AFYONTURKELİGAZETESİ.COM: SULTANDAĞLARI'NDA 'DEĞERLİ MADEN' ARAMA FAALİYETİ DURDURULSUN!- 29 MAYIS 2024

AFYONTURKELİGAZETESİ.COM: SULTANDAĞLARI'NDA 'DEĞERLİ MADEN' ARAMA FAALİYETİ DURDURULSUN!- 29 MAYIS 2024
MERKEZ
29.05.2024

Sultandağları Gelincikana Tepesi’nde uluslararası bir şirketin ruhsata uygun olmayan şekilde değerli maden araması dolayısıyla bölge halkı adına açılan davanın İdare Mahkemesindeki ilk celsesi bugün gerçekleştirildi. Duruşmanın ardından basın açıklaması yapan, Av. Zeynel Kaya, Sultandağları’ndaki ‘değerli maden’ arama faaliyetinin durdurulmasını talebini kamuoyu ile paylaştı.

 
Halkın Maden Şirketiyle Hukuk Savaşı Sürüyor!

Sultandağları'nda 'Değerli Maden' Arama Faaliyeti Durdurulsun!

Sultandağları Gelincikana Tepesi’nde uluslararası bir şirketin ruhsata uygun olmayan şekilde değerli maden araması dolayısıyla bölge halkı adına açılan davanın İdare Mahkemesindeki ilk celsesi bugün gerçekleştirildi. Duruşmanın ardından basın açıklaması yapan, Av. Zeynel Kaya, Sultandağları’ndaki ‘değerli maden’ arama faaliyetinin durdurulmasını talebini kamuoyu ile paylaştı.


ABD merkezli uluslararası bir madencilik şirketinin uzantısı olan Anazon Madencilik A.Ş.'ye, Sultandağları'nın en yüksek zirvesi olan Gelincikana Tepesi eteklerinde çevresel etki değerlendirme raporu olmaksızın 'değerli maden' arama ruhsatı verilmesi üzerine bölge halkının açtığı davanın İdare Mahkemesindeki ilk celsesi 2023-753 Sayılı dosya üzerinden görüldü.

Davanın savunmasını Barolar Birliği Çevre Komisyon Üyesi ve Davacılar Avukatı Seyda Afyoncu, Bir Kısım Davacılar adına  Avukat Zeynel Kaya, Afyon Baro Başkanı ve Bir Kısım Davacılar Avukatı Turgay Şahin, Afyon Barosu Çevre ve Toprak Komisyon Üyesi Hatice Gök, Afyon Barosu Çevre Komisyon Üyesi Emrah Kara, Afyon Barosu Yönetim Kurulu Üyesi İpek Göktürkyılmaz yaptı. Davada, Ziraat Mühendisleri Odası Temsilcisi Ziraat Mühendisi Dr. Nihal Yenilmez Arpa, uzman görüşlerini bildirdi. Aynı zamanda Afyonkarahisar Belediye Başkan Yardımcısı Ömer Yıldız, davaya müdahil olma istemiyle duruşmaya katıldı.

Görülen davada; dava avukatları ile davacılar, 'değerli maden' arama ruhsatı verilme kararının çevreyi ve doğayı yok ederek insan hayatını olumsuz yönde etkileyeceğini savunarak dördüncü kez yürütmeyi durdurma kararı alınmasını ve bölgede keşif yapılmasını talep etti.

 
“ŞİRKET ÇED KARARI OLMAKSIZIN İZİN SAHASININ DIŞINDA FAALİYET GÖSTERİYOR”

Duruşmanın ardından bölge halkı adına açıklama yapan Av. Zeynel Kaya, ABD merkezli ulusüstü bir madencilik şirketinin uzantısı olan Anazon Madencilik A.Ş.’nin çevresel etki değerlendirme raporu alınması gerekli bulunmadan 'değerli maden' arama ruhsatı verildiği belirtti. Kaya, “Akarçay havzasına, Çay-Sultandağı-Bolvadin bölgesini, yanlış politikalar sonucu kurumuş Akşehir gölü ile büyük tehlike altındaki Eber ve Karamık göllerini var eden, hayat veren Sultandağları büyük bir saldırıyla karşı karşıya. ABD merkezli ulusüstü bir madencilik şirketinin uzantısı olan Anazon Madencilik A.Ş. adında bir şirkete Sultandağlarının en yüksek zirvesi olan Gelincikana tepesi eteklerinde çevresel etki değerlendirme raporu alınması gerekli bulunmadan 'değerli maden' arama ruhsatı verildi. Şirket bu izne dayanarak arama faaliyetlerine başladı. Şirket henüz işletme ruhsatı almadan ve işletmeye başlamadan, daha arama faaliyetleri sırasında ÇED olumlu kararı olmaksızın yapılamayacak yöntemleri kullanarak, izin verilen sınırlar dışına çıkarak, köylerimizin otlaklarına izinsiz yollar açarak, ağaçları keserek, ormanları bozarak, dere yataklarını kestikleri ağaçlarla, taşla toprakla doldurarak ilerde neyi nasıl yapacağının işaretlerini göstermiştir. Şirketin bu faaliyetleri nedeniyle şirket yetkilileri, çalışanları, denetleme görevini layıkıyla yapmayan kamu görevlileri hakkında daha önce Çay Cumhuriyet Başsavcılığına bir suç duyurusu yaptık. Ne yazık ki bu soruşturmada henüz bir adım atılmamış olmalı ki soruşturmayla ilgili ne şikayetçilerle bir iletişime geçilmiş, ne de delillerin toplanması kapsamında herhangi bir girişimde bulunulmamıştır.” diye konuştu.

“ARAMA RUHSATI HUKUKA AYKIRI”

Şirkete verilen arama ruhsatı hukuka aykırı olduğunu kaydeden Av. Kaya, “Bu karar hukuka aykırıdır. Çünkü bu arama faaliyeti tamamen verilen izinler kapsamına kalsa bile doğayı ve hayatımızı tehlikeye atmaktadır. Çünkü arkasından gelecek olanın dağlarımızın yarılması, kazılması, patlatılması, delinmesi olduğunun, bunun dedelerimizden miras kalan bu cennet köşeyi çocuklarımıza, torunlarımıza cüruf, toz ve çamur yığını olarak bırakacak olduğumuz anlamına geldiğinin bilincinde ve farkındayız. Bu bölgede yapılacak bir madencilik faaliyeti su kaynaklarımızı yok edecek, kirletecek, zehirleyecektir. Eber gölü, Karamık gölü, Sultandağı, Çay, Bolvadin ve Yalvaç'ın köylerini doğrudan etkileyecek, belki Eğirdir gölüne, Konya ovasının içerlerine kadar ciddi olumsuz etkileri olacaktır. Geçim kaynağı esas olarak tarım ve hayvancılık olan bu bölge Türkiye'nin en önemli ihracata dönük kiraz üretimi alanlarından biridir. Bu bölge yine Türkiye'nin en önemli haşhaş üretim merkezlerindendir, bu yüzden Türkiye'nin tek alkoloid fabrikası da Bolvadin'dedir. Bu dağlarda yapılacak madencilik faaliyeti tüm bu tarımsal alanları kullanılamaz hale getirecek, geçimini bunlardan sağlayan köylüleri ve onlar olduğu için var olabilen esnafı açlığa, derin yoksulluğa itecek, işsizlik sorunlarının hiç çözülemediği bu ülkede işsizler ordusuna yeni işsizlerin katılmasına sebep olacaktır.” İfadelerinde bulundu.


“MADEN ŞİRKETİ İLİÇ'DEKİNE BENZER ZEHİRLİ YIĞINLARI BÖLGEMİZE BIRAKIP GİDECEK”

Maden şirketinin üç-beş-on yıl milyonlarca ton taşı toprağı kazıp kirletip lliç'dekine benzer zehirli yığınlar halinde bırakıp gideceğini dile getiren Av. Kaya, “Bu maden işletmesinden sadece insanlar değil, tüm doğa etkilenecek. Eber, Karamık gölleri sulak alanlarında konaklayan, üreyen beslenen kuşlar için, buraların kurbağaları, tosbağaları, yılanları, tavşanları ve tilkileri ve yüzlerce canlı için yaşam tamamen bitecektir. Bu bölgenin Eber sarısı gibi endemik türleri, küresel kirlenmenin artık yaşamın devamlılığının imkansızlığı eşiğine geldiği bir dönemde önemli ölçüde oksijen kaynağı olan ormanları, ahlatları, alıçları, çamları ve meşeleri, dağ erikleri ve yavşanları, sığırkuyrukarı ve eğilcanları... İnsandan önce buralarda var olan ve biz yok etmemeyi başarabilirsek insandan sonra buralarda var olacak nice bitkisi de yok olup gidecektir. Maden şirketi üç-beş-on yıl milyonlarca ton taşı toprağı kazıp kirletip lliç'dekine benzer zehirli yığınlar halinde bırakıp gidecek, bundan insanımız, hayvanımız, otumuz, çalımız zarar görecek, üstelik bunun ülke ekonomisine katkısı da ancak sıfıra yakın olacaktır. Şirketin, ruhsat verenlerin, ruhsat ver diye talimat verenlerin umurlarında değil, çünkü onlar ümidin düşmanıdır Akarsuyun Meyve çağında ağacın Serpilip gelişen hayatın düşmanı. Ne var ki kahreden ve yaratan, korkak, cesur, cahil ve çocuk olanlar diyor ki; sürülmüş toprağın ve nehirlerin bahtı bir şafak vakti değişmiş olur, bir şafak vakti karanlığın kenarından onlar ağır ellerini toprağa basıp doğruldukları zaman. Biz elimizi toprağa bastık ve doğruluyoruz. İdareciler ve yargıçların hükmü ne olursa olsun. Hayatımıza yapılan bu saldırıya izin vermeyeceğiz.” dedi. 

Haber: Evren Atcı- Şeyda Yeşilçay
Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ. 

Okunma Sayısı: 67