BADEM ÜRETİCİSİ İTHALATA YENİLDİ - CUMHURİYET

MERKEZ
20.07.2006
 

HİKMET ÇETİNKAYA

Atça Yarımadası bir doğa cennetidir...

Koylar ve bükler...

Köy pansiyonculuğu çok gelişmiştir...

Datça'nın ''Yazı köyü'' ne gidiyoruz Cumhuriyet'in Marmaris Temsilcisi Mehmet Emin Berber 'le birlikte...

Mehmet Emin, otomobili durduruyor...

Mesudiye ayaklarımız altında. Maviyle yeşilin buluştuğu bir nokta. Havada kekik kokusu var...

Binlerce yıllık tarih ve uygarlık...

Türkiye gibi cennet bir ülkede yaşadığımızın kimi zaman hiç farkına varmıyoruz. Verimli topraklar, yılın 9 ayı ılıman bir hava. Yaş sebzeden meyveye dek her şey yetişiyor...

Datça insana keyif veriyor. Tüm sorunlarını unutturuyor...

Denize bakıyorum uzun uzun...

CAN BABASIZ DATÇA

Datça, Can Yücel 'le özdeşleşmiştir. O eski Datça, ''Can Baba'' sız yaşıyor kaç yıldır. Can Yücel Sokağı'nın başında fotoğraf çektirdim. Can Baba'nın arkadaşı Osman Bey'le konuştum...

Anılar, yaşam, sevgi, aşk, dostluk...

Güler Yücel o sade döşeli iki odalı köy evinde yaşıyor tek başına. Güzel resimler yapıyor. Can Yücel'in kütüphanesini koruyor. Daha açıkçası yaşamı çoğaltıyor...

Akdeniz yaraşıyor Güler Yücel'e..

''Hayatta yattık dün gece

Üstümüzde meltem

Kekik kokuyor ellerim hâlâ

Sen yatmadın sanki

Dağları dolaştım''

Güler Hanım'ın elinde mavi bir kalem... Denize yazı yazıyor...

Mesudiye'yi seyrediyorum kuşbakışı...

Sonra denize doğru iniyoruz kıvrım kıvrım bir yoldan...

İçimde kekik ve limon kokusu...

Yazı köyü badem, zeytin ve keçiboynuzu üretiyor...

SİT ALANI SORUNU

512 nüfuslu, çağdaş bir köy...

Muhtar Ertuğrul Çetin anlatıyor:

''Üretim Tüketim Kalkınma Kooperatifimiz var. Tam 35 yıl önce kuruldu. 150 ton zeytinyağı üretiyoruz köy halkı olarak...''

Temmuz başında kilosu 8 milyon liradan satıyorlardı zeytinyağını...

Daha önceleri 3-5 milyon liraymış...

Bir de SİT sorunu var...

Yazı köyünün 30 bin dönüm toprağı bulunuyor... 27 bin dönüm ise SİT alanı içinde. Doğal ve arkeolojik...

Üç tarafı denizle çevrili köyü...

Muhtar Ertuğrul Çetin diyor ki:

''30 bin dönüm toprağın 27 bin dönümü SİT alanı olur mu?''

Ali Topuz söze giriyor:

''Köyden Mustafa Ayaz tarlasına nohut ekmiş. Geceleri domuzlar yemesin diye nohudun başında nöbet tutuyor çardakta Mustafa. Tüfeğini yatağının altına koymuş. Jandarma gelmiş, silah bulmuş. 1.5 milyar ceza kesmiş. Bizim burada domuz öldürmek yasak...''

'İTHAL BADEM BİZİ BİTİRDİ'

Köyde 35-40 ton badem üretiliyor... Küçük badem 18 milyon, ak badem 20 milyon, nurlu badem 22 milyondan (kilosu) satılmış tüccara...

İrfan Özbayrak, ''İthal badem bizim ürünü yok etti'' diyor. ''Neden'' diye sordum.

Yanıt:

''Badem Amerika, İran ve Suriye'den ithal ediliyor artık. Bu hükümet, vatandaş ne yapıyor diye bakmıyor. Eziliyoruz, yok oluyoruz. Bizi kimse önemsemiyor.''

Çevre köylerde de durum aynı...

Köyceğiz'de, Dalaman'da ve Fethiye'de...

Keçiboynuzunu satamıyor Yazı köyü... Bademi yok pahasına satıyor, zeytinyağını da...

Toprakları SİT alanı...

Aklıma Prof. Dr. Kamil Okyay 'ın (Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı) bir yok ediliş öyküsü, ''genetik'' olayı geliyor...

''Biyoteknolojik yöntemlerle kendi türü dışında bir türden gen aktarılarak belirli özellikleri değiştirilen bitki-hayvan ya da mikroorganizmalara 'transgenik' ya da 'genetiği değiştirilmiş organizma' denilmekte ve bu ürünler kısaca GDO olarak adlandırılmaktadır. Bu kapsamda, örneğin domuza ait gen domatese, bakteri veya virüse ait gen de bir bitkiye aktarılabilmektedir. GDO'lu ürünler üzerinde çalışmalar, ABD kökenli şirketler tarafından başlatılmıştır. Tarla denemelerine 1985 yılında, GDO'ların ticari anlamda ekimine 1996 yılında başlanmıştır. Bugün tüm dünyada Türkiye yüzölçümüne yakın bir alanda transgenik ekim yapılmakta olup, ekim alanlarının yüzde 99'u ABD, Arjantin, Kanada, Çin ve Brezilya'da bulunmaktadır.

GDO'lu bitkiler açısından da büyük oranda bir toplanma söz konusudur. dünyada GDO'lu olarak üretilen bitkilerin yüzde 99'unu soya, mısır, kolza ve pamuk oluşturmaktadır. Bunların yanında patates, domates, pirinç, buğday, balkabağı, ayçiçeği, yerfıstığı, bazı balık türleri, kasava ve papaya da GDO'lu olarak üretiliyor. Muz, ahududu, çilek, kiraz, biber, kavun ve karpuzda halen çalışmalar devam ediyor. GDO'lu ürünlerin üretilme amaçları arasında açlıkla mücadele, hammaddeden işlenmiş maddeye kadar olan zincirde, çevreye daha az zararlı, besleyici değeri daha yüksek, raf ömrü daha uzun ürünler elde etme gibi söylemler yer almaktadır. Oysa bu ürünler bu denli masum değildir.

GDO'lu ürünler çevre, biyolojik çeşitlilik ve ekolojik denge, insan ve hayvan sağlığı, ülkelerin sosyo-ekonomik yapıları üzerine birçok olumsuz etkiler doğuruyor, var olan ilişkileri - dengeleri bozuyor ve yeni bağımlılık ilişkileri yaratıyor.''

İthal badem, kavun, karpuz elma, kiraz, vişne...

Bu ürünler bizde üretiliyor...

Devletin bir tarım politikası yok!..

Yok!.. Yok!.. Yok!..

Okunma Sayısı: 3798