-BASIN AÇIKLAMASI- YAĞMA SIRASI AKARSULARIMIZDA…
Günümüzde dünyanın yaşadığı en temel sorunlardan birisi küresel iklim değişikliğidir. Birleşmiş Milletler‘in 3 binden fazla bilim insanının katkısı ile hazırladığı İklim Değişikliği Raporunda, iklim kuşaklarının 150 ila 500 km kuzeye kayacağından söz edilmektedir. Bu durum, Türkiye‘nin önümüzdeki dönemde daha az yağış alan ve daha kurak bir iklime sahip olacağını ve başta tarım olmak üzere çok sayıda sektörün bu durumdan olumsuz etkileneceğini ortaya koymaktadır. Günümüzde yaşadığımız kuraklık bu raporları doğrulamaktadır.
Türkiye bu gerçek ile karşı karşıya iken, tarımsal havza hidrolojisi, kurak koşullarda toprak ve su kaynakları yönetimi alanında uzman kuruluşlarını birer birer kapatmaktadır.
Tarım Bakanının seçim öncesinde verdiği "kuraklık tehlikesi yoktur" beyanlarının ardından AKP hükümeti, bu kez kuraklığı fırsat bilip akarsu ve göletlere el attı. Ülkede kamusal varlık bırakmamaya kararlı olduğunu her fırsatta vurgulayan AKP hükümeti, "birer fabrikaya" benzettiği Fırat, Dicle ve Kızılırmak da dahil olmak üzere 12‘den fazla akarsuyu özel sektöre satacak.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler tarafından açıklanan projeye göre, akarsu ve göletlerin kullanım hakkı, 49 yıla kadar vadelerle özel sektöre devredilecek.
Havalimanı özelleştirmelerinden bildiğimiz Yap-İşlet-Devret modeliyle satılacak olan akarsuların, "öncelikle sulama amacıyla özel sektöre devredileceği" açıklandı. Ancak proje üstüne yapılan yorumlar ve bakanın açıklamaları, projenin kısa süre içinde karlılığıyla bilinen içme suyu alanına da uzanacağına işaret ediyor.
Açık bir özelleştirme girişimi olan projenin sözde amacını, "devletin müdahale edemediği, boşa akan" kaynakları değerlendirmek oluşturuyor. Hükümetin kurguladığı senaryoya göre devlet, akarsu ve göletlerin kullanım hakkını devrettiği işletmecilere, sulama ve içme suyu kullanımları için birim başına para ödeyecek.
Taşı, toprağı ve suyu satmaya yeminli AKP hükümeti, "birer fabrikaya" benzettiği akarsulardan 3 milyar dolar civarında gelir elde edeceğini iddia ederek projesini meşru göstermeye çalışıyor. Ancak, büyük ölçüde borç ödemelerine gidecek bu para karşılığında, halkın cebinden su işletmecilerine haraç olarak ne kadar para çıkacağı bilinmiyor.
Birer kamusal ve hatta kültürel varlık olan Fırat, Dicle, Kızılırmak ve diğer nehirlerin özel sektörün insafına terk edilmesi başlı başına bir utanç kaynağı oluşturmaktadır.
Ülkemiz yıllık 112 milyar m3 su rezervine sahipken kişi başına su tüketimi 1450 m3 (yıllık) olarak gerçekleşmektedir. Dünyada kişi başına su tüketimi 3000 m3 hesaplanmıştır. Ülkemizde su kaynaklarının %74‘ü tarım amaçlı kullanılmaktadır. Tarımda kullanılan "vahşi sulama" yöntemleri terk edilerek "damlama ve yağmurlama sulama" yöntemlerinin devlet desteği kapsamında çiftçiye özendirilmesi ve bu konuda çiftçilerin bilinçlendirilmesi su sorununun aşılmasında en önemli adımlardan birini oluşturacaktır.
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü‘nün kapatılması sonrasında sahipsiz bırakılan toprak ve su kaynakları, bir kez daha büyük bir darbe almak üzeredir. Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak, Hükümeti akarsuların özelleştirilmesi yanlışından dönmeye ve kamuoyunu konu ile ilgili duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Saygı ile duyurulur.
TMMOB
Ziraat Mühendisleri Odası
Adana Şube Başkanı
AYHAN BARUT