ADANA 2. İDARE MAHKEMESİ, POZANTI'DA 10.2 HEKTAR ALANIN TARIM DIŞINA ÇIKARTILMASINI ÖNGÖREN İŞLEMİ İPTAL ETTİ

MERKEZ
23.11.2008
 

T.C.
ADANA
2. İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO : 2007/719
KARAR NO : 2008/1144

DAVACI : TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

VEKİLİ : AV. ZUHAL DÖNMEZ
Bestekar Sokak, No 49/5, Kavaklıdere Çankaya/ANKARA

DAVALI : TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI /ANKARA

MÜDAHİLLER (DAVACI YANINDA) : 1- ABDULLAH DURMAZ
Dağdibi Köyü Pozantı / ADANA

2- ALİ BORAN
A. Bekirli Köyü Pozantı/ADANA

DAVANIN ÖZETİ : Adana İli, Pozantı İlçesi, Dağdibi Köyü sınırları içerisinde bulunan 131 ada, 1 sayılı parsel ile 134 ada 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 17, 18, 19, 24 ve 25 sayılı parselde kayıtlı toplam 10,2566 hektar alanın, çevre tarım alanlarına ve tarımsal üretime zarar vermeyecek tedbirlerin alınması şartıyla, tarım dışı kullanılmasının uygun bulunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü‘nün 31.10.2006 gün ve 2475-4025 sayılı işleminin; tarım dışı kullanımına izin verilen yer ile ilgili davalı idare ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı‘nın daha önce olumsuz görüşlerinin bulunduğu, Toprak Koruma Kurulu‘nun 1.6.2006 tarihli kararı ile de tarım dışı kullanım talebinin reddedildiği, Bakanlığın talimatı sonrasında bu kararın değişmesini gerektirecek herhangi bir gerekçe olmadan 5.10.2006 tarihli kararla bu defa talebin uygun görüldüğü, bölgede alternatif arazilerin bulunduğu, işlemin Anayasa ve 5403 sayılı Kanuna aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ : Davanın süresi içerisinde açılmadığı, davacı Odanın dava açma ehliyetinin bulunmadığı, tarım dışı kullanıma tahsis edilen arazinin sulu marjinal tarım arazisi niteliğinde olduğu, alternatif olarak gösterilen alanda köy yerleşim yeri yapılması durumunda mevcut yerleşim yeri ile afet konutlarının yapıldığı yer dışında üçüncü bir yerleşim alanı planlaması sonucunu doğuracağı ve bu durumun ilave alt yapı masrafına neden olacağı, ülke kaynaklarının kamu yararına aykırı kullanımı anlamına geleceği, tarım arazilerindeki kayıpları arttıracağı, 3194 sayılı Kanuna göre bir köyde iki yerleşim yerinin olamayacağı, önerilen alanda heyelan tehlikesinin mevcut olduğu, alternatif tarımsal potansiyeli daha düşük başka bir alanın bulunmadığı, işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

MÜDAHİL ABDULLAH DURMAZ‘IN İSTEMİNİN ÖZETİ : Dağdibi Köyü 134 ada 24-25 parsellerin tamamının sulu tarıma uygun araziler olduğu, başka geçim kaynağı bulunmadığı ileri sürülerek, parsellerin tarım amaçlı kullanılması istenilmektedir.

MÜDAHİL ALİ BORAN‘IN İSTEMİNİN ÖZETİ : Dağdibi Köyündeki 134 ada 2-13 parsellerin tamamına kurmuş olduğu bahçenin Dünya Bankası tarafından teşvik edilerek hazırlandığı, Adana -Niğde arasında örnek bahçe olarak seçildiği, her yıl Dünya Bankasınca kontrol edildiği, geçim kaynağı olarak kullandığı parselin tarımsal amaçlı kullanılması istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Adana 2. İdare Mahkemesi‘nce dava dosyası incelendikten sonra davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

Dava, Adana İli, Pozantı İlçesi, Dağdibi Köyü sınırları içerisinde bulunan 131 ada, 1 sayılı parsel ile 134 ada 1, 2, 3, 4, 7,8, 9, 10,11, 12, 13, 17, 18, 19, 24 ve 25 sayılı parselde kayıtlı toplam 10,2566 hektar alanın, çevre tarım alanlarına ve tarımsal üretime zarar vermeyecek tedbirlerin alınması şartıyla, tarım dışı kullanılmasının uygun bulunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü‘nün 31.10.2006 gün ve 2475-4025 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

Anayasa‘nın 44. maddesinin birinci fıkrasında "Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Kanun, bu amaçla, değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye, toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz." hükmüne; 45. maddesinin birinci fıkrasında da, "Devlet, tarım arazileri ile çayır ve mer‘aların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır." hükmüne yer verilmiştir.

3.7.2005 tarih ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Kullanımı Kanunu‘nun "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinde, ‘Mutlak tarım arazisi‘ teriminin, bitkisel üretimde; toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerinin kombinasyonu yöre ortalamasında ürün alınabilmesi için sınırlayıcı olmayan, topografik sınırlamaları yok veya çok az olan; ülkesel, bölgesel veya yerel önemi bulunan, halihazır tarımsal üretimde kullanılan veya bu amaçla kullanıma elverişli olan arazileri; ‘Marjinal tarım arazisi‘ teriminin, mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri ve dikili tarım arazileri dışında kalan, toprak ve topografik sınırlamalar nedeniyle üzerinde sadece geleneksel toprak işlemeli tarımın yapıldığı arazileri ifade edeceği belirtilmiş; Kanunun "Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı" başlıklı 13. maddesinde, "Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz. Ancak, alternatif alan bulunmaması ve Kurulun uygun görmesi şartıyla;

a) Savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar,

b) Doğal afet sonrası ortaya çıkan geçici yerleşim yeri ihtiyacı,

c) Petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri,

ç) İlgili bakanlık tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri,

d) Bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar,

e) (Ek bent: 31/01/2007-5578 S.K.l3.mad) Kamu yararı gözetilerek yol altyapı ve üstyapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar,

İçin bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine, toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile Bakanlık tarafından izin verilebilir.(Ek cümle: 31/01/2007-5578 S.K.l3.mad) Bakanlık bu yetkisini valiliklere devredebilir.

Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri dışında kalan tarım arazileri; toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile valilikler tarafından tarım dışı kullanımlara tahsis edilebilir.

Tarımsal amaçlı yapılar için, projesine uyulması şartıyla ihtiyaç duyulan miktarda her sınıf ve özellikteki tarım arazisi valilik izni ile kullanılır.

Birinci fıkranın (c) ve (ç) bentleri kapsamında izin alan işletmeciler, faaliyetlerini çevre ve tarım arazilerine zarar vermeyecek şekilde yürütmekle ve kendilerine tahsis edilen yerleri tahsis süresi bitiminde eski vasfına getirmekle yükümlüdürler.

Bu madde kapsamında valiliklerce verilen kararlara yapılan itirazlar, Bakanlık tarafından değerlendirilerek karara bağlanır.

Tarım arazilerinin korunması ve amaç dışı kullanımına dair uygulamaların usul ve esasları tüzükle düzenlenir." hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; Bayındırlık ye İskan Müdürlüğünün 17.2.2002 tarih ve 10/2833 sayılı yazısına istinaden Adana İli, Pozantı İlçesi, Alpu, Fındıklı, Kamışlı Hamidiye, Yazıcak, Aşçıbekirli ve Dağdibi Köylerini kapsayan alanda nazım ve uygulama imar planı yapımı nedeniyle Alpu-Aşçıbekirli Köyleri arasında bulunan 3402.2 ha yüzölçümlü arazi ile ilgili hazırlanan tarımsal etüd raporu ile Adana Köy Hizmetleri 3. Bölge Müdürlüğünce hazırlanan toprak etüd raporu esas alınarak 1228.3 ha alanının imar çalışması için kullanılabileceğine karar verildiği, 28.2.2005 günlü yazı ile talep edilen alanın ise tarım dışı amaçlı kul1anılmasının uygun görülmediği, konunun tekrar değerlendirilmesinin istenilmesi üzerine Tarımsal Üretim ve Geliştirme Müdürlüğü teknik ekipleri tarafından rapor hazırlandığı, bu rapor esas alınarak 18.10.2005 gün ve 15410 sayılı işlem ile ‘işlem ekinde yer alan haritada gösterilen alanın bir kısmının Adana İl İdare Kurulu tarafından köy yerleşim yeri olarak belirlenen alanı kapsadığı, bir kısmının da Bakanlar Kurulu tarafından afet konutları alanı olarak belirlenmiş olduğu nedeniyle 5403 sayılı Kanun uyarınca yapılacak bir işlem bulunmadığı, talep edilen alanın bir kısmının ise tarım dışı amaçlı kullanımının uygun görülmediğinin bildirildiği, bu arada Dağdibi Köyü sınırları içerisinde bulunan 134 ada 3 sayılı parselin yerleşim yeri olarak kullanılması talebinde bulunulduğu, ilgili parsele yönelik hazırlanan rapor esas alınarak alanın sulu marjinal tarım arazisi niteliğinde olduğu gerekçesi ile bu talebin de yürürlükteki mevzuat gereği uygun görülmediği, daha sonra Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğünce, Adana İli, Pozantı İlçesi, Dağdibi Köyü sınırları içerisinde bulunan 280 ha alanın, heyelan nedeniyle Bakanlar Kurulu tarafından 1990 yılında afet konutları alanı olarak planlanan alanda Dağdibi Köyü yeni yerleşim alanı olarak nazım ve uygulama imar planı yapmak için tarım dışı amaçlı kullanım izni talebinde bulunulduğu, Toprak Koruma Kurulunun 11.4.2006 tarih ve 2 sayılı kararı ile heyelan bölgesi yeni yerleşim alanı talebinde alternatif alanların belirlenmesi için çalışma yapmak üzere TEMA, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü, Çukurova Üniversitesi, İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, İl Özel İdaresi, Ziraat Mühendisleri Odası, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İl Tarım Müdürlüğü, DSİ 6. Bölge Müdürlüğü‘nden oluşan ekibe havale edildiği, Kurul üyeleri ile teknik ekipten oluşan komisyonun yerinde yaptığı incelemeler sonucunda hazırlamış olduğu raporda tarım dışı kullanım izni talep edilen alanın "sulu mutlak tarım arazisi" niteliğinde olduğu, yapılan tespit1erde iki farklı alanda "kuru marjinal tarım arazilerinden" oluşan yerleşim yeri alternatif alanlarının bulunduğu gerekçesi ile Toprak Koruma Kurulu‘nun 1.6.2006 tarih ve 4 sayılı kararı ile 5403 sayılı Kanunun 13. maddesi uyarınca talebin reddedildiği, bu karara 26.6.2006 tarihli yazı ile itiraz edildiği, Bakanlık teknik personeli tarafından 10.7.2006 tarihli tarımsal etüd raporunun hazırlandığı ve 12.7.2006 tarih ve 11019 sayılı yazı ile Toprak Koruma Kurulu tarafından alternatif alan olarak tespit edilen alanların, planlama açısından topoğrafik sınırları fazla olduğu, afet riski taşıdığının tespit edildiği, ayrıca daha önce yapılan afet konutlarının dışında üçüncü bir yerleşim yeri seçilmesi halinde konut, ulaşım, su ve elektrik gibi altyapı çalışmaları nedeniyle arazi bozulması ve toprak kayıplarının fazla olacağı iddia edilerek konunun yeniden değerlendirilmesinin istenildiği, İl Tarım Müdürlüğünün 26.7.2006 tarihli yazısı ile itirazın kamu yararı kararı alındıktan sonra incelenebileceğinin belirtilmesi üzerine Bayındırlık ve ıskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü‘nün 22.8.2006 tarih ve 182/14380 sayılı olurları ile kamu yararı kararı alma yetkisinin devredildiğinden bahisle, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünce 23.9.2006 tarihli kamu yararı kararının alındığı, konunun görüşülmesi sonucu Toprak Koruma Kurulunun 5.10.2006 tarih ve 7 sayılı kararı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün 12.7.2006 tarih ve 2475 sayılı yazıları ekinde gönderilen tarımsal etüd inceleme raporu ve Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğünün talep edilen alanla ilgili olarak Kanunun 13. maddesi kapsamındaki tarım dışı amaçlı kullanım talebinin kamu yararı kararı ile değerlendirilmesi neticesinde bu defa Dağdibi Köyü. 131 ada, 1 sayılı parsel ile 134 ada 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 17, 18, 19, 24 ve 25 sayılı parselde kayıtlı toplam 102,566 m2 alanı tarım dışı amaçlı kullanım talebinin kabul edildiği ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü‘nün dava konusu 31.10.2006 gün ve 2475-4025 sayılı işlemi ile belirtilen alanın köy yerleşim alanı olarak planlanmasında; Adana Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü‘nün 24.8.2006 tarih ve 3011 sayılı yazısı ile kamu yararı olduğu ve Adana Toprak Koruma Kurulunun 5.10.2006 tarih ve 7 sayılı kararı ile uygun görüldüğü gerekçesi ile 5403 sayılı Kanunun 13. maddesi kapsamında Dağdibi Köyü sınırlarındaki 131 ada, 1 sayılı parsel ile 134 ada 1, 2, 3, 4, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 17, 18, 19, 24 ve 25 sayılı parselde kayıtlı toplam 10,2566 hektar alanın, çevre tarım alanlarına ve tarımsal üretime zarar vermeyecek tedbirlerin alınması şartıyla, tarım dışı kullanılmasının uygun görülmesi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, Toprak Koruma Kurulunun tarım dışı kullanım talebinin reddine ilişkin 01.06.2006 tarih ve 4 sayılı kararı öncesinde, 04.05.2006 tarihinde yapmış olduğu görevlendirme ile Adana ili Dağdibi Köyü alternatif yerleşim yeri tespiti için, 15.05.2006 tarihinde ilgili Toprak Koruma Kurulu Üyeleri, Tarım il Müdürlüğü ve Bayındırlık il Müdürlüğü Teknik Elemanlarının katılımıyla yapılan arazi çalışması kapsamında, tarım dışı kullanıma açılması istenilen alan ile çevresindeki sulama projesi kapsamında olmayan arazilerde topoğrafik özellikler ile toprak özelliklerinin incelenerek, mevcut jeolojik haritadan yararlanılarak jeolojik formasyonlar da göz önünde bulundurularak yapılan alternatif alan araştırması sonucunda rapor düzenlendiği, bu raporda özet olarak: Adana Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğünce Pozantı İlçesine bağlı Dağdibi Köyü sınırları içerisinde bulunan 134 ada 19 ve 70 parsel ile 135 ada 70 nolu parselleri içine alan ve tarım dışına çıkarılması istenilen toplam 280 ha arazinin tümünün topoğrafık sınırlamaları olmayan A meyilli (% 0-2), B meyilli (% 2-6) ve C meyilli (% 6-12) sulu ve aynı zamanda 5403 sayılı kanunda belirtildiği şekilde mutlak tarım arazisi niteliğinde olduğu ve alanda ilgili yönetmelikte belirtildiği şekilde tarım dışı amaçlarla kullanım için başka herhangi bir alternatif bulunmaması durumunda, tarım dışı amaçla kullanımı talep edilebilecek en son yer olduğu, talep edilen arazileri içine alan ve Mülga Köy Hizmetleri tarafından sulama ve teraslama çalışmaları tamamlanmış arazilerin hemen dışında (sulama kanalının üstünde), rapora ekli krokide 1 ve 2 numara ile belirtilen iki ayrı alanın afet evleri yapımı amacıyla kullanılabileceği, her iki alternatif alanın da sulama projesi kapsamında olmadığı, genelde kuru tarım yapılan marjinal tarım arazisi özelliği gösterdiği, arazide genellikle hakim olan meyilin, D meyili (% 12-20) olduğu, rapora ekli krokide alternatif olarak gösterilen alanların her ikisinin de hemen arkasında yer alan dağlarla bağlantısı bulunmadığı, arada vadi bulunduğundan, gerek dağdan yuvarlanma olasılığı olan taş ve kaya bloklarının, gerekse yağışlardan sonra oluşacak yüzey akışlarının önerilen bu arazileri etkilemesinin mümkün olmadığı, her iki alternatif alana da ulaşım için halihazırda stabilize bir yolun bulunduğu ve yer yer yapılaşmaların varlığı ve elektrik enerjisi altyapısının bulunduğu tespitlerine yer verilmiştir.

Öte yandan, Toprak Koruma Kurulunun tarım dışı kullanım talebinin reddine ilişkin 01.06.2006 tarih ve 4 sayılı kararı sonrası, davalı Bakanlık tarafından görevlendirilen iki ziraat mühendisi tarafından hazırlanan 10.7.2006 tarihli "tarımsal etüd inceleme raporunda" ise, arazinin ondüleli topografyaya sahip olduğu, % 8-12 ile % 12-18 meyilli, toprak derinliğinin 10-50 cm. arasında değiştiği, arazinin bir kısmında buğday-nohut gibi hububat tarımı yapıldığı, geri kalan kısmının ise terk pozisyonda arazilerden meydana geldiği, hububat tarımı yapılan alanlardan elde edilen ürünün yöre ortalamasının altında olacağının düşünüldüğü, etek ve alt etek pozisyonunda bulunan söz konusu arazilerin, Pozantı İlçesini Niğde İlinin Çamardı İlçesine bağlayan karayolunun sağ kenarında yer aldığı, Pozantı İlçesine 32 km. Çamardı İlçesine ise 20 km. mesafede olduğu, Pozantı İlçesinden rakım olarak.250-300 m. daha yüksek olması nedeniyle iklim, toprak ve topografya karakteristiklerini Çamardı İlçesinin temsil ettiği, Çamardı İlçesi yıllık yağış ortalamasının 360 mm. civarında olduğu, planlanmak istenen arazilerin, arka kısımda bulunan dağ ve tepelerden uzun yıllar boyunca yağış ve yerçekimi ile gelen kaba malzemenin birikmesi sonucu oluştuğu, bu sebeple, tarımsal üretimi sınırlayan ve olumsuz etkileyen kaya, taş ve çakıl malzemeleri ile kaplı olup, erozyon derecesinin şiddetli olduğu, planlanmak istenen arazinin ortasında, 1990 yılında eski Dağdibi Köyünde evleri heyelandan zarar gören köylüler için Bakanlar Kurulu Kararı ile 21 tane afet konutu ve köy okulu yapılmış olduğu, köy yerleşim alanı olarak planlanmak istenen alanın afet konutlarının çevresinde olması zorunluluğu bulunduğundan bahisle "alternatif alan araştırması" yapılmadığı, Toprak Koruma Kurulu tarafından köy yerleşimi için alternatif alan olarak gösterilen bölgelerin, taşkın sahası içerisinde kaldığı dolayısıyla sel basmasına maruz olması ve önerilen alanın eski köy yerleşim alanı ile afet konutları ve köy okulu olarak planlanan alanın dışında üçüncü bir yerleşim alan olarak ortaya çıkacağından yeni toprak ve arazi kaybının söz konusu olacağı, tarım arazileri üzerindeki baskının artacağı ve yeni altyapı (Elektrik, Su, Yol, Kanalizasyon vb) yatırımlarının yapılması zorunluluğu ortaya çıkacağı bu durumun kamu yararının ortadan kalkmasına neden olacağının düşünüldüğü, üçüncü bir alanın yerleşim alanı olarak tespit edilmesi halinde tarım arazilerindeki parçalılığın artması sonucu tarımsal bütünlüğün de ortadan kalkacağı, nazım ve uygulama imar planı yapılmak istenen söz konusu araziler toprak ve topografik özellikleri dikkate alındığında; Mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce planlaması yapılan sulama projesi kapsamında olan, yöre ortalamasının altında üretim gücüne sahip, "Sulu Marjinal Tarım Arazisi" niteliğinde olduğunun tespit edildiği görülmektedir.

Uyuşmazlığın niteliği gereği Adana Nöbetçi İdare Mahkemesi‘nin 6.8.2007 tarihli ara kararı üzerine mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; dava konusu parsellerin arazi topografyası bakımından işleyerek tarım yapmayı engelleyecek herhangi bir sınırlayıcı özelliğe sahip olmadığı, yapılan ölçümler sonucunda eğimin bazı parsellerde düz-düze yakın (% 0-2), bazı parsellerde ise hafif eğimli (% 3-6) olduğu, bu eğime sahip arazilerde her türlü tarımsal üretimi sorunsuzca yapma imkanın bulunduğu, toprak tekstürünün arazilerin genelinde orta tekstürlü (Killi Tın, Siitli Killi Tın) olduğu, tüm tarımsal ürünlerin optimum olarak yetiştirilmesine olanak sağladığı, toprak derinliğinin parsel bazında değişiklik göstermekle birlikte, ortalama olarak 80-120 cm arasında değiştiği, diğer parsellerden farklı olarak 131 ada 1 no‘lu parselde toprak derinliğinin 50 cm dolayında olduğu, derinlik açısından bazı ürünlerin yetiştiriciliğinde sınırlama olmasına karşın, kültür bitkilerinin pek çoğu 80-120 cm toprak derinliğinde optimum olarak yetiştirilebildiği, bazı parsellerde hafif yüzey taşlılığı gözlemlendiği, ancak, bu düzeydeki taşlılığın tarımsal üretim için sorun oluşturmadığı, toprakların kireç içeriği ve belirlenen diğer özelliklerinin, tarımsal üretim açısından herhangi bir sorun oluşturmadığı, açıklanan arazi ve toprak özellikleri dikkate alınarak yapılan değerlendirmeler sonucunda dava konusu arazilerin, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa göre "Mutlak Tarım Arazisi" niteliğinde olduğu, ayrıca yapılan yorumlamalar sonucu Arazi Yetenek Sınıflamasına göre arazilerin büyük bir kısmı II. Sınıf Tarım Arazisi, çok az bir kısmı (ada 131 parsel 1, ada 134 parsel 17) ise III. Sınıf Tarım Arazisi olarak sınıflandırıldığı, bu parselin de bölgede mutlak tarım arazilerinin kıt olması ve tarım alanlarının bütünlüğü nedeniyle ayrı olarak düşünülmesinin doğru olmayacağı, dava konusu parseller üzerinde hali hazırda tarımsal üretimin başarıyla yapıldığının gözlemlendiği, bazı parsellerde çok yıllık ürünler (meyve bahçeleri) yetiştirilirken, bir kısmında da tek yıllık tarla bitkileri yetiştiriciliği yapıldığı, dava konusu parsellerde sulu tarım yapılmasına olanak sağlayacak hizmetlerinin Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünce tamamlanmış olduğu, halihazırda faaliyette bulunduğu, parsel kenarlarında sulama kanallarının mevcut olduğu, ayrıca bazı parsellerde küçük çaplı tesviye ve taş toplama gibi yatırımlarla ıslah çalışmaları yapıldığı, uyuşmazlık konusu bölgede tarım dışı kullanımına izin verilen araziye oranla tarımsal potansiyeli daha düşük ve alternatif yerleşim yeri olarak değerlendirilebilecek alanların bulunup bulunmadığına ilişkin arazi gözlem ve incelemelerinin de yapıldığı, bu çalışmalar sonucu, dava konusu parsellere oldukça yakın mesafede yol, elektrik vb. alt yapı hizmetlerinin bulunduğu 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa göre, sahip olduğu toprak ve topografya sınırlamalar nedeniyle üzerinde sadece geleneksel toprak işlemeli tarımın yapıldığı "Marjinal Tarım Arazisi" niteliğinde, Arazi Yetenek Sınıflamasına göre de IV, VI ve VII. Sınıf arazi özelliklerine sahip, alternatif yerleşim alanı olabilecek alanların bulunduğu, bu arazilerin daha önce Toprak Koruma Kurulunca da tespit edilmiş olan, 134 ada 65, 66, 67; 68 ve 73 no‘lu parseller, 135 ada 5, 6, 8, 9, 12 ve 13 no‘lu parseller ile132 ada. 104, 107, 109, 110, 121, 122, 123, 124, 125, 126, 127 no‘lu parseller olduğu, ayrıca bu parsellere komşu olan benzer özellikte diğer parsellerden de alternatif yerleşim alanı olarak yararlanılabileceği, alternatif yerleşim alanı olarak önerilen alanların, heyelan ya da yüzey akış yolu ile su basması gibi dağlık alanlardan olumsuz etkilenmesi söz konusu olmadığı, dağlık arazi ile önerilen yerleşim alanı arasında bulunan vadinin bu tehlikeyi ortadan kaldırdığı, yapılan inceleme ve gözlemler sonucu; köy sakinlerinin asıl geçimini tarımdan sağladığı ve köy çevresinde tarımsal üretim yapılabilecek alanların oldukça sınırlı olduğunun belirlendiği, bu kısıtlı miktardaki "Mutlak Tarım Arazileri"nin yerleşime açılarak geri dönüşümsüz bir şekilde kaybedilmesinin çok önemli bir ulusal kaynağımız olan toprağın heba edilmesi olduğu, gelişmişlik ve toplumsal refahın, insanların doğayı ve doğal kaynakları akıllıca kullanmakta elde ettikleri başarının bir göstergesi olduğu belirtilmiştir.

Davalı idarenin bilirkişi raporuna süresi içerisinde yaptığı itiraz, dava konusu işlemin denetimi açısından, idari yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayarak idari eylem ve işlem niteliğinde yargı kararı verilemeyeceğinden, dava konusu uyuşmazlıkta 5403 sayılı Kanunun 13. maddesi hükmü uyarınca tarım dışı kullanım izni verilmesini gerektiren yasal koşullardan olan "alternatif alan bulunmaması"nın bölgenin tamamı dikkate alınarak saptanmasından sonra işlem tesisi gerektiğinden, böyle bir saptama bulunmadan kurulan işlemin hukuka uygunluk denetimi sırasında alternatif alan tespitinin Mahkememizce yapılması mümkün bulunmadığından, yerinde görülmemiştir.

Uyuşmazlık konusu olayda, Mahkememizce yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan 28.02.2008 tarihli bilirkişi raporu ile Toprak Koruma Kurulunun 04.05.2006 tarihinde yapmış olduğu görevlendirme sonrasında hazırlanan "Alternatif Yerleşim Yeri Tespiti İçin Yapılan Arazi çalışması Raporu"nda uyuşmazlık konusu bölgede marjinal tarım arazisi niteliğinde olan ve alternatif yerleşim yeri olarak kullanılabilecek alanların bulunduğunun tespit edildiği, Toprak Koruma Kurulunun 5.10.2006 tarih ve 7 sayılı kararına esas alınan belgelerden olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünün 12.7.2006 tarih ve 2475 sayılı yazıları ekinde gönderilen "tarımsal etüd inceleme raporu"nda ise alternatif alan araştırmasının yapılmadığı görülmektedir.

Bu durumda, mutlak tarım arazisi niteliğinde olduğu tespit edilen dava konusu parsellerin tarım dışı amaçlı kullanımına izin verilebilmesi için Toprak Koruma Kurulunun uygun görmesi yanında alternatif alan bulunmamasının da gerekli olduğu, işlem tesisine esas alınan madde metninde yer verilen "alternatif alan bulunmaması" ifadesinin ise mutlak bir zorunluluğu ifade ettiği açık olup, alternatif alan olup olmadığı hususunun öncelikle Kurul tarafından arazi kullanım talebinin niteliği ve etüt raporunun değerlendirilmesi sonucu kesin olarak belirlenmesi gerektiğinden gerek Toprak Koruma Kurulunun 5.10.2006 tarih ve 7 sayılı kararında değerlendirilen tarımsal etüt inceleme raporunda "alternatif alan araştırması" yapılmadığının belirtilmiş olması gerekse Toprak Koruma Kurulunun yapmış olduğu görevlendirme sonucu düzenlenen ve 01.06.2006 tarih ve 4 sayılı karara esas alınan rapor ile Mahkememizce yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu tanzim edilen bilirkişi  raporunda, alternatif yerleşim yeri olarak kullanılabilecek marjinal tarım arazisi niteliğinde parsellerin bulunduğunun tespit edilmesi nedeniyle dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamıştır.

Diğer taraftan, Bayındırlık ve İskan İl Müdürlüğü‘nün 23.6.2006 onay tarihli inceleme raporu ile davalı idarenin diğer savlarının da işleme haklılık kazandırmayacağı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin İPTALİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin dava idarece davacıya verilmesine, davacı yanında davaya katılanlar tarafından ödenen 13.10 YTL harçların davalı idarece müdahillere ayrı ayrı ödenmesine, karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen avukatlık ücretinin davalı idarece davacı vekiline ödenmesine, keşif ve bilirkişi ücretleri avanslarından artan miktarın istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay‘da temyiz yolu açık olmak üzere 23.09.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan MESUT GÜNGÖR

Üye ZAFER BİLGİ

Üye HAKAN MANAV

Okunma Sayısı: 1089