ARTAN GIDA FİYATLARINDA ÜRETİCİMİZ SORUMLU TUTULAMAZ
Şube Başkanımız İbrahim GÜR, bugün halkımızın tükettiği temel gıda maddelerinde hızla artan fiyatların sorumlusunun üreticilerimiz olmadığını, esas sorumluluğun IMF ve DB dayatmaları ile uygulanagelen yanlış tarım politikaları olduğunu belirtti.
ARTAN GIDA FİYATLARINDAN ÜRETİCİMİZ SORUMLU TUTULAMAZ
Bugün orta ve alt gelir grubundaki halkımız için tükettikleri başta ekmek, bulgur, pirinç, nohut, mercimek, fasulye gibi temel bitkisel ürünlerin fiyatları çok önemlidir.
Bugün tarım ürünlerindeki hızla artan fiyatlarını yalnızca kuraklıkla açıklamak hiçte doğru bir tespit değildir. Evet geçen yıllarda ve bu yıl Güney Anadolu bölgesinde yaşanan kuraklık bazı ürünlerde verim kaybına bağlı olarak fiyat artışlarına da neden olmuştur.
Ama en önemli neden; bu temel ürünlerin üretiminde girdi fiyatlarının sürekli artması ve varolan desteklerin kesilmesine bağlı rekolte miktarlarındaki düşmedir. Ayrıca kuraklık bahanesiyle yaratılan spekülatif amaçlı fiyat artışları da unutulmamalıdır.
Yine geçen yıl yaşanan spekülatif hareketler, eğer doğru ve yeterli önlemler alınmadığı takdirde, yaklaşan ramazan ayı bahane edilerek de daha fazla yaşanılabileceği göz ardı edilmemelidir.
Bu arada birçok yerel yönetimlerin,ramazan ayı içinde kuracakları bedava iftar çadırları, dağıtacakları yiyecek torbaları da gıda sektöründe yaşanılan temel sıkıntıları çözmeyecektir. Bu anlayış ve tutum sorunun esas sorumlularının kendilerini halktan gizlemesi, olan biteni meşrulaştırmaktan öte bir şey değildir.
Unutulmamalıdır ki yoksulluk, aç ve açıktakilere sadaka verilerek önlenemez. Bu tutum ayrıca insan onuru ile de bağdaştırılamaz.
Geçmişte pirinçte, mısırda, fasulyede, mercimekte, nohutta, hububatta kendi kendine yeten Türkiye, dışa bağımlı, üretimimizi desteklemekten, yönlendirme ve planlamadan uzak yanlış politikalar sonunda bu ürünlerde dışa bağımlı hale getirilmiştir. Bu aşamada devletin piyasadan çekinmesiyle üretimimiz aracılarla baş başa kalmış, tüccarların insafına terk edilmiştir. Devletin üretici ve tüketici yararına piyasalar müdahale kurumlarının satılması ve var olanların da işlevsizleştirilmesi sonucunda, ayrıca spekülatif girişimlere de fırsat yaratmıştır. Vatandaşlarımızın ramazan ayı ve kuraklık bahanesiyle olası spekülatif hareketleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığına şikayet etmelidir. Bu konuda maliye, gümrük ve yerel yönetimler denetimleri arttırmalı, TMO piyasaya ürün sürmeli, ayrıca rekabet kuru fiyat hareketlerini zamanında ve yerinde incelemelidir.
Bu arada unutulmamalıdır ki; marketlerde ve semt pazarlarında ürünlerin satış fiyatlarının yüksekliği, üreticinin kuraklıktan dolayı fiyatları arttırdığı ve daha da fazla kazandığı anlamına gelmemelidir.Ürünün üreticisinin elinden çıkış fiyatı ile tüketiciye ulaştığı andaki en az 3-4 kat fiyat farklılığı üretici dışındaki kesimlere gitmektedir. Hep kazanan bu kesimlerdir. Kaybedenler üretici ve tüketicilerdir.
Türkiye İstatistik Kurumu‘nun (TÜİK) 31 Temmuz‘da yayımladığı 2008 yılının ilk yarısına (Ocak-Haziran) ilişkin dış ticaret verileri, tarımsal dışalımdaki rekor artışı ortaya koymaktadır.
TÜİK‘in verilerine göre; 2008 yılının Ocak-Haziran döneminde tarım ürünleri dışalımı 2007 yılının aynı dönemine göre yüzde 53,4 artarak 2 milyar 348 milyon dolardan 3 milyar 602 milyon dolara yükselmiştir. Buna karşılık dışsatım yüzde 11,8 artarak 1 milyar 610 milyon dolardan 1 milyar 800 milyon dolara çıkmıştır.
Bu çerçevede, yılın ilk yarısındaki (Ocak-Haziran) tarımsal dış ticaret açığı 1 milyar 802 milyon dolara ulaşmıştır.
2007 yılının bütününde 900 milyon dolar olan tarım ürünleri dış ticaret açığı, bu hızla gidilirse, 2008 yılında 3,6 milyar dolara ulaşacak...
Bu gelişmelerin doğal bir sonucu olarak, Türkiye tarım sektöründe hızla net dışalımcı konuma doğru sürüklenmektedir.
Tarım ve gıda krizinin tüm dünyayı sardığı bir ortamda, yılda 700 - 800 bin nüfus artıran Türkiye‘nin tarımsal üretimden giderek kopuşu, 6 aylık tarımsal dışalım için 3.6 milyar dolar ödemesi, ülke için kaygı vericidir.
TZOB‘ce Haziran 2008 ayı için yaptırdığı tespitlere göre, üretici ve tüketici fiyatları arasındaki farkların yaş sebze ve meyvede %413, kurutulmuş ürünlerde %185,baklagillerde %235, pirinçte %326‘lara ve hayvansal ürünlerde %212‘lere kadar çıktığı görülmektedir. Örnek vermek gerekirse; salatalıkta %413, pirinçte %326, kavunda %299, domateste %289, kuru fasulyede %235, karpuzda %216,1 lt sütte %212, armutta %195, yumurtada %108, kırmızı mercimekte %59 üretici-tüketici fiyat farkı vardır.
Bu rakamlar, fiyat artışlarının kaynağının üreticilerimiz olmadığını tüm çıplaklığı ile göstermektedir. Başka bir deyişle tüketicilerimizin gıda ürünlerini pahalıya tüketmesini sorumlusu üreticiler değildir. Bu yapı üreticilerimiz içinde,tüketicilerimiz içinde sürdürülebilir bir yapı değildir.
Bu yapıda üreticilerimizin etkin ve yetkin örgütlenmesinin gerçekleştirilmemiş olunmasının, pazarlama sistemimizi aracılar tarafından kontrol edilmesinin etkisi büyüktür.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak, siyasal iktidarı, tarım sektörünün giderek artan stratejik önemi dikkate alınarak tarım alanında gerekli yatırımları yapmaya, bilim ve teknolojiyi alana indirip ziraat mühendislerinin işlendirildiği bir üretim ortamında, doğayla dost ve sağlıklı ürünlerin tüketici sofrasına aracısız bir düzen içinde ulaşacağı yapıyı kurmak için çalışmaya davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
İbrahim GÜR
Ziraat Müh. Odası
Denizli Şube Başkanı