AKP DÜNYA SU FORUMUNA TÜRKİYE’Yİ NASIL HAZIRLIYOR? - WWW.UZUMSEN.ORG

İSTANBUL
28.02.2009

Ülkemizde son genel seçim 22 Temmuz 2007 tarihinde yapıldı. Seçimi kazanan AKP’nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi GÜLER, seçimlerden sadece 9-10 gün sonra şu düşünceleri kamuoyu ile paylaştı; • Tarımsal sulama barajları özel sektöre yaptırılacak. • Bunun için akarsu ve göletler yap işlet devret modeli ile 49 yıllığına özel sektöre devredilecek. • Kamu eliyle değerlendirilemeyen ve boşa akan tatlı su kaynakları özel sektörün yapacağı barajlarda tutulacak ve tarımsal sulamada kullanılacak.

 

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var; "kamu eliyle değerlendirilemeyen ve boşa akan su" gibi bir tabiri kullanan bir bakanın derhal koltuğunu terk etmesi gerekir. Aynı düşünceyi partisi de taşıyorsa (şüphesiz o da taşıyor) o da derhal yönetimden çekilmelidir.

 

Bir su kamu eliyle değerlendirilemiyorsa bunun sorumlusu bu ülkeyi yöneten hükümettir, hükümetin beceriksizliğidir. Ayrıca, sayın bakanın hiçbir suyun boşa akmadığının, doğadaki her olayın ve hareketin bir amaca hizmet ettiğinin de bilincine varmasını dilerim.

 

Seçim sonrasında AKP'nin aynı düşünceleri içeren 60. Hükümet Programı'nda

·         Sulama politikalarına öncelik verileceği,

·         Barajı bitirilen projelerin sulama ve bakım kısımlarının özel sektörün yatırımına açılacağı belirtiliyordu.

 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi GÜLER, Eylül 2008'de TÜSİAD'ın yaptığı "Sürdürülebilir Su Yönetimi Konferansı"nda ise "25 milyar dolar hidroelektrik santral, 20 milyar dolar sulama, 5 milyar dolar içme suyu yatırımları olmak üzere toplam 50 milyar dolarlık bir yatırım pastası var. Özel sektörün devreye girmesi isabetli olur." diyordu.

 

Görüldüğü üzere ortada bir pastadan pay almanın söz konusu olduğu durumlarda halkın adı dahi geçmemektedir. Bu anlayış halkı müşteri ve vergi alınacak bir mekanizma olarak görmektedir.

 

Hükümet açıklamalarının bizi götürdüğü net hedef, artık tarımsal sulamada kullanılacak suyun özel sektör eliyle çiftçiye verileceğidir. Günümüz tarım politikaları ile tarımsal üretimi zaten borçlanarak ve borcunu artırarak devam ettiren çiftçinin bir de sulama konusunda şirketlerle muhatap olması tarlasından kaçacağı ve üretmeyeceği anlamına gelir. Boşalan tarlalar sermayenin eline geçerek şirket tarımı yaygınlaşmaya başlanacaktır. Kentlere göç eden çiftçi ise yeni gecekondu ilçelerinin oluşmasına ve kentlerdeki işsizliğin artmasına neden olacaktır.

 

Tüm bu örnekler ortada artık sosyal devletin kalmadığını göstermektedir. Sosyal devletin yerini seçim zamanlarında sadaka dağıtan AKP hükümeti almıştır. Halkımız, emeğiyle kazandığı parayla özgürce alışveriş yapabilmek yerine, işsiz-muhtaçlığın ön planda olduğu sadaka toplumuna dönüştürülmüştür. Böyle bir toplumda da hiçbir bireyin kendine özgüveni kalmaz ve köleleşir.

 

Sayın Başbakanın da medya önünde çekinmeden belirttiği üzere ülkemiz halk için değil, pazarlanmak için yönetilmektedir.

 

Sıra su kaynaklarımızın ve su hizmetlerinin pazarlanmasına gelmiştir. İşte 16-22 Mart 2009 tarihleri arasında İstanbul'da yapılacak Dünya Su Forumu da bu amaca hizmet etmektedir.

 

Ahmet ATALIK - TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı

Okunma Sayısı: 1077