BASIN AÇIKLAMASI : SAĞLIK İÇİN SÜT İÇİN SAĞLIK RİSKİ TAŞIYAN SOKAK SÜTLERİNE İTİBAR ETMEYİN

BASIN AÇIKLAMASI : SAĞLIK İÇİN SÜT İÇİN SAĞLIK RİSKİ TAŞIYAN SOKAK SÜTLERİNE İTİBAR ETMEYİN
İZMİR
26.02.2008

Son günlerde bazı basın organlarında sokak sütü ve kutu sütleri ile ilgili yer alan haberlerle ilgili olarak 7 Şubat 2008 günü Şube Binamızda Basın Açıklaması yapılmıştır.

 

Son günlerde bazı basın organlarında sokak sütü ve kutu sütleri ile ilgili yer alan haberlerle ilgili olarak 7 Şubat 2008 günü Şube Binamızda Basın Açıklaması yapılmıştır. Basın açıklaması aşağıdadır.

 

Kamuoyuna Duyurulur

Sağlık İçin Süt İçin !

Sağlık Riski Taşıyan Sokak Sütlerine İtibar Etmeyin !

 

Kamuoyuna Duyurulur,

Son günlerde kamuoyunda yanlış bilgilenmeye neden olan ve süt ve süt ürünlerinin üretim ve tüketimine zarar verebilecek çok sayıda yazının yayınlanmakta olduğunu, hatta çeşitli ilköğretim kitaplarında sütün yapay bileşikleri olduğu yönündeki yanlış bilgilerin çocuklarımıza aktarılmakta olduğunu üzülerek izlemekteyiz. Konuyu, sektörün üreticiden tüketiciye tüm zincir üzerinde en temel meslek grupları olan Ziraat ve Gıda Mühendisliği disiplinlerini yok sayarak irdelemeye çalışan söz konusu yazılarda, süt ve süt ürünlerinin gerek içerikleri ve gerekse üretim teknikleri itibariyle çok yanlış ve eksik ifadelerin yer aldığı ve kamuoyunun da son derece yanlış bilgilendirildiği gözlemlenmektedir. Söz konusu yanlış söylemler arasında;

•1.      Sütün iyi bir kalsiyum kaynağı olmadığı ifade edilmektedir. Oysa ki, sütün en önemli besleyici özelliği onun bir kalsiyum kaynağı oluşudur. Örneğin yarım litre süt içerek aldığımız kalsiyumu 5 kg et, 2.5 kg ekmek, 6.5 kg patates, 8.5 kg elma yada 1.5 kg havuç yiyerek alabiliriz. Topluma süt içmeyin demek bireylerin özellikle kemik ve diş hastalıklarına yakalanmalarına davetiye çıkarmaktır. İnsanların bu tür hastalıklar sonucu bozulan sağlıklarını, morallerini ve tedavi için hem kendilerinin hem de kamunun masraflarını düşündüğünüzde bu görüşün ne kadar sakıncalı olduğunu görürsünüz. Kaldı ki ileriki yaşlarda kadınlarda sıkça görülen ve bir kemik erimesi hastalığı olan osteoporozlu hastalara doktorlar genellikle süt, yoğurt, lor, çökelek ve sert peynirler yemelerini öğütlemektedirler. Bu hastalığın nedeni çocukluk ve gençlik çağında yeterince süt ve ürünleri tüketmemekten dolayı gerekli kalsiyumu alamamaktır. Peki kalsiyumu süt ve ürünleri gibi doğal gıdalardan almayalım da tablet olarak mı alalım?. Bunun yanında süt içerisinde insanların beslenmesinde ve sağlıklarının korunmasında önemli rol oynayan proteinler, diğer mineral maddeler, vitaminler, yağ ve süt şekeri vardır ki, bunların çoğu sadece süt ve ürünlerinde bulunur.

•2.      Yine aynı şekilde son derece yanlış ve sakıncalı bir söylem olarak; "kendi kendine ekşiyen sütü tüketin, kutularda satılan sütleri içmeyin,  sokak sütünü tercih edin" ve benzeri ifadeler yer almaktadır. Oysa ki, özellikle ülkemizde kültürü yapılan hayvanlarda zoonoz hastalıkların görülme oranı oldukça yüksektir ve bu nedenle de hiçbir teknolojik işlem görmeden kendi kendine ekşiyen sütlerin ve sokak sütçülerinden satın alınan sütlerin tüketimi de son derece sakıncalı olmktadır. Böylesi çiğ sütler içerisinde tüberküloz, brusella gibi hastalıkların etmenleri olan patojen bakteriler olabilir. Kaldı ki ülkemizde yılda yaklaşık 500.000 Brusella vakasının görüldüğü ve bunun çoğunluğunun da çiğ sütten ya da çiğ sütten üretilen peynirlerden geçtiği bilinmektedir. Sütün doğal halde tüketilmesi elbette hepimizin arzuladığı ve amaçladığı bir şey olsa da, ülkemizde bugün hayvan hastalıkları, ahır hijyeni, sağım hijyeni ve soğutma zincirinin yetersizliği düşünüldüğünde sokak sütü veya kesilen sütü tüketmenin ne kadar sakıncalı olduğu ortadadır. Söz konusu hastalık riskleri nedeniyle de çiğ süt pastörize edilerek veya sterilize edilerek süt ürünlerine işlenir. Yani süt önce insan sağlığı için güvenli hale getirilir ve ancak ondan sonra tüketilir veya süt ürünlerine işlenir.

•3.      Süt uygun teknolojiler kullanılarak, 72 - 75 0C de 15-20 saniye süreyle pastörize edilerek besin değerinin de korunması sağlanır. Oysa ki evlerimizde çiğ sütün 100 oC nin üzerinde yaklaşık 10 dakika kaynatılması ile sütün besin değerinde büyük oranda kayıplar söz konusu olmaktadır. Görüldüğü gibi pastörizasyon işlemi kaynatma işleminden daha düşük sıcaklık derecelerinde yapılır ve dolayısıyla pastörize süt besin değeri açısından evlerimizde kaynatılan sütten daha zengindir.

•4.      Piyasada dayanıklı süt adıyla bilinen sütlere UHT işlemi uygulanır. UHT teknolojisi ile süt 135 - 150oC de 2-4 saniye süreyle ısıl işleme tabi tutulur. Burada uygulanan sıcaklık oldukça yüksek olmasına rağmen, şok bir ısıtma ve şok bir soğutma uygulaması yapıldığı içindir ki sütün besin değerinde önemli kayıplar söz konusu değildir. Bugüne kadar yapılan bilimsel araştırma sonuçlarına göre, kaynatılmış sütteki besin maddeleri kaybının UHT sütten çok daha yüksek olduğu ortaya konmuştur.

•5.      Ayrıca ne pastörizasyon işlemine tabi tutulan, ne de UHT tekniği ile işleme tabi tutulan dayanıklı sütlere kamuoyunda sanıldığı gibi herhangi bir katkı maddesi katılması söz konusu değildir kaldı ki böylesi uygulamalar yasaktır. Bu tür sütlerin dayanıklılığı, sanıldığı gibi katkı maddelerinin süte karıştırılması ile değil, üretim hammaddesi olan kaliteli çiğ süt eldesi, üretim sürecindeki hassas otomasyon teknikleri ve sıcaklık uygulamaları ile aseptik ambalajlama denilen özel bir ambalajlama tekniği sayesinde gerçekleştirilir.

•6.      Ayrıca, ambalajlı satılan gerek pastörize gerekse UHT sütlerin üreticiden tüketiciye iletiminde soğuk zincirin korunabilmesi sayesinde ulusal ve uluslar arası hijyen standardlarına uyum sağlayabilmek mümkün olabilmektedir.

Esas itibariyle, sektörün temel sorunları arasında, damızlık hayvan ithalatında serbestlik getirilmesi ile dünyada yaygın bir risk olan BSE ve olası diğer bazı zoonoz hastalıkların ülkemize girişi nedeniyle tüketici sağlığının ciddi bir risk altına sokulması yer almaktadır. Ayrıca üreticiden tüketiciye ulaşan süt ürünlerinin fiyatlarından üreticimizin eline geçen yaklaşık ¼ oranının, başta AB olmak üzere birçok gelişmiş ülkedeki gibi yaklaşık ½ oranına yaklaştırılabilmesi için gerekli yasal ve politika düzenlemelerinin ve desteklemelerin hayata geçirilmesi bir zorunluluktur. Üreticimizin bu sayede sektörde faaliyet gösteren birkaç büyük sanayi üreticimizin tekelinden korunabilmesi suretiyle aynı zamanda sokak sütçülüğünün de önüne geçilebilmesi mümkün olacaktır.

Bütün bu bilgilerin ışığı altında halkımızın, konu ile ilgili spekülasyonlara ve yanlış ve eksik ifadelere itibar etmemelerini diliyoruz...

Sağlık için Sağlıklı Süt için !...

Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz,

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

İzmir Şubesi Yönetim Kurulu

Okunma Sayısı: 1249
Fotoğraf Galerisi