğday rekoltesini 1 milyon ton daha fazla üretmek zorundayız.
Girdi maliyetleri ve uygulanan tarım politikaları nedeniyle 3 milyon hektar arazi ekilmemektedir. Son 5 yıldır Türkiye’nin buğday ekimi yapılan alanı, buğday üretimi ve verimi azalmaktadır.
2015 yılında 78,6 milyon dekarda buğday ekimi yapılırken, bu alan 2019 yılında % 13 azalarak 68,5 milyon dekara gerilemiştir.
2015 yılında 22,6 milyon ton olan buğday üretimi 2019 yılında % 16 azalarak 19 milyon tona gerilemiştir.
Buğday bu ülkenin; danesi ile ,samanı ile ,unu ile ekmeği ile ana ürünüdür. Artan nüfusun ihtiyacını karşılayamadığı için buğday üretiminin yarısı kadar da dışarıdan buğday getirilmektedir. 3 milyon hektar tarım arazisinin boş kaldığı yerde dışarıdan her yıl 10 milyon tona yakın buğday ithal edilmektedir.
Hayvancılıkta durum daha vahimdir. Çiğ süt fiyatlarına yapılan desteklemelerin yem fiyatlarındaki artışların gerisinde kalması süt sektöründe yeni bir krize yol açabilir, bu durum süt inekçiliğinin geleceğini de olumsuz etkileyecektir.
“Paramız var nasılsa dışarıdan alırız”, mantığının pandemi sürecinde çöktüğünü hep birlikte gördük. Salgın dönemlerinde her devlet ürettiğini halkı için stoklamaktadır. Buradan çıkarılacak en büyük ders; tarım sektörünü dışa bağımlılıktan kurtaracak ulusal tarım politikaları üretmekten geçmektedir.
Üreticinin desteklendiği, ürünlerin büyütüldüğü, hayvanların beslendiği ve gıda ürünlerine tüketicinin kolayca ulaşabildiği günler uygulanacak ulusal tarım politikalarına bağlıdır.
Hasan ÇOBANCI
Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı