‘TARIM TEKELLERİN DENETİMİNDE’ - EVRENSEL
Prof. Dr. Tayfun Özkaya, ABD, DTÖ, AB’nin ortak hedeflerinin Türkiye’nin tarımı olduğunu söyledi
Çukurova Üniversitesi ve Cumhuriyet Gazetesi’nin katkıları ile yapılan Ulusal Tarım Kurultayı’nın ilk günü açılış konuşmalarının ardından panellerle devam etti.
Öğleden sonra düzenlenen iki oturumlu panelin birinci oturumunda, ‘Tarımın dünü ve bugünü’, ikinci oturumunda da ‘Ulusal tarım ve küresel ilişkiler’ konuları irdelendi. Prof. Hüseyin Özbek’in yönettiği birinci oturumda, Ziraat Odaları Danışma Birliği Başkanı Prof Dr. Erkan Benli, Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın, Adana Yüreğir Turunçgil Üreticileri Birliği Başkanı Uğur Paksoy ve Prof. Dr. Erhan Yıldırım sunum yaptı. İkinci oturumu Prof. Dr. Cemal Taluğ yönetirken, CHP Milletvekili Prof. Dr. Oğuz Oyan, Prof. Dr. Halis Akder, Prof. Dr. Tayfun Özkaya, ve Ziraat Bankası Bölge Müdürü Teyfik Balcı da panelist olarak katıldı.
AKP’ye eleştiri
Cumhuriyet’in ilk dönemlerini tarımda yapılanma süreci olarak değerlendiren Prof. Erkan Benli, anımsattığı dönemde Ziraat Bankası, tarım kredi kooperatifleri zirai kombinaların kurulduğunu belirtti. Benli, ‘46–60 yıllar arası ise IMF, DB, OECD katılımlarının yapıldığını ve o dönem tarımda üretimin arttığını, desteklemeye ayrılan kaynakların ve desteklenen ürün sayısının arttığını söyledi. Tarımın ekonomide çekici özelliğini halen sürdürdüğüne dikkat çeken Benli, tarımın istihdama katkısı olduğuna vurgu yaptı.
ZMO Genel Başkanı Gökhan Günaydın da kurultaya hükümetten kimsenin katılmamasını eleştirdi. “Tarım ve Köyişleri Bakanı, Müsteşarı veya Genel Müdürü buraya gelme zahmetine katlanmıyor ise Türkiye’de tarım politikalarının da bugünden yarına doğru bir biçimde değişmesinin mümkün olmadığını” dile getiren Günaydın, 1980’li yıllarda Türkiye’de uygulanan neo-liberal politikalarla, tarımda önemli kurumların kapatılmasına ve özelleştirmelerin yapıldığına dikkat çekti. Kamunun çekildiği alanlarda hızla çok uluslu şirketlerin tekelleştiğine vurgu yapan Günaydın, ‘90’lı yılların sonlarında IMF ve DB ile yapılan antlaşmalarının sonuçlarında üreticinin milyonlarca dolar kayba uğradığını, 450 bin hektar ekim alanının işlenmediğini belirtti. AKP’nin uyguladığı tarım politikaları sonucu 2004-2005’te 1 milyon 300 bin insanın tarımdan koptuğunu aktaran Günaydın, çıkarılan tütün ve şeker yasası sonucunda şeker ve tütün üretiminin düştüğünü sözlerine ekledi.
Yapısal dönüşüm desteklenmeli
Prof . Dr. Erhan Yıldırım, tarımda ölçek ekonomilerinden kaynaklanan getirinin artırılabilmesi için işletmelerin üretim ve satış kooperatifleri biçiminde örgütlenmeleri gerektiğine dikkat çekti. Tarımsal kesime gerekli teşviklerin ve eğitimin verilmesi gerekliliğini ifade eden Yıldırım, tarım politikaları açısından diğer bir önemli konunun ise tarım kesimine verilen sübvansiyonlar olduğunu, Türkiye’nin 1980 sonrası dünya ekonomisi ile bütünleşme süreci içerisinde başlangıçta taban fiyatları olmak üzere tarım kesimine verdiği sübvansiyonları azalttığını dile getirdi. Sübvansiyonların yerini bugün Doğrudan Gelir Desteği’nin aldığını hatırlatan Yıldırım, tarımda en büyük desteklerin sırasıyla AB, ABD ve Japonya tarafından verilmekte olduğunu ifade etti. Yıldırım, “Söz konusu ülkeler bu desteklerini uzun süre vermişler ve yapısal dönüşümü büyük ölçekte gerçekleştirmişlerdir. Türkiye ise tarıma verdiği desteği planlı bir biçimde ve yeterli boyutta yapamadığı için tarımsal kesimde gerekli dönüşümü gerçekleştirememiştir. Bu nedenle Türkiye’nin tarım kesiminde yapısal dönüşümü gerçekleştirecek desteklemeye gereksinimi vardır” şeklinde konuştu.
Küreselleşmeye direnmek gerekiyor
Panelin ikinci oturumunda, ulusal tarım ve küresel ilişkiler konulu panelde söz alan Prof. Dr. Tayfun Özkaya, dünyada ciddi bir ekolojik kriz olduğunu ifade etti. Özkaya, İngiliz bilim adamlarının yaptıkları araştırmalar sonucu on yıl içinde bir önlem alınmadığı takdirde dünyanın geri dönmesi imkansız bir çöküş sürecine gireceğini aktardı.
ABD, DTÖ, AB’nin ortak hedeflerinin Türkiye’nin tarımı olduğunu ifade eden Özkaya, ABD ve AB ülkelerinin 2000’lerden sonra birçok tarım ürününde kendine yeterliliğin üstüne çıktığını söyledi.
ABD’nin kendi stoklarını bitirebilmek için dampingler yaparken, Türkiye gibi ülkelerin tarım politikasına müdahale ederek ‘Aç gümrüklerini pirinç buğday ithal et’ baskılarının yapıldığını belirten Özkaya, “Kısacası tarımda serbest piyasa yok, bütün her şeyi planlanmış tekeller belirliyor. ABD ve AB yaptıkları planlarla bu büyük tekellere yardımcı oluyor. Küreselleşmeye karşı hem Türkiye’de hem de dünyada direnmek gerekiyor. Bu nedenle kendi kendimize yeten bir ülke olmalıyı” dedi.