BASIN AÇIKLAMASI - TOHUM TAKAS ŞENLİKLERİNİN SONU MU?
26 Ekim 2018
Son yıllarda yerel çeşitlerin önemini anlamak ve de anlatmak üzere sivil toplum örgütlerince birbiri ardına “Yerel Tohum Takas Şenlikleri” düzenlenmektedir.
Yerel çeşit özellikle küçük çiftçilerin uzun yıllar süresince seleksiyon yoluyla ıslah ettikleri ve bulundukları yöreye uyum sağlamış bir kültür bitkisine ait çeşit olarak tanımlanmaktadır. Hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılık ve ayrıca yüksek kalite özelliğine sahip olmaları yönünden de son derece önem arz etmektedir.
Ülkemizde tohumluk üretim ve ticareti ile ilgili düzenlemeleri yapmak üzere 2006 yılında 5553 sayılı Tohumculuk Yasası çıkarıldı. Tarımsal bitki türleri çoğaltım materyaline ait çeşitlerin ve genetik kaynakların kayıt altına alınması, tohumlukların üretimi, sertifikasyonu, ticareti, piyasa denetimi ve kurumsal yapılar ile ilgili düzenlemeler bu Yasa kapsamında kurallara bağlandı.
Önemli bir istisna olarak, ticarete konu olmamak ve şahsi ihtiyaç miktarı ile sınırlı kalmak şartıyla çiftçiler arasında yapılacak tohumluk değişimleri Yasa hükümlerinin dışında tutuldu.
Ülkemizde Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kayıt altına alınmış çeşitlerin ticaretine izin verilmektedir. Bu nedenle çiftçinin kendi geliştirdiği yerel çeşidini kayıt altına aldırmadığı sürece satışını yapması yasaktır. Uymayanlar hakkında 10 bin TL para cezası verilmektedir.
Yasanın önemli yönetmeliklerinden biri olan Yerel Çeşitlerin Kayıt Altına Alınması, Üretilmesi ve Pazarlanmasına Dair Yönetmelik 19 Ekim 2018 tarih ve 30570 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Bundan böyle yerel çeşit tohumlukların çoğaltımı ve ticareti, Yerel Çeşit Kayıt Listesine kaydı ile mümkün olabilecek.
Yerel çeşitlerin kayıt altına alınması için ilgili meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, kamu araştırma kuruluşları, yerel idareler ve üniversitelerin Bakanlık İl Müdürlüklerine başvuruda bulunmaları gerekiyor. Burada ön kabul incelemesine tabi tutulacak olan başvurular, uygun görülmeleri halinde Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğüne, oradan da Yerel Çeşit Kayıt Komitesine gönderilecek. Yerel çeşidin kayıt altına alınması işi Komite tarafından yapılacak.
Yerel Çeşit Kayıt Komitesi; Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü, Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğü, ilgili il müdürlüğü, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü, Türkiye Tohumcular Birliği, ilgili alt birlik, Türk Patent ve Marka Kurumu ve üniversitenin ilgili bölümünden birer uzmanın katılımı ile oluşturulacaktır.
Yerel çeşidin doğal olarak uyum sağladığı ve kendine özgü karakterleri gösterdiği coğrafi alan (menşe bölge) için kayıt altına alınan yerel çeşide ait tohumluklar ancak o bölgede üretilebilecek. Üretilen tohumluklar yalnızca menşe bölgesinde ticarete sunulabilecek ve tohumluk üretimi amacıyla ekilip dikilebilecekler.
Yönetmelik ile yerel çeşitlerin üretimini yapacakların Tohumculuk Sektöründe Yetkilendirme ve Denetleme Yönetmeliği çerçevesinde üretici / yetiştirici belgesi alma zorunluluğu getirildi. Üreticiler her yıl yapacakları üretime dair bilgileri içerir Tohumluk Beyannamesini il müdürlüğüne verecekler.
Tohumluk Kontrolörlerinin yaptıkları denetimde üretilen yerel çeşitlerin Milli Çeşit Listesi, Alt Liste, Standart Tohumluk Çeşit Listesi, Meyve ve Asma Çeşit Listesi, Süs Bitkileri Çeşit Listesi gibi kayıt listelerinde yer alan bir çeşit olduğunun belirlenmesi halinde üreticiye Tohumculuk Yasasındaki ceza hükümleri uygulanacak.
Yönetmelik kapsamında sunulan hizmetler ile onaylanan ve düzenlenen belgeler ücrete tabi olacak.
Çiftçilerin yoğun emek harcayarak geliştirmiş oldukları yerel çeşitlerin kaybolmasını önlemek ve tarımını tekrar yaygınlaştırmak üzere sivil toplum örgütleri tarafından organize edilen “Yerel Tohum Takas Şenlikleri” kapsamında ücretsiz olarak dağıtılan tohumlukların çoğaltılmasının bu yönetmelik hükümleri dışında olduğuna dair hiçbir hüküm yer almamaktadır.
Tarım politikası, üretmek yerine ithalat odaklı kurgulanan, çiftçisinin hızla tarım alanlarını ekmekten vazgeçerek kentlere göç ettiği, hayvanı ve onun yiyeceği yemi dahi ithalat yoluyla karşılayan bir ülkede gerek çiftçilerin gerekse gönüllülük temelinde çalışan sivil toplum örgütlerinin bu yönetmelik hükümleri çerçevesinde yerel çeşitlerin devamlılığını sağlayabilmeleri mümkün değildir.
Bugün dünyada tarımda kullanılan girdilerin en önemlilerinden olan tohum pazarının %65’i sadece 4 ulusötesi şirketin elindedir. Aynı şekilde tarım kimyasalları pazarının %84’ü, gübre pazarının %21’i, hayvan sağlığı ilacı pazarının %56’sı, tarım makinaları pazarının %54’ü yine 4 ulusötesi şirketin elindedir. Tahıl ticaretinin %90’ından fazlasını yine 4 ulusötesi şirket gerçekleştirmektedir. Yine sadece 4 ulusötesi şirket yiyecek ve içecek sektöründe %54 pazar payına sahiptir.
Görüldüğü üzere tarımsal girdilerin pazarından ürünlerin ticaretine ve pazarlanmasına kadar dünyada sadece birkaç ulusötesi şirketin egemenliği vardır. Diğer bir deyişle dünyadaki doğal varlıklar ulusötesi şirketlerin egemenliği altındadır. Bu nedenle de gerek beslenme açısından gerekse biyolojik çeşitlilik açısından hızlı bir gerileme söz konusudur.
Günümüzde bitkilerin ve hayvanların döllenme sorunu, kuraklık, sel ve mevsim kayması şeklinde kendini hissettirmeye başlayan iklim değişikliği çerçevesinde biyolojik çeşitliliğin ve yerel çeşitlerin önemi giderek daha da artmaktadır.
Gıda egemenliğini hedefleyen bir tarım politikası için biyolojik çeşitliliğin ve bağlantılı olarak yerel çeşitlerin koruyucusu ve geliştiricisi küçük çiftçilerin, özellikle de genç çiftçilerin sözde değil özde desteklenmesi, mevzuatlarda çiftçinin geliştirdiği çeşitlerin üretim ve satışını kısıtlayan değil kolaylaştırıcı hükümlerin yer alması, biyolojik çeşitliliğin zenginleşmesine gönül vermiş sivil toplum örgütlerinin desteklenmesi gelecek nesillerimizin refahı açısından önem arz etmektedir.