5 TERMİK SANTRAL İÇİN İPTAL BAŞVURUSU
Kırsal alanda kurulan termik santrallere tepki gösterilmemesi için Türk köylüsü kasten yoksullaştırılmıştır.
Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubemiz, Adana Barosu, Adana Tabip Odası, Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri ve Greenpeace adına Adana Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Av. İsmail Hakkı Atal tarafından açıklama yapıldı.
Kırsal alanda kurulan termik santrallere tepki gösterilmemesi için Türk köylüsü kasten yoksullaştırılmıştır diyen Adana Barosu Çevre Komisyonu Başkanı Av. İsmail Hakkı Atal: "Yoksullaştırılmış, tarlasındaki domatesi para etmeyen köylümüz, iş ve aş vaadiyle ikna edilmektedir" dedi.
Türkiye topraklarında 2002 yılından bu yana dünya tarihinde eşine benzerine az rastlanır bir yıkım ve istila süreci başlamıştır diyen Atal, bu süreçte Doğu Akdeniz ve Çukurova Bölgesi`nde 35 tane termik santral yapılmak istendiğini söyledi. Atal açıklamasını şöyle sürdürdü:
"2002 yılından bu yana mücadele ettiğimiz Sugözü termik santrali yanındaki Sugözü köyünde 2011 yılında 29 tane sakat buzağı - 260 tane sakat ve ölü kuzu doğdu. Termik santral bacasından çıkan içinde ağır metal-radyoaktif madde barındıran zehirli gazlar hayvanların sakat doğmasına yol açtı. Şu anda Ceyhan`da kanser vakaları gözle görülür şekilde artmıştır
Kırsal alanda kurulan termik santrallere tepki gösterilmemesi için Türk köylüsü kasten yoksullaştırılmıştır. Sugözü`nde, Tufanbeyli`de, Akkuyu`da senaryo hep aynıdır. Yoksullaştırılmış, tarlasındaki domatesi para etmeyen köylümüz, iş ve aş vaadiyle ikna edilmektedir. AKP hükümeti AB sürecinde 2006 yılında verdiği taahhüt sonucu kırsal alanda yaşayan ve nüfusun %35"ini oluşturan ( 25 milyon ) çiftçi-köylü nüfusunu 10 yıl içinde % 8"e ( 5 milyon ) indirmeyi taahhüt etti. Hızla yoksullaşan köylü nüfusu şu anda %35"ten %25"e indi. AB sürecinde, sıra AB çevre mevzuatına geldiğinde ise, AB çevre mevzuatı yürürlüğe girerse Türkiye`de termik, nükleer, HES, çimento fabrikası kurulamayacağı için bir anda hem Türkiye, hem de AB süreci bitirme noktasına geldiler.
Buradan sesleniyoruz. Hemen şimdi AB Çevre mevzuatını istiyoruz.
Ama bunu yapmazlar AB Çevre Mevzuatını Türkiye"ye getirmezler. Çünkü AB Çevre mevzuatı nedeniyle Avrupa`ya termik santral kuramayan, Afrika`daki - Güney Amerika`daki kömür madenlerinden çıkarttıkları kömürü kendi ülkelerinde paraya çeviremeyen, doğalgazlarını Türkiye`ye satan küresel enerji kartelleri, çocuklarımızı -etimizi -sütümüzü -bizi zehirleyerek-bizleri öldürerek kömürlerini-doğalgazlarını paraya çevirme, AB`nin enerji ihtiyacını Türkiye üzerinden, Türkiye`yi kazan dairesine çevirerek sağlama derdindeler.
2011 yılında Yumurtalık Sugözü köyünde 29 buzağı-260 kuzu sakat ve ölü doğunca, EPDK"ya başvuran 8 termik santralin ( Adana 3 - Hatay 3-Mersin 2 ) lisans aldığını öğrenince dehşete kapıldık. Bu kadar çok termik santralle hepimizin yavaş yavaş zehirleneceğimizi, bildiğimiz için Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri olarak EPDK aleyhine lisans iptal davaları açtık. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bu termik santrallerin kümülatif ( toplam etkisi ) göz önünde bulundurulmadığı için itirazımızı 23.01.2013 tarihinde 7"ye karşı 8 oyla kabul etti ve Doğu Akdeniz"de açtığımız davalar Türkiye"de içtihat oluşturdu. Bunun üzerine AKP hükümeti davalarımızın önünü kesmek ve Danıştay`ın kararlarını etkisizleştirmek için 30.03.2013 tarihinde Elektrik piyasası kanununda değişiklik yaptı, fakat Greenpeace`in yaptığı çalışmayla CHP "nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi bu değişikliği iptal etti.
Bugün çok tehlikeli bir eşikteyiz. Daha önce dava açtığımız 8 adet, şu an dava açtığımız 5 adet, başvurusu yapılmış ve lisans bekleyen 21 adet , (18-ADANA`DA, 7 -HATAY, 8 -MERSİN, 2 - OSMANİYE) olmak üzere toplam 35 ADET TERMİK SANTRAL toplumsal bir karşı duruş olmadığı takdirde kurulmak ve zehir kusmak için fırsat kolluyor. Adına çok uluslu denilen ancak az uluslu küresel sermaye bu termik santralleri kuracak olduğu takdirde, yakın bir gelecekte ülkemize bol miktarda kanser ilacı da satacaklar. Çocuklarımızın geleceğini, milyonlarca insanın geçim kaynaklarını kaybetmesi, 100 binlerce (belki de milyonlarca) insanın kanser olması, hayvancılığın -balıkçılığın -tarımın bitmesi pahasına, küresel enerji kartellerinin menfaati doğrultusunda yürütülen bu yıkım süreci bize yaşam alanı bırakmamaktadır. Ülkemiz bir felakete doğru gitmektedir.
Adana Barosu, Adana Tabip Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri ve Greenpeace olarak açtığımız Doğu Akdeniz`deki 5 termik santral lisans iptal davası ( 2 Mersin, 1-Adana,1-Hatay, 1-Osmaniye ) çevre davası değildir. Açtığımız davalar yaşama hakkı davalarıdır."