BASIN AÇIKLAMASI: 15-16 HAZİRAN 1970 İŞÇİ DİRENİŞİNİN 38. YILINDA, LİMTER-İŞ SENDİKASININ TUZLA’DA YAŞAM VE İNSANCA ÇALIŞMA HAKKI GREVİNİ DESTEKLİYORUZ

BASIN AÇIKLAMASI: 15-16 HAZİRAN 1970 İŞÇİ DİRENİŞİNİN 38. YILINDA, LİMTER-İŞ SENDİKASININ TUZLA’DA YAŞAM VE İNSANCA ÇALIŞMA HAKKI GREVİNİ DESTEKLİYORUZ
İZMİR
20.06.2008

İşçi Sendikaları Konak Meydanında kitlesel basın açıklaması yapıldı.

 

Tuzla tersanelerinde yaşanan iş cinayetlerini protesto etmek, Türk işçi sınıfının önemli mücadele günlerinden olan 15-16 Haziran 1970 İşçi Direnişinin 38 yılında LİMTER-İŞ sendikasının başlattığı greve destek olmak ve Tuzla‘daki ölümleri protesto etmek için KESK İzmir Şubeler Platformu ve TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından İşçi Sendikaları Konak Meydanında kitlesel basın açıklaması yapıldı.

TMMOB‘ye bağlı diğer Oda birimleri ve üyelerimizle birlikte katıldığımız Basın Açıklaması, KESK Dönem Sözcüsü Ramis SAĞLAM tarafından okundu. Şubemiz Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ferdan ÇİFTÇİ de kısa bir konuşma yaparak görüşlerini aktardı.

  15-16 Haziran 1970 İşçi Direnişinin 38. Yılında, Limter-İş Sendikasının Tuzla‘da"Yaşam ve İnsanca Çalışma Hakkı" grevini destekliyoruz.

Değerli basın emekçileri

Yüreği, Tuzla Tersanelerindeki İş Cinayetlerine ve haklı talepleri ile greve çıkan işçilerle atan Değerli mücadeleci dostlarımız. !

Türkiye‘de 1963‘te gündeme gelen sendika, toplu sözleşme ve grevlere ilişkin yasalar 1965 sonrası iktidarlarca gasp edilmek istenmiş ve en son 1970‘te 274 ve 275 sayılı Sendikalar, Toplu Sözleşme ve Grev Yasalarında değişiklikler yapılması yoluyla DİSK‘in tasfiyesi amaçlanmıştır. Yasa tasarılarılarının Anayasa‘ya aykırılığı temelinde 168 fabrikada 150 bine yakın işçiyi kapsayan 15-16 Haziran 1970 direnişi Türkiye İşçi sınıfı tarihinin en önemli sayfalarından biridir.

15-16 Haziran 1970 direnişi sırasında işçilere uygulanan şiddet sonucunda 3 işçi yaşamını yitirmiş, 200‘den fazla kişi yaralanmış, 16 Haziran 1970‘te sıkıyönetim ilan edilmiş ve 3 ay içinde 5 bini aşkın işçi işten atılmıştır. Dana sonra söz konusu yasa değişikliklerini içeren hükümler, iki yıl sonra Anayasa Mahkemesi‘nce Anayasa‘ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Ancak o dönemi resmeden "sosyal uyanış iktisadi gelişmeyi aştı" gerekçesiyle gelen 12 Mart ara rejimi ve ardından 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesiyle kazanılmış olan bütün örgütlenme, toplu sözleşme ve grevle ilgili sendikal haklar gaspedilmiştir.

Bugün Türkiye sanayisi ve çalışma yaşamında iş sağlığı ve güvenliği önlemleri yok denecek kadar küçük ölçeklerde ve çok parçalı olarak uygulanmaktadır. 4857 sayılı İş Yasası gerekli denetimleri esnetmiştir. Bugün işyerlerinde mühendislik ve hekimlik uygulamalarına ilişkin yasal eksikler dizboyudur. 50 ve daha çok sayıda işçinin çalıştığı işyerleri için öngörülen "İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu" (İSGK) oluşumu Türkiye‘deki toplam işyerlerinin ancak % 1,5‘inde geçerlidir. Toplam işyeri sayısının % 98‘ini oluşturan ve İSGK, İşyeri Hekimi, İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hemşiresi veya Sağlık Memuru bulundurma gibi zorunlulukların bulunmadığı küçük ve orta boy işletmeler ile Tuzla Tersaneleri gibi işletmelerde yaşanan iş kazaları ve ölümler esasen kuralsız, esnek çalışma ve taşeron/alt taşeron uygulamasının azami kâr güdüsü ile ulaştığı son durumu gözler önüne sermektedir.

Bu vahim tablo uzun süredir iş cinayetleri ile gündemimize giren, Tuzla Tersanelerinde de en acı şekliyle karşımıza çıkmıştır.  Tuzla tersanelerinde neredeyse her gün yeni bir ölüm haberi alınıyor.

Göreve geldiği günden bu yana, Tuzla Tersanelerinde 25 işçinin iş cinayetlerine kurban gitmesi AKP‘nin Çalışma Bakanı Faruk ÇELİK‘ e göre ise sanayileşen her ülkenin sorunu. Tuzla Tersanelerini "DENETLEDİM" diyor, Faruk Çelik... Denetlendiği söylenen tersanelerden yeni işçi ölümleri haberleri geliyor.

Tuzla Tersanelerindeki İş Cinayetlerine yönelik ilgili ilgisiz herkes görüş bildirip sorumlu ilan ediyor. Bu görüşlerin en acımasızı da İŞÇİLERİ direk suçlayan açıklamalardır.

Tersanelerde kuralsızlık, yasa dışılık ve ölümler sürüp gidiyor. Ne tersane patronları ne de AKP Hükümeti sorumluluk üstleniyor. İşçileri ve kamuoyunu kandırmaya çalışıyorlar. Patronlar, ölümlerin sorumlusunun aç gözlülükleri, kuralsız, iş güvencesiz, sigortasız çalıştırma olduğunu gizlemek istiyorlar. Tuzla Tersane işçilerinin işçilerin hayatları onların umurlarında bile değil.

Tuzla tersanelerindeki iş cinayetlerindeki ölümlerin sayısını tüm kamuoyu olarak, tek tek izliyoruz. Bir de Tuzla Tersanelerindeki diğer rakamlara göz atalım. 2001 yılından 2007 yılına kadar Türkiye gemi inşa sanayisinin üretim kapasitesi yaklaşık 10 kat artış göstermiştir. Yine aynı dönemde ihracat 2.5 milyar dolara çıkmıştır. Gemi inşa sanayisindeki bu büyük "başarı"nın karşılığını patronlar almışlar elbette; kârlar, eşine az rastlanır oranda yükselmiş, bu kârlılığı gören yabancı sermaye de bu alana göz dikmeye başlamıştır. Peki bu büyük başarının ardındaki gerçek neymiş? Gerçek, raporda çırılçıplak gözler önünde; üretimin 10 kat arttığı dönemde iş kazaları nedeniyle ölen işçi sayısı 12 kat artmış. Yani iş kazaları, raporda da ifade edildiği gibi "seri iş cinayetleri"ne dönüşmüştür.

Bu kadar iş cinayeti yaşanırken çalışma yaşamını düzenlemek, sermayenin karşısında emeğin de haklarını en asgari düzeyde de olsa korumak üzere yasalar çıkartmış, bu yasaları uygulatmak ve denetletmek üzere Çalışma Bakanlığı‘nı oluşturmuş, yasaların uygulanmasındaki itilafları çözmek üzere iş mahkemelerini kurmuş. Peki, tüm bu kurumsal yapısı ile tersanede işçiler ölürken devlet ne yapmış? Onca işçi ölürken yasalar, müfettişler, mahkemeler ne yapmış? Söyleyelim; yapılan, kocaman bir hiç! Devletin tersanede bu seri iş cinayetleri işlenirken yaptığı tek iş; tersanelerde ölümüne sömürüye karşı örgütlenme hakkını kullanmak isteyen, emeğinin karşılığı olan ücreti almaya çalışan işçiyi kolluk güçleriyle baskı altına almak olmuştur. Yani, devletin tersanelerdeki varlığı, sadece ölmek istemeyen, insanca çalışmak, yaşamak isteyen işçiyi baskı altına almak için ortaya çıkmıştır.

Şimdi değilse ne zaman?

 Bugün Tuzla Tersane işçileri, İş cinayetlerine, Ücretli köleliğe karşı TUZLA TERSANE İŞÇİLERİ ve onların işçi, emekçi dostları konuşuyor.. Sözlerini GREVLE söylüyorlar.. Gemileri yapan eller hayatı durdurup daha güzel bir iş ortamı ve insanca yaşam mücadelesi için GREV bayrağını yükseltiyorlar. Haklı ve meşru mücadelelerini birlikteliklerini her türlü engellemelere rağmen haykırıyorlar.

Tuzla Tersane işçileri ve bizler; Tersanelerin kapatılmasını değil, yaşam hakkını savunuyoruz. Onlar, İnsanca yaşamak ve çalışmak istiyorlar.

İzmir‘in emekten yana işçileri,  kamu emekçileri, aydınları ve İnsanım Diyenler olarak; Şimdi birlik olma zamanı, Şimdi Tuzla Tersane işçisi olma zamanıdır; diyoruz.

Tuzla Tersanelerinde ki grev, sadece Tuzla Tersane işçisinin ücret eylemi de değildir. Tuzla Tersane işçisi, taşeronlaştırmaya, ücretli köleliğe ve sermayenin gözü dönmüş kar hırsına karşı da greve çıktı. Bizlerde, 16 Haziran‘da başlayan Tuzla Tersane Grevinin yanındayız. İşçi kardeşlerimizle, İNSANCA BİR YAŞAM MÜCADELEMİZİ birleştireceğiz.

Ölümler olmadığı için gündeme gelmeyen fakat sendikalaştıkları için işten atılan 400 YÖRSAN işçisi ile DESA ve TEGA işçileriyle de dayanışmamızı güçlendireceğiz.

AKP Hükümeti, yaşananlara görmezden gelip, IMF ve Dünya Bankasının neo-liberal politikalarını harfi harfine uygulamaktadır. Bu politikaların sonucunda, oluşan Tuzla Tersanelerindeki, İŞ CİNAYETLERİ SONUCU OLUŞAN ÖLÜM TARLALARININ sorumlusu da AKP Hükümetidir. Bu politikalara karşı, Tuzla Tersane işçisi kardeşlerimizin ve bizim de taleplerimiz şunlardır;

  • IMF ve Dünya Bankasının neo liberal politikalarından acilen vazgeçilsin.
  • Tersanelerde Ağır ve Tehlikeli İşkolu Yönetmeliği uygulansın,
  • İş Cinayetlerinin sorumluları yargılansın,
  • Taşeronluk Sistemi kaldırılsın,
  • İnsanca bir yaşam için Ücretler artırılsın diyoruz.

 

TMMOB                                          KESK

İzmir İl Koordinasyon Kurulu    İzmir Şubeler Platformu

DESTEKLEYEN KURUMLAR :

DİSK‘E BAĞLI SENDİKALARIN İZMİR ŞUBELERİ

TÜRK-İŞ‘E BAĞLI SENDİKALARIN İZMİR ŞUBELERİ

TEKSTİL-SEN / ESP / DAYANIŞMA SENDİKASI / İNSAN HAKLARI DERNEĞİ / DTP/EMEP/SDP/ÖDP

Okunma Sayısı: 1308
Fotoğraf Galerisi