ANKA:GIDA, KİMYA VE ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODALARINDAN DÜNYA GIDA GÜNÜ AÇIKLAMASI: "DÜNYADA ÜRETİLEN TARIM VE GIDA ÜRÜNLERİ DÜNYA NÜFUSUNU BESLEMEYE YETECEK MİKTARDADIR. EĞER DÜNYADA AÇLIK VARSA BU ADALETSİZ GELİR DAĞILIMINDAN KAYNAKLANMAKTADIR- 16 EKİM 2023

ANKA:GIDA, KİMYA VE ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODALARINDAN DÜNYA GIDA GÜNÜ AÇIKLAMASI: "DÜNYADA ÜRETİLEN TARIM VE GIDA ÜRÜNLERİ DÜNYA NÜFUSUNU BESLEMEYE YETECEK MİKTARDADIR. EĞER DÜNYADA AÇLIK VARSA BU ADALETSİZ GELİR DAĞILIMINDAN KAYNAKLANMAKTADIR- 16 EKİM 2023
MERKEZ
16.10.2023
 

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları ‘Dünya Gıda Günü’ nedeniyle açıklama yaptı. Açıklamada, “Bugün dünyada 800 milyonun üzerinde insan yani her 10 kişiden biri yatağa aç girmektedir. Ülkemizde ise insanlarımızın yüzde 22’si yeterli gıdaya ulaşamamakta yüzde 8,5’u ise açlık sınırında yaşamaktadır. İnsanlık için kâbus olan bu yokluğu ve yoksulluğu yenmek için sorumluluk almak hepimizin ortak toplumsal görevidir. Dünya üzerinde üretilen tarım ve gıda ürünleri 8 milyarı geçen dünya nüfusunu beslemeye yetecek miktardadır. Eğer dünyada açlık varsa bu yetersiz bitkisel ve hayvansal ürünler ve gıda arzından değil, adaletsiz gelir dağılımından kaynaklanmaktadır. Yaşadığımız gıda krizinden kurtulabilmek; rant ve beton ekonomisi yerine üretim ekonomisini, sermayenin öncelikleri yerine kamusal ve toplumsal çıkarları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınmayı önceleyen ‘Kamucu Tarım ve Gıda Politikaları’nı savunmakla ve yaşama geçirmekle mümkündür” denildi.

TMMOB’a bağlı Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle yazılı açıklama yaptı. Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odalarının ortak açıklaması şöyle:

“Bu yıl 16 Ekim’de kutladığımız ‘Dünya Gıda Günü’nü, gıdaya ulaşmanın en zor yılı olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Pandemi döneminde bile bu kadar sıkıntılı günler yaşamamıştık. Yanlış ekonomi politikaları, tarım üretiminin hızla azalması, emekçi ve emekli ücretlerinin açlık sınırının altında kalması, bırakın sağlıklı beslenmeyi, karnımızı doyurmayı bile lüks haline getirmiştir. Pandemi süreci, son 10 yılda artan etkilerini yaşamakta olduğumuz iklim değişikliği, su kaynaklarının kirlenmesi, ormanların, sulak alanların ve çevrenin tahrip edilmesi, tarım alanları ve meraların amaç dışı kullanılması, artan nüfus, mülteci akını gibi sorunlar yakın gelecekte su krizine, toprak kıtlığına ve dolayısıyla gıda krizine neden olacaktır.

“KARNINIZ AÇSA, İÇECEK SUYUNUZ YOKSA SON MODEL ARABANIZIN, ELEKTRONİK CİHAZLARIN HİÇBİR KIYMETİNİN OLMADIĞINI, PANDEMİ DÖNEMİNDE HEPİMİZ YAŞAYARAK ÖĞRENMEK ZORUNDA KALDIK”

Su, dünyada canlı hayatın devamı için gereklidir, su olmazsa hayat olmaz. Dünya yüzeyinin dörtte üçü, vücudumuzun yüzde 50’sinden fazlası su içerir, yine gıdamızı üretmek ve yaşamak için suya ihtiyaç duymaktayız. İklim değişikliği, özellikle son yıllarda insan eliyle ‘kriz’ haline dönüştürülerek, aşırı yağışlar, su baskınları, can kayıpları, aşırı sıcaklar, kuraklık olarak dünya ülkelerinin gündeminde sıkça yer almaktadır. İçilebilir su kaynaklarımızın ve tarımsal üretimin hızla azalması, yönetenler tarafından sorun çözücü tarım, gıda ve su politikalarının oluşturulmaması, gelecek için duyulan endişeleri arttırmıştır. Özellikle Covid-19 pandemisi, dünyaya gıdanın stratejik önemini ispatlamıştır. Tedarik kanallarında yaşanan aksamalar, ‘Kendi Kendini Besleyen Ülke’ olmanın hayati önemini gözler önüne sermiştir. Karnınız açsa, içecek suyunuz yoksa son model arabanızın, elektronik cihazların hiçbir kıymetinin olmadığını, pandemi döneminde hepimiz yaşayarak öğrenmek zorunda kaldık.

“HİÇBİR ÇOCUĞUN YATAĞA AÇ GİRMEDİĞİ GÜNLERİN, MAALESEF BAŞKA BAHARA KALDIĞI GÖRÜLÜYOR”

Ne acıdır ki, 21. yüzyılda bu gerçeği tecrübe eden ülkeler, pandemi biter bitmez Ukrayna-Rusya savaşının çıkmasına göz yummuş, geçen hafta da Filistin-İsrail savaşının yeniden başlamasına engel olmamıştır. İklim değişikliğinin sebep olduğu ciddi sorunların çözümü için hızlı adımların atılması gerekirken, savaşlar çıkıyor, küresel çıkar çatışmaları büyüyor, gelir adaletsizliği artmaya devam ediyor, çocuklarımız, gençlerimiz sağlıklı beslenemiyor, gelecek planları yapamıyor. Birleşmiş Milletler öncülüğünde, 193 ülkenin 2019 yılında imzaladığı ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan sıfır açlık, 2030 için ulaşılabilir olmaktan çok uzaktadır. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği günlerin, maalesef başka bahara kaldığı görülüyor.

“BUGÜN DÜNYADA 800 MİLYONUN ÜZERİNDE İNSAN YANİ HER 10 KİŞİDEN BİRİ YATAĞA AÇ GİRMEKTEDİR”

Gıda güvencesinin sağlanamadığı bir dünyada, adil ve demokratik bir düzen içinde yaşayabilmek hayal olacaktır. Bugün dünyada 800 milyonun üzerinde insan yani her 10 kişiden biri yatağa aç girmektedir. Ülkemizde ise insanlarımızın yüzde 22’si yeterli gıdaya ulaşamamakta yüzde 8,5’u ise açlık sınırında yaşamaktadır. İnsanlık için kabus olan bu yokluğu ve yoksulluğu yenmek için sorumluluk almak hepimizin ortak toplumsal görevidir. Unutulmamalıdır ki, dünya üzerinde üretilen tarım ve gıda ürünleri 8 milyarı geçen dünya nüfusunu beslemeye yetecek miktardadır. Eğer dünyada açlık varsa bu yetersiz bitkisel ve hayvansal ürünler ve gıda arzından değil, adaletsiz gelir dağılımından kaynaklanmaktadır.

“YAŞADIĞIMIZ GIDA KRİZİNDEN KURTULABİLMEK; RANT VE BETON EKONOMİSİ YERİNE ÜRETİM EKONOMİSİNİ SAVUNMAKLA MÜMKÜNDÜR”

Yaşadığımız gıda krizinden kurtulabilmek; rant ve beton ekonomisi yerine üretim ekonomisini, sermayenin öncelikleri yerine kamusal ve toplumsal çıkarları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınmayı önceleyen ‘Kamucu Tarım ve Gıda Politikaları’nı savunmakla ve yaşama geçirmekle mümkündür. ‘Su Hayattır, Su Gıdadır’ sloganı ile kutlanan ‘2023 Dünya Gıda Günü’ için 15 Ekim 2023 Pazar günü düzenlediğimiz sempozyum, TMMOB’ a bağlı Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odalarımızın ortak çalışmasının ürünüdür.

“GIDA, KİMYA VE ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODALARI OLARAK ÜRETİMDEN, İNSANDAN, EMEKTEN, DOĞADAN YANA TUTUMUMUZ SÜRECEKTİR”

Cumhuriyetimizin 100. yılında kurucu değerlerimizi, laiklik başta olmak üzere sonuna kadar savunacağımızı, ülkemizin sanayileşmesinde ve kalkınmasında biz mühendis, mimar ve şehir plancılarının büyük katkıları olduğu gerçeği ile ‘Boşuna okumadık’ diyerek meslek itibarımız ve haklarımız için mücadele edeceğimizi bir kez de buradan dile getirmek isterim. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları olarak; açlığın, yokluğun ve yoksulluğun son bulduğu, hakça ve adil paylaşımın olduğu bir ülke ve dünya özlemiyle bilimden, üretimden, insandan, emekten, doğadan, kamu yararı ve toplum çıkarından yana tutumumuz sürecektir.”

 

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ. 

Okunma Sayısı: 135
Fotoğraf Galerisi