ANTALYA GÜNDEM GAZETESİ: DÖRT BİR YANIMIZ İTHALAT- 30 ARALIK 2019

MERKEZ
30.12.2019
 

DÖRT BİR YANIMIZ İTHALAT

 

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Özden Güngör, “Son 10 yılda baklagillerin hem ekim alanı, hem de üretim alanı daraldı. Mısır, Etiyopya, Bangladeş, Çin’den kuru fasulye, Kanada’dan nohut ve yeşil mercimek, ABD, Ukrayna ve Kanada’dan bezelye ithal ediyoruz” dedi

Tarımın bitirilmesiyle yapılan ithalat şaşkınlık yaratıyor. Konuya ilişkin konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Özden Güngör, “Dünya üzerinde tarımı çok eski yıllardan beri yapılmakta olan yemeklik dane baklagillerin diğer bir deyişle bakliyat ürünlerinin insan beslenmesinde bitkisel kaynaklı protein gereksiniminin karşılanması bakımından büyük önemi bulunmaktadır. Yemeklik tane baklagillerin iklim ve toprak istekleri dikkate alındığında, Türkiye`nin büyük bir baklagil yetiştirme potansiyeline sahip olduğu görülmektedir. Ülkemizin kuru tarım alanlarında nadasın daraltılmasında nohut ve mercimeğin, sulu tarım arazilerinde fasulye, bakla, bezelye ve börülcenin ekim nöbeti içerisinde bugünkünden daha fazla yetiştirilmesi mümkündür. Türkiye dünya yemeklik dane baklagiller üretiminde önemli üretici ülkeler arasında yer almaktadır. FAO`nun 2012 yılı verilerine göre; nohut üretiminde dünyada üçüncü, mercimek üretiminde ise dördüncü sırada yer almaktadır. Yemeklik dane bakliyatlarda ekim alanları, 1981 yılında başlatılan “Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi” ile hızla artmaya başlamıştır. O yıl 740 bin hektar olan ekim alanları 1982 yılında yüzde 60 oranında genişleyerek 1,2 milyon hektara yükselmiştir. Ancak projenin sona ermesiyle birlikte ekim alanları da gerilemeye başlamıştır. 1990`ların başında 2 milyon hektara ulaşan yemeklik bakliyat ekim alanları yüzde 60 azalarak günümüzde 800 bin hektara düşmüştür” diye konuştu.

ÜRETİM AZALDI

1990-2013 döneminde üretim yüzde 43 azalarak 2 milyon 13 bin tondan 1 milyon 148 bin tona inmiştir diyen Başkan Güngör sözlerine şöyle devam etti:

“Ürün bazında üretim miktarına bakıldığında, en yüksek üretimin nohutta olduğu görülmektedir. TÜİK verilerine göre; 2002 yılında 650 bin ton olan nohut üretimi, son 10 yılda yaklaşık 150 bin ton gerileyerek 2013 yılında 506 bin tona düşmüştür. Nohuttan sonraki en yüksek üretim miktarı kırmızı mercimeğe aittir. 2002 yılında 500 bin ton olan ve 2006`da 580 bin tona kadar çıkan kırmızı mercimek üretimi 2008`de 106 bin tona kadar düşmüş, sonraki yıllarda bir miktar artarak 2013 yılında 395 bin tona ulaşmıştır. Ancak yeşil mercimek üretimindeki düşüş daha çarpıcıdır. 2002 yılında 200 bin tonun üzerinde olan üretim, 2013 yılında 20 bin tona kadar gerilemiştir. Bir diğer önemli ürün olan kuru fasulyede üretim miktarı 2002 yılında 250 bin ton civarında iken günümüzde 195 bin tona düşmüştür. Sonuç olarak belirtmek gerekirse; 2002–2013 döneminde Türkiye`nin nüfusu yüzde 16 oranında artmış, ancak nohut, kuru fasulye ve kırmızı mercimek üretimi yüzde 20 dolayında düşmüştür. Buna karşılık yeşil mercimek üretimindeki düşüş yüzde 70`i bulmuştur.  Bakliyat grubunda en yüksek ithalat miktarı mercimektedir. 2009 yılında 141 bin ton mercimek ithalatı 2011 yılında 309 bin tona kadar yükselmiş, sonraki yıllarda bir miktar düşerek 2013 yılında 199 bin ton seviyelerine kadar gerilemiştir.”

“DESTEKLER YETERSİZ”

Desteklerin yetersiz olduğunu söyleyen Başkan Özden Güngör, “Yapılan fahiş zamlarla fiyatı neredeyse etle aynı seviyeye yükselen kuru fasulyenin ateşini söndürmek için yine ithalat kolaycılığına başvurulmuş; 21 Ocak 2014 tarihli ve 28889 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanan Karar ile kuru fasulye gümrük vergisi oranı yüzde 0`a indirilmiştir. Gümrük vergisinin sıfırlanması, kuru fasulye fiyatlarında geçici-nispi düşüşler sağlayabilmiştir; ancak sorunun gerçek çözümü üretimden geçmektedir.  Bakliyatta üretim artışının önündeki en büyük engel kontrolsüz girdi (mazot, gübre, ilaç, tohum) fiyatları gelmektedir. Kaldı ki kuru fasulyede yüksek verimli ve kaliteli tohumluk sorunu da bulunmaktadır. Öte yandan bakliyata verilen destekler yetersizdir; son beş yıldır kuru fasulye, nohut ve mercimek gibi bakliyata verilen prim destekleri değişmemiş olup, 10 kuruş/kg`dır. Özellikle kuru fasulyede fiyatı artıran faktörler arasında makine kullanımının kısıtlı, işçiliğin oldukça zahmetli ve pahalı olduğunu da eklemek gerekir” ifadelerine kullandı.

 

YAPRAK ÖZER / ANTALYA GÜNDEM ÖZEL HABER

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen tıklayınız. 

Okunma Sayısı: 107