47. DÖNEM I. DANIŞMA KURULU TOPLANTIMIZI GERÇEKLEŞTİRDİK
ODA’mızın 47. Dönem I. Danışma Kurulu Toplantısını, Ana Yönetmeliğimizin 45. ve 46 maddeleri gereği, geçmiş dönem Oda Başkanlarımız, Genel Merkez Yönetim Kurulu asıl ve yedek üyelerimiz, Onur Kurulu ve Denetleme Kurulu asıl üyelerimiz, Şube Başkanlarımız ve Saymanlarımız, TMMOB organlarındaki temsilcilerimizin katılımı ile 19 Eylül 2020 Cumartesi günü video konferans yoluyla Ankara’da gerçekleştirdik.
Toplantı, ODA Yönetim Kurulu Başkanımız Baki Remzi SUİÇMEZ ve önceki dönemler ODA Başkanlarımızdan Prof. Dr. Cemal TALUĞ ile Dr. Turhan TUNCER’in açılış konuşmalarının ardından danışma kurulu gündemi ile devam etti.
Danışma kurulu gündeminde yer alan; “Pandemi Sürecinin Ülke Tarımı ve ZMO Açısından Genel Değerlendirmesi, Güncel Konuların Değerlendirilmesi; Bitki Koruma Ürünleri, Toprak Koruma Kurulları, Tarımsal Yayım ve Danışmanlık, ZMO Örgütlülüğü – Ziraat Mühendislerinin İstihdam Sorunları, Mali Durum ve Aidat Ödemeleri, Eğitimler ve Hukuki Çalışmalar” başlıkları altında toplanan tüm konular, ODA Başkanımız Baki Remzi SUİÇMEZ, II. Başkanımız Caner AKSAKAL, ODA Yönetim Kurulu Sayman Üyemiz Tahsin Erman ÇAĞDAŞ ve ODA Yönetim Kurulu Yazman Üyemiz Mehtap ERCAN BİLGEN yönetiminde, katılımcıların yoğun ilgisi ve katılımları ile gerçekleştirildi.
Toplantıda söz alan; Onur Kurulu Üyelerimiz; Ahmet ATALIK (önceki dönem İstanbul Şube Başkanımız), Semih KARADEMİR (önceki dönem Adana Şube Başkanımız), KENAN SEÇKİN (önceki dönem Gaziantep Şube Başkanımız), Ferdan ÇİFTÇİ (önceki dönem İzmir Şube Başkanımız),
Şube Başkanlarımız ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz; Feyzullah KORKUT (Adana Şube Yönetim Kurulu Başkanımız), Vural ŞAHİN (Antalya Şube Yönetim Kurulu Başkanımız ), Prof. Dr. Erkan YASLIOĞLU (Bursa Şube Yönetim Kurulu Başkanımız) ile Serkan DURMUŞ (Bursa Şube Yönetim Kurulu Üyemiz), Hicri NALBANT (Çanakkale Şube Yönetim Kurulu Başkanımız), Abdussamed UCAMAN (Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu Başkanımız), Doç. Dr. Okan DEMİR (Erzurum Şube Yönetim Kurulu Başkanımız) ile ERDAL ŞENGÜL (önceki dönem Erzurum Şube Yönetim Kurulu Başkanımız), Muazzez GÜNAY (Eskişehir Şube Yönetim Kurulu Başkanımız), Ali KARAKUZULU (Gaziantep Şube Yönetim Kurulu Üyemiz) ile Mehmet Deniz TOPRAK (Gaziantep Şube Yönetim Kurulu Üyemiz), Murat KAPIKIRAN (İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanımız) ile Dilek ÜLGER (İstanbul Şube Yönetim Kurulu Üyemiz), Dr. Tevfik TÜRK (İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanımız), Doç. Dr. Ziya DUMLUPINAR (Kahramanmaraş Şube Yönetim Kurulu Başkanımız), Süleyman Yavuz İLGÜN (Konya Şube Yönetim Kurulu Üyemiz), Fevzi ÇİÇEK (Malatya Şube Yönetim Kurulu Başkanımız), İbrahim DEMRAN (Manisa Şube Yönetim Kurulu Başkanımız), Vedat DURAK (Mardin Şube Başkanımız), Necmi BİRİM (Mersin Şube Yönetim Kurulu Başkanımız), Uluhan KORKUT (Muğla Şube Yönetim Kurulu Başkanımız) ile Seylan GÜLTEKİN (Muğla Şube Yönetim Kurulu Üyemiz), Hasan ÇOBANCI (Samsun Şube Yönetim Kurulu Başkanımız) ile Ercan YANOĞLU (Samsun Şube Yönetim Kurulu Üyemiz), Abdullah MELİK (Şanlıurfa Şube Yönetim Kurulu Başkanımız) ile Bedriye KAYA (Şanlıurfa Şube Yönetim Kurulu Üyemiz), Dr. Cemal POLAT (Tekirdağ Şube Yönetim Kurulu Başkanımız), İskan İŞİK (Van Şube Yönetim Kurulu Üyemiz),
ODA Yönetim Kurulu Üyemiz; Yener ATASEVEN, ODA Denetleme Kurulu Üyelerimiz; Sefa APAYDIN, Ali İhsan İLHAN ve Ali ŞENAY ile ODA Genel Sekreterimiz Kamil BAYRAM, Avukatımız Zühal DÖNMEZ ve MİEM Sorumlumuz Figen KURAL gündeme yönelik olarak açıklamalarda bulundular.
Toplantı, 47. Dönem I. Danışma Kurulu Sonuç Bildirgesinin hazırlanarak katılımcılarla paylaşılması ile son buldu.
Hazırlanan bildirge şöyledir:
TMMOB ZMO 47. DÖNEM 1. DANIŞMA KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ
(ANKARA – 19 EYLÜL 2020)
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın 47. Dönem 1. Danışma Kurulu Toplantısı, ZMO Ana Yönetmeliği`nin 45. ve 46 maddeleri gereği, geçmiş dönem Oda Başkanları, Genel Merkez Yönetim Kurulu asıl ve yedek üyeleri, Onur Kurulu ve Denetleme Kurulu asıl üyeleri, Şube Başkanları ve Saymanları, TMMOB organlarındaki temsilcilerimiz, Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcımız ile MİEM sorumlumuzun katılımı ile 19 Eylül 2020 tarihinde video konferans yoluyla Ankara’da gerçekleştirilmiştir.
19 Eylül TMMOB Mühendis, Mimar ve Şehir Plancıları Dayanışma Günü kutlu olsun. TMMOB’nin 41. Olağanüstü Genel Kurulu’nda alınan karar gereğince Yönetim Kurulu 9 Ekim 2010’da 108 nolu kararıyla bu günü dayanışma günü ilan etmiştir. Bugün, 19 Eylül 1979’da TMMOB’nin çağrısı ile 55 İl’de, 740 işyerinde, 100.000’in üzerinde Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının da katılımı ile gerçekleşen iş bırakma eyleminin 41. yıldönümüdür. Meslektaşlarımızın ve diğer Meslek Odalarına üye tüm Mühendis Mimar ve Şehir Plancılarının Dayanışma Gününü kutluyoruz.
Üst birliğimiz TMMOB dahil kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının demokratik yapılarına ve özgür işleyişlerine müdahale etmeye çalışan yasal girişimlere ve kamu yönetimi uygulamalarına derhal son verilmelidir.
Tarım sektörümüz yıllardır uygulanan yanlı, yanlış ve özelleştirmeci tarım politikaları nedeniyle yapısal sorunlarını çözememiştir. Dünya ile birlikte ülkemizi de yoğun olarak etkileyen korona virüs salgınının radikal önlemler alınmadığı için hızla yayılmaya devam etmesi ile birlikte salgının etkileri sağlıktan eğitime, üretimden ekonomiye birçok başlığı etkilemekte bununla birlikte her kamusal alanda olduğu gibi çiftçi ve kırsal bölgelere yönelik herhangi bir ciddi tedbirin alınmaması sonucunda tarım sektöründe de hayati sorunların yaşanmasına neden olmaktadır.
Bu hayati sorunlar ile birlikte enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatlarımızı her alanda olumsuz etkileyen ekonomik kriz giderek daha da derinleşmeye devam etmektedir.
Yaşanan krizden kurtulabilmek için ithalat kolaycılığına dayalı neoliberal ekonomi politikaları yerine üretim ekonomisini, sermayenin öncelikleri yerine kamusal çıkarları, kamu harcamalarında lüks ve savurganlığa dayalı yönetim anlayışı yerine tasarrufları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınmayı önceleyen anlayış bir an önce benimsenmeli, tarım sektörüne yönelik kısa, orta ve uzun vadeli tarımda yapısal sorunları gideren planlamalar acil olarak gündeme alınmalıdır.
Covid-19 salgını süreci bir kez daha göstermiştir ki giderek derinleşen iklim krizi karşısında tüm yurttaşlarımızın içme suyu ve çiftçilerimiz tarafından tarımsal sulamada kullanılan su varlıkları korunmalı, su hizmetleri ücretsiz verilmeli, çiftçi su borçları silinmeli ya da faizsiz ertelenmelidir. Sulamada kullanılan enerji, destekleme kapsamına alınmalı ve borçlu çiftçilere uygulanan haciz ve takipler durdurulmalı, kamu yönetimi tarafından karşılanmalıdır.
Üretim için gübre, tohum, ilaç, yem, mazot, elektrik gibi temel girdileri üreten tarımsal KİT’lerin özelleştirilenleri kamulaştırılmalı, kapatılanlar yeniden açılmalı ve işlevsizleştirilenlere işlev kazandırılmalı, özerkleştirilerek çiftçi örgütlerinin aktif katılımı sağlanmalıdır. Bu yapısal dönüşüm sürecinde çiftçilerin girdi maliyetlerini düşürecek destekleme programları acilen yapılmalıdır. Girdi temininde KDV muafiyetleri ivedilikle sağlanmalıdır.
Bugün iklim değişikliği kapsamında yaşanmaya başlanan sert rüzgarlar, hortumlar, kuraklık, seller ve sıcaklık dalgaları üretimimizi, üreticimizi ve tüm halkımızı olumsuz etkilemektedir. Rant uğruna ortaya çıkan çarpık kentleşme, yeterince inceleme ve değerlendirme yapılmadan inşa edilen enerji yapıları ve madencilik faaliyetleri, doğal varlıklar üzerinde yıkım derecesinde tahribata yol açmakta ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini tetiklemektedir. Doğal varlıklarımız gelecek nesillerimize miras olarak bırakacağımız yaşam kaynaklarıdır. Yapılacak yatırımlarda mutlaka meslek odalarının ve yöre halklarının görüşü alınmalıdır. ODA’mızın bu konudaki haklı mücadelesi her zaman olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir.
5403 sayılı Yasa kapsamında İllerde kurulan Toprak Kuruma Kurullarının kararları topraklarımızı ve verimli tarım arazilerimizi korumaya yönelik olmalıdır. ODA’mız kamu yararı, alternatif alan dahil çeşitli gerekçelerle kurulda alınan yanlış kararlara itiraz ederek, süreci takip etmeye ve gerekirse yargıya taşımaya devam edecektir.
Bazı İllerde “hobi bahçeleri” adı altında tarımsal niteliği korunacak arazi vasfı taşıyan araziler zaman içinde tarım dışına çıkarılmakta, parçalanarak küçülmelerine yol açılmaktadır. Kırsalda yapılan hobi bahçeciliği yeni imar alanları yaratmanın yeni bir yolu olmaya başlamıştır. Hobi bahçeciliği kentsel bir kavramdır. Denetlenerek ve belirli kurallar çerçevesinde, kent içinde uygun arazilerde yapımına izin verilmelidir. Tarım arazileri ise tarımsal üretim yapmak için kullanılmalıdır.
Gıda egemenliği, gıda güvenliği ve gıda güvencesi ülke gündemindeki yerini almalı, kendine yeter üretim için planlamalar hemen yapılmalıdır. Kamu sağlığını gözetmeyen merdiven altı ve riskli katkı ve kalıntılar taşıyan gıda ham maddeleri ile yapılan üretim, stokçuluk ve fahiş fiyatlar, doğru, etkin ve hızlı şekilde denetlenmeli, gerekli cezalar verilmelidir.
Tarımsal üretimin artırılması ve devamlılığının sağlanması için üretim, işleme, depolama ve tüketim aşamalarında bitki koruma önlemleri olmazsa olmaz koşuldur. Bitki koruma ürünlerinin üretimi, toptan ve perakende satışı, tanıtımı ve fiili uygulanmasının bu konuda eğitim almış uzman kişilerce yapılması bir zorunluluktur. Bitki koruma uygulamaları sadece tarım ilaçlarının kullanıldığı kimyasal mücadele uygulamaları ile de sınırlı değildir. Ülkemizdeki mevcut bitkisel ilaç satış bayilerinin çözülemeyen sorunları arasında; reçete sorunu, pestisitlerin ruhsatlandırma alanları ve dozları, gübre ruhsatı ile satılan pestisitler, etiket fiyatı, denetim, sahte ve kaçak ilaçlar, üreticinin eğitim ve gelir seviyesi düşüklüğü, mesai saatleri, kâr marjının düşüklüğü, uzun vadeli satış ve tahsilat zorluğu, sermaye yetersizliği, ürün fiyatlarının belirsizliği, ilaçların kullanım süreleri, fide, gübre, tohum satışları gibi bugün de yaşanan birçok ciddi sorunları mevcutken bitkisel ilaç satış bayiliklerinin bitki koruma konusunda hiç bir yeterliliği olmayan diğer meslek disiplinleri dahil, Orman Mühendisi ve Orman Endüstri Mühendislerine verilmesi yanlıştır. Bu yanlış ivedilikle düzeltilmelidir.
Bitki koruma, gübre, tohum, tarım alet ve makinası gibi girdileri satan Tarımsal Bayilere yönelik halk sağlığının korunması ve haksız rekabet ortamı oluşmaması için Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ülke düzeyinde ortak uygulama başlatılmalı ve süreç sıkı bir şekilde denetlemelidir.
Sağlık Bakanlığı’nca yürürlüğe konulan “Biyosidal Ürünler Yönetmeliği” değişikliği yeniden değerlendirilmeli, biyosidal ürün veya aktif maddelerin imalinden sorumlu olacak meslek grupları içerisinde eskiden olduğu gibi yine Ziraat Mühendisleri de olmalı, halk sağlığı açısından biyosidal uygulaması yeterli eğitim almamış her meslek grubuna açılmamalıdır. Salgın döneminde kapatılan ve yasal olarak meslek içi eğitimler kapsamında yetkilendirilmiş olan ODA’mızın görevini yerine getirebilmesi için gerekli eğitimleri vermesi derhal tekrar sağlanmalıdır.
Adalet Bakanlığı’nca planlanan Bilirkişi Eğitimleri yeniden açılmalı, ODA’mızca verilen bilirkişilik temel ve yenileme eğitimlerine ivedilikle izin verilmelidir. Bilirkişilik uzmanlık ve alt uzmanlık alanlarında meslektaşlarımızı mağdur eden düzenlemeler ve uygulamalar derhal düzeltilmelidir.
Tarımsal üretimde önemli bir işgücü konumunda bulunan geçici, gezici olarak çalışan erkek ve kadın mevsimlik tarım işçilerinin karşılaştıkları sosyal güvenlik, emeklilik vb. sorunlar ile tarımda çocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik kalıcı çözümler geliştirilmeli, şehirlerarası nakil ve barınma koşulları dahil üretim sezonu öncesi gerekli önlemler Covid-19 salgın sürecinde dikkate alınarak yürürlüğe konulmalı, çalışma ve sosyal hayatları ivedilikle iyileştirilmelidir.
Öncelikle tarımsal ilaç, gübre, tohum olmak üzere yerli girdi üretimine ve ıslah çalışmalarına yönelik gerekli Ar-Ge çalışmaları hızlandırılmalı ve süreç koşulsuz desteklenmelidir.
“Tohumculuk Yasası” ekosistem, tarımsal varlıklarımız, çiftçiler ve kamuoyu çıkarları gözetilerek bir an önce yeniden düzenlenmelidir.
Gıda arzının sürekliliği, verim ve üretici gelirinin artması için sulamaya uygun tarım alanları bütçeden yeterli kaynak ayrılarak ivedilikle sulu tarıma açılmalı, su tasarrufu sağlayan basınçlı/kontrollü sulama yöntemleri uygulanmalı, sulanan alanlarda eşgüdümlü olarak arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri tamamlanmalıdır.
Hayvancılığın gelişmesi sağlanarak, üreticinin gelir artışı yanında, vatandaşın sağlıklı et, süt ve süt ürünleri tüketmesi için kalıcı özel önlemler alınmalıdır. Beyaz et ve yumurta sektörü salgın boyunca desteklenmelidir. Kırmızı et sorununun giderilmesi için dönemsel olarak açılan tarife kontenjanlarıyla dışalım yolu tercih edilmemeli, devlet üretim çiftlikleri yoluyla üreticiye teknik destek sağlanmalı, yem, ilaç, aşı desteği verilmeli, meraların amaç dışı kullanımı önlenmelidir. Endüstriyel hayvancılık çok boyutlu değerlendirilmeli, agroekolojik hayvancılığa geçiş özendirilmelidir.
Artan gıda ihtiyacının karşılanmasında önemli bir besin kaynağı olan su ürünleri halkın beslenmesinde gerektiği kadar yer almamaktadır. Kişi başına tüketim 5-6 kilogramlar civarında olup gelişmiş ülkelerin tüketiminin oldukça gerisindedir. Ekolojik özellikleri birbirinden farklı 3 deniz, 1 iç deniz ve 25 farklı akarsu havzasına sahip olan Türkiye zengin balık biyoçeşitliliğine sahiptir. Sahip olduğu büyük potansiyele rağmen bu kaynakları doğru ve sürdürülebilir bir şekilde değerlendirememektedir. Pelajik ve bentik balık stokları yenilenme oranlarını aşan bir şekilde sömürülmekte, Kirlilik, kaçak avcılık, av yasaklarına uyulmaması gibi etkenler ise stoklara geri dönülmez zararlar vermektedir. Stoklarımız üzerindeki av baskısının azaltılması, kaçak avcılığın önlenmesi, av yasaklarına uyulmasının sağlanması için kamu kurumlarının denetimlerini artırması gerekmektedir. Su Ürünleri Mühendisleri, Su Bilimleri ve Mühendisleri ile Balıkçılık Teknolojisi Mühendislerinin kamuda istihdam edilmesi ile denetimler yetkin mühendisler tarafından yapılacaktır. Bu meslek gruplarının denetimlerde etkin görevler alması sağlanmalıdır.
Eğitim ve istihdam politikaları birlikte planlanmalı, eğitimde altyapı ve kalite sorunu dikkate alınmalı, işsizlik sorununun çözümüne yönelik kamuda istihdam ve özel sektörde çalışma olanakları ile tarımsal eğitimin kalitesi artırılmalıdır.
Bakanlık teşkilat yapısında “Çiftçi Yayım ve Eğitim Şubeleri” tekrar açılıp eğitim ve yayımda birlik sağlanmalıdır. Tarım Danışmanlığı kamu dışında etkin hale getirilmeli, tarımda özel sektör ve gelişen tarımsal üretim ve tüketim kooperatifçiliği için de zorunlu olmalıdır.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak diyoruz ki; üretimdeki yapısal sorunlara kalıcı çözüm getirilmeli, üretim maliyetleri düşürülmeli, çiftçimizin kazandığı, tüketicinin makul fiyatlarla ürüne ulaşabildiği bir sistem kurgulanmalıdır. Ülke ve bölgeler düzeyinde büyük ova koruma alanları başta olmak üzere korunan ve sulanan tarım arazilerimizde üretim miktarı artışı, ürün çeşitliliği, üretim sürekliliğini sağlayacak ve Tarım Kanunu’na göre belirlenen zamanında ödenecek somut desteklerle yönlendirilecek “Planlı Tarımsal Üretim”e geçilmelidir. “Tarımsal Üretim Seferberliği” ilan edilmeli, girdi maliyetleri düşürülmeli, ucuz kredi olanakları oluşturulmalı, artırılacak ürün ve girdi destekleri üretime ve üretene verilmelidir.
Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmeli, tarım ve gıda sektörü özel sektörün inisiyatifine bırakılmamalı, çiftçilerin ve tarım kesiminin satın alma, eğitim, üretim ve ürün satış konularında güçlenmesi için kooperatifleşmesi desteklenmelidir. “Kamucu Tarım Politikaları” ivedilikle yaşama geçirilmelidir.
Meslektaşlarımızın ve üreticilerin mağduriyetini engellemek ve tarım sektörüne yönelik olumsuz sonuçların önüne geçebilmek için çalışarak, araştırarak ilgili kurumları ve kamuoyunu bilgilendirerek görevimizi yerine getirmeye devam ediyoruz ve edeceğiz.
Mesleğimizin itibarsızlaştırılması, mesleki yetkilerimizin elimizden alınması, meslek örgütümüzün işlevsizleştirilmesi ve bölünmesine izin vermeyeceğiz.
Yaşasın TMMOB
Yaşasın ZMO
Yaşasın ZMO Örgütlülüğü
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası