AKP İKTİDARININ ŞİDDETİNE, POLİS DEVLETİ GİRİŞİMLERİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!
Mısır Halkı’nın demokratik tepkisini savunan ve selamlayan Başbakan kendi ülkesindeki emekçilere basınçlı su, cop ve gaz bombaları ile saldırdı.
Torba yasa geri çekilsin, esnek ve kuralsız çalışmaya, güvencesizliğe ve taşeronlaşmaya, kadın ve çocuk emeğinin sömürülmesine, sigorta priminin işçi tarafından ödenmesine, ödünç memurluk uygulamasına karşı 81 İlden TBMM‘ye yürüyen 10 binlerce emekçinin önü 03 Şubat 2011 günü Ziya Gökalp Bulvarı‘nda polis barikatıyla kesildi. Meclis‘e yürümekte ısrarlı olan emekçilere polis basınçlı su, gaz bombaları ve coplarla müdahale etti.
Torba Yasa`ya karşı DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından düzenlenen eylemin polis tarafından engellenmesi üzerine 4 örgüt, akşam saatlerinde, Sakarya Caddesi‘nde ortak bir açıklama yaptı.
AKP İKTİDARININ ŞİDDETİNE, POLİS DEVLETİ GİRİŞİMLERİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!
Sayın Basın Mensupları;
Öncelikle bugün Ankara‘da, OSTİM‘de meydana gelen patlamada hayatını kaybeden altı emekçi kardeşimizi saygıyla anıyor; yakınlarına başsağlığı, yaralı emekçi kardeşlerimize acil şifa diliyoruz.
Bugün OSTİM‘de, ilk bakışta işçi sağlığı, iş güvenliği önlemlerinin yeterli olmamasından kaynaklandığı izlenimi veren bu vahim kaza yaşanırken, Kızılay‘da da AKP iktidarının hak arayan emekçilere tahammülsüzlüğünü gösteren bir vahşet yaşandı.
İşçi ve emekçilerin sadece ve sadece demokratik hakları ve insanca yaşam hakkı için gösterdikleri demokratik tepkileri su, gaz ve sis bombalarıyla bastırıldı.
Bu vahşet AKP iktidarının işçi ve emekçilerin demokratik tepkilerine karşı tahammülsüzlüğünün ifadesidir.
Bu vahşet AKP iktidarının özlemini duyduğu ve adım adım gerçekleştirdiği "polis devleti"nin ifadesidir. Sayın basın mensupları;
Bu gidiş ülkemizin karanlığa doğru gidişidir. Kazanılmış demokratik hakların yok edilme isteğidir. İşçi ve emekçi halk düşmanlığıdır. İktidarın, sadece ve sadece kendi temsil ettiği sermaye sınıfının taleplerini hayata geçirme politikasının kanıtıdır.
Bugün Ankara‘da ne yaşanmıştır? Türkiye‘nin en saygın emek-meslek örgütlerinin; milyonlarca işçiyi, kamu çalışanını, mimar ve mühendisi, doktoru temsil eden DİSK-KESK-TMMOB-TTB‘nin hem kendi üyelerinin, hem de bütün emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarını savunmak, toplumsal ve demokratik taleplerini dile getirmek için düzenledikleri tamamen yasal ve meşru eylem, siyasi iktidarın güvenlik güçleri tarafından şiddet kullanılarak engellenmiştir.
Bugün TBMM‘de görüşülmekte olan "Torba Yasa" içinde gerek parlamento içinde gerekse toplumsal hayatta bir mutabakatla karşılanan cezaların indirilmesi, öğrenci gençliğe af, emeklilerin bazı taleplerinin karşılanması gibi düzenlemelerin yanında milyonlarca işçi ve emekçinin haklarının gasp edilmesi, gençlerin ve çocukların geleceğinin karartılması, daha da karanlık süreçlere götürücü düzenlemeler içermektedir.
Bu yasada güvensiz çalışma vardır. Bu yasada kamu çalışanlarına sürgün vardır.
Bu yasada gençlere istihdam adına mali kıskaca almak vardır. Bölgesel asgari ücret vardır. İşsizlik fonunun yağmalanması vardır.
Ne yapmalıydık?
Hiç ses çıkarmamalı mıydık? Üyelerimizin hak ve çıkarlarını korumamalı mıydık? Demokratik haklarımızı savunmamalı mıydık?
Ne yapmalıydık?
Teslim mi olmalıydık?
Yani AKP iktidarının bugüne kadar yaptığı gibi toplumsal örgütlerden kaçırdığı, parlamento içindeki partilerden dahi kaçırdığı "imamın doğru bildiği yolda" yürümesi karşısında susmalı mıydık? Yani bizden iktidar karşısında el pençe divan durup saygı duruşuna geçmemiz bekleniyordu?
Hayır! Bin kere hayır!
Bizlerin örgütsel geleneğinde "gelene ağam, gidene paşam" demek yoktur. Teslim olmak yoktur.
Doğru bildiğimiz yolda yürümek, mücadele etmek vardır.
Bugün de bu haklılığımızdan aldığımız güçle TBMM‘de görüşülmekte olan Torba Yasa‘yı protesto için 81 ilden sadece örgütlerimizin yöneticileri, işyeri temsilcileri ve bizi bu haklı mücadelemizde destekleyen Türk-İş‘e bağlı sendikalar, siyasi parti, demokratik kitle örgütleriyle birlikte Ankara‘da bir demokratik eylem düzenledik.
Sayın basın mensupları;
Yaşananları gördünüz. Bu demokratik tepkimizin nasıl bir şiddetle engellendiğini gördünüz.
Bunun tek bir suçlusu vardır: AKP iktidarı ve onun başı Recep Tayyip Erdoğan‘dır.
Yaşananlar bizzat onun talimatıyla gerçekleştirilmiştir. Kendisi yurtdışında olmasına rağmen görevlendirdiği İçişleri Bakanı ve onun talimatlarını gerçekleştiren Ankara Valisi, Ankara Emniyet Müdürü tamamıyla bu olayın sorumlusu ve suçlusudur.
Güneş tarihte olduğu gibi bugün de balçıkla sıvanamaz. Baskı, şiddet ve cebire dayanan hiçbir şato tarihte de sağlam kalmamıştır, bugün de kalmayacaktır. Demokrasiye tahammülsüzlüğün Tunus‘taki, Mısır‘daki sonuçlarını bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Kurulan saltanatların polisiye baskılarla korunamayacağı açıktır.
Milyonları temsil eden emek ve meslek örgütleri temsilcileri olarak buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki; yaratılmak istenen polis devletine karşı direnmek en demokratik hakkımızdır.
Bugünü AKP iktidarı için "Kara bir gün" olarak ilan ediyoruz.
Sayın basın mensupları;
Mücadelemizin temeli haklılığımızdır.
Evet, bugün TBMM‘ne gidip demokratik tepki ve taleplerimizi dile getirmemiz engellendi. Çünkü bizim copumuz, gazımız, tazyikli suyumuz yok.
Bu saldırıyı "sadece ve sadece mücadele azmimizi bileyen bir saldırı olarak değerlendiriyoruz.
Ve Türkiye‘nin her yerinden bu saldırı gereken kararlılıkla lanetlenecektir. Bu saldırıyı kınamak ve Torba Yasa‘yı protesto etmek için yarından itibaren bütün işyerlerinde demokratik tepkimizi göstermeye devam edeceğiz.
Teslim olmayacağız!
DİSK*KESK*TMMOB*TTB