BASIN AÇIKLAMASI: MAYINLI ARAZİLER ÜRETİME VE ÜRETİCİYE, MOTORLAR YEŞİL TARLALARA !... 24.05.2009
BASIN AÇIKLAMASI:
MAYINLI ARAZİLER ÜRETİME ve ÜRETİCİYE,
MOTORLAR YEŞİL TARLALARA !...
24 Mayıs 2009
Türkiye‘nin Suriye sınırında 510 km‘lik bir koridorda ve değişen genişlikte uzanan; Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak illerinde yer alan 216 bin dekar mayınlı alan, TBMM‘de görüşülmekte olan "Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı" ile 49 yıllığına, mayın temizleme işini yapacak yabancı şirketlerin kullanımına devredilmektedir.
Bilindiği üzere, Anti Personel Mayınların Kullanımının, Depolanmasının, Üretiminin ve Devredilmesinin Yasaklanması ve Bunların İmhası ile ilgili 1999 tarihli Ottowa Sözleşmesi, TBMM tarafından 12.3.2003 gün, 4824 sayılı Yasa ile onaylanmıştır. Bu çerçevede, Türkiye‘de döşeli bulunan kara mayınlarının 2014 yılına kadar temizlenmesi gerekmektedir.
1954 yılından başlayarak, yöre çiftçisinden yapılan kamulaştırmalar ve Hazine arazilerinin kullanımıyla mayınlanan alanların, 55 yıl sonra yeniden üretime dönüyor olması sevindiricidir. Ancak, bu toprakların kimin elinde olacağı ve nasıl kullanılacağı, hem ülke güvenliği hem de gıda güvenliği açısından stratejiktir, yaşamsal önem taşımaktadır.
TBMM‘de görüşülmekte olan Yasa Tasarısı‘nın kabulü halinde, 2009 yılında ihalenin yapılacağı varsayımıyla, yabancı şirketler 2014‘e kadar mayınları temizleyecek ve 2058 yılı sonuna kadar bu arazileri "tarımsal amaçla" kullanacaklardır. Bu çerçevede, yöre halkının yarım yüzyıl evvel kendilerinden alınarak kamulaştırılan arazilere girememesi bakımından değişen hiçbir şey olmayacaktır.
Sözü edilen konu, kamuoyunda her yönüyle tartışılmaktadır. Ziraat Mühendisleri Odası olarak, olayın tarımsal ekonomi analizini sağlıklı bir şekilde yapmayı kamusal görev sayıyor ve ortaya çıkan verilerle birçok tartışmanın doğal zeminine oturacağını umuyoruz.
Bu çerçevede, Ziraat Mühendisleri Oda‘mızın Hatay, Gaziantep ve Şanlıurfa Şube Başkanlıkları yanında; Kilis, Mardin ve Şırnak İl Temsilcilikleri tarafından yerinde yapılan saptamalar ile 216 bin dekar mayınlı arazinin bulunduğu bölgenin toprak yapısı, coğrafi ve ekolojik koşulları, sulama olanakları, arazinin Türkiye ve Suriye sınırındaki mevcut tarımsal faaliyetler değerlendirilmiş; mayınlardan temizlenecek alanda yapılacak tarımsal faaliyetlerden elde edilecek katma değer ve istihdam kapasitesi eldeki verilerle hesaplanmaya çalışılmıştır.
Bu bağlamda, iller itibariyle yapılan saptamalar aşağıdaki gibidir;
İLLER | Mayınlı Alan (da) | İşlenebilir Tarım Alanı (da) | Üretim Deseni Önerisi | Yılık Net gelir (işlenebilir alan*180lira) | İstihdam (hane / kişi) |
Hatay |
36.000 |
25.000 | Pamuk, Buğday, Mısır, Zeytin, Sebze-meyve, Bağcılık |
4.500,000 |
424 2120 |
Kilis |
33.000 |
25.000 | Antepfıstığı, Badem, Zeytin, Fiğ, Sebze-meyve, Bağcılık, hayvancılık |
4.500,000 |
424 2120 |
Gaziantep |
15.000 |
15.000 | Buğday, Arpa, Mercimek, Nohut, Antepfıstığı, Zeytin, Sebze-meyve, Bağcılık |
2.700,000 |
254 1270 |
Şanlıurfa
|
54.000 |
45.000 | Pamuk, Buğday, Arpa, Mısır, Mercimek |
8.100,000 |
763 3815 |
Mardin
|
48.000 |
43.000 | Pamuk, Buğday, Arpa, Mısır |
7.740,000 |
729 3645 |
Şırnak
|
30.000 |
17.000 | Buğday, Arpa, Mercimek, Bostan |
3.060,000 |
288 1440 |
TOPLAM |
216,000 |
170,000
|
|
30.6 milyon lira 20,1 milyon $ |
2881 hane 14405 kişi |
Sözü edilen mayınlı alanlarda, birinci ve ikinci sınıf tarım arazileri en büyük oranı oluşturmaktadır. İşlenebilir tarım arazilerinin yanında, daha düşük miktarlarda olmak üzere mera alanları, orman ve makilik alanlar ile leçenik volkanik kayalarla kaplı alanlar bunmaktadır. Mayınlı arazilerin işlemeli tarıma elverişli bölümünün, illere göre değişmekle birlikte, % 80‘e yakın bir oranda, yaklaşık 170 bin dekar olduğu hesaplanmıştır. Bu arazinin % 70‘inin sulanabilir özellikler taşıdığı değerlendirilmektedir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi‘nde, üretim deseni önerilerimizde yer alan ürünlerin verim değerleri, mevcut üretim maliyetleri ve piyasa fiyatları yanında destekleme ödemeleriyle birlikte değerlendirildiğinde; bir dekar alandan elde edilen net gelir mercimekte 100, mısırda 150, buğdayda 174, pamukta 190, zeytinde 640 ve Antep fıstığında 650 Lira‘dır. Sebze meyve, bağcılık, seracılık, hayvancılık ve organik tarım gibi faaliyetler, yaratılacak katma değeri daha da yükseltmektedir.
Bu çerçevede, dekar başına net gelir ortalaması 180 lira olarak değerlendirildiğinde, mayınlı arazilerin tarıma açılması durumunda elde edilecek yıllık net gelirin 20 milyon doların üzerinde olacağı hesaplanmaktadır.
Üretim gücünü örneklendirebilmek açısından, tümüyle monokültür tarım yapılması varsayımıyla, sözkonusu alandan yılda 85 bin ton pamuk veya 102 bin ton buğday veya 212 bin ton mısır elde etmek mümkündür.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi‘nin Türkiye‘nin gelişmişlik düzeyi en düşük bölgelerinden olması bağlamında; mayınlı arazilerin temizleme sonrasında yöre çiftçisine tahsis edilmesi durumunda yaratacağı istihdam, Türkiye‘nin sosyal dengeleri açısından çok önemlidir.
170 bin dekar işlenebilir tarım alanı, Türkiye ortalama işletme ölçeği olan 59 dekarlık işletmelere bölündüğünde, 2881 adet tarım işletmesi doğmaktadır. Her bir hanenin en iyimser tahminle tarım işinde çalışabilecek yaşta olan 5 kişiden oluştuğu düşünüldüğünde, 14,405 kişilik bir istihdam kapasitesi ortaya çıkmaktadır. İşletme başına yıllık net gelir ise 10 bin 621 lira olarak gerçekleşmektedir. Kooperatif yapı altında örgütlenen köylü üreticinin, her işletmede ziraat mühendisleri önderliğinde gerçekleştirecekleri üretim, Türkiye‘nin gıda güvenliği ve gıda güvencesine önemli katkılar sağlayacaktır.
Aşağıda, Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanan Ocak - Aralık 2008 dönemine ilişkin teşvik belgeleri, yatırım, istihdam verileri ve bir kişilik iş yaratma maliyeti, tarım sektörü açısından verilmektedir;
| Belge Sayısı | Toplam Yatırım (TL) | İstihdam (kişi) | Ortalama Maliyet (TL) | Yatırım Başına Ort. İstihdam |
Tarım | 73 | 359.937.219 | 2.590 | 138.972 | 35 |
Toplam | 2.448 | 28.230.289.151 | 98.377 | 286.960 | 40 |
Görüldüğü gibi, 2008 yılında kişi başına istihdam maliyeti ortalaması 287 bin lira, tarım sektöründe bir kişilik istihdam maliyeti ise 139 bin liradır. Buna karşılık; mayınlı arazilerin temizlenerek yöre çiftçisine dağıtılması durumunda, kişi başına istihdam maliyeti, tarımdan elde edilebilecek 30.6 milyon lira / 14405 kişi = 2 bin 124 lira olmaktadır.
Bütün bu tarım ekonomisi verilerinin ışığı altında, sonuç değerlendirmesini şöyle yapabiliriz;
1 - Mayın temizleme masrafının geri dönüş hızı, yıllık 20 milyon dolarlık net tarımsal gelir bazında hesaplanmalıdır. Örneğin 100 milyon dolarlık bir mayın temizleme finansmanı, 5 yıl içinde geri dönmektedir. Bu çerçevede, mayın temizleme işi, finansmanı sağlanarak, denetimli bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
2 - Temizlenen arazi yöre çiftçisine tahsis edilmeli, kooperatif yapı altında ziraat mühendisleri ve köylü üreticilerin birlikte çalışması sağlanmalıdır. Bu durumunda, hem 15 binin üzerinde üretici ve mühendis istihdamı sağlanacak; hem de gerçekleştirilecek yüz binlerce tonluk üretimle, giderek artan tarım ürünü ithalatı (2008 yılında 6.4 milyar dolar) için harcanan kaynak azaltılabilecektir.
3 - Arazinin Yasa tasarısı‘nda olduğu gibi, 5 yıl içinde mayını temizleyen yabancı şirketlere 44 yıllığına tahsisi durumunda, şirketin 2059 yılına kadar elde edeceği toplam tarımsal gelir 880 milyon dolardır. Böylesine stratejik bir bölgede, hiçbir yabancı şirketin, yarım yüzyılda 880 milyon dolar kazanmak, başka bir deyişle yalnızca tarım yapmak peşinde olmayacağı açıktır.
4 - Yasa Tasarısında bulunan hüküm doğrultusunda, yabancı şirketler, "mayından temizlenecek alanlar ile müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla bütünlük teşkil eden Hazine‘ye ait diğer taşınmazların" kendilerine bırakılmasını talep edeceklerdir. Bu durum, "tehdit" altındaki arazilerin yalnızca 216 bin dekar ile sınırlı olmadığının en açık kanıtıdır. Bölgede bulunan TİGEM arazileri de dahil olmak üzere, birçok alan pazarlık konusu yapılmaya aday duruma getirilmektedir.
5 - Her ne kadar, Yasa Tasarısı‘nda Maden Kanunu ve Petrol Kanunu hükümleri saklı tutulmaktaysa da, daha evvel TBMM‘ne sevk edilen Petrol Yasa Tasarısı hükümleri düşünüldüğünde, dönem içinde Maden ve Petrol alanında ortaya çıkabilecek yeni Yasalar ile işbu Tasarı‘nın ne denli ulusal çıkarlara aykırı bir içerik taşıyabileceği gözden uzak tutulmamalıdır.
6 -Orta Doğu‘nun en zengin su kaynaklarına sahip olan bölge, bu yönüyle de iştah kabartmaktadır. Avrupa Birliği tarafından 2004 yılında yayımlanan ve kamuoyunda Etki Değerlendirme Raporu olarak bilinen "Türkiye‘nin Üyeliği Perspektifinden Kaynaklanan Hususlar" Belgesinde Dicle ve Fırat sularının, İsrail‘e özel atıf yapılarak, uluslararası bir su yönetimine devredilmesi gerektiği önerisi, yukarıdaki ifadenin uluslararası politika alanındaki izdüşümü olarak değerlendirilmelidir.
7 - Nihayet, bölgenin jeo stratejik konumu, 510 km‘lik bir hat boyuna yabancıların (en az) yarım yüzyıl için yerleşmesinin ne denli tehdit ve tehlikeler doğurabileceğini herkese düşündürmelidir.
Sonuç olarak; Ziraat Mühendisleri Odası‘nın TBMM‘den ve tüm partilere ait milletvekillerinden beklentisi, bu Yasa Tasarısı‘nın derhal geri çekilmesi ve yurtsever ve eşitlikçi bir anlayışla konuyu düzenleyen bir tasarının, demokratik katılıma açık süreçlerde hazırlanmasına katkı sunulmasıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Dr. Gökhan GÜNAYDIN
Başkan
(Yönetim Kurulu adına)