“YANLIŞ HAYVANCILIK POLİTİKALARI VE SONUÇLARI: ET VE SÜT KRİZİ!”-MERHABA GAZETESİ TARIM FUARI EKİ
Başkanımız Özkan TAŞPINAR, Konya 9. Tarım, Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı kapsamında Merhaba Gazetesine açıklamalarda bulundu
Konya Şube Başkanımız Özkan TAŞPINAR, TÜYAP Konya Fuarcılık A.Ş. tarafından düzenlenen Konya 9. Tarım, Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı kapsamında Merhaba Gazetesinin özel olarak çıkardığı Dergiye yaptığı açıklama da "Yurtdışındaki çiftçileri ve hayvan sahiplerini desteklemekten acilen vazgeçilmeli, bize her zaman gerekli olan ve kahrımızı çeken çitçimizi, süt ve et üreticilerimizi destekleme yoluna gidilmelidir. " dedi.
Başkanımız Özkan TAŞPINAR, Konya 9. Tarım, Hayvancılık ve Süt Endüstrisi Fuarı kapsamında Merhaba Gazetesine yaptığı açıklamada şunları kaydetti;
Yaklaşık bir yıl önce başlayıp günümüze kadar devam eden hayvan ve et ithalatı ne hayvancılık sektörünü orta ve uzun vade de geliştirdi, ne de tüketicinin kaliteli ve sağlıklı ürüne erişmesini sağlayabildi. Tam tersine yerli üreticileri birer birer üretim dışına itmiş, piyasa et fiyatlarını ise ancak % 20 civarında düşürmüştür. Et fiyatını dengelemek adına yapılan ithalatın pek de başarıya ulaşmadığı görülmektedir.
Canlı hayvan ve et ithalatının üzerine devletin verdiği sıfır faizli krediler de yaşadığımız krizi daha derinleştirdi. Krediyi alan girişimci iç piyasada hayvan kilo fiyatı yüksek olduğu için ve canlı hayvanda yüzde 135 olan gümrük vergisinin sıfırlanması nedeniyle; yurt dışından ortalama canlı kilosuna 8 lira vererek aldığı hayvanları 8-10 ay besledikten sonra piyasaya satmak için ithalatı tercih etmektedir.
Dışarıdan ithal edilen hayvanlar yemi ve diğer girdileri sırtında getirmiyor. Doğal besi yöntemi ile ekstansif hayvancılık (mera hayvancılığı) yapan ABD, Almanya, Fransa gibi ülkelerde yem girdi maliyetleri yüzde 2 ile 8 arasında iken ülkemizde yem maliyetleri üretim yöntemine göre yüzde 50-80 arasında değişen paya sahiptir. Üstelik ette fiyat tartışmaları sürerken büyükbaş hayvan yemi fiyatı ortalama yüzde 30 oranında artmıştır. İthal karkas etin kilosu 10 liradan satılırken, girişimci en iyi tahminle 13-14 liraya mal edeceği karkas etini satmakta güçlük çekmektedir.
Bugün büyük işletme gruplarından bazıları kırmızı et üretiminden vazgeçtiler. Çünkü et ithalatında yüzde 225 olan gümrük vergileri de yüzde 30‘a düşürüldü. İşlenmiş et ve et mamulleri üreten bu gruplar buzağı alıp beslemek yerine doğrudan et ithal etmeyi seçmektedirler. Böylelikle bu işletmelerde çalışanlar ve bu işletmelere girdi sağlayan yüzlerce küçük aile işletmesi üretim dışı kalmaktadırlar. Hayvan besiciliği yapan işletmelerin üretimi durdurmaları kısa bir zaman sonra süt üretimini de ciddi anlamda tehlikeye sokmaktadır. Çünkü besi hayvanı işletmeleri süt hayvancılığı işletmelerinin üretimde kullanmadıkları hayvanları sattığı pazarlardır.
Devletin verdiği 3 milyar 600 milyon liralık sıfır faizli kredinin önemli bir bölümü yurt dışındaki çiftçi ve hayvan sahiplerine gitti. İthalatın gündeme geldiği nisan ayından bu yana et fiyatı yaklaşık yüzde 20 oranında düşmüştür. Bu düşüş için yapılanların sonucu süt fiyatlarının da dengesini bozmuştur.
Bakanlık sütte yaşanan sorunları gidermek için süt tozu ithal etmeyeceğiz süt tozu ihraç edeceğiz diyerek süt sanayicilerine süt tozu desteği vereceğiz demesine rağmen; süt fiyatları ortalama 55 kuruş seviyelerine kadar düşürmüştür. Hayvancılık sektörü şu anda çiğ süt fiyatının düşüşünden dolayı endişeli bir bekleyiştedir. Et fiyatlarını düşürmek adına bütün bu yapılanların sonucu çıkan fatura ülke hayvancılığını bitirme noktasına getirmiştir. Kurulan Ulusal Süt Konseyi, piyasada çiğ süt fiyatlarını üretici lehine düzenleme olanağına sahip değildir.
Türkiye‘de üreticiler sütlerini kendisi işleyenlerin dışında fiyat bakımından sanayiciye mahkûmdur. 2008 ‘ de sanayici ucuza bulduğu yağsız süt tozunu ithal etmeye başlayınca çiğ süt fiyatları 35 kuruşa düşmüş ve yem alacak para bulamayan üretici süt hayvanlarını kesime yollamış ve hayvan sayısında ciddi azalma meydana gelmişti. Yem gibi girdi maliyetleri sürekli artarken, süt fiyatlarında bir türlü istikrar sağlanamaması süt hayvancılığı yapan çiftçiyi çaresiz bırakıyor. Çiftçi artık sütün de, girdilerin de fiyatlarının dengede olmasını istiyor.
Kısacası hayvancılıkta ithalat çıkar yol değildir. Bugünkü ithalat politikası devam ederse ülkede hayvancılık diye bir sektör kalmayacaktır. Acilen uzun vadeli hayvancılık politikaları oluşturulmalıdır. Et ve kasaplık hayvan ithalatına derhal son verilmeli, ülkemizdeki gerekli süt ve besi hayvanı sayısına ulaştığımız anda gebe düve ve besi hayvanı ithalatına da son verilmelidir. Yem bitkileri üretimi desteklenmeli, mevcut meralarımızın ıslahı yapılmalı, ette ve sütte yerli üretimi destekleyici önlemler alınmalı, et ve süt tüketiminin artırılmasına yönelik kampanyalar yapılmalı, yeteri miktarda hayvan saf kültür ırkı ve melez soyları olan ülkemizde; Tarım ve Köy işleri Bakanlığı, Üniversiteler araştırma kuruluşları ve yetiştirici birliklerini içine alan hayvan ıslahı projeleri yapılmalı, Avrupa Birliği veya Amerika‘dakine benzer et ve süt fiyatlarında piyasaya müdahale edecek müdahale kuruluşları olmalı ya da mevcut kuruluşların yetkilerine işlevlik kazandırılmalıdır.
Yani yurtdışındaki çiftçileri ve hayvan sahiplerini desteklemekten acilen vazgeçilmeli, bize her zaman gerekli olan ve kahrımızı çeken çitçimizi, süt ve et üreticilerimizi destekleme yoluna gidilmelidir.