BAŞKENT GAZETESİ: "2021 YILI TARIM SEKTÖRÜ İÇİN KRİZ YILI OLACAK"- 22 ARALIK 2020

BAŞKENT GAZETESİ: "2021 YILI TARIM SEKTÖRÜ İÇİN KRİZ YILI OLACAK"- 22 ARALIK 2020
MERKEZ
22.12.2020

Türkiyeʼde önceki yıllarda olduğu gibi pandemi sürecinde de tarımda üreticiyi korumaya yönelik yeterli desteğin sağlanmadığını belirten TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, "Rant ve faiz ekonomisi yerine üretim ekonomisine geçilmediği sürece pandemi sürecinin belirsizliği ve ülkemizde yaşanan ciddi kuraklık sorununun da etkisiyle 2021 yılı tarım sektörü için kriz yılı olmaya devam edecektir" dedi.

 

TMMOB’a bağlı Ziraat Mühendisleri Odası, pandemi sürecinde tüm dünyada tarım sektöründe üretim ve dış ticarete yönelik korumacılık önlemleri artarken, Türkiye’de mevcut ve gelecek desteklerin azaltılmasına ilişkin bir açıklama yaptı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez tarafından yapılan açıklamada, 2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, 2021 yılında ödenecek 2020 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar ve Tarım ve Orman Bakanlığı 2021 Yılı Bütçe Teklifi değerlendirmelerine yer verildi. Suiçmez, “Gündemdeki her üç düzenleme de ülkemizde artan enflasyon ve döviz kuruna karşın tarımsal desteklerde artış içermemekte, aksine azalışlar öngörmektedir. Bu şartlarda 2021 yılı ülkemiz tarım sektörü için hüsran yılı olacaktır” dedi. Dünya ekonomisinin en gelişmiş ülkeleri olan ABD ve AB’nin pandemi sürecinde tarımsal üretimi artırmak ve gıda gereksinimlerini karşılanması için ek ekonomik destekleri gündeme getirdiğini belirten Suiçmez şöyle konuştu: “ABD, ilk aşamada tarımda 19 milyar dolar ek destekleme yapacağını açıkladı. AB, 2021-2027 tarımsal destek bütçesini açıklayıp üreticilerin önünü görmesini sağlarken, 1 trilyon Euro ek bütçe ile 750 milyar Euro toparlanma fonu oluşturdu. Ülkemizde ise açıklanan “Ekonomik İstikrar Kalkanı” başlıklı önlemler paketinde tarım sektörü yer almadı. Gündemdeki her üç düzenleme ise, ülkemizde artan enflasyon ve döviz kuruna karşın tarımsal desteklerde artış içermemekte, aksine azalışlar öngörmektedir. Pandemi sürecinde tüm dünyada tarım sektöründe üretim ve dış ticarete yönelik korumacılık önlemleri artarken, ülkemizde ek tarımsal ekonomik önlemler paketi yürürlüğe girmesi gerekirken, mevcut ve gelecek desteklerin azaltılması en hafif deyimle aymazlıktır.”

“ÜRETİM EKONOMİSİNE GEÇİLMELİ”

Ülkemizde kronikleşen tarım ve gıda sektörü ile kırsal alan sorunlarının geçmişte olduğu gibi günümüzde de çözülemediğini belirten Suiçmez açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Ülkemizde önceki yıllarda olduğu gibi pandemi sürecinde de yapısal sorunları çözmek yerine “yerli ve milli” söylemi dışında maalesef yerli üretimi ve üreticiyi korumaya yönelik somut ekonomik desteklere dayalı üretim seferberliğine yönelik kamucu tarım politikaları uygulamaya konulmamaktadır. Tarımsal altyapı sorunlarının çözülmediği, dışa bağımlı girdi fiyatlarının sürekli arttığı, uygun kredi olanaklarının yaratılmadığı, desteklerin yeterli ve zamanında ödenmediği önümüzdeki üretim döneminde iklim koşullarındaki olumsuzluklar da çiftçilerimizi daha zor bir dönemin beklediğini göstermektedir. Rant ve faiz ekonomisi yerine üretim ekonomisine geçilmediği sürece Pandemi sürecinin belirsizliği ve ülkemizde yaşanan ciddi kuraklık sorununun da etkisiyle 2021 yılı tarım sektörü için kriz yılı olmaya devam edecektir.”

“DIŞA BAĞIMLI BİR SÜREÇ YAŞIYORUZ”

“Ülkemizde maalesef üretim ekonomisi yerine yine girdilerde ve ürünlerde dışa bağımlı bir süreç yaşamaktayız” diyen Suiçmez, “Mısır, buğday ve arpada gümrük vergilerini sıfırlamak çözüm değildir. Yemde yüzde 45 oranında dışa bağımlı olmamız artan döviz nedeniyle hayvancılığımızı olumsuz etkilemektedir. Çiğ süt üreticisinden esirgenen desteğin yansıması bir sonraki aşamada kesimler sonucu et sorunu ve yüksek fiyatlar olarak karşımıza çıkacaktır. Kendi çiftçimize vermediğimiz desteği dışalım yoluyla başka ülkelerin çiftçisine verme yanlışına devam etmemeliyiz. Dünyada artan ürün fiyatları ve yükselen stok alımları, ekonomik krizdeki ülkemizin istese de dışalım yapmasını daha da güçleştirecektir” ifadelerini kullandı.

“MALİYETLER DÜŞÜRÜLMELİ”

Stratejik bir sektör olan tarım sektörünün gecikmeksizin korunması gerektiğini açıklayan Suiçmez, “2019 yılı destekleme ödemeleri tüm illerimiz için derhal ödenmeli, 2020 destekleme ödemeleri ise 2021 yılı bitmeden ödenmelidir. Tarımsal desteklerin yönlendiriciliğinde ivedilikle ülkesel ve bölgesel tarımsal üretim planlamasına geçilmelidir. Dövizdeki artışa paralel artan girdi fiyatlarındaki kaçınılmaz yükselişi önlemek ve üretime kesintisiz devam etmek için gübre, tohum, ilaç, yem, mazot, elektrik gibi temel girdilerin maliyetleri düşürülmeli, tarımsal girdilere destek verilmeli” ifadelerine yer verdi.

“ÇİFTÇİNİN KREDİ BORCU YAPILANDIRILMALI”

Üreticinin bankalardan aldığı kredilerin yapılandırılması gerektiğini de belirten Suiçmez, “KDV/ÖTV indirimi dahil üreticiyi ve üretimi rahatlatıcı önlemler ivedilikle alınmalı, ek ekonomik destekler açıklanmalıdır. Üreticilerimizin kamu ve özel bankalar ile Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldıkları krediler yapılandırılmalı, faiz silinmesi yanında ana para için kredinin alındığı dönemin faiz koşullarıyla yapılandırma gündeme gelmelidir. Çiftçilerin BAĞKUR ve SSK borçları ertelenmelidir. Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri tarım işletmelerini de kapsamalıdır. Tarımsal sulama yatırımları artırılmalı, elektrik ve su için çiftçi borçları yapılandırılmalıdır. Tarımsal girdilerin üretilmesi ve üreticiye ulaştırılması konusunda ülkemiz için farklı seçenekler aranmalı, öncelikle tarımsal ilaç ve gübre olmak üzere yerli girdi üretimine yönelik gerekli ar-ge çalışmaları hızlandırılmalı ve süreç koşulsuz desteklenmelidir” açıklamasında bulundu.

Açıklamada çözüm önerileri de şöyle sıralandı:

• Stratejik bir sektör olan tarım sektörünü gecikmeksizin korunmalı ve somut önlemlerle üretim ekonomisine geçilmeli.

• 5488 sayılı Tarım Kanunu gereği, bütçeden tarıma ayrılan kaynak, 2021 yılı bütçesi ve sonraki yıllar için gayrisafi millî hâsılanın en az yüzde 1’i düzeyine yükseltilmeli.

• Dövizdeki artışa paralel artan girdi fiyatlarındaki kaçınılmaz yükselişi önlemek ve üretime kesintisiz devam etmek için gübre, tohum, ilaç, yem, mazot, elektrik gibi temel girdilerin maliyetleri düşürülmeli, tarımsal girdilere destek verilmeli.

• 2019 yılı destekleme ödemeleri tüm illerimiz için derhal ödenmeli, 2020 destekleme ödemeleri ise 2021 yılı bitmeden ödenmeli.

• Tarımsal desteklerin yönlendiriciliğinde ivedilikle ülkesel ve bölgesel tarımsal üretim planlamasına geçilmeli.

• KDV/ÖTV indirimi dahil üreticiyi ve üretimi rahatlatıcı önlemler ivedilikle alınmalı, ek ekonomik destekler açıklanmalı.

• Üreticilerimizin kamu ve özel bankalar ile Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldıkları krediler yapılandırılmalı, faiz silinmesi yanında ana para için kredinin alındığı dönemin faiz koşullarıyla yapılandırma gündeme gelmeli.

• Çiftçilerin BAĞKUR ve SSK borçları ertelenmelidir. Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri tarım işletmelerini de kapsamalı.

• Tarımsal sulama yatırımları artırılmalı, elektrik ve su için çiftçi borçları yapılandırılmalı

• Tarımsal girdilerin üretilmesi ve üreticiye ulaştırılması konusunda ülkemiz için farklı seçenekler aranmalı, öncelikle tarımsal ilaç ve gübre olmak üzere yerli girdi üretimine yönelik gerekli ar-ge çalışmaları hızlandırılmalı ve süreç koşulsuz desteklenmeli.

 

Haber: Makbule AKGÜL AKKUŞ

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.

Okunma Sayısı: 151
Fotoğraf Galerisi