AKLI BAŞINDA ÜLKELER GDO’YU TERK EDİYOR - KARASABAN
Ülkemizde ne zaman GDO konusu açılsa kimileri GDO’ların kaşıntı bile yapmadığını, kimileri ise AB’de bile genetiği değiştirilmiş (GD) tohumlarla yapılan tarımın yayıldığı, bizim de bu yönde yasal düzenlemelerimizi bir an önce yapmamız gerektiğini ve treni kaçırdığımızı belirtirler. Kaçan trenin kimin treni olduğu malum, biz fiili olarak GD mısır tarımı yapılan AB’de GDO tarımının son durumuna bir göz atalım.
AB tarımının lokomotifi durumunda olan ve Ortak Tarım Politikası çerçevesinde desteklerin %20‘si gibi en büyük payı alan Fransa, insan ve çevre sağlığı açısından yeterli bağımsız bilimsel çalışma olmaması dolayısıyla GD tohumla tarım yapmayı Şubat 2008‘de yasakladı.
Ortak Tarım Politikası çerçevesinde desteklerin %13‘ünü alarak Fransa‘nın hemen ardından gelen Almanya ise GD tohumla tarım yapmayı aynı gerekçelerle 2009 yılında yasakladı. Böylelikle AB‘nin iki önemli tarım ülkesi GDO tarımının insan ve çevre sağlığına olan olumsuz etkilerini kabul etmiş oldu.
AB‘de 2005 yılında (2007 yılında Birliğe katılan Romanya‘da dahil olmak üzere) 165.017 hektar alanda GDO tarımı yapılırken, 2009 yılında GDO ekim alanları %43 gerileyerek 94.708 hektara düştü. GDO ekim alanının %80‘i İspanya‘da bulunuyor. Buna karşın bu ülkede de GDO ekim alanları 2009 yılında bir önceki yıla göre %4 geriledi. Bu düşme GDO tarımı yapan diğer ülkelerden Slovakya‘da %55, Romanya‘da %50, Çek Cumhuriyeti‘nde %23 olurken, Polonya‘da ekim alanları 3.000 hektar ile sabit kaldı, Portekiz‘de ise %7 artışla 5.202 hektara ulaştı. Bir önceki yıla oranla AB‘deki GDO tarımı yapılan tarım arazilerindeki genel daralma %11‘i buldu. AB‘nin 27 ülkesinden sadece 6‘sı çok küçük bir alanda GDO tarımı yapıyor ve bu ülkelerin dışında Avrupa kıtasında bu tarımı yapan başka bir ülke de yok.
Daha ziyade GD mısır ve soyayı hayvan yemi olarak kullanan AB‘de görüldüğü üzere GD tohumla tarım yapılan alanlar hızla daralıyor, tüketici GDO‘lu gıdaları sofrasında istemiyor, GDO‘lu gıdaların sokulmadığı GDO‘dan arındırılmış bölgeler Avrupa‘da hızla yayılıyor. Kimilerinin dediği gibi GDO tarımı AB‘de yayılmıyor, aksine geriliyor.
Dünya‘nın geneline baktığımızda ise bir önceki yıla oranla 2009 yılında GDO tarım alanı yaklaşık %7‘lik artışla 134 milyon hektara ulaşmış durumda. Bu artışın önemli bir bölümü Brezilya‘da gerçekleşti. Kimileri tarafından hızla yayıldığı ifade edilen GD tohum ekim alanları toplam tarım alanlarının sadece %2,8‘ini oluşturuyor. Buna karşılık 2009 yılında bir önceki yıla göre Paraguay‘daki GDO ekim alanları 2,7 milyon hektardan 2,2 milyon hektara, Çin‘deki ise 3,8 milyon hektardan 3.7 milyon hektara gerilemiş durumda. Bu istatistikler, büyük ölçüde GDO‘lu tohumları üreten biyoteknoloji şirketleri tarafından finansmanı sağlanan bir kurum tarafından açıklanıyor. Bununla birlikte Çin Tarım Bakanlığı‘nın, deneme amaçlı GD mısır, soya, pamuk ve kanola tohumu ithalatına izin verilmesine karşın ticari amaçla herhangi bir üretim yapılmadığını belirtmesi de işin başka bir ilginç boyutunu oluşturuyor. Verilerin son derece sağlıksız ve şişirilmiş olduğunu gösteriyor. Ayrıca Hindistan‘ın genetiği değiştirilmiş patlıcanı üretmek istememesi ve yasaklaması da son derece sevindirici.
Evet, aklı başında ülkeler GDO tarımını ve tüketimini bırakıyor. GDO ekim alanlarının tek başına yarısına sahip olan ve halkına GD gıdaları etiketlemeye bile gerek görmeden tükettiren ABD ise kendini ve tüm dünyayı Türkiye, Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerden ithal ettiği beyinlerle yönetiyor.
Ahmet ATALIK - TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı
http://www.karasaban.net/akli-basinda-ulkeler-gdo%e2%80%99yu-terk-ediyor/