ANAYASA VE ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINA AYKIRI KANUN VE YÖNETMELİKLERLE ORMANLARIMIZ TAHRİP EDİLİYOR!..

ANTALYA
08.05.2014
 

BASIN BİLDİRİSİ 

ANAYASA`NIN 169. MADDESİ VE ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINA AYKIRI ÇIKARILAN KANUNLAR VE İZİN YÖNETMELİKLERİ İLE ORMANLARIMIZIN TAHRİBİNE DEVAM EDİLİYOR. 

 

 

Ormanları arsa ofisi haline getiren ve tahribine neden olan 18 Nisan 2014 tarih ve 28976 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan "Orman Kanununun 17/3 ve 18 İnci Maddelerinin Uygulama Yönetmeliği" ile adet olarak sayılabilen elli iki (52) adet ve benzeri denilerek daha da artırılması mümkün olan muhtelif tesislere izin verilirken; mahalli seçimler öncesi sessizce çıkarılan ve 1 Mart 2014 tarihli ve 28928 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren 26 Şubat 2014 tarih ve 6527 sayılı "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun" un uygulamasına dair bu Yönetmeliğin 4`üncü maddesi 6`ıncı fıkrası düzenlemesi ile bu miktar daha da artacaktır.      

 

Anayasa Mahkemesi; ormanları kamu yararı adı altında tahrip eden 6831 sayılı Orman Kanunu`nun 3373 sayılı Kanunla değişik "Turizm alan ve merkezleri dışında kalan devlet ormanlarında kamu yararına olan her türlü bina ve tesisler için gerçek ve tüzelkişilere, Tarım Orman ve Köy işleri Bakanlığınca bedeli karşılığı izin verilebilir. Bu izin süresi kırk dokuz yılı geçemez. Devletçe yapılan tesisler dışında kalan her türlü bina ve tesisler izin süresi sonunda eksiksiz ve bedelsiz olarak Orman Genel Müdürlüğünün tasarrufuna geçer. Ancak işletmenin maksadına uygun faaliyet gösterdiği Orman Genel Müdürlüğünce belgelenen hak sahiplerinin kullanma hakları yer, bina ve tesislerin rayiç değeri üzerinden belirlenecek yıllık bedelle doksan dokuz seneye kadar uzatılabilir. Bu durumda devir işlemleri bu uzatma sonunda yapılır. Turizm amaçlı tesisler için hak sahipleri adına tapuda irtifak hakkı tesis edilir. İzin ve irtifak hakları amaç dışı kullanılamaz." 17`inci maddesi 3 üncü fıkrası Anayasanın 7 inci ve 169 uncu maddelerine aykırı olduğu için, 17/12/2002 tarih ve E:2000/75 ve K:2002/200 sayılı kararı ile iptal etmiştir.

Anayasa Mahkemesinin anılan kararında; "…Anayasa`nın 169. maddesinde öngörülen "kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz" cümlesine dayanılarak kamu yararının bulunduğu gerekçesiyle gerçek ve tüzel kişilere bina ve tesisler yapmak üzere orman arazileri tahsis edilemez. Devlet ormanlarının gerçek ve tüzelkişilere tahsisinin, karayolları, telefon, elektrik, su, gaz, petrol boru isale hatları, savunma tesisleri, sanatoryum gibi öncelikli kamu hizmetlerinin ormandan geçmesi ya da anılan bina ve tesislerin orman arazileri üzerinde yapılması zorunluluğu bulunduğu hallerle sınırlı olması gerekir. Başka bir anlatımla, kamu yararının bulunması ve zorunluluk hallerinde Devlet ormanları üzerinde ancak irtifak hakkı tesisine olanak tanınabilir.

 

Öte yandan, Anayasa`nın 169. maddesiyle ormanların özel olarak korunduğu gözetilerek bu maddede geçen "kamu yararı" kavramının hangi durumları kapsadığının yasayla belirlenmesi gerekirken, bu yola gidilmeyerek söz konusu kavramın kapsam ve içeriğinin tespitinin idareye bırakılması, yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesiyle de bağdaşmamaktadır.

 

Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural, Anayasa`nın 7. ve 169. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir." denilerek, Devlet Ormanlarında karayolları, telefon, elektrik, su, gaz, petrol boru isale hatları, savunma tesisleri, sanatoryum gibi tesislere izin verilebileceği hususu sayılarak düzenlenmiştir.

 

Ancak, bu Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra çıkarılan çeşitli torba yasalarla, 6831 sayılı Orman Kanununda Anayasaya aykırı düzenlemeler yapılmaya devam edilmiş ve bu kanunlara dayanarak yürürlüğe konulan izin yönetmeliklerinde de izin verilen tesisler çok çeşitlendirilmiştir. Adeta Devlet Ormanları arsa ofisi haline getirilerek her tesis ve konu için Ormanlardan izin verilmesinin önü açılmıştır.

 

Anayasa Mahkemesi kararında Devlet Ormanlarından en fazla dokuz (9) konuda izin verilebileceğine işaret edilmiş iken; bu izin çeşitliliği sayısı, 18/4/2014 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanan "Orman Kanununun 17/3 ve 18 İnci Maddelerinin Uygulama Yönetmeliği" ile sayılabilen elli iki (52) konudaki tesislere ve benzeri denilerek daha da artırılmasına imkan sağlanmıştır.

Diğer taraftan, 30 Mart 2014 mahalli seçimlerin gölgesinde TBMM den geçirilerek 1 Mart 2014 tarihli ve 28928 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan, 26 Şubat 2014 tarih ve 6527 sayılı "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına dair Kanun" ile 6831 sayılı Orman Kanununun Ek 9`uncu maddesine eklenen fıkraya göre, karayolları sınır çizgisi içindeki ormanlık alanlarda "…Devlet idareleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan, işletilen, işlettirilen veya yap-işlet-devret modeli esas alınarak yaptırılan ve işlettirilen bu tesislerden herhangi bir bedel alınmaz." düzenlemesiyle, her hangi bir bedel alınmadan Anayasa`ya aykırı olarak kamu kurumu adı altında rantiyeye izin verilmesinin önü açılmıştır. Bu yasal düzenlemeden İstanbul Kuzey Ormanlarından geçen 3 üncü Köprü, otoyol ve bağlantı yolları güzergâhı başta olmak üzere, Türkiye`nin en kıymetli orman alanları içinden geçen karayolları güzergâhlarındaki orman alanlarından bedelsiz olarak, üstü gizlenmiş biçimde rant uğruna üçüncü kişilere izinler verilebilmesine olanak sağlanmıştır.

 

Bu Kanun değişikliğine göre, Devlet Ormanlarından verilecek ulaştırma yapıları ve hizmet tesisleri ile bakım işletme tesislerine konu izinlere dair idari işlemler ise; Resmi Gazete`de yayımlanan bu Yönetmeliğin 4`üncü maddesinin 6`ıncı fıkrasında şimdilik üstü kapalı olarak düzenlenmiştir. Zira 6527 sayılı Kanunda, kamu kurumuna verilecek izinler adı altında üçüncü şahıslara bedelsiz rantiye tesislerine dair izinlerin verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu fıkraya göre ormanlardan verilecek izin çeşidi ve sayısı daha da artacaktır.

 

Devlet korumasında bulunan Türkiye Cumhuriyeti ormanlarının Anayasaya aykırı kanun ve yönetmelik düzeyinde düzenlemeler ile koruma altından çıkarılması, değerlerimiz alıkonulduğunda kime güvenip başvuracağımız konusunda toplumumuzu çaresiz bırakmaktadır.

 

Bizler, vicdanlarımızı yaralayan bu talihsiz gelişmelere rağmen hukukun üstünlüğüne inanmaya devam edeceğimizi, kanun yapıcıları ve uygulayıcılara güvenmeye devam etmek istediğimizi belirtir; yetkili merciileri bilimsel veriler ve evrensel değerler çerçevesinde aklı selim davranmaya, halkımızı ise bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.

TMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurulu olarak, ormanlar ile çevrenin korunması konularında toplumu bilinçlendirme ve hukuksal girişimlerimizi aralıksız olarak sürdüreceğimizi kamuoyuna duyururken; yazılı ve görsel medya, sivil toplum kuruluşları ile halkımızı bizlere destek olmaya çağırıyoruz. 6 Mayıs 2014.

Saygılarımızla…

 

TMMOB ANTALYA İL KOORDİNASYON KURULU 

 

Çevre Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Gemi Mühendisleri Odası, Gıda Mühendisleri Odası, Harita ve Kad. Mühendisleri Odası, İç Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası, Maden Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası, Meteoroloji Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Şehir Plancıları Odası, Orman Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası

Okunma Sayısı: 440