“TARIMDAN KAÇIŞ VAR” - MERHABA GAZETESİ

“TARIMDAN KAÇIŞ VAR” - MERHABA GAZETESİ
KONYA
18.11.2015

ZMO Konya Şube Başkanımız Celil ÇALIŞ, "Tarımdan ciddi bir kaçış var. Tarım politikalarını yeniden gözden geçirmeliyiz. Çiftçilik meslek haline getirilmeli. Bu yapılırsa Türkiye Almanya veya Fransa gibi olur" dedi.

 

KONYA BİR BAKANLIK HAK EDİYOR

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Konya Şube Başkanı Celil ÇALIŞ ile tarımın önemi, Türkiye ve Konya‘nın tarımdaki yeri, zayıf ve güçlü yönleri hakkında konuştu. Türkiye‘de tarımın ihmal edildiğini belirten ÇALIŞ, tarımsal politikaların yeniden gözden geçirilmesini istiyor. Konya‘nın bir bakanlık hak ettiğini belirten ÇALIŞ, "Tarımda önemli yer tutan 3 isim Konya‘dan Meclis‘e girdi. Bakanlık Konya‘nın hakkı" diye konuştu.

MAZOT GÜBREYE GÖRE DAHA İNSAFLI

Türkiye‘nin tohumdaki dışa bağımlılığının son bulduğunu belirten ÇALIŞ, Konya‘nın tek başına ülkenin tohum ihtiyacının yüzde 40‘ını karşıladığını ifade etti. Ayçiçeği ekim alanında düşüşün olduğunu, üreticinin mısıra yöneldiğini belirten ÇALIŞ, girdilerin üreticileri zorda bıraktığını belirterek, "Gübrenin fiyatı sürekli değişiyor. Ekim zamanı yüzde 50 artıyor. Gübreye göre mazot biraz daha insaflı" sözlerini kullandı.

KALKINMA TARIMLA OLUR

**Tarım ve gıda stratejik bir konuma geldi. Ülkeler tarıma büyük önem veriyor. Bu noktada Konya ve ülke tarımı ne durumda?

Hiçbir ülkenin tarımı ihmal etme şansı yok. Vazgeçilmez iki sektör var. Bir tarım, biri de madencilik. Dolayısıyla tarım önemli bir alan. Tarımın yerini hiçbir sektör almaz. Dünya nüfusu hızla artıyor. Geçtiğimiz yıllarda 5 milyar olan dünya nüfusu 7 milyarı geçti. Tahminlere göre dünya nüfusu 2050 yılında 12 milyar olacak. 1980‘li yıllarda nüfusumuz 50 milyondu. O dönem 28,5 milyon hektar araziyi bir fiil işliyorduk. Ekilip dikilen arazi varlığı 38 milyon hektardır. Ama bunun 28 milyonu tarımsal üretimde kullanılıyordu. 28 milyonluk tarımsal alan 24 milyona düştü. Bu arazi amaç dışı kullanılıyor. Şehirler büyüdü. Sanayi büyüdü. Nüfusumuz 80 milyona dayandı. Şu an 2-3 milyon da sığınmacı var ülkemizde. Onlara da biz bakıyoruz. Her yıl 20-30 milyon turisti de ağırlıyoruz. Dolayısıyla Türkiye 100 milyonluk nüfusun gıda ihtiyacını karşılamalı, insanları doyurmalı. Tarım arazimiz azaldığı halde, nüfusumuz iki katına çıkmış. Bu nedenle birim alandan alınan verimi ikiye katlamamız lazım. Tarımsal alandaki en önemli sorun güvenli gıda. Güvenli gıdaya ihtiyaç var. İthal ürünlere ihtiyaç duymamalıyız. Kendi ihtiyacımızı kendimiz karşılayabiliriz. Türkiye coğrafik olarak, iklim olarak ve kültür olarak müsait. Türkiye tam bir tarım ülkesi. Ekonomik kalkınmamızı başaracaksak, bu tarımla olur. Kalkınma tarımla olur. Tarımı anayasal güvence altına almak lazım. Bakanlar kurulunun insafına bırakmamak gerekiyor. Tarımı daha da geliştirmemiz lazım. Sadece Konya‘nın 5‘te 3‘ü büyüklüğünde olan Hollanda‘nın tarımsal ihracatı 87 milyar dolar. Türkiye‘nin ihracatı ise 17 milyar dolar. İhracat potansiyelimizi ortaya koymak lazım. Türkiye‘nin iklim noktasında avantajları var. Dört mevsimi 7 bölgede yıl boyunca yaşıyoruz. Tropikal iklim dışında bütün iklim koşulları ülkemizde mevcut. Dünyada 3 bin 500 tane farklı bitki türü üzerinden kültür tarımı yapılıyor. Bu ürünlerin 2 bin 900‘ü doğal olarak ülkemizde yetişiyor. Fındıkta dünya üretiminin yüzde 70‘ini, kestanede dünya üretiminin yüzde 80‘ini biz gerçekleştiriyoruz. Önemli bir hububat ülkesiyiz. Bazı ülkeler bizim ürün varlığımıza göre fiyat politikası üretiyor. Üretimlerini bile bize bakarak gerçekleştiriyorlar. Tarım ihmal ediliyor. Politikalar gözden geçirilmeli.

TARIM İHMAL EDİLİYOR

**Türkiye bir tarım ülkesi. Ama geçtiğimiz yıllarda saman bile ithal ettik. Ayrıca tarımdan bir kaçış var. Tarımda bir kötüye gidiş mi söz konusu?  

-Türkiye saman ithalatının olduğu yıl ciddi bir kuraklık yaşadı. Ülke hazırlıksız yakalandı. Bu nedenle saman ithal edildi. Bu durum alay konusu oldu, eleştirildi. Devamlılığı sağlama adına ülke tedbirleri almalı. Doğal afetlere karşı ülkenin ihtiyaç duyduğu gıda maddelerini sağlamak zorundayız. Tarım ihmal ediliyor. Tarımsal destekleme politikaları değişmeli. Sadece para odaklı destekler yeterli değil. Sosyal projeler geliştirilmeli. Projelerle insanları doğduğu yerde doyurmak ve mutlu kılmak gerekiyor. Çiftçilik meslek haline getirilmeli. Çiftçilik meslek haline getirilirse Türkiye Almanya olur, Fransa olur. Oralardaki köylüler gayet mutlu. Avrupa‘da çiftçilik meslek haline getirildi. Araziler toplu halde. Bizimki gibi parçalı değil. Üreticiler kendini geliştirmenin gayretinde. Türkiye‘de ise tarımdan ciddi bir kaçış var. Tarım ve hayvancılıkla uğraşanları hor görmemek lazım. Bu gözlüğü çıkarmak gerekiyor. İmajı düzeltmek lazım. Bakış açımızı değiştirmek gerekiyor. Onlar bizim üreticilerimiz. Bakanlıklar kendi başına farklı projeler üretirse tutmaz. Sosyal projeyi başbakanlık düzeyinde hayata geçirmek gerekiyor. Kırsaldakilerin bir dizi sıkıntısı var. Tarımdan kaçışı durdurursak, oradaki insanları mutlu hale getirirsek Türkiye kalkınır. Ülke hedeflerine ulaşır. Ülkenin şaha kalkması hayal değil.

GÜBREDE SPEKÜLASYON VAR

**Tarımsal girdiler üreticinin belini büküyor. Girdi maliyetleri her geçen yıl biraz daha artıyor. Destekler yeterli mi? Gübre ve yemde KDV indirimi yapılacak. Tarım politikaları yeniden gözden geçirilmeli mi?

-Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı‘nın yapısı ve uyguladığı politikalar yeniden ele alınmalı. Bitkisel üretim yapanların en önemli sorunu girdiler. Girdiler zorda bırakıyor. Kıraç arazide ekimden hububata kadar bir çiftçi toplamda 5 litre mazot değerinde masraf yapıyor. 5 litre mazot  20 lira. Üreticinin traktörü yoksa, başkasına yaptırıyorsa bu masraflar 30-50 liraya çıkar. Mazot gübreye göre biraz daha insaflı. Kişisel aracıma koyduğum mazotla, traktörüme koyduğum mazot aynı. Mazot fiyatı 12 ay boyunca aynı. Ama gübre fiyatında ciddi değişmeler oluyor. Hububat alanlarının geniş olduğu Konya‘da, ekimde kullanılacak taban gübresi mayısta 1 liraysa, ekim zamanı 1,5 lira. Üst gübrede de durum böyle. Bu durum bir spekülasyonsa bakanlık buna müdahale etmeli. Hiçbir çiftçi, aylar öncesinden gübre alıp bekletecek durumda değil. Tarımsal girdiler üreticini belini büküyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok.

TOPLUM TARIMA YATKIN

**Konya‘nın ülke tarımı için önemi nedir? Şehir tarımının zayıf ve güçlü noktaları neler? Zayıf yönlerin ortadan kaldırılması için ne yapılabilir? 

-Konya, sadece ovalık alandan oluşmuyor. 16 ilçemiz ovada, 15 ilçemizde dağlık alanda. Kapalı havza olmamız nedeniyle kendi içinde eksik ve zayıf yönlerimiz var. Tarımsal potansiyelimiz çok yüksek. Konya müthiş bir kapalı kutu. Su sıkıntısı var. Konya ihtiyaç duyduğu 15 milyar metreküplük bir su getirilirse şehrimiz bir kaç ülkeyi daha doyurur. Su transferi yapılmalı. Konya, tarımın başkenti. Tarımda ciddi bir birikim var. Tarımda hep ilklerin öncüsü oldu. Konya projelerde pilot il olarak kullanılabilir. Toplum tarıma yatkın. 2011 yılında KOP İdaresi kuruldu. KOP çatısı altında 4 il var. Havza dışından su transferi uzun zaman alır. Konya, Türkiye‘de kuru fasülye üretiminin yüzde 35‘ini, şeker pancarı üretiminin yüzde 35‘ini, havucun yüzde 70‘ini, hububatın yüzde 14‘ünü gerçekleştiriyor. Seracılık yaygınlaşıyor.  Havza bazlı ürün destekleme programı hayata geçirilmeli. Çiftçi seneye ne eksek diye düşünüyor. Fiyata göre ürün ekiyor. Bu da gelir yetersizliğinden kaynaklanıyor. Geçmişte, yani 1980‘li yıllarda dekardan 50-10 kilo buğday alınırken, şimdi sulu arazide dekardan 1 buçuk ton buğday alınıyor. Konya 5. organize sanayi bölgesini tesis ediyor. Sanayimizin önemli bir kısmı tarıma dayalı. Tarım makinaları üretiminde önemliyiz. 30 yıl önce tohumda dışa bağımlıydık. Bağımlılık son buldu. Mısır haricinde tohumda ithalat yok. Türkiye‘nin tohum ihtiyacının yüzde 40‘ını Konya karşılıyor. Trakya‘da tohumculuk yapan firmalar, ilçelerimizden yer tutuyor. Dolayısıyla ciddi bir potansiyelimiz var. Yeter ki bu potansiyeli iyi kullanalım.

NADAS ALANLARINDA DARALMA VAR

**2014-2015 üretim sezonu nasıl geçti? Yağış miktarı yeterli miydi? Hangi ürünlere yönelme var?

-2014-2015 üretim sezonunu geride bırakıyoruz. Bazı ürünlerde hasat bitti, bazılarında hasat devam ediyor. Şeker pancarı ve mısırda hasat sürüyor. Bu sezonda ısmarlama bir kış ve ilkbahar geçirdik.   Sulu araziler bile suya pek ihtiyaç duymadı. Yağış miktarı fazlaydı. Farklı bir iklim yaşanacak diye uyarmıştık. Hububatta hastalıklar belli bölgelerde yoğun bir şekilde gözüktü. Don olayı ciddi zararlar verdi. Mayıs ayındaki don olayı ekinlere zarar verdi. Sezon genel anlamda faydalı geçti. Bol ürün elde edildi. Hububatta 3 milyon ton rekolte elde edildi. Geçen yıl sonbahardaki yağışlar nedeniyle birçok üretici nadas alanlarını yeniden ekti. Bu nedenle nadas alanı miktarı yüzde 30 azaldı. Nadas alanında daralma oldu. Her yıl 600-700 bin hektarlık alan nadasa bırakılıyordu. Yani 200 bin hektarlık arazi ekildi. Bu ekim sezonu ise kurak geçiyor. Sonbahar kurak geçiyor. Geçen yıl ki yağışlar nedeniyle toprak nemli. Yağışlı bir dönem geçireceğimiz söyleniyor. Mısıra ciddi bir yönelme var. Ayçiçeği ve kuru fasülye ekimi azaldı. Mısır üreticisi fiyattan memnun değil. Mısırda kurutma da önemli. Fiyat politikaları çiftçiyi üzüyor. Toprak Mahsülleri Ofisi üreticiyi üzmemeli.

KONYA‘NIN GÖZÜ TARIM BAKANLIĞI‘NDA

**Önümüzdeki günlerde yeni kabine kurulacak. Recep KONUK ve Mehmet BABAOĞLU‘ nun ismi Tarım Bakanlığı için geçiyor. Konyalı bir isme bakanlık verilirse, bu durum şehir tarımına nasıl yansır? Konya bakanlık hak ediyor mu?

-Konya‘nın gözü Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı‘nda. Diğer illerde bile bakanlığın Konyalı bir isme verileceği konuşuluyor. Konyalı bir ismin bakan olmasını istiyoruz. Geçmiş dönemde tarım alanında faaliyet gösteren bir milletvekili yoktu. Ancak şu an tarımda önemli yer tutan 3 isim Konya‘dan Meclis‘e girdi. Recep KONUK, Mehmet BABAOĞLU ve M.Uğur KALELİ kendini kanıtladı. Bu değerli isimler il ve ülke genelinde kendini ispatladı. Bakanlık Konya‘nın hakkı.

CELİL ÇALIŞ KİMDİR

1973 yılında Kadınhanı‘nın Örnek köyünde dünyaya gelen ÇALIŞ, ilk ve ortaokulu köyünde, liseyi Van ve Çumra Meslek Lisesi‘nde okudu. Antalya Elmalı‘da Tarım Makinaları alanında 2 yıl eğitim aldı. Daha sonra Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi‘nde lisans ve lisans üstü eğitimini tamamladı.

1992 yılında memuriyete başladı. Halen Devlet Su İşleri 4. Bölge Müdürlüğü‘nde Ziraat Mühendisi olarak çalışıyor. ÇALIŞ, 2 yıldır oda başkanlığı görevini sürdürüyor.

Okunma Sayısı: 205
Fotoğraf Galerisi