BASIN TOPLANTISI: ÜLKEMİZDE TARIM ÖĞRENİMİNİN BAŞLANGICININ 177. YIL DÖNÜMÜNÜ BURUK KUTLUYORUZ
Ülkemizde Tarım Öğreniminin Başlangıcının 177. Yıl Dönümünü nedeniyle, 10 Ocak 2023 Salı günü saat 11.00’de ODA’mızda bir basın toplantısı düzenledik.
ODA Başkanımız Baki Remzi SUİÇMEZ tarafından okunan basın açıklaması şöyledir:
TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI
BASIN AÇIKLAMASI
10 OCAK 2023
ÜLKEMİZDE TARIM ÖĞRENİMİNİN BAŞLANGICININ
177. YIL DÖNÜMÜNÜ
BURUK KUTLUYORUZ
Bugün, 10 Ocak 2023. 1846’dan 2023’e, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne, geçmişten bugüne, 177 yıl. Tüm dünyada geçmişte hak ettiği yeri alan ve gelecekte alacak olan Ziraat Mühendisliği mesleğimiz adına, 10 Ocak tarihi, ülkemizde çok önemli, anlamlı ve bizler için çok onurlu bir tarih.
Ülkemizde ilk tarımsal eğitim-öğretim faaliyetleri, 10 Ocak 1846 tarihinde İstanbul’da bugünkü adı ile Yeşilköy semtinde bulunan Ayamama Çiftliği’nde kurulan Mekteb-i Zirai Şahane ile başlamış ve bu tarihten itibaren 10 Ocak Günü’nü kapsayan hafta ülkemizde “Tarım Haftası” olarak kutlanmaktadır. Bugünkü anlamıyla yükseköğrenim sayılabilecek düzeyde olan 1891 tarihinde Bursa Ziraat Mektebi ile 1893 tarihinde de İstanbul Halkalı Ziraat Mektebi açılmış, daha sonra Ankara’da Yüksek Ziraat Enstitüsü kurulmuş ve kurumun çok modern binaları ve laboratuvarları kısa zamanda tamamlanmış ve çağdaş anlamda Türkiye’nin ilk yükseköğretim kurulu olarak 30 Ekim 1933 yılında açılmıştır.
1946 yılında çıkarılan Üniversiteler Yasası ve 1948 yılında çıkarılan Üniversiteler Ek Yasası ile Yüksek Ziraat Enstitüsü, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi haline gelmiştir. 1955 yılında Ege, 1957 yılında Atatürk, 1967 yılında Çukurova Ziraat Fakülteleri açılmış ve bunları bugün sayıları 47’yi bulan değişik isimlerde diğer ziraat fakültelerinin açılması izlemiştir.
Ülkemizde Tarımsal Öğrenimin başlangıcının 177. Yılında; tarımsal yükseköğrenimdeki sorunlara, meslektaşlarımızın/üyelerimizin yaşadıkları sorunlara, tarım ve gıda sektörlerinde yaşanan sorunlara dikkat çekmek ve çözüm önerilerimizi paylaşmak üzere; TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak, bugün burada sizlerle, 80 ilde ise ZMO Örgütü ile eşzamanlı hep birlikte Tarım Öğreniminin başlangıcının 177. Yıl dönümünü kutluyoruz.
Kutlarken, aslında, sorunlarımızı da sorguluyoruz, çözüm önerilerimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz.
1978 yılında katledilen Adana Şube Başkanımız Akın ÖZDEMİR’in deyimiyle; “İnsanı aç, toprağı aç, hayvanı aç bir ülkede kutlama yapılmaz, olsa olsa hesaplaşılır.”
1954 yılında kurulan ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) bünyesinde faaliyet gösteren ODA’mız, Anayasanın 135. Maddesinde tanımlanan kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur.
3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu, 7472 sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun, Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük ile TMMOB ve ODA mevzuatı hükümleri doğrultusunda mesleki faaliyette bulunan ODA’mızda; 65.000’i aşkın üyelerimiz arasında, Ziraat Mühendisleri ile birlikte, Su Ürünleri Mühendisleri, Balıkçılık Teknolojisi Mühendisleri, Su Bilimleri ve Mühendisleri, Biyosistem Mühendisleri, Tütün Teknolojisi Mühendisleri de yer almaktadır.
Dolayısıyla ODA’mız, Ziraat Mühendisleri ile birlikte ODA’mıza kayıtlı tüm üyelerimizin, meslektaşlarımızın da sorunlarıyla ilgilenmektedir.
Bu süreçte öğrencilerin ODA’mız ile tanışmasını sağlayan ZMO-GENÇ yapılanmasından da bahsetmek gerekiyor. Çünkü, gençler bizim geleceğimiz.
Son yıllar ve de özellikle 2022 yılı gerek meslek alanlarımız gerekse meslektaşlarımız açısından ciddi sorunların yaşandığı bir yıldır. Yaşanan sorunların kökeni geçmiş yıllardaki yanlış tarım, gıda, eğitim ve istihdam politikalarına dayanmaktadır.
10 Ocak’ta, bu anlamlı günde öncelikle belirtmek isteriz ki; “Milli ekonominin temeli, tarımdır.” diyen, “Ülkenin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki müstahsil olan köylüdür.” diyen, “Saban, kılıçtan üstündür.” diyen, “Üniversiteler özgür olmalıdır, özgür kalmalıdır” diyen Cumhuriyetimizin kurucusu Ulusal Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarım politikaları ve de eğitim politikalarına yönelik yıllar öncesinden bizlerle paylaştığı geleceği öngören hedefleri, hedeflerimizdir.
Bugün meslek alanımızda ciddi sorunlar yaşamaktayız.
1980’li yıllarda ülkemizde tarımda da uygulanmaya başlanan ve günümüzde de devam eden tarımsal KİT’leri özelleştiren, kamu kurumlarını işlevsizleştiren, tarımsal destekleri azaltan, küçük üreticiyi büyük şirketler karşısında korumasız bırakan, alanı tümüyle özel sektörün insafına terk eden, girdilerde ve ürünlerde dışarıya bağımlılığı artıran neoliberal tarım politikaları, meslek alanımızda derinleşerek artan ciddi sorunların temel nedenidir.
Pandemi ve küresel iklim değişimi koşullarına ek olarak Rusya-Ukrayna Savaşı ortamında ülkemizde tarım ve gıda sektörüne yönelik somut korumacı politikaların yaşama geçirilmemesi, döviz artışı ve yüksek enflasyonla belirginleşen ekonomik kriz ortamında dışarıya bağlı mazot ve gübre dahil girdilerdeki fahiş artışa karşın somut indirimler yapılmaması, tarımsal desteklerin yetersiz olması ve geç ödenmesi, çiftçinin uygun faizli kredi kullanamaması gibi pek çok nedenle üretim miktarlarımızın azalması, üreticilerimizin üretimden vazgeçmesi, kendimize yeterlilik sorunumuzun artması, yurtdışından yüksek fiyatlarla ürün alınması, bugün tüketicilerimizi de “gıda enflasyonu” boyutunda olumsuz etkilemektedir.
Market baskınlarıyla üretim boyutu görmezden gelinip, tüketim aşamasında fiyat indirimi baskısının çözüm olmadığı görülmeli, köklü sorunlara kalıcı çözüm olarak üretime dayalı kamucu tarım politikası değişikliğine gidilmeli, yerli üretim ve üretici desteklenmelidir.
Tarım Bakanlığı yeniden yapılandırılmalı, ehliyetli ve liyakatlı kadrolar göreve gelmelidir.
Üretim ortamı olan verimli tarım arazilerimiz, meralarımız, zeytinliklerimiz Arazi Kullanım Planlaması kapsamında amaç dışı kullanımlara karşı koşulsuz korunmalıdır.
Dışarıya bağımlı temel ürünler öncelikli olmak üzere gıda arzı sorunumuzu gidermek için somut yeterli desteklerle yönlendirilen ülke düzeyinde Tarımsal Üretim Planlaması yapılmalıdır.
Dışarıya bağımlı temel girdilerde girdi maliyetleri ve dışarıya bağımlılık azaltılmalıdır.
Sulama yatırımları artırılmalı, arazi toplulaştırması dahil altyapı hizmetleri tamamlanmalıdır.
Yem sorunu çözülüp hayvancılık geliştirilmelidir.
Gıda tedarik zincirinde çok uluslu şirketler ve zincir marketlerin sırf kâr amacına boyun eğmeyecek şekilde örgütlenen demokratik üretici ve tüketici kooperatifleri desteklenmelidir.
Bugün mesleki eğitim alanımızda ciddi sorunlar yaşamaktayız.
Yükseköğrenimdeki sorunların çözümü için öncelikle, 12 Eylül Askeri Darbesi ürünü antidemokratik YÖK sistemi kaldırılmalıdır.
Üniversitelerin mutlak merkeziyetçi bir sistemle yönetilmesi yerine, üniversiteler idari, mali ve bilimsel açıdan özerk olmalı, rektörler ve dekanlar atama yerine seçimle göreve gelmeli, akademisyenler ve öğrenciler üniversitelerde söz yetki ve karar sahibi olmalı, eğitimde nicelik ve nitelik sorunları çözülerek özgürce bilim ve teknoloji üretilmelidir.
Ülkemizde farklı adlarla gereğinden fazla ziraat fakültesi ve gereğinden fazla bölüm bulunmaktadır. Ziraat Fakültesi, Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Tarım ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi adları altında yılda yaklaşık 5.000 mezun verilmektedir. Yeni mezun sayısı kadar yeni unvanlar da bir başka sorun alanıdır.
Pandemide tarımın öneminin artmasına karşın 2021/22 yılı Üniversite Yerleştirme Sonuçlarına bakıldığında tarımsal öğrenime yönelik açılan kontenjanların yarısının boş kalması, 2022/23 yılında ise tüm kontenjanların dolması plansızlığın somut yansıması olup, son derece düşündürücüdür.
Eğitim-istihdam planlaması yapılarak; fiziki mekanı dahil altyapısız, yeterli laboratuvarı olmayan, nitelikli öğretim elemanı bulunmayan, sonrasında işsiz kalmaya mahkum olan çok sayıda meslektaşımızı mezun eden yeni fakülte ve bölüm açılmamalı, mevcutlarda da yetersiz koşulları içerenler bir an önce kapatılmalıdır.
Ziraat Fakültelerinde; giriş puanlarındaki dengesizliklerden eğitim müfredatındaki sürekli değişen karmaşıklığa kadar, uygulama ve staj yetersizliğinden yüksek lisansa ve doktoraya kabul edilmeye kadar ki liyakatsız tercihlere kadar, yüzdelik dilimler ve boş kalan kontenjanlar dahil, tarımsal yüksek öğrenimde nitelik ve nicelik sorunu çözülmelidir.
Tarımsal ar-ge bütçesi artırılmalı, tekrarlanan sonuçsuz projeler ve israflar yerine, kamu-üniversite-özel sektör işbirliğinde bilim ve teknolojinin bizzat uygulamaya geçmesini sağlayan somut ortak projeler yaşama geçirilmelidir.
Bu süreçte, eğitimde ölçülebilir kalite ve uluslararası tanınırlık adına Ziraat Fakültesi programlarında ODA’mızın da içinde yer aldığı ZİDEK’in başlattığı akreditasyon çalışmalarının yaşama geçmesini önemsiyor ve destekliyoruz.
Bugün mesleki istihdam alanımızda da ciddi sorunlar yaşamaktayız.
Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmeli, ilgili yönetsel birimlere meslek dışı atamalardan vazgeçilmeli ve liyakat sahibi Ziraat Mühendisleri atanmalıdır. Tarımsal potansiyeli çok yüksek olan ülkemizde mezuniyet sonrası kamuya başvurup anlamsız gerekçelerle yıllardır atanamayan meslektaşlarımızın atanma sorunu ivedilikle çözülmeli, tarımsal yayım ve gıda denetimi gibi kamusal hizmet alanları serbest piyasaya açılmamalı, kamuda yüzlü sayılarla değil 10 binli sayılarla yeterli sayıda gerekli kadrolar sürekli açılmalı, atanan meslektaşlarımız sözleşmeli değil güvenceli koşullarda kadrolu çalışmalıdır.
Emek ve insan odaklı, güvenceli bir çalışma yaşamı ve güvenceli bir gelecek tüm mühendislerin, en temel hakkıdır. Ülkemizdeki açlık ve yoksulluk sınırları gözetilerek kamu emekçisi mühendis, mimar ve şehir plancılarının maaşları insanca yaşayacakları bir düzeye yükseltilmeli ve ek göstergeleri 4800-6400 arasında artırılmalıdır. Çalışan kadar emekli meslektaşlarımızın sorunları da çözülmelidir.
Tarım danışmanlarının yıllardır ihmal edilen, görülmeyen, ötelenen mali ve özlük hak sorunları ivedilikle giderilmeli, mühendise yakışır çalışma ortamı oluşturulmalıdır.
Tarımsal girdi bayilerimizin, tarım danışmanlarımızın halen süren mevcut sorunları Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından bir an önce çözülmelidir. BKÜ, tarım ilacı konusunda, yanlış kullanımın zehir olduğu ortamda, alanın Orman Mühendislerine açılmasını doğru bulmuyoruz, meslektaşlarımızın açılan sınava katılmasının zorunlu tutulması doğru bulmuyoruz, bu konularda defalarca yargıya başvurduk, Bakanlığın süreci yeniden değerlendirerek bu yanlıştan dönmesini bekliyoruz.
Tarım sektörüne yönelik yapılan yatırımlar için hazırlanan projelerin, Tarım ve Orman Bakanlığı‘nca onaylanması aşamasında ZMO‘nun onayının aranması ve bu uygulamanın Ziraat Bankası projelerinde ve diğer proje onaylarında da zorunlu kılınması, yatırımların yerindeliği ve verimliliğini artıracaktır.
Mezun olan meslektaşlarımız, özel sektörde mühendise yakışır ücretle, güvenceli çalışma ortamında, meslek alanlarında istihdam edilmelidir. TMMOB-SGK Asgari Ücret Protokolünün yeniden hayata geçmesi, ZMO-KMO-GıdaMO’nun belirlediği Çalıştırılması Zorunlu Personel asgari ücretlerine uyularak meslektaşlarımızın mühendise yakışır ücret almalarını istiyoruz.
Tarım sektörü bir bütün. Bir parçası eksik kalırsa köklü sorunlar kalıcı olarak çözülemez. Ülkemizde üretirken kâr eden, yaşlanan değil gençleşen çiftçilerin, mühendislerin bilimsel üretimde bulunduğu bir tarımsal istihdam politikasına geçilmelidir.
Cumhuriyetimizin 100. yılında tarım ve gıdada ivedilikle çözülmesi gereken çok önemli sorunlarla karşı karşıyayız. Ülkemizde tarım öğreniminin başlangıcının 177. yıl dönümünde, Cumhuriyetimizin 100. Yılında, meslek ve meslektaşlarımız boyutunda mevcut ve de artan sorunlarımızı gerçeklerden kaçmayarak hep birlikte çözebilmek umut ve dileğiyle, teşekkür ediyor, selam sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Baki Remzi SUİÇMEZ
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı