BASIN TOPLANTISI: "İSTANBUL İL ÇEVRE DÜZENİ PLANI"

BASIN TOPLANTISI: "İSTANBUL İL ÇEVRE DÜZENİ PLANI"
İSTANBUL
24.02.2009

TMMOB'NE BAĞLI MESLEK ODALARINCA AÇILAN DAVALAR SONUCUNDA İPTAL EDİLMİŞ OLAN 1/100.000 ÖLÇEKLİ İSTANBUL İL ÇEVRE DÜZENİ PLANI, İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE MECLİSİ'NCE OY ÇOKLUĞU İLE YENİDEN ONAYLANDI. PLANIN, YEREL SEÇİMLERE BİR BUÇUK AY KALA, DÖNEMİN SON BELEDİYE MECLİS TOPLANTISINDA, YANGINDAN MAL KAÇIRIRCASINA UYGULAMAYA SOKULMAYA ÇALIŞILMASI CİDDİ BİÇİMDE SORGULANMASI GEREKEN ETİK BİR SORUNDUR. NORMAL KOŞULLARDA İSTANBUL'UN GELECEĞİNİ BELİRLEYECEK PLAN KARARLARININ YENİ SEÇİLECEK BELEDİYE MECLİSİ'NİN YETKİSİNE BIRAKILMASI GEREKİRKEN, PLANI SON ANDA ALEL ACELE UYGULAMAYA SOKMAKTAKİ TELAŞI ANLAMANIN EN GERÇEKÇİ YOLU İSE, PLANLAMA SÜRECİ VE PLANIN İÇERİĞİ İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME YAPMAKTAN GEÇMEKTEDİR.

 

Bilindiği gibi, yanıltıcı bir katılımcılık ve şeffaflık maskesiyle pazarlanmak istenmesine ve meslek odalarının da bu planın katılımcılarından olduğu doğrultusundaki yanıltıcı propaganda çalışmalarına karşın, hazırlanma süreci boyunca görüş ve katkılarımızın alınmasının söz konusu olmadığı 22.08.2006 tasdik tarihli 1/1000 000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı hakkında TMMOB‘ye bağlı meslek odalarınca iptal davaları açılmış ve plan, 21.03.2008 tarihinde yargı kararı ile iptal edilmiştir.

 

Bu sürecin ardından, İstanbul Büyükşehir Belediyesi‘nce 1/100 000 plan üzerinde yeniden çalışılmaya başlanmış ve bu çerçevede, TMMOB‘ye bağlı meslek odalarına yönelik göstermelik bir "katılım süreci" başlatılmıştır. Bu süreçte,  Şehir Planlama Müdürlüğü‘nün,   14.07.2008 tarihli yazısı ile, "1/100 000 İstanbul İl Çevre Düzeni Planı  revizyon çalışmaları tamamlanmıştır" diyerek planı onay için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi‘ne  göndermesinden 15 gün sonra, 28.07.2008 tarihli yazısı ile,  meslek odalarını "taslak plana ilişkin görüş ve önerilerini almak üzere(!...)"14.08.2008 tarihinde toplantıya davet etmesi  ve ardından da plana ilişkin yazılı görüşlerini istemesi , katılım sürecinin  niteliği hakkındaki  en açık ve tartışılmaz göstergedir. Bu süreç sonunda hazırlanan 1/100 000 ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, yerel seçimlerin hemen öncesinde, dönemin son Belediye Meclisi toplantısında, 13.02.2008 tarihinde,  oy çokluğu ile onaylanmıştır.

 

İptal edilmiş plandaki sakıncalı planlama yaklaşımının yeni onaylanan plana da aynen yansıdığı;  yeni planın da aynen iptal edilen plan gibi, teknik olarak yeterli olmayan, planlama ciddiyetiyle hiç bağdaşmayan, kente insan öncelikli değil, rant ve pazarlama öncelikli bakan bir yaklaşımın ürünü olduğu söylenebilir.  Bu çerçevede, kentin gelişmesini daha da olumsuz yönlere çekecek plan kararlarının yeni planda da yer aldığı görülmektedir.  Bunun yanı sıra, yeni plan,  sakıncalı planlama yaklaşımının kaçınılmaz ürünü olarak, yeni sakıncaları plan kararlarını da beraberinde getirmiştir. 

 

Yeni plandaki göze çarpan bazı plan kararlarına kısaca değinmek,  planın içeriği, niteliği ve hedefi hakkında bir fikir vermeye yetecektir:

 

1 - Merkezi hükümet tarafından bir üst plana dayanmaksızın gündeme getirilmiş olan Kartal, Zeyport, Haydarpaşa v.b. gibi bir çok kentsel dönüşüm projesi iptal edilen planda yer aldığı gibi, yeni planda da yer almaktadır. Yeni plan, buna ilaveler de getirmektedir.  İlginç bir örnek, iptal edilen planda konut alanı olan Ataşehir‘in Batı yakasının,  yeni planda   "1. Derece Ticaret ve Hizmet Merkezi"ne dönüştürülmüş olmasıdır. İptal edilen 1/100.000 ölçekli planda konut alanı olan Ataşehir‘in Batı yakası, plan kararları hiçe sayılarak, Başbakan tarafından finans merkezi olarak açıklanmış ve TOKİ tarafından, yetkisini aşarak, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarla MİA(Merkezi İş Alanı)  olarak planlanmış; onaylanan yeni 1/100 000 İstanbul İl Çevre Düzeni Planı‘nda da bu karara aynen uyularak, bu alan, konuttan "1. Derece Ticaret ve Hizmet Merkezi"ne dönüştürülmüştür.

 

Kent ve insan odaklı olmayıp "İstanbul‘un pazarlanması ve küresel şirketlere rant alanı sunulması" anlayışı temelinde gündeme getirilmiş olan bu gibi projeler ve bunların tetikleyeceği diğer plansız projeler İstanbul‘un tarihsel, doğal değerlerine zarar verecek ve gereksinimi olan sağlıklı gelişimini önünde engel teşkil edecektir.

 

Herhangi bir araştırmaya, bir üst plana dayanmayan, sadece İstanbul‘un pazarlanmasına yönelik bir yaklaşımın eseri olan bu kentsel projelerin hiçbir analiz ve sentez çalışmasına ve değerlendirmesine dayanmaksızın kabul edilerek plana dahil edilmesi gerekli planlama ciddiyetiyle asla uyuşmamaktadır. Bu sonuçta ortaya çıkan planı bir "paylaşım ve pazarlama" belgesine dönüştürmektedir.

 

2 - İptal edilen planda, "Doğal Yapı Eşik Sentezi" paftasında "Mutlak Korunacak Alan" olarak gösterilmiş alanların yapılaşmaya açılmıştı. Bu alanların hemen hepsi, fonksiyonlarında değişiklik olmakla birlikte, gene yapılaşmaya açık alanlar olarak planlanmıştır. Araştırma sonucu varılan sentezin plan kararlarına esas olmak üzere kullanılması planlamanın olmazsa olmaz koşullarından biridir ve bunu bu derece açıkça çiğneyerek korunması zorunlu doğal değerleri yok etmek, İstanbul için geri dönülmesi olanaksız kayıplar yaratacaktır.

 

Bu arada, eski plana altlık olarak hazırlanan "Doğal Yapı Eşik Sentezi-1" paftasında da değişiklik yapıldığı;  "Doğal Eşik Sentezi" başlıklı yeni bir sentez paftası düzenlendiği; eski sentez paftasında ,  "Mutlak Korunacak Alan" olarak gösterilmiş olan bazı alanların, yeni sentez paftasında "mutlak korunacak alan" statüsünden çıkarılarak, bir alt değerdeki "öncelikli korunacak alan" olarak gösterilmiş olduğu; batı sınırında Değirmenköy ve Çanta‘daki gelişme konut alanlarının da bu çerçevede statüsü değiştirilmiş alan üzerinde yer aldıkları görülmektedir.

 

3 - Kentin yaşam kaynaklarının, ormanlarının, içme suyu havzalarının korunması, bunun için kentin kuzeye doğru gelişimini engellenmesinden söz eden plan raporlarının aksine, iptal edilen eski planda olduğu gibi yeni planda da kuzeye gelişime yol açacak plan kararları yer almaktadır.  Yeni planda iptal edilen plandakilere yeni sakıncalı plan kararları da ilave edilmiştir: Bu çerçevede, Ümraniye‘de, hem de 2-B arazisi üzerine Ticaret ve Hizmet Alt Merkezi kararı getirildiği görülmektedir. Bu alan, 2-B alanı olmanın ötesinde, Elmalı içme suyu havzası ve orman alanına komşudur. Bu alana getirilen bu plan kararı etrafında yaratacağı çekim alanı ile kuzeye doğru gelişimi teşvik ederek, içme suyu havzası ve orman alanlarında yeni yapılaşmalara ve dolayısıyla ciddi tahribata neden olacaktır.

 

Yeni plandaki bir başka sakıncalı karar örneği de, Batı yakasında, kentin kuzeyinde, iki baraj havzası arasında , "Tarımsal Karakteri Korunacak Alan" üzerinde yer alan "Kentsel ve Bölgesel Donatı Alanı" dır. Planın Aralık ayında meclise giren şeklinde, bu alan "Üniversite Alanı" olarak gösterilmişti; onaylanan planda "Kentsel ve Bölgesel Donatı Alanı" olarak gösterilmiş. Anlaşılan o ki, direk Üniversite Alanı olarak gösterilmesi yerine, neredeyse istenen her fonksiyonu ifade eden bir lejant kullanılması yeğlenmiş. Bu alanın etrafında hiç yerleşme yok ve korunacak alanlarla çevrili etrafı. Bu alana bu tür bir donatı alanı gelmesine ihtiyaç olmadığı gibi, mutlak korunması gereken bir alanda bir çekim merkezi yaratarak doğal değerlerde tahribata neden olmak son derece sakıncalıdır. Bu konuda plandaki tek örnek de bu olmayıp, bu tür kararların önceden pazarlıkları yapılan projelerin ürünü olması olasılığı da yüksektir.

 

4 - Yeni planda, Batı Yakası‘nda, E-5 kuzeyinde, "Tarımsal Niteliği Korunacak Alan" üzerinde İstanbul için 3. bir havalimanı kararı getirilmiştir. Bu kararın planlama süreci sonunda oluşmuş bir karar olmadığı açıktır. İptal edilen planda böyle bir karar söz konusu olmadığı gibi,  devam edilen plan çalışmaları sürecinin hiçbir aşamasında da böyle bir ihtiyacın hiç söz konusu olmadığı bilinmektedir. Ta ki Ulaştırma Bakanlığı 3. bir havalimanı yapılacağı açıklaması yapana kadar... Yani, gene planlama bütününden uzak biçimde merkezi hükümet tarafından gündeme getirilen ve yerel yönetim tarafından da hemen plana işlenen bir yatırım kararı söz konusu. Plandaki bu ihtiyaç dışı yeni havalimanı korunması gerekli alanları cazibe merkezleri haline getirecek bir konumdadır ve Sabiha Gökçen Havalimanının Kurtköy ve çevresinde yarattığı gelişmelerin ve tahribatın bu alanlarda da yaratılmasına neden olacaktır.

 

5 - Yeni planda Küçükçekmece içme suyu havzası olmaktan çıkarılmıştır; 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanı olan gölün batı yakasının tamamı da "Üniversite Alanı" olarak gösterilmiştir. Valiliğin dergisinde dahi geniş tanıtımı yapılan ve kazılar sonucunda İstanbul için son derece önemli ve çarpıcı verilere ulaşılan bu alanın yapılanmaya açılmasının hiçbir mantıklı açıklaması yoktur.

 

Küçükçekmece, plan raporlarında da vurgulandığı gibi, İstanbul‘un "ekolojik ve biyolojik önem taşıyan doğal yaşam mekanları" arasında yer almaktadır.  Ayrıca, gene raporda da vurgulandığı gibi, "Büyükçekmece ve Küçükçekmece Gölü aynı zamanda planlama bölgesinin en önemli su toplama havzalarının ve su yüzeylerinin başında gelmektedir".  Havzanın yaklaşık 400 endemik (bu bölgeye özgü) türe sahip olduğunu da göz ardı etmemek gerek. Bu çerçeve de, Küçükçekmece havzası ve yakın civarı için alınan kararlar son derece sakıncalı, tarihi, kültürel ve doğal değerler üzerinde geri dönüşü olmayan tahribatlara neden olacak kararlardır.  Bu konuda söylenebilecek en doğru söz, Küçükçekmece havzasının tekrar geri kazanılmasının vazgeçilmez bir zorunluluk olduğudur.

 

Kısacası, küreselleşmenin planı projeler toplamına indirgeyen yaklaşımının tam bir yansıması olan, kenti ulusal ve uluslararası piyasaya pazarlamaktan başka amacı olmayan, tarihi ve doğal değerleri, doğal hammadde kaynaklarını, ormanları, tarım alanlarını, içme suyu havzalarını korumaktan, bu çerçevede kuzeye gelişmeyi engellemekten söz eden  "parlak ve uyutucu" sözlerle dolu plan raporuna karşın, tam da aksini doğuracak plan kararları içeren ve bu çerçevede, hayata geçirildiği takdirde İstanbul‘un yaşadığı tahribat sürecini daha da hızlandıracak olan bu planın yürürlüğe sokulmaması gerekir. Uyarılarımıza karşın planın uygulamaya sokulması halinde, iptal edilmesi için elimizdeki tüm olanakları devreye sokacağımızı, bu arada yargıya da başvuracağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.

23.02.2009

 

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

TMMOB Orman Mühendisleri Odası

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şubesi

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

Okunma Sayısı: 1889