ARAZİLER BOŞ, TÜRKİYE TARIM ÜRÜNÜ İTHAL EDİYOR - ZAMAN

İSTANBUL
11.08.2015
 

 

27 milyon dönüm tarım arazisi, maddî getiri sağlamadığı için terk edildi. İşlenmeyi bekleyen boş arazilere karşı ithalat artışının hatalı tarım politikaları nedeniyle olduğunu belirten yetkililer, dışarıdan gelen tarım mahsullerine yönelik uyarıda bulundu: Gelen ürünlerin GDO‘lu olma tehlikesi var.

Türkiye İstatistik Kurumu‘nun (TÜİK) 2014 verilerine göre Türkiye‘de son 10 yılda çiftçi 27 milyon dönüm Tarım arazisini, maddi kazancı olmadığı için ekmekten vazgeçti. Maddi yetersizliklerden dolayı tarım arazisini terk eden çiftçiye teşvik desteği yerine ülke ithalata yöneldi. TÜİK‘e göre, 2014 yılında kuru soğan ithalatı 21 kat, lahana ithalatı 39 kat, nar ithalatı yüzde 136, karpuz ithalatı yüzde 122, kırmızı mercimek ithalatı yüzde 179 arttı. Kuru soğanda 2013 yılında 52 ton ithalat yapılırken, 2014 yılında ithalat miktarı 21 kat artarak bin 100 tona çıktı. Antep fıstığı 2013 yılında 139 ton ithal edilirken, ithalat 2014 yılında yüzde 63 artışla 227 tona yükseldi.

2014‘te Türkiye‘nin 2 milyon ton soya fasulyesi ve 1,5 milyon ton mısır ithal ettiği bilgisini paylaşan Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık da ürünlerde genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) tehlikesine dikkat çekti. Dışarıdan gelen tarım mahsullerinin ne kadarının GDO‘lu olduğunu bilmediklerini ifade eden Atalık, boş kalan arazinin sadece 5,5 milyon dönümünün soya ve mısır üretimine ayrılması halinde, ithalat için büyük miktarlarda döviz ödemeye gerek kalmayacağını söyledi.  

2014‘te alınan soya ve mısıra yüksek miktarlarda para ödendiğini belirten Atalık, "Boş kalan 27 milyon dönümün sadece 5‘te biri olan 5,5 milyon dönüm soya ve mısır üretimine ayrılsa, ne GDO kavgası kalır bu ülkede ne de biz bunları dışarıdan almak zorunda kalırız. GDO‘yu savunmak demek ithalatını desteklemek demek. GDO‘ya izin verilsin verilmesin, bunun kavgasını yapmak yerine ülke insanı üretimle yükselmeli." dedi. Çiftçinin ekmediği arazinin planlanarak ekilmesi durumunda tarım arazilerimizin amacı doğrultusunda kullanılıp değerleneceğini söyleyen Atalık, "Böylece çiftçi de kazansın, üretimle bağlantılı istihdam da sağlansın. Devlet üretimin ve pazarlama ağlarının kooperatifler üzerinden yapılmasını sağlayarak üreticinin emeğinin karşılığını almasını sağlayabilir. Tüketici de ihtiyacı olan tarım ürünlerine çok daha ucuza ulaşabilir." şeklinde konuştu.

Hatalı tarım politikaları nedeniyle tarım arazileri boş bırakılırken, insanları açlıktan ölen Sudan‘dan tarım arazisi kiralamanın absürt olduğunu belirten Atalık, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin tarım politikasından da örnekler verdi. AB‘nin ihtiyaç duyduğu tarım ürünlerini dışarıdan satın almak yerine öncelikle kendi çiftçisine ürettirme yolunu seçtiğini vurgulayan Atalık, "Çiftçisine soruyor neye ihtiyacın var bunu üretmek için. Önce kendi içinde üretme yoluna gidiyor. Dışarıdan gelecek ürünler için tedbir olarak da gümrük duvarlarını yükseltiyor. Tüm çabalara rağmen yeterli üretim sağlanamaz ise ancak o zaman dışarıdan alım yapılıyor. Bizde ise patatesin fiyatı yükseliyorsa hemen dışarıdan patates ithal ederim mantığı var. Oysa yapılan ithalat ile gerçekte üretici cezalandırılıyor." dedi.

TÜİK‘in ve Tarım Bakanlığı‘nın resmi verilerine dayanan açıklamalarını, bakanlığın araştırma yapmadan hemen reddetme yoluna gittiğini söyleyen Atalık, "TÜİK verilerine göre, çiftçi para kazanamadığı için 27 milyon dönüm (dekar) araziyi ekmekten vazgeçti diyoruz. Bakanlık ise verilerin yanlış olduğunu, çok daha az arazinin tarım dışı amaçlı kullanıma tahsis edildiğini söylüyor. Ekmekten vazgeçmek, araziyi boş bırakmaktır. Tarım dışı amaçlı kullanım izni vermek ise o arazinin üzerine beton dökmek, tarımsal üretim amacı dışında kullanmak demektir. Yani resmi rakamlara dayalı ortaya koyduğumuz durumla Tarım Bakanlığı‘nın cevap olarak açıklama yaptığı şey farklı konular." dedi.

Okunma Sayısı: 242