BASIN AÇIKLAMASI: ET KAÇAKÇILIĞI, ANCAK SÜT TÜKETİMİNİ ARTIRMAKLA ÖNLENEBİLİR
ET KAÇAKÇILIĞI, ANCAK SÜT TÜKETİMİNİ ARTIRMAKLA ÖNLENEBİLİR
Geçen yıl et fiyatlarının yükselmesiyle birlikte bu ürüne yönelik kaçakçılık rekor seviyede artış göstermiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü raporlarına göre , 2008 yılında ele geçirilen kayıt dışı-kaçak kırmızı et 710 kg iken, 2009 da 4,5 ton, 2010 yılında ise 75 tona yükselmiştir.
2008 yılında çiğ sütün fiyatının 80 kuruştan 35 kuruşa kadar gerilemesi sonucunda zarar eden süt üreticilerinin , 800 bin damızlık hayvanı mezbahaya kesime götürmesi bugün yaşanan et krizinin de tetikleyicisi olmuştur.
Hızla artan et fiyatlarını önlemek için önce EBK na sonra da özel sektöre canlı hayvan ve et ithalatı yetkisi verilmiştir. 2010 yılında sadece EBK nun 134 226 baş sığır ithal etmesine karşın , et fiyatları yeterince düşürülememiş , bu durum ülkeye kaçak et girişini hızlandırmıştır.
Kaçak et girişi , Milli Ekonomi için bir kayıp teşkil ettiği gibi halk sağlığı açısından da önemli bir risk oluşturmaktadır.
Sorunun temelinde ; hayvancılık sektörüne hizmet eden, et ,süt ve yem fiyatlarında denge sağlayan ,piyasayı regüle eden , ete ve süte taban fiyat vererek çiftçinin zarar etmesini önleyen Et ve Balık Kurumu (EBK) , Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) ve Yem Sanayi (YEM-SAN) gibi kamuya bağlı tarımsal kuruluşların (KİT‘lerin) özelleştirilerek kapatılması yatmaktadır.
Tekeller karşısında yalnız kalan , örgütsüz çiftçi yemi pahalı almış , sütü ucuza satmak zorunda kalmıştır.
Bugün , 1 litre süt fiyatı 1 bardak çay kadar bile etmiyorsa , üretici 1 litre süt satarak 1 kg yem alamıyorsa , o hayvanı kesimhaneye götürmekten başka çaresi kalmamaktadır.
Ürettiğinden para kazanamaması , milyonlarca üreticinin kırsal alandan tasfiyesine neden olmuş, bu durum üretim, tüketim dengesinin daha da bozulmasına neden olmuştur.
İşte bu şartlar altında doğan et krizi ithalatla önlenmeye çalışılmakta , yetmediği noktada kaçaklılık devreye girmektedir.
Oysa yapılacak olan , besi hayvancılığını desteklemenin yanında, bu üretimle doğrudan ilişkili olan süt tüketimini artırmaktır.
Bu konuda atılması gereken ilk adım, okullarda öğrencilere ücretsiz süt dağıtılmasıdır.
Süt piyasasını düzenleyici ,regüle edici,fiyat dalgalanmalarını önleyerek süt üreticisini koruyan SEK veya benzeri bir kuruma mutlaka işlerlik kazandırılmalıdır.
Türkiye‘de üreticinin gücü yoktur. Süt üreticileri örgütlenmeli ve bu örgütler bağımsız olmalıdır.
Süt tüketimi artmadan ,süt üreticisinin , yüzü gülmeden et üretiminin artmayacağı et fiyatlarının da dışarıdan getirilen hayvanlarla düşmeyeceği gerçeği artık görülmelidir. Nitekim, 1986 yılından itibaren 10 yıl süreyle 300 bin baş ithalat yapıldıktan ve milyonlarca doların yurt dışına ödendikten sonra sonlandırılan gebe- düve dış alımları şeklindeki hataların tekrarından acilen vazgeçilmeli, üretim tamamıyla iç dinamiklerden karşılanmalıdır.
Kaçak et girişinin önlemesi, öncelikle süt tüketimin artırılmasına bağlıdır.
Murat AKAR
Şube Başkanı