5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI
5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle her yıl olduğu gibi bu yıl da şubemizin öncülüğünde basın açıklaması yapıldı.
5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle her yıl olduğu gibi bu yıl da Şubemizin öncülüğünde bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasında küresel kapitalizmin rant hırsının çevreyi tahrip ettiği belirtilerek, siyanürle altın çıkarmanın ve termik santrallerin çevreye ve su kaynaklarına olumsuz etkileri gündeme getirildi.
BASIN AÇIKLAMASI
05.06.2010
BASININ VE KAMUOYUNUN DİKKATİNE
Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın temel bir insan hakkı olduğunun karar altına alındığı gün olan 5 Haziran Dünya Çevre Gününde küreselleşmenin yansımaları tüm iyi niyetli çabalara rağmen doğal varlıklar ve insan üzerinde yeni bir kabus yaratmıştır.Dünyayı kendilerine sınırsız bir pazar haline getirmek isteyen küresel kapitalizmin rant hırsı , yerkürenin hızla kirlenmesine neden olmakta , ortaya çıkan küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileri dünyamızın geleceğini tehdit eder bir boyuta ulaşmış bulunmaktadır.Gelişmiş ülkeler bu sorunlardan kendi coğrafyalarını kısmen de olsa uzak tutabilmek için kirli sanayilerini çevre ülkelere yaymakta , böylece az gelişmiş / gelişmekte olan dünyada bir taraftan sanayi taşeronlaşırken diğer taraftan çevresel değerler hızla tahrip olmaktadır.
Bu bağlamda çok uluslu şirketler Kazdağları ve Madra dağında yörede yaşayan başta insanlar olmak üzere tüm canlıların yaşamını hiçe sayarak siyanürle altın çıkarma çalışmalarına hızla devam etmektedirler.Anayasa Mahkemesinin Maden Yasasının bazı maddelerinin iptal kararı ile Danıştayın Maden Yasası ile ilgili yönetmelikleri iptal etmesi çok uluslu şirketleri durdurmaya yetmemiştir.Maden lobisi maden yasasını yeniden çıkarmak üzere TBMM de gecenin dörtlerine kadar komisyonlarda yerli işbirlikçilerle birlikte hummalı bir çalışma başlatmışlardır.
Eskiden birkaç kez girişimde bulunup başaramadıkları 3573 sayılı zeytincilik yasasının 20. maddesinin değiştirilmesi için yeni girişim başlatmışlar ve bunda da komisyon aşamasında başarılı olmuşlardır. Önümüzdeki günlerde TBMM de görüşülecek olan bu yasa teklifi komisyondan geldiği gibi genel kuruldan da geçerse tüm zeytin ve orman alanları küçük ölçekli sanayi işletmelerine , madencilik , enerji , elektrik , petrol , doğal gaz arama ve işletme faaliyetlerine açık hale getirilecektir.Böylece çevreyi koruyan gıdadan kozmetiğe kadar insanlığın yararına kullanılan ,oksijen üreten , karbonyutak alanı olarak ta görev yapan 39 bin yıldır insanlığın hizmetinde olan kutsal zeytin ağaçları madenlere dolayısıyla çok uluslu şirketlere , dünyanın en kirli sanayilerine kurban edilecektir.Bu önemli bir çevre felaketidir.Bu felakette siyasi iktidarın payı büyük olacaktır..Bu işin içinde olanlar gelecekte çocuklarına ve torunlarına da hesap veremeyeceklerdir.Bu nedenlerle bu yasa tasarısını bu haliyle geçirmemek üzere TBMM ni göreve davet ediyoruz.
Yine ilimiz ve yakın çevresine ithal linyit kömürü ile çalışan termik santraller ile Türkiye‘nin ihtiyacı olmadığı halde çimento fabrikaları kurma çalışmaları yargı kararlarına rağmen hızla devam etmektedir.Yapılan bilimsel araştırmalara göre kömürle çalışan bir termik santralde her türlü önlem alınsa bile zaman içinde santralin çevre üzerine olan olumsuz etkisi şiddetini arttırarak kendini hissettirecektir.Üretilen enerjiden elde edilecek kar ile termik santralin işletme masrafları ve çevre üzerine olacak zararları toplamı karşılaştırılacak olursa bir termik santralin karından çok zararı olduğu açıkça görülecektir.
Çimento fabrikaları içinde aynı gerçekler söz konusudur.
Termik santraller ve çimento fabrikaları için bulunduğumuz yöre uygun değildir.Söz konusu santraller çevreye ve insanlara en az zarar verecek bölgelere kurulmalı ve ithal kömür yerine yerli kömür kullanılmalıdır.
Doğal yaşam için en temel ihtiyaçlardan biri olan suyun , artan nüfus ve plansız büyüme ile birlikte tükenmeye başlaması , kullanılabilir - içilebilir - temiz suya erişimde yaşanan sorunlar su yoksunluğu ve yoksulluğu , suyun " ticari bir metea" olarak görülmeye başlamasıyla uluslar arası su politikası da değişmeye başlamıştır.20. yy da dünya nüfusu 4 kat artarken su ihtiyacı 9 kat artmış , yine aynı dönemde endüstrinin kullanıldığı su miktarı 40 kat artmıştır.Bir çok endüstri alanında , madenlerde , termik santrallerde su aşırı kullanılarak ve kirletilerek yok edilmektedir.Buradan yeryüzündeki su sorunun asıl nedeninin nüfus artışı olmayıp , endüstrideki kirleterek yok etmek ve aşırı kullanım olduğu anlaşılmaktadır.
Anayasanın 56. maddesinde de belirtildiği gibi , herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.Çevreyi geliştirmek , çevre sağlığını korumak , çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir.Bu anlamda 5 Haziran Dünya Çevre Günün de özellikle yurttaşlarımızı göreve çağırıyor , saygılar sunuyoruz.
Hicri NALBANT
Ziraat Müh.Odası Çanakkale Şube Başkanı
Çevre Platformu Dönem Sözcüsü