3. KÖPRÜ PROTESTO EDİLDİ

3. KÖPRÜ PROTESTO EDİLDİ
İSTANBUL
21.07.2009

3. Köprü Yerine Yaşam Platformu tarafından 18 Temmuz 2009 günü Sarıyer'de düzenlenen yürüyüş ve basın açıklamasına II. Başkanımız Yıldırım DERYA ve üyelerimiz katılım sağladı.

 

3.KÖPRÜ İHTİYAÇ DEĞİL CİNAYETTİR

Bugün "3.Köprü mutlaka yapılacaktır" diyebilen Başbakan Recep Tayip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı iken, 27 Nisan 1995 tarihinde verdiği demecinde "3. Köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbul‘un çağdaş kentleşmesi ve şehir içi ulaşım sistemi için ölümcül sonuçlar doğurur" diyordu.

Başbakan‘ın ülkeyi yönetmeye başladıktan sonraki görüş değişikliğinin ise özellikle 2003‘teki Malezya ziyaretinde, Malezyalı firmaların "yap-işlet-devret" modeli tekliflerinden sonra ortaya çıktığı biliniyor.

3. Boğaziçi köprüsü, bir devlet projesi olan Marmaray‘ın fizibilite raporlarında da ‘‘gereksiz‘‘ görülüyor. Çünkü Marmaray‘ın işletmeye geçmesiyle birlikte Boğaziçi‘ne artık yeni bir köprü ihtiyacı da ortadan kalkacağı belirtiliyor.

Bu bilgiler, devletin resmi raporlarında da yer aldığı halde, 3. köprünün yeniden gündeme gelmesi ise, yap-işlet-devret yöntemiyle ‘‘köprü rantı‘‘ nı bekleyen çevrelerin ‘‘Marmaray‘dan önce‘‘ amaçlarına ulaşmak istediklerini gösteriyor. Boğaziçi‘ne yeni köprünün ulaşım adına değil, ‘‘para toplamak‘‘ için tasarlandığını gösteriyor.

Kurulacak yeri bile kesin olmadan uygun görülen sözde köprü projesindeki ‘‘karayolu ve demiryolu‘‘ önerisinin bilimsel ve gerçekçi olabilmesi için, Avrupa ve Asya yakalarındaki demiryolu sistemlerinin yeni köprü güzergâhına göre etüdü ve yeniden planlanması gerekiyor. Bu çalışma ise 30 yıldır ancak Marmaray için gerçekleştirilebildi. Yani, üzerinde demiryolu da bulunan bir karayolu köprüsünün Boğaziçi‘nde hiçbir güzergâhta teknik ve rasyonel altyapısı da zaten bulumuyor.

Bunlarla birlikte; başta 3. köprü ve kent içi oto tünelleri v.b. hiçbir plana, SİT kararlarına, yasalara, uluslar arası sözleşmelere uygun olmadığı için, hiçbir plana işlenememektedir. Buna rağmen hükümet tarafından yapılan açıklamalarda öncelikle bu planlara işleyeceğiz denilerek, belediye meclislerinin iradelerine ipotek konulmaktadır.

Bu ülkenin evlatları, İstanbul için alınan ve alınacak olan yanlış yapılaşma kararlarının ve uygulamaların zararlarını temizlemek için çok büyük uğraşlar ve kayıplar verdiler ve veriyorlar! Ömrümüz hep yap-boz ile mi geçecek?

Üçüncü köprü fikri bir kere binlerce kere yanlıştır. Çünkü:

İstanbul‘da nüfus artışı yılda yüzde 4, araba sahipliğindeki artış ise yılda yüzde 16‘dır. Buna göre, 2020 yılında bu talebi ancak 7 köprü ile karşılayabiliriz. 2040 yılında belki 70 köprü gerekecektir. Dolayısı ile köprü inşası çözüm değildir. Çünkü köprü inşa etmek bir kısırdöngüdür. Problemi çözdüğünüzü zannettiğiniz anda, aynı problem ile gene karşı karşıya kalırsınız!

Göztepe ile 4. Levent arası bir metronun maliyeti 450 milyon dolar iken Üçüncü köprünün çevre yolları ve viyadükleri ile birlikte maliyeti en az 900 milyon dolar olacaktır. Dolayısıyla, 3. köprü sadece İstanbul‘da yaşayanların sorunu değildir. İstanbul‘da çarçur edilen kaynaklar, vergi ödeyen tüm Türkiyelileri ilgilendirmektedir.

3. Köprüye karşı çıkanlar Sayın Başbakan‘ı üzüyormuş.

Biz de üzülüyoruz Sayın Başbakan! Ama bu sefer yalnızca üzülmekle yetinmeyeceğiz bilesiniz. Bu sefer, kendimiz, çocuklarımız ve doğadaki tüm diğer canlıların yaşama hakkı için; ormanımıza, suyumuza, mahallelerimize sahip çıkacağız. Üzmek istemezdik ama yıllar önce ‘cinayet‘ dediğiniz, Belediye Başkanınızın bile arkasında duramadığı bu projenin tam da önünde durucağız.

Akademisyenlerin, meslek odalarının, kent sakinlerinin, tümüyle bilimsel gerekçelerle karşı durduğu bu projeye dair kararlılığınızı görüyoruz. Biz de kararlıyız! İstanbul‘un arkadan hançerlenerek katledilmesi demek olan 3. köprü "cinayetini" önleyeceğiz.

Biz karşı çıkanları, ‘bunların yıllardır bir dikili ağacı var mıdır?‘ diye suçluyorsunuz ya, işte tam da o dikili ağaçlarımızı korumak için bugün sokaklardayız, yargı yolu da dâhil olmak üzere her türlü meşru hakkımızı kullanacağız.

Üçüncü Boğaz Köprüsü ilk iki köprüde olduğu gibi İstanbul‘un trafik sorununu çözmeyecek, yeni çözümsüzlükler üretecektir.. Bir yandan İstanbul‘un kuzey kesimi olan Beykoz ve Sarıyer  ormanlarında usulsüz yerleşimi teşvik ederken, diğer yandan çevre ve bağlantı yolları güzergâhındaki mevcut yerleşimlerde yaşayan insanların, kamulaştırmaların ardından, kentsel dönüşüm projeleri uygulaması gibi nedenlerle mahallelerinden göç etmelerine yol açılacaktır. Yaklaşık 50 yıl önce, Sarıyer‘deki tersanelerde, bir dünya markası olmuş Paşabahçe Şişecam Fabrikası‘nda, Sümerbank Beykoz Deri Kundura, Tekel İspirto ve Rakı Fabrikaları‘nda işçi olarak çalıştırılmak üzere Anadolu‘dan buralara göç ettirilen insanların barınmalarını sağlamak amacıyla, günümüzde  usulsüz diye tanımlanan yapılaşmalar bilerek teşvik edilmişti. Beykoz ve Sarıyer‘de doğan, büyüyen, evlenen ve ölümlerinden sonra buralardaki mezarlıklarda yatan insanlar, işgalci gibi gösterilerek, "kentsel dönüşüm" projeleri yoluyla şimdi göçe zorlanmaktadır. Bunların aralarında arsalarının değerleneceği umuduna kapılarak köprünün yapılmasını isteyenlerin de önünde sonunda yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda bırakılacağı  unutulmamalıdır.

3.köprü demek, ecri misillerin artması, yıkımların başlaması ve barınma hakkımızın gasp edilmesi demektir. Biz Beykoz, Sarıyer ve tüm İstanbul halkı olarak köprü atında egzoz gazında yaşamak yerine yaşamı savunuyoruz. Yapılması gereken , sermayenin değil İstanbul halkının ortak çıkarlarını ve kamu yararını gözeten, doğal ve tarihsel çevrenin korunduğu, halkın demokratik katılımını esas alan bir planlamayı acilen hayata geçirmektir. İstanbul için, raylı sistem ağırlıklı, deniz yolunu en etkin biçimde kullanan ve otobüslerle desteklenmiş bir toplu taşıma sisteminin oluşturulması gereklidir. Planlı olarak toplu taşımayı etkinleştirme, ucuzlatma ve bu amacı destekleyecek biçimde  otomobil kullanımını caydırıcı tedbirlerin alınması sağlanmalıdır. Tarımı ve hayvancılığı çökmüş, yerleşim ve sanayileşmesi plansızlığa dayalı, kırlarını yönetemeyen bir Türkiye‘de, İstanbul‘un ulaşım ve taşımacılık sorunu köprülerle  çözülemeyecek, aksine bu sorunlara yoğun kent, kişi başına ulaşım maliyeti, su, rekreasyon, yaban hayatı gibi pek çok sorun daha da eklenecektir.

Mart 2008‘den buyana dün; Havantepe‘de, Sarıyer merkezde, Rumelikavağı‘nda, Tarabya‘da, Beykoz‘daydık. "3.rant köprüsü" söylentilerinden vazgeçilinceye kadar, bundan sonra da gerekirse Türkiye‘nin tüm meydanlarını dolaşarak mücadelemizi sürdüreceğiz, İstanbul halkına, kente, çevreye ve doğaya karşı suç işlenmesini, ülkenin parasal kaynaklarının çarçur edilmesini önleyeceğiz.

 

  • 3.KÖPRÜ İSTANBUL HALKINA, KENTE ÇEVREYE VE DOĞAYA KARŞI SUÇTUR!
  • KÖPRÜ DEĞİL İNSANCA YAŞAM!
  • ORMAN YOKSA SU DA YOK!
  • 3.KÖPRÜ YIKIM DEMEKTİR!
  • ORMANIMA, SUYUMA,MAHALLEME DOKUNMA!
  • ARTIK YETER, BU KENT, BU ÜLKE  BİZİM. 
  • KENTİ, KENTLİYİ, ORMANI, SUYU,DENİZİ ÖLDÜRMEYELİM.
  • SERMAYE DEFOL İSTANBUL BİZİMDİR !

 

18 TEMMUZ 2009 / SARIYER

3.KÖPRÜ YERİNE YAŞAM PLATFORMU

Okunma Sayısı: 1423
Fotoğraf Galerisi