BASIN AÇIKLAMASI: AYDIN`DA "ÖLMEZ AĞACI ÖLDÜRÜLEMEZ"

BASIN AÇIKLAMASI: AYDIN`DA "ÖLMEZ AĞACI ÖLDÜRÜLEMEZ"
AYDIN
14.03.2022
 

Aydın Şubemiz tarafından,  “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 1 Mart 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ ile maden sahalarına denk gelen zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılması” konusunda bir basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklamasında, mümkün olan en geniş kitlesel katılım ve bilgilendirme amaçlandı ve sorunun sürekli gündemde tutularak, duyarlılığın canlı tutulması hedeflendi. Bu amaçla yapılan görüşmeler sonucunda 16 oda, iki konfederasyona bağlı 17 sendika, 13 demokratik kitle örgütü ile kitlesel katılım sağlanarak 14 Mart 2022 tarihinde saat 13: 00 de Aydın Efeler Kent Meydanı’nda aşağıdaki basın açıklaması yapıldı.

Aydın Şubemiz tarafından yapılan basın açıklaması şöyledir: 

 

Basına ve Kamuoyuna 

ÖLMEZ AĞACI ÖLDÜRÜLEMEZ 

1 Mart 2022 tarihli Resmi Gazete`de yayınlanan ve tüm zeytinlikleri maden sahası haline getirerek yok olma tehlikesiyle yüz yüze bırakan yönetmelik değişikliğine ilişkin TMMOB Aydın İl Koordinasyon Kurulu ve bağlı 16 oda olarak bir basın açıklaması yapma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. 

Öncelikle diyoruz ki; 

Doğayı ve tarımı yok eden madencilik değil, tarım, toprak ve zeytinliklerimiz korunmalıdır. 

1 Mart 2022 günü yayınlanan yönetmelik değişikliği ile “ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi…durumunda …sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir” hükmü getirilmiştir.  

Bu değişiklik ülke çapındaki 160 milyondan fazla zeytin ağacı için ölüm fermanıdır. 

Anayasal Hukuk Devletlerinde uyulması gereken “Normlar Hiyerarşisi” söz konusudur. Buna göre; Yasalar Anayasaya, Yönetmelikler ise Yasalara aykırı düzenlenemez. 

Anayasanın, 44, 45 ve 166. maddeleri tarımın, üreticinin ve tarımsal üretim alanlarının korunmasını anayasal güvence altına almakta ve devlete bu koruma için sorumluluk yüklemektedir.  

1939 tarihli Zeytincilik Kanunu (Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun) zeytinliklerin korunmasını ve geliştirilmesini düzenler.  

Kanun, topraksız köylünün zeytinlik sahibi olmasını amaçlamıştır. Bu yolla milyonlarca zeytin ağacı aşılanmış, böylece zeytin tarımı, tarımın önemli bir kolu durumuna getirilmiştir.  

Kanun, bırakın zeytinliklerin sökülmesini ve yerine maden çukuru açılmasını, zeytinliklere her çeşit hayvan sokulmasını ve zeytin sahalarında ağıl yapılmasını dahi yasaklamıştır.  

2005 tarihli 5403 sayılı Toprak Koruma kanunu (Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu), toprağın korunmasını, geliştirilmesini, tarımsal arazilerin çevre öncelikli, sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak, planlı kullanımını düzenler. 

Kanunun 12. Maddesinde “Toprağın bulunduğu yerde, doğal fonksiyonlarını sürdürebilmesinin sağlanması amacıyla korunması esastır” denilmektedir.  

  1. Maddesi ise “Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz.”hükmüyle zeytin dikili tarım arazilerinin amacı dışında kullanımını yasaklamıştır. 

Tüm bu yasalar ve Anayasa dururken, 1 Mart 2022 tarihli yönetmelik değişikliği açık biçimde Anayasa ve Yasalara aykırıdır.  

Bu yasadışı düzenleme ile Akbelen, Yırca ve Kızılcaköy başta olmak üzere ülkenin farklı yerlerinde topraklarını ve zeytinliklerini koruyan halkın direnci kırılmak istenmektedir. 

Yönetmelik değişikliğinde yer alan “Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetleri” ifadesi, kömür ve jeotermal amaçlı faaliyetlere kolaylık sağlanacağını göstermektedir.  

Bu mevzuat düzenlemesinin adrese teslim bir düzenleme olduğu, belli şirketlere yönelik olarak yapıldığı ortadadır. 

Değişiklikte yer alan  “kamu yararı” şartı, daha önceki düzenlemelerde bozma sebebi sayılan “üstün kamu yararı” kavramı ile çelişmektedir.  

TMMOB ve bağlı Odalar olarak açtığımız birçok davada Bakanlık tarafından verilen kamu yararı kararı, yargı tarafından “üstün kamu yararı doğayı ve tarım alanlarını korumaktır” gerekçesiyle bozulmuştur. 

Ekosistemle uyumlu yüzlerce yıldır yerinde duran zeytinliklerin “Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda …tesis edeceğini taahhüt etmesi zorunludur” hükmü ile zeytinliklerin taşınmaya çalışılması yada yeni zeytinlik dikilmesi taahhüdünün bilimsel hiçbir dayanağı yoktur.  

Zeytinlikler bir ekosistemdir ve ekosistemler taşınamaz. Asırlık zeytinliklerin taşınması değil, yerinde korunması esastır. 

Tarım ve Orman Bakanlığı, zeytinlikleri koşulsuz koruması gereken bakanlıktır. Bakanlığın bilim ve aklın kurallarına uygun davranması gerekir. Bakanlığın “zeytinliklerin taşınması ile ilgili usul ve esasları belirlemek” gibi ucube bir işi yapmak zorunda bırakılması kabul edilemez. 

Diğer taraftan; kamu yararı gerekçesiyle kamulaştırılan zeytinlikler maden firmasının mülkiyetine geçecektir. Bu araziler ilerde zeytinlik haline getirilse bile bu arazi, mülkü elinden alınan çiftçinin değil, maden firmasının mülkü olacaktır. Bu durum devlet eliyle zoraki mülkiyet değişikliği, bir nevi gasptır.  

Bizler “madencilik” göz boyaması ve kandırmacasıyla açgözlü şirketlerin zeytinliklerimizi, ormanlarımızı, tarlalarımızı, köylerimizi yok ettiği bir ülke istemiyoruz. Bizim önceliğimiz; tarımı ve zeytinliklerimizi koruyan sürdürülebilir bir yaşamdır. 

Bugün ülkemizde egemen olan madencilik, maden sahasındaki tüm arazinin harap edildiği, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş ve kirletilmiş bir toprağın bırakıldığı bir anlayışla sürdürülmektedir.  

Bu anlayış nedeniyle Cerrattepe’den Fatsa’ya, Kaz Dağlarından Akbelen’e, Kozak yaylasından Çine’nin kadim zeytin ormanlarına kadar her yerde verimli ormanlık alanlarımız, tabiat zenginliklerimiz yok edilmektedir.  

Bu anlayış doğal yaşamı ve geleneksel tarımı sürdürülemez hale getirmektedir.  

Bu madencilik anlayışı, bir üretim faaliyeti değil, bir sömürü faaliyetidir.  

TMMOB, Anayasa ve ilgili koruyucu yasalar gereği anılan yönetmeliğin iptali için yargıya başvurmuştur.  

Yönetmelik değişikliği ile verilecek yeni izinleri de ayrıca yargıya taşıyacaktır. 

TMMOB İl Koordinasyon Kurulu, bağlı odalar ve aşağıda adı geçen demokratik kitle örgütleri bu hukuksuz mevzuat değişikliğine dayanarak keşif ve kamulaştırma yapılacak alanlarda meşru mücadele hakkını kullanmaktan çekinmeyecektir. 

 

Biz aşağıda adı geçen demokratik kitle örgütleri, kadim zeytin ağacının dili olarak söylüyoruz; 

 

Biz ölmez ağacıyız. 

On bin yıldır buradayız. 

Bizi söküp bir kenara atamazsınız! 

Dün vardık, yarın da var olacağız. 

 

Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur. 

 

Basın açıklamasına katılan demokratik kitle örgütleri: 

AYDIN BAROSU ÇEVRE KOMİSYONU 

AYDIN ÇEVRE VE KÜLTÜR PLATFORMU (AYÇEP) 

AYDIN EKOLOJİ VE YAŞAM PLATFORMU (AYEP) 

AYDIN TABİP ODASI 

AYDIN TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ 

BİRLEŞİK KAMU İŞ KONFEDERASYONU BİLEŞENLERİ (7 SENDİKA) 

ÇİNE YAŞAM PLATFORMU (ÇİYAP) 

DİSK AYDIN İL TEMSİLCİLİĞİ 

EFELER KENT KONSEYİ 

Okunma Sayısı: 220
Fotoğraf Galerisi