“ÇUKUROVA ÇİFTÇİSİ ANIZ YAKARAK GELECEĞİNİ KARARTIYOR”

ADANA
11.09.2008

Bölgemizde I. Ürün Mısır hasadının ardından tarlada kalan sap ve somak gibi artıkların çiftçiler tarafından yakılmasıyla, son birkaç haftadır rüzgarın yardımıyla da şehrin üzerine çöken duman kül gibi emisyonlar yüzbinlerce yurttaşın günlük yaşamını olumsuz etkilemiş, yaşlı ve çocukların sağlığında ciddi sorunlara yol açmıştır.

 

Bölgemizde I. Ürün Mısır hasadının ardından tarlada kalan sap ve somak gibi artıkların çiftçiler tarafından yakılmasıyla, son birkaç haftadır rüzgarın yardımıyla da şehrin üzerine çöken duman kül gibi emisyonlar yüzbinlerce yurttaşın günlük yaşamını olumsuz etkilemiş, yaşlı ve çocukların sağlığında ciddi sorunlara yol açmıştır. Bölgemizde öteden beri yapılagelen bu yanlış uygulama doğal olarak kentte yaşayan tarım dışı kesimlerin çiftçilere tepki duymasına yol açmıştır.

Tümüyle biyolojik (canlı, yaşamsal) bir üretim olan tarımsal üretim, doğa ile uyumlu, yaşanabilir bir çevrede yapılmak zorundadır. Tarımın en önemli üretim aracı olan toprak mikro organizmalarıyla, solucan ve diğer yüksek yapılı organizmalarıyla, mantar ve yabani bitkileriyle başlı başına canlı, yaşayan bir yapıdır. Bu canlı yapının kendine özgü bir yaşam döngüsü bir birini besleyen bir sistemi vardır. Yaşam gücünü kendinde saklayan tohuma yaşam veren, onu yaşatan da toprağın bu canlı sıcak kucağıdır. Anız yakarak bu canlı sistem yok edilmekte, bu canlılar için deyim yerindeyse yaşam cehenneme çevrilmektedir. Anız yakmak; toprağın bu besin döngüsünü kırdığı için, toprakların bitki besinince, organik maddece fakirleşmesine yol açmakta, her geçen yıl daha fazla kimyasal gübre kullanılmasını gerektirerek üretim maliyetlerinin yükselmesine yol açmaktadır. Bu yıl kamuoyunun, Manavgat ve Gülnar orman yangınlarıyla birlikte yüreği de derinden yandı. Anız yakmak bazı derece farkları bir kenara bırakıldığında sonuçları bakımından orman yangınından bir farkı yoktur.

İzlenen tarım politikaları sonucunda desteklerden yoksun bırakılan, artan girdi maliyetleri karşısında ne yapacağını şaşıran üreticiler için, yüksek mazot masraflarından kaçmak, böylece toprak işlemeyi daha ucuza getirmek anız yakmanın gerekçesi olamaz. Çünkü uzun vadede bu uygulama toprak verimliğini olumsuz etkilediği için üretim masraflarını artırdığı gibi, tarımsal üretim için vazgeçilmez olan uygun çevrenin varlığını tehdit etmektedir. Oysa uygun Agro-ekoloji (Tarımsal çevre) tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için vazgeçilmez koşuldur. Tarım canlı bir üretim olarak her kesimden daha fazla çevreye duyarlı olmak zorundayken, tarım dışı kentsel kesimde yaşayan insanların gözünde çiftçiler, anız yakarak sağlıklı bir çevreyi tehdit eden bir unsur durumuna düşmektedir. Oysa kuraklık, iklim değişmeleri, yanlış tarım politikalarıyla son yıllarda yaşanan gıda fiyatlarındaki artış ve küresel gıda krizi bu güne kadar tarıma yabancı ve ilgisiz olan kentli tüketici kesimin tarım kesimine ilgisini artırmış, çiftçilere karşı bir sempati uyanmıştı. Kentli tüketici kesimin bu desteği doğru tarım ve gıda politikalarının oluşturmasında tarım kesiminin bir baskı gurubu olarak gücünü artıracak bir destektir.

Tarım tekniği açısından hiçbir haklı tarafı bulunmayan anız yakma, küresel ısınma, kuraklık, su yetersizliği gibi, yıkım getiren küresel çevre sorunlarının gündemde olduğu, herkesin bu sorunlara karşı duyarlı olduğu hatta giderek dünyayı bu yaşama biçimiyle felaket bir sona sürüklediğimiz paniğine zaman zaman kapılanların olduğu günümüzde, bu sorunların ağırlaşmasına yaptığı olumsuz katkılar nedeniyle de toplum vicdanında da yargılanmaktadır.

İlimiz Adana‘da bu yıl mısır ekilen alan (1. ve 2. ürün birlikte) 110-120 bin hektar dolayında tahmin edilmektedir. Bu alandaki mısır sap ve koçan artıkları yaklaşık 1,5 milyon ton civarındadır. Bu miktarın tamamının yakılmasıyla atmosfere salınan CO2 miktarı yaklaşık 24-25 bin ton dolayındadır. Buna yaklaşık 300 ton kül, SO2, metan, karbon monoksit gibi gaz ve emisyonları da eklediğimizde anız yakmanın küresel ısınmaya ve atmosfer kirliliğine yaptığı katkının boyutları görülebilir.

Anız yakmak; yasalarca da cezalandırılan bir uygulamadır. Anız yakanlar dekara 20 YTL ile cezalandırılmaktadır. Anızı yakmadan sap parçalama makinesiyle sapın kıyılarak yok edilmesi işleminin dekara maliyeti 8-10 YTL dolayındadır. Bu maliyet ceza ile karşılaştırıldığında cezanın caydırıcı olması beklenir. Ancak cezanın uygulama güçlüğü bu caydırıcılığı ortadan kaldırmaktadır. Örneğin 2008 yılı için anız yaktığı için ceza verilen çiftçi sayısının 80, işlemde olan dosya sayısının da 153 olduğu İl Çevre ve Orman İl Müdürlüğünce bildirilmiştir. Bu sayıların devede kulak değil devede tüy olduğu açıktır. Esasen cezalardan çok teşvik politikalarının daha etkili olacağı bir gerçektir. Örneğin sap parçalama alet ve makinelerinin alımı ve kullanımı teşvik edilebilir. Teşviklerden yararlanmak için anız yakmama koşulu getirilebilir. Her şeyden önemlisi, tarımda kullanılan mazot desteklenebilir, mazot üzerindeki vergi oranları düşülebilir.

Günümüzde çağdaş tarım tekniği, daha az toprak işlemeye, anıza doğrudan ekime, işlemesiz tarıma doğru, gübre ilaç su gibi dışsal girdilerin daha az kullanımına doğru yönelmektedir. Bundaki amaç girdi maliyetlerini düşürmek olduğu gibi tarımsal üretimin çevre üzerindeki baskısını azaltmak doğayla daha uyumlu bir üretimle tarımın sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Bu gün çağdaş ülkelerin hemen hepsinde, tarım politikalarının önemli bir bölümünü tarım çevre ilişkileri oluşturmakta, çevreye duyarlı, saygılı tarım uygulamaları önemli teşvik ve destek görmektedir. Bu kapsamda, toprak ve su kirliliğini önleyen, insan sağlığına zararlı uygulamaları en aza indiren, toprak verimliği için ekim nöbeti uygulamaları, biyo çeşitliği koruyan, duyarlı havzalar için özel koruma programları gibi uygulamalar önemli bir destek gördüğü, sürekli bir şekilde izlendiği bilinmektedir. Oysa ülkemizde bu ve benzeri çevreyle ilişkili tek bir tarım politikası uygulaması bulmak mümkün değildir. Bu durum ülkemiz için çok büyük bir eksikliktir.

Tarım tekniği, toprak verimliliği bakımdan kabul edilemez bir uygulama olan, insan ve çevre sağlığını tehdit eden, küresel ısınmaya saldığı gaz ve emisyonla katkıda bulunarak gelecek kuşakların refahını tehdit eden anız yakma alışkanlığının bir an önce bırakılması gerekmektedir.

Bu konuda toplumun tüm kesimlerine önemli bir sorumluk düştüğüne inanıyoruz. Ziraat Mühendisleri Odası olarak başta çitçilerimizi, kendi çıkarları gereği anız yakma uygulamasını terk ederek, sürdürülebilir tarım, çevre ve insan sağlığına saygılı duyarlı bir tarım için destekleyici ve özendirici tarım politikalarının oluşturulması için Kamu kesimini, bir baskı gurubu olarak çevre ve insan sağlığına duyarlı uygulamaları denetlemek tersi uygulamalara muhalefet etmek üzere sivil toplumu, duyarlı ve sorumlu olmaya çağırıyoruz.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

 

Prof Dr. Haydar Şengül 

Şube Başkanı                                                

(Yönetim Kurulu Adına)

 

 

 

Okunma Sayısı: 1563