AKP SUDAN`DA ARAZİ KAPATTI - SOL GAZETESİ
Türkiye`de tarım son on yılda bitme noktasına geldi. Hükümetin politikaları sonucu 30 milyon dönüm toprak boşalırken, büyük miktarda tarım arazisi yabancılara kiralandı.
Hükümet, "yatırımcıya imkan sağlanacak " diyerek Sudan‘da 5 milyon dönüm arazi kiraladı, Sudan‘da yetiştirilecek ürünlerle Türkiye‘nin ihtiyacını karşılayacağını ilan etti.
Bugün Gazetesi‘nin dünkü manşetinde "Sudan‘da arazi kiraladık meyve sebze üretilecek" başlıklı bir haber yayınlandı. Haberde, Gıda Tarım ve Hayvanlık Bakanlığı‘nın Sudan‘da 5 milyon dönüm araziyi 99 yıllığına kiraladığı ve Türkiye‘nin ithal elliği bazı tarımsal ürünleri burada üreteceği belirtildi. "Türkiye‘de yetiştirilemediği" ve bu nedenle Sudan‘da üretileceği iddia edilen ürünler arasında ise pamuk, susam, yağlık tohumlar, sebze ve meyve gibi tamamı Türkiye‘de yetiştirilen ürünler sıralandı.
‘TÜRK YATIRIMCIYA İMKAN SAĞLAMAK İÇİN KİRALADIK‘
Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Gıda Tarım ve Hayvanlık Bakanlığı yetkilisi, Sudan‘daki arazilerin "Türk yatırımcıların yatırım yapmalarına imkan sağlamak" için kiralandığını ve işçilikle ilgili kararı yatırımcının vereceğini belirtti, ismini vermek istemeyen yetkili, kurulacak çiftliklerde çalışmak üzere Türkiye‘den işçi götürülebileceğini, yerli halkın da işçilik yapabileceğini söyledi. Bakanlık yetkilisi, Sudan‘da 34 bölgede üretimin yapılacağını belirtirken üretimin ne zaman başlayacağıyla ilgili bilgi vermedi.
Sudan‘da arazi kiralanmasının nedeni olarak gösterilen, Türkiye‘de bazı ürünlerin üretimin azalmasına ilişkin nedenleri ve Türkiye‘de tarımın getirildiği son hali ise Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Turhan Tuncer ve ZMO eski Başkanı, CHP Ankara Milletvekili Gökhan Günaydın‘a sorduk.
‘TÜRKİYE‘DE 30 MİLYON DÖNÜM ARAZİ BOŞALTILDI‘
AKP iktidarıyla birlikte Türkiye‘de işlenen alan miktarının 3 milyon hektar, yani 30 milyon dönüm azaldığını söyleyen Günaydın, "Türkiye‘de mazotu, gübreyi, suyu, elektriği pahalandırarak; tarım ürünü fiyatlarını baskılayarak çiftçi tarım yapamaz hale getirildi. 2002‘de mazot 1 liraydı, bugün 4 lira 20 kuruş. 7 kilo buğday satan 1 litre mazot alabiliyor. Bu yüzden çiftçi artık mısır, pamuk ekmekten vazgeçiyor ve böylece 30 milyon dönüm arazi de boş kalıyor" diye konuştu.
"Tarım Bakanlığı, Sudan‘da 5 milyon dönüm arazi alacağına, 30 milyon dönüm arazinin neden boş kaldığının hesabını versin" diyen Günaydın, Türkiye‘de tarımın çöküşünün son 10 yılda radikal bir biçimde hızlandığını sözlerine ekledi. Türkiye‘nin pamuk, susam gibi ürünleri üretemediği iddiasını değerlendiren ZMO Başkanı Turhan Tuncer ise, "Türkiye normalde tarıma dayalı bir sanayiye sahip ancak artık dayanacak bir noktada değiliz. Yunanistan dahil, yurtdışından sürekli pamuk getiriliyor, halbuki pamuk üretebilecek bir güçteyiz. Ancak bu yüzden çiftçi artık ekmiyor, çünkü Türkiye‘de ekmemek, tarlayı boş bırakmak daha kârlı hale getirildi " diye konuştu.
Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ise, Türkiye‘de tarımsal üretim çökertilir, Türkiye kendi tohumunu, çiftliklerini elden çıkartırken, devlet adına Sudan‘da çiftlik kurulmasının ancak bir mizah unsuru olarak değerlendirilebileceğini söyledi. "5 milyon dönümlük arazide Türkiye‘nin tropikal meyve ihtiyacını karşılayacağını söylemek fantezidir" diyen Oyan sözlerini "Türkiye 2000‘li yıllarda kendi gıda üretimini terk etmiş durumdadır, tarım üzerinde ithalatçı duruma gelmiştir. Bunları düşünmek yerine fantezilerle uğraşmak AKP klasiğidir" diye sürdürdü.
TÜRKİYE TOPRAK MI KAPIYOR?
Diğer yandan Türkiye‘nin bu büyüklükte bir araziyi kiralaması, Afrika başta olmak üzere tarımın ekonomik olarak önemli yer tuttuğu ülkelerde son yıllarda çok hızlanan " toprak kapma " yönelimine ortak olunduğu görüşünü de gündeme getirdi. Küresel olarak gıda fiyatlarındaki artışla birlikte özel sermaye fonları, yüksek riskli yatırım fonları, emeklilik fonları gibi mali sermaye kuruluşlarının Afrika, Latin Amerika ve Asya gibi bölgelerde milyonlarca hektar araziyi, arazilerin veya bazı ürünlerin fiyatları üzerine spekülasyon yapmak üzere satın almaları, uzmanlar taralından "toprak kapma" diye adlandırılıyor. Temmuz 2011‘de resmen ikiye bölünen Sudan da " toprak kapma " furyasının yaygın olduğu ülkeler arasında. Petrol kaynaklarının yüzde 75‘i Güney Sudan‘da kalması sonucunda Sudan‘ın İslamcı yönetimi büyük miktarda araziyi yabancı yatırımcılara kiralama yoluna gitti. Sudan‘da 2000 ile 2012 yılları arasında toplam 3 milyon 923 bin hektar (yaklaşık 39 milyon dönüm) arazi yabancıların eline geçti. Büyük arazilerin daha ziyade ithalata yönelik üretim yapan yabancı tekellere satılmasının, on binlerce köylüyü yerinden ettiği ve iç pazara yönelik üretim söz konusu olmadığı için açlığın başlıca sebepleri arasında yer aldığı görüşü çeşitli uluslararası kuruluşların yayımladığı raporlarda dile getiriliyor.
Güney Sudan‘da "toprak kapma" sürecinde ABD, Avrupa ve Birleşik Arap Emirlikleri‘ne (BAE) bağlı firmalar başı çekerken, Sudan‘da özellikle Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt ve yine BAE sermayesinin büyük yatırımları bulunuyor. Türkiye de Sudan‘ın 5 ayrı bölgesinde kiraladığı topraklarla, Körfez sermayesinin yanındaki yerini almış oldu.
Açlığın sebebi yabancı tekeller
Uluslararası mali tekellerin tarım arazilerine dönük ilgisinin, özellikle 2007-2008 krizi ve gıda fiyatlarının yükselmesi nedeniyle arttığı biliniyor. Özel yatırım fonlarının Afrika, Asya ve Latin Amerika başta olmak üzere dünyanın pek çok yerindeki tarım arazilerine yönelik operasyonları hakkında bir rapor hazırlayan ABD merkezli Oakland Enstitüsü, mali sermayenin tarım arazisi ve tarımsal mallara yönelik spekülatif yatırımlarının yıkıcı etkilerini ortaya koydu.
Son birkaç yıl içerisinde özel mali sermayenin tarımsal arazi alımı için 10 ila 25 milyar dolar arasında yatırım yaptığının kaydedildiği raporda, bu sayının önümüzdeki birkaç yıl içinde üç katına çıkmasının beklendiği belirtiliyor. Satın alınan milyonlarca hektar arazi dış pazara dönük gıda maddeleri ya da biyoyakıt üretiminde kullanılan ürünlerin yetiştirilmesi için kullanılırken, yerli üreticiler topraklarından sürülüyor. Afrika‘da açlığın başlıca nedeni olarak gösterilen ‘toprak kapma` uygulamasında özel yatırım kuruluşları ve emeklilik fonlarının yanı sıra çeşitli devletlere bağlı kamu kuruluşlarının, hatta Harvard, Cornell gibi bazı Amerikan üniversitelerine ait yatırım fonlarının da bulunduğu belirtiliyor.
Konuyla ilgili çeşitli raporlar yayınlayan İngiltere merkezli Oxfam da, yabancı yatırımcıların yoksul ülkelerde ortalama altı günde bir, Londra büyüklüğünde bir alanı ele geçirdiğini belirtiyor. Özellikle 2008 yılında gıda fiyatlarındaki hızlı artışın bu tip yatırımları çok hızlandırdığını belirten Oxfam, 2008-2009 yıllarında yabancı tekellerin yoksul ülkelerde "kaptığı topraklar"ın iki katına çıktığını kaydediyor. Kurumun hesaplamalarına göre, 2000-2010 arasında yabancı tekeller tarafından ele geçirilen topraklar, bir milyar kişiyi doyurmaya yetecek boyutlarda. Türkiye‘nin toprak kiraladığı Sudan da büyük miktarda toprağın yabancıların eline geçtiği ülkeler arasında.
Türkiye‘nin kiraladığı 5 milyon dönümlük arazinin İstanbul büyüklüğünde olduğu belirtiliyor. Ülke 2011‘de ikiye bölündükten sonra petrol kaynaklarının büyük bölümünün Güney Sudan‘da kalması üzerine, Sudan yönetiminin daha fazla toprak sattığı ifade edilirken, Körfez ülkelerinin 1970‘lerden beri bölgede tarımsal arazi satın aldığı kaydediliyor. Sudan Yatırım Bakanlığı‘nın verilerine göre bugüne kadar yabancılarla yapılan tarımsal ortaklık anlaşmalarının yalnızca beşte biri sonuçlandırılabilmiş. Buna karşın Sudan, 2000 ile 2012 arasında 3 milyon 923 bin hektar araziyi yabancılara satmış veya uzun süre için kiralamış.
TİGEM artık bu işlere bakıyor!
1984‘te Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘na bağlı olarak tarım ve tarıma dayalı sanayinin ihtiyacı olan her türlü mal ve hizmetleri üretmek amacıyla kurulan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM), AKP iktidarının özelleştirdiği kamu kurumları arasında yer alıyor. Türkiye genelinde birçok ilde tarımsal varlıkları, arazileri, büyük ve küçükbaş hayvan barınakları bulunan TİGEM‘e ait tesis ve arazi varlıkları şirketlere kiralandı, işletmeleri sermayeye devredilen TİGEM‘e ait 3 milyon 736 bin 21 dekar arazi bulunuyor. İşletmelerin özelleştirilmesi sonucunda tarım ve hayvancılık büyük zarara uğradı. TİGEM‘in özelleşmesiyle birinci kalite buğday ve damızlık hayvan üretimine de darbe vurulması sonucu çiftçiler ve hayvan yetiştiricileri de mağdur edildi. TİGEM‘lerin tarımsal üretim materyalleri için kurulduğunu hatırlatan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) eski Başkanı Gökhan Günaydın, TİGEM‘in özelleştirilmesinin "tohum, damızlık benim için önemli değil" demek olduğunu söylüyor. Günaydın, bu durumun dışa bağımlılığı kabul etmek ve küçük köylülüğü öldürmek anlamına geldiğini vurguluyor. TİGEM‘lerin kuruluş nedeninin ilgili yörelerdeki çiftçilere örnek olmak olduğunu hatırlatan ZMO Başkanı Turhan Tuncer ise özelleştirilmenin "yandaşa peşkeş" anlamına geldiğini söylüyor. Tuncer, "Özellikle KİT‘ler zarar ettiriliyor, özelleştirmeye kılıf uydurmak için çalıştırılmıyorlar. Bu sürece karşı üretimin desteklenmesi, üreticinin örgütlenmesi lazım" diyor.
TİGEM, şimdi Sudan‘da arazi kiralanması için, bu arazilerden numune alıp incelemek gibi işlere bakıyor. Eski Sayıştay Müfettişi Kadir Sev ise kurumun yeni işlevi konusunda, " TİGEM‘in Türkiye‘deki topraklarının birkaç katı büyüklüğünde bir araziyi Sudan‘dan kiralaması, daha ucuz emek kullanarak dünya piyasalarında rekabet beklentisine girildiğini gösteriyor. Yani Türkiye Çin gibi olmak istiyor " diyor.