“AOÇ GÖKÇEK’İN ÇİFTLİĞİ OLAMAZ !” - CUMHURİYET TARIM/HAYVANCILIK

MERKEZ
13.06.2006

Demokratik kitle örgütleri, ZMO'da toplanarak AOÇ için bir dizi eylem kararı aldı.

 

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ), Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesini öngören yasa teklifine tepki göstererek, “Ulu Önderin ulusa emaneti, Melih Gökçek’in çiftliği olamaz. AOÇ’yi ranta teslim etme amacını güden yasa teklifi derhal geri çekilmelidir” dedi.

ZMO’nun hazırladığı AOÇ raporunda, kuruluşundan bugüne kadar çiftliğin geçirdiği değişimlere ayrıntılı biçimde yer verildi. Raporda, AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz tarafından verilen teklifin yasalaşması halinde, 1937 yılında Atatürk tarafından ulusa emanet edilen AOÇ’nin, kuruluş amacı ve felsefesinin tümüyle dışında olmak üzere, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kullanımına açılarak, yeni bir rant alanına dönüşeceği belirtildi.

Tüm yurtseverlerin plana karşı çıkması gerektiği belirtilen rapordaki saptamalardan bazıları şöyle:

-     Ulu Önder Atatürk, kurmuş olduğu çiftlikleri 13 yıl bizzat işlettikten sonra 11 Haziran 1937 tarihinde yazmış olduğu vasiyet mektubu ile ulusuna emanet etmiştir. Türk Hukuk Sistemi içerisinde, vasiyetin Kanun Hükmünde olduğu açıktır. Bu bakımdan, AOÇ’nin, Atatürk’ün vasiyeti dışında kullanımı, hukuk açısından da olanaklı değildir.

-     Yasa teklifindeki, “AOÇ arazileri, 10 yılı aşmamak şartı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın uygun görüşü, AOÇ Yönetim Kurulu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı arasında yapılacak yazılı bir protokolle, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilebilir” hükmünün yasalaşması durumunda, Büyükşehir Belediyesi fiilen AOÇ’ye el koymuş olacaktır. Yaşanan deneyimler (ASKİ tesislerinde olduğu gibi), uzun yıllık kiralamalar sonucunda AOÇ’ye dönen arazinin bulunmadığını göstermektedir. Teklifteki “10 yıl” ifadesi, tümüyle kamuoyunu yanıltmaya ve tepkileri azaltmaya yöneliktir.

-     AOÇ’nin, Atatürk’ün vasiyetine tümüyle sadık kalınarak, kamu yararına olan işlevlerinin geliştirilerek yönetileceği bir zeminde tutulmasına gereksinim vardır. Bu bağlamda, AOÇ’yi rant ve talan sürecinden tümüyle uzak tutacak bir “Koruma Nazım İmar Planı” ivedilikle hazırlanmalıdır. Sözü edilen plan, mutlaka meslek kuruluşları, bilim çevreleri ve demokratik kitle örgütlerinin aktif katılımcılığına açık süreçlerde oluşturulmalıdır.

-     Aynı kapsamda olmak üzere, koruma-kullanma dengesine ilişkin ilke ve belirlemeler ortaya koyacak bir master planın hazırlanması zorunludur. Master plan kapsamında, bitkisel ve hayvansal üretim olgusu ile çocuklarımızın, gençlerimizin ve kent halkının tanışması-buluşması sağlanmalı; uygun ölçekte, çağdaş teknoloji uygulamalarıyla tarımsal üretim sürdürülmelidir. Bitkisel ve hayvansal gen kaynaklarımızın ve biyoçeşitliliğimizin korunarak geliştirildiği ortamlar (botanik bahçesi, doğal yetişme ortamları vb) yaratılmalıdır. İçinde bulunduğumuz coğrafyada, ilk çağlardan bu yana tarım sektöründe geçirilen gelişim aşamalarını sergileyen bir tarım müzesi kurulmalıdır. Ankara halkının açık ve yeşil alan gereksinimini karşılayacak nitelik ve ölçekte olmak üzere, orman ve yeşil alanları artırılmalıdır. Doğa ve çevreyle uyumlu su ortamları, kır kahveleri, seyir tepeleri ve spor tesisleri yaratılmalıdır. Mevcut hayvanat bahçesi geliştirilmeli, doğal yaşama uygun olacak biçimde, hayvanların serbest, insanların denetimli alanlarda gözlemci konumunda bulunacağı alanlar organize edilmelidir. AOÇ içinde bir kültür ve tanıtım ortamı yaratılmalıdır. Bu kapsamda, Atatürk ve Bağımsızlık Savaşı’nı tanıtan ve genç kuşaklara bilgi aktaran ortamlar çağdaş biçimde kurgulanmalıdır. Ayrıca tiyatro, sinema, sanat galerileri ve kütüphaneler AOÇ içinde konuşlandırılabilir. Bunların yanında, illerimizin ve ülkelerin folklorik, otantik, kültürel değerlerini tanıtan açık ve kapalı ortamlar oluşturulabilir.

Okunma Sayısı: 491