BASIN AÇIKLAMASI - 4 YTL'LİK FINDIK KİME YARAR?
BASIN AÇIKLAMASI
08.09.2006
4 YTL’LİK FINDIK KİME YARAR?
Dünyada fındık denince akla gelen tek ülke, Türkiye! 2005 verileriyle 628 bin ton dünya fındık üretiminin 483 bin tonunu Türkiye, 70 bin tonunu İtalya, 20 bin tonunu İspanya, 25 bin tonunu ABD karşılamaktadır. Buna göre dünya fındık üretiminin %77’sini Türkiye tek başına sağlamaktadır. Ayrıca 734 bin hektarlık dünya fındık ekim alanının 584 bin hektarı, %80’i ülkemizde bulunmaktadır.
Fındığımız, “kolesterol düşürücü” ve “antitümör” etkileri olan fitosterol oranının yüksekliği ile de diğer ülkelerin fındıklarından hemen ayrılıyor.
Fındıkta dünya tekeliyiz ama fındık borsası Hamburg’ta bulunuyor. Çünkü dünya çikolata ve şekerleme sanayinin devleri Almanya’dadır. Fındığın %20’lik kısmı çerez olarak tüketilmekte, %80’i çikolata ve şekerleme sanayinde değerlendirilmektedir. Onun içindir ki, fındığını iç ve kabuklu fındık olarak ihraç eden Türkiye dünya fındık piyasasına egemen değildir.
Fındık fiyatını ve üretim fazlalığını değerlendirenlerin üzerinde ısrarla durdukları en önemli konu “stokların büyüdüğü”dür. Fındık üreticisi olmayan birçok gelişmiş ülke fındığımızı alıp işleyip ambalajlayıp yüksek fiyattan tekrar ihraç etmektedir. Öyleyse artık Türkiye’nin de en önemli girdisini elinde bulundurduğu çikolata ve şekerleme sanayini dünya pazarlarını zorlayacak düzeyde kurgulamasının zamanı gelmiştir. Durum böyle iken Türkiye fındığını satamıyorsa bunun tek açıklaması beceriksizliğidir!
Diğer önemli bir iddia, “fındığın fiyatını arttırırsak diğer ülkeler üretimlerini arttırırlar ve tekel konumumuzu kaybederiz”. Tüm gelişmiş ülkeler kendi ekolojilerine uygun tarım ürünlerinde kendilerine yeterliliği yakalamış ve dünya pazarlarını ele geçirme savaşına girmişlerdir. Hatta aralarındaki destekleme çılgınlığını disipline edecek bir hakem olarak da Dünya Ticaret Örgütü’nü oluşturmuşlardır. Elimizdeki en eski istatistik olan 1961 yılı ile 2005 yılı arasındaki 44 yıllık dünya fındık üretimini karşılaştırırsak İtalya’da üretim 55 bin tondan 70 bin tona, İspanya’da 14 bin tondan 20 bin tona, ABD’de 10 bin tondan 25 bin tona ancak çıkartılabilmiştir. Ülkemizde ise 70 bin tondan 483 bin tona yükselmiştir. Diğer tarım ürünlerinde liderliği ele geçiren gelişmiş ülkeler fındık konusunda hiçbir şey yapmadıkları sanılmasın ve bu bahane arkasına saklanılmasın. ABD, Giresun’daki Fındık Araştırma Enstitüsü’nde geliştirilen ve ekolojisine uyum sağlayabilecek çeşitleri ülkesine sürekli götürmektedir. AB ise yapısal destekler ve pazarlama yardımları sağlayarak özellikle İtalya, İspanya, Yunanistan, Fransa ve Portekiz’de fındık üretimini artırmaya çalışıyor, topluluk dışına ihracata sübvansiyon uyguluyor. Tüm bunlara rağmen, fındık için en uygun ekolojiye sahip Doğu Karadeniz Bölgemiz sayesinde Türkiye fındıktaki dünya liderliğini kaptırmıyor.
Yapılan araştırmalara göre bir ailenin fındık tarımıyla geçinebilmesi için en az gerekli arazi büyüklüğü 22 dekar olarak belirlenmiştir. Oysa ülkemizdeki fındık bahçelerinin yarıya yakını 6,2 dekar büyüklüktedir. Bahçeler, olması gerekenden yaklaşık 3,5 kat daha küçüktür. Fındık üreticisi yoksuldur. Böylesine stratejik bir ürün konusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’mız sadece Doğrudan Gelir Desteği (DGD) uygulaması yapmakta, parselleri küçük olan, bahçesi ormanlık saha içerisinde bulunan birçok fındık üreticisi DGD’den de yararlanamamaktadır. Fındıklık bahçeleri 2004 baharında don zararına uğramış, 750 milyon YTL’lik zararı Hükümet 630 milyon YTL olarak tespit etmiş, bu zararın yaklaşık %50’sini karşılayacağına söz vermiş, bu miktarın %15’ini 2004 yılında ödemiş, geri kalan ödemeyi ne 2005 ne de 2006 bütçelerine dahi koymamıştır. Hiçbir destek görmediğini açıklıkla söyleyebileceğimiz fındık üreticisi 8 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatının 2 milyar dolarlık kısmını tek başına sağlamaktadır.
2000 yılında çıkarılan 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun ile özerkleştirilen Fiskobirlik, son üç yıldır kanundan gelen yetkisini kullanarak fındık fiyatlarını kendi açıklamış ve üreticisinden yana tavrıyla yüzleri güldürmüştür (tabi ki herkesin değil!). Tarımdaki nüfusumuzu köylüyü toprağından kaçırarak azaltma politikası izleyen Hükümet, 5 Ocak 2006’da yapılan Fiskobirlik genel kurulunda yönetimi ele geçirmeye çalışmış, başaramayınca da Toprak Mahsulleri Ofisi’ni (TMO) fındık alımıyla görevlendirmiştir.
Şu noktaların iyi bilinmesi gerekiyor; Hükümet, sayın Başbakanın her konuşmasında ayrı bir rakamla ifade ettiği üzere 1,5 – 2 – 1,9 katrilyonluk bir borç değil, 94 trilyon liralık bir borcu, diğer birliklerde de yapıldığı üzere, 4572 sayılı yasa gereği silmiştir. Bu borç Fiskobirliğe ait değildir. 2000 yılı öncesi hazine destekli alım yaptırtıldığı esnasında oluşan görev zararıdır. Fiskobirlik 2001 ve 2002 yıllarında Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kredisi kullanmış ve bunu 2004 yılında faizi ile birlikte geri ödemiştir. 2005 yılında yine bu krediyi kullanmak üzere 2005 yılında 3 kez yazılı talepte bulunmasına karşın, ne yazık ki taleplerine cevap dahi verilmemiştir. Hazineden 54 milyon YTL alacaklı olmasına rağmen bu güne dek geri alamamıştır. Fiskobirlik Cumhuriyet tarihi boyunca milyar dolarlar seviyesi görmemiş fındık ihracatını 2 milyar dolara yükseltmiştir. Batakçılıkla suçlanan Fiskobirlik, İSO’nun belirlediği Türkiye’nin ilk 500 büyük kuruluşu sıralamasında 2003 yılında 299. sırada iken, 2004’de 150, 2005’te 77.sıraya yükselmiştir.
Fındık alım görevi yüklenen TMO ile ilgili olarak 22 Mart 2006 tarihli Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Raporu’nda şu satırlar ilgi çekmektedir; “2005 yılında TMO 3,7 milyon ton alım yapmış, 31.12.2005 tarihi itibarıyla görev zararları 914 milyon YTL’ye yükselmiştir…”
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 3,5 YTL maliyeti olduğu belirtilen fındığa açıklanan 4 YTL’lik fiyat kime yarayacaktır? Üretici ne yazık ki kaybetmiştir. Ülke 2 milyar dolarlık ihracat gelirinden ödün vermiştir, dolayısıyla tüm ulus kaybetmiştir. Alivreci ve ihracatçılarımız, gelişmiş ülkelerin ithalatçıların taşeronu şeklinde çalıştıklarından fındık fiyatı artsa da azalsa da onlar kendilerine taahhüt edilen kadar kazanacaklardır. Bu fiyatla gelişmiş ülkelerin fındık alıcıları, onların küresel güce sahip çikolata ve şekerleme sanayileri, kazandıklarını aktardıkları ülkelerindeki halkları kazanmıştır.
Hepimize geçmiş olsun. Rahmetli büyüklerimizin tabiri ile “İNŞALLAH BİR DAHAKİ SEFERE” diyerek bizlerin de hayatı geçmektedir. Sürekli hakarete uğrayan köylümüz yine tepkisizliğinin kurbanı olmuştur.
Ahmet ATALIK
Başkan