BAOB BİLEŞENLERİ MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLERİ ZİYARETİ HAKKINDA BASIN AÇIKLAMASI GERÇEKLEŞTİRDİ

BAOB BİLEŞENLERİ MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLERİ ZİYARETİ HAKKINDA BASIN AÇIKLAMASI GERÇEKLEŞTİRDİ
BURSA
11.10.2013

10 Ekim 2013 tarihinde gerçekleşen basın toplantısına Şube Yönetim Kurulu üyelerimiz katıldı.

 

14 Eylül 2013 tarihinde Bursa Tabip Odası öncülüğünde Şubemizin de katılım sağladığı, Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) bileşeni Odalar ve kurumların temsilcileri tarafından Bursa‘nın Karacabey ve Mustafakemalpaşa İlçelerinde bulunan mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı kamp alanlarına ziyaret gerçekleştirildi.

Bursa Karacabey ve Mustafakemalpaşa İlçelerine tarım alanlarında çalışmak için Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır‘dan gelen mevsimlik tarım işçilerinin olumsuz olan barınma koşullarını kamuoyu ile paylaşmak amacıyla 10 Ekim 2013 tarihinde basın toplantısı düzenlendi.

Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) Ortak Toplantı Salonu‘nda gerçekleşen basın toplantısının öncesinde Şube Yönetim Kurulu üyemiz Teberik KÖLGELİ‘nin kamp alanlarını ziyaret sırasında çektiği fotoğraflardan oluşturduğu sunum ve katılımcıların ziyaret sırasında çektiği görüntülerden oluşturulan video gösterimi gerçekleştirildi.  

Katılımcı kurumlar adına basın metnini Bursa Tabip Odası‘ndan Prof. Dr. Alparslan TÜRKKAN okudu.

Odamız adına basın toplantısına Şube Başkanımız Doç. Dr. Ertuğrul AKSOY, II. Başkanımız Orhan SARIBAL, Şube Yönetim Kurulu üyelerimiz Teberik KÖLGELİ ve Faik Ramazan AKYÜZ ile üyelerimiz katıldı.

Bursa‘da Mevsimlik Gezici Tarım İşçisi Olmak

(Bursa Akademik Odalar Birliği Mustafakemalpaşa ve Karacabey Kamp İzlenimleri)

Türkiye‘de mevsimlik tarım işçilerinin varlığı, kapitalizmin kırsal alanlarda gelişmesi ile birlikte ele alınmalıdır. Çukurova‘da pamuk üretiminde başlayan süreç bugün tüm ülkede neredeyse birçok ürünün ekim, gelişim ve hasat dönemlerini içine alacak şekilde devam etmektedir. İç Anadolu‘nun köylerinden Çukurova‘ya veya Ege‘nin dağlık köylerinden pamuk hasadı yapılan ovalarına mevsimlik gezici işçi göçleri olmaktadır.

1950‘li yıllar Türkiye‘nin kırsal alanları için en önemli dönüm noktasıdır. Bu dönem tarımda makineleşme ile başlayan, daha fazla arazinin tarıma açılması, eşitsiz tarımsal kredi dağıtımı gibi birçok faktörle birlikte kapitalist üretimin kırsal alanda hâkimiyetini ilan ettiği önemli bir dönemdir.

Tarımda değişen üretim biçimleri daha fazla mevsimlik işgücü talebi yaratırken, kentlere yönelen kitlesel göçlere katılamayan kesimlerin mevsimlik işgücüne kaynak oluşturduğu söylenebilir. Güneydoğudaki feodal düzen ve 80 sonrası yaşanan sosyo -ekonomik sorunlar nedeni ile kendi toprağı olmayan ya da var olan toprağı geçimini sağlayamayan ve bu nedenle gittikçe yoksullaşan köylüler için mevsimlik tarım işçiliği dışında seçenek kalmamıştır. Türkiye‘de mevsimlik gezici tarım işçilerine yönelik sağlıklı veri bulunmamakla birlikte yaklaşık 1,5- 2 milyon mevsimlik gezici tarım işçisinin olduğu tahmin edilmektedir. Mevsimlik gezici tarım işçileri ağırlıklı olarak Güneydoğu, İç ve Doğu Anadolu‘dan ülkenin birçok iline dağılmaktadır.

Bursa‘da gezici tarım işçilerinin en yoğun olduğu ilçeler Yenişehir, Mustafakemalpaşa ve Karacabey‘dir. Gezici tarım işçileri her yıl Nisan-Mayıs aylarında ilimize gelmekte ve Eylül-Ekim aylarına kadar kalmaktadır. Bizler; Bursa Akademik Odalar Birliği üyeleri olarak mevsimlik gezici tarım işçilerinin yaşam koşullarını yerinde saptamak, çözüm önerileri üretmek ve soruna sahip çıkmak-izlemek amacıyla 14 Eylül 2013 Cumartesi günü Mustafakemalpaşa ve Karacabey ‘deki 5 kampı ziyaret ettik. Böylelikle önceki yıllarda Yenişehir Çardak kampında yaptığımız çalışmayı genişletmiş, kentin batısını da değerlendirmiş olduk. Ziyaret edilen kamplar; Karacabey ilçesine bağlı Ortasarıbey, Ovaesemen köyleri ile Mustafakemalpaşa İlçesi ve Çeltikçi Belediye sınırları içindeki kamplardır. Yaklaşık 300 çadır ve 1500 yurttaşımızın yaşamını sürdürdüğü kamplarla ilgili gözlemlerimizi basınımız aracılığıyla kamuoyuna duyurmayı uygun bulduk. 

Daha çok Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır‘dan gelen mevsimlik gezici tarım işçilerinin yaşam koşullarına ilişkin değerlendirmelerimiz şunlardır:

A-Ulaşım: Mevsimlik gezici tarım işçileri Bursa‘ya genellikle kiraladıkları minibüs ve kamyonetlerle gelmektedir. Uygun olmayan bu ulaşım koşulları salt Bursa‘ya gelenlerin sorunu olmayıp tüm mevsimlik gezici tarım işçilerinin sorunudur. Diğer bir ulaşım sorunu barındıkları çadır kamplardan tarlalara giderken yaşanmakta, 12 kişilik minibüse 25 kişinin binmesi ya da kamyon kasasında yapılan tehlikeli yolculuk ile çalışacakları tarlalara taşınmaktadır.

B-Kamp Yerleri: Çadır kamplar yerleşim yerlerinin dışında, stabilize ya da toprak yolu olan, hiçbir güvenlik önleminin olmadığı meralara kurulmuştur. Kamp alanlarında başıboş hayvanlara ek olarak köylerin gübre atıkları da bulunmaktadır. Hiçbir zemin düzenlemesi olmayan kamplar için yaz aylarında toz, yağışlı zamanlarda ise çamur hayatı güçleştirmektedir. Kampların bir kısmında elektrik yoktur. Elektriği olanlarda ise ya voltaj düşüktür ya da sık sık kesinti olmaktadır. Elektrik tesisatları açıkta olmaları ve kolay erişilebilir olmaları nedeniyle tehlikelidir. Genelde tek çukurlu tuvaletler kullanılmakta olup, yer seçimleri doğru değildir. Evsel atıklar kamp alanlarında açılmış çukurlar içine atılmaktadır. Biriken ve başlı başına sağlık riski oluşturan bu atıklar herhangi bir şekilde toplanmadığından başka bir risk oluşturan yöntemle, yakılarak yok edilmektedir.  

C-Çadırlar: İşçiler çoğunlukla çadırlarda kalmaktadır. Hazır çadırları olan kamplara ek olarak işçilerin memleketlerinden gelirken yanlarında getirdikleri ya da çevreden buldukları naylon, karton ve kumaş kullanarak kendi yaptıkları çadırlardan oluşan kamplar da vardır. Çadır kamplarda genel olarak her ailenin bir çadırı bulunmaktadır. Bazı çadırların zeminini kaplayan hiçbir şey yoktur. Kampta barındıkları çadırlara yakın şekilde kurulmuş üstü açık, dört yanı kapalı banyo, tuvalet için kullandıkları küçük odacıklar ile tandır fırınları ve açık mutfaklar dikkat çekmektedir. Bunların yerleşimi tıpkı çadırların yerleşiminde olduğu gibi bir düzen içinde olmayıp gelişi güzeldir. Bazı banyo zeminlerinde kolay ulaşabildikleri çim viyolleri zemin döşemesi olarak kullanılmıştır.

D-Sosyal Güvenlik: Mevsimlik gezici işçilerin çoğu sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı değillerdir. Mevsimlik tarım işçilerinin özgün durumları için çözüm üretmek amacıyla Başbakanlık, mevsimlik gezici tarım işçileriyle ilgili olarak 2010 yılında 6 sayılı genelgeyi yayımlamıştır. Genelge mevsimlik tarım işçilerinin özgün sorunlarını tanımlaması ve çözmeyi amaçlaması açısından önemli bir adım olarak görülse de bu sorunların yaşanmasının önüne geçememiş, hayatta yerini bulmamıştır.

E- Eğitim: İşçilerin çocukları ya okula gitmemekte ya da işe bağlı olarak devamsızlık yapmaktadırlar. Aktarmalı eğitim kısmen yapılmaktadır. Çalışmayan küçük yaştaki çocuklar kampta toz, toprak, çamur içinde ve başıboş köpeklerin saldırısına açık şekilde oyun oynayarak zaman geçirmektedirler. Mevsimlik gezici tarım işçisi ailenin çocuğu olarak çocukluklarından beri gezen bugünün gençleri arasında okuma-yazma bilmeyenler bulunmaktadır.

F- Sağlık: Kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere mevsimlik işçilerin çalışma ve barınma şartlarına bağlı nedenlerden dolayı rahatsızlıkları bulunmaktadır. Kamplar her türlü bulaşıcı hastalığa açık ve hijyenden yoksundur. Kamp yakınına köylüler tarafından atılan hayvan gübreleri, açıktaki çöp çukurları önemli bir vektör yaşam alanı olarak kampta ve yakın köylerde yaşayanların sağlığını tehdit etmektedir. Kötü koşullarda yapılmış, yeterince suyu olmayan ve ortak kullandıkları tuvalet ve banyolar sağlık için risk içermektedir. İşçilerin yaşam koşulları sağlıksız olup, bu koşullar yöre halkının da sağlığını tehlikeye sokmaktadır. Hem mevsimlik gezici tarım işçileri hem yöre halkını etkileyen salgın hastalıkların yaşanması şaşırtıcı olmayacaktır. Sadece yaşam koşullarını değerlendirdiğimiz bu çalışmada işçilerin çalışma koşullarının da olumsuz olduğunu söylemeden geçmek hata olur. Tarım sektörü sık yaralanma ve ölümleri ile dünyanın en tehlikeli sektörlerinden kabul edilir. Ziyaret ettiğimiz kamplarda, işçilerin çalışmaları sırasında yaralandıkları, bu nedenle işgücü ve gelir kaybına uğradıkları öğrenilmiştir. Dikkat çekici olan, iş kazaları sayısı açısından dünyada ilk sıralarda yer alan ülkemizin kayıtlarına gezici tarım işçilerinin yaşadığı iş kazalarının katılamıyor olmasıdır.  

G- Su ve Temizlik : Mevsimlik gezici tarım işçilerinin kamplarında yeterli su, tuvalet ve atık sistemleri yoktur. İşçiler temel insani ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Bazı kamplarda çeşme bulunmasına karşın yeterli basınç ve miktarda değildir. Burada trajikomik olan çevredeki yerleşik köylerinde basınçlı suya sahip olmadıklarıdır. Köylüler sularının günün birkaç saatinde aktığını söylemektedirler. Su ihtiyaçları tulumbalarla yer altından çekilerek sağlanmaktadır. Çeşmeden sağlanan sular için de tulumba suları içinde geçerli olmak üzere miktar açısından yetersizliğine ek olarak kirli oldukları söylenebilir.  Bir kampta yetersiz su basıncı nedeniyle 3 tonluk seyyar bir depo kiralanarak suyun depolanması yolu seçilmiştir. Ağzı açık duran, herhangi bir dezenfeksiyon uygulanmayan ve düzenli olarak temizlenmeyen depo suyu doğrudan işçilerin sağlığını tehdit etmekte, bulaşıcı hastalıklara zemin hazırlamaktadır.

I- Beslenme: Mevsimlik işçiler yeterli ve sağlıklı beslenme olanaklarına sahip değildirler. Görüşülen işçiler haftada bir gün tavuk eti yiyebildiklerini, kırmızı et ise hiç yemediklerini söylemektedir. Ekmeklerini tandırda pişirmekte, yemeklerini açık mutfaklarında odun ateşinde yapmaktadırlar.

İ- Ücret: Ücretlere dayıbaşı ve patron birlikte karar vermekte çalışan işçinin ücret ile ilgili herhangi bir tasarrufu ve yaptırımı bulunmamaktadır. Mevsimlik gezici işçilerin ücretleri yerli işçilerle aynı değildir. Mevsimlik gezici işçiler genellikle daha düşük ücret almaktadırlar. Erkekler 35-40 TL/gün, kadınlar 30 TL/gün ve ton başına 30 lira almaktadırlar. Bu düşük ücretlere karşın çoğu zaman paralarını alamamakta ve patronlarla sorun yaşamaktadırlar. Hastalık ya da çalışırken olan iş kazaları nedenleriyle işe gitmediklerinde herhangi bir ücret alamamaktadırlar.

 J-Çalışma ilişkileri: İş bulma, ücret miktarı, ücretleri almama, aracı komisyonu, işverenin çalışma saatini artırması ve daha fazla iş gücü beklentileri mevsimlik işçileri zorlamaktadır. Mevsimlik tarım işçileri, ‘elçi‘ veya ‘dayıbaşı‘ olarak adlandırdıkları ve genellikle akraba ya da yakınları olan kişi ile işlerini yürütmektedir. Bu kişiler 2010 yılındaki genelge sonrası belgelendirilmiştir. Patron ile işçi arasında doğrudan bir ilişki olmayıp ilişkiyi bu kişiler yürütmektedir. İşverenler, işçilere karşı hiçbir sorumluluk üstlenmemekte sadece barınmaları için yer göstermektedir. Bunun nedeni de işçilerin çalışacağı tarlalara daha hızlı bir şekilde ulaşmalarını sağlamak, ulaşım sıkıntısı yaşamamak isteğidir.

K- Dışlanma: Mevsimlik gezici tarım işçileri, dışlandıklarını düşünmektedirler. Dışlanmanın önemli bir boyutu çoğunlukla etnik köken, bazı durumlarda da dini inançlar üzerinden yaşanıyor olmasıdır. Ancak dışlanmanın açık bir çatışma boyutuna varması sık yaşanan bir durum değildir, çünkü işçilerin ve gittiği yerin yerli halkının birbirlerine ihtiyacı vardır.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ:

- Kamp yerlerinin yerel yönetimler tarafından belirlenmesi ve barınma koşullarının düzeltilmesi gereklidir.

- Kamplar toplu yaşama uygun şekilde düzenlenmeli, olmazsa olmaz temiz ve yeterli su sağlanmalıdır. Kamplara güvenli koşullarda elektrik sağlanmalı, tuvaletler ve banyo olanakları sağlıklı yaşam koşullarına uygun şekilde oluşturulmalıdır.   

- İşçilerin sağlık hizmetlerine ulaşımı sağlanmalı, düzenli ve sürekli hizmeti almaları; gebe, bebek, çocuk ve yaşlı gibi risk guruplarının izlenmesi sağlanmalıdır.    

- Okul çağındaki çocukların eğitimlerini kesintisiz olarak sürdürmelerinin yolu açılmalı, kamplarda eğitim gereksinimleri saptanarak, işçilerin çalışmalarını etkilemeyecek şekilde eğitim programları düzenlenmelidir.

- Sorunların çözümünde yerel yöneticilere çok iş düşmektedir. Yerel yöneticilerin işçilere yaklaşım farklılıkları yaşanan sorunun boyutunu belirleyen önemli etmenlerden birisidir.

- Mevsimlik tarım işçileri ile yöre halkı arasında sosyal ilişkileri arttırmaya yönelik çalışmalar yapılmalı, dışlanmışlık duygusu ortadan kaldırmaya çalışılmalıdır.

- Mevsimlik tarım işçileri iş kanunu kapsamına alınmalı ve sosyal güvenceye kavuşturulmalıdır. Son olarak; 2010 yılında Resmi Gazete‘de yayımlanan Başbakanlık genelgesine uyulmalıdır.

SONUÇ OLARAK:  İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde yer aldığı gibi en temel insan haklarından olan beslenme, barınma, eğitim ve sağlık sorunları; acilen önemsenmeli ve çözümlenmelidir. Bu sorunları çözmek için gereken tek şey politik kararlılıktır.

Aşağıda imzası bulunan akademik odalar olarak;  kamudan gerekli hizmet ve yardımı alamayan, insani yaşam koşullarına erişemeyen mevsimlik gezici tarım işçilerinin sorunlarını biliyoruz. İnsanca yaşamayı hak eden mevsimlik gezici tarım işçilerinin sorunlarına dikkat çekmek, zaman yitirmeden çözülmesini sağlamak için bu açıklamayı siz değerli basın mensupları aracılığıyla kamuoyuna duyuruyoruz. Bu çalışma, bir kitapçık halinde yayınlanacak ve ilgililere iletilecektir. Aşağıda imzası olan akademik odalar olarak gelecek sene yine ilimize gelen mevsimlik gezici tarım işçilerinin sorunlarını izleyeceğimizi ve yetkililerden sorunların çözülmesini bekleyeceğimizi, bunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla bildiriyoruz.

 

BURSA TABİP ODASI

BURSA BAROSU

BURSA SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

BURSA  TMMOB İLK KOORDİNASYON KURULU

TMMOB BURSA KİMYA M.O

TMMOB BURSA MAKİNA M.O

TMMOB BURSA MADEN M.O

TMMOB BURSA PEYZAJ M.O

TMMOB ZİRAAT M.O

NİLÜFER KENT KONSEYİ

Okunma Sayısı: 393
Fotoğraf Galerisi